2-3 Ağustos tarihlerinde Taraftar Hakları Derneği (THD) tarafından Maltepe Türkan Saylan Kültür Merkezi'nde gerçekleştirilen Uluslararası Taraftar Sempozyumu'na katılma şansını elde ettim. 2012 yılında Alsancak Stadı'nın yıkımına karşı çıkmak amacıyla İzmir'de kurulan THD, farklı renklere gönül veren tüm taraftarları bir araya getiren böylesine bir sempozyumu Türkiye'de ilk defa gerçekleştirmiş oldu.
Bremen Mızıkıcaları Perküsyon Grubu'nun açılışını yaptığı sempozyumun ilk gününde meşhur 6222 sayılı kanun ile passoligin ayrıntıları ve sorunları hukuk gözüyle değerlendirilirken, Avrupa'daki taraftar dernekleri temsilcileriyle de kendi ülkelerindeki uygulamalar hakkında bilgi alışverişinde bulunuldu. Her konuda olduğu gibi, bu konuda da gelişmiş ülkeler sorunu ciddi örgütlenmelerle büyük oranda çözmüş durumda. Ülkelerinde taraftar ile kulüp/federasyon arasındaki iletişimi sağlayacak şekilde ulusal taraftar dernekleri kurmuşlar. Örneğin, toplantıya katılan Garreth Cummins, İngiltere'de Football Supporters Federation (Futbol Taraftarları Federasyonu) üyesiydi. Bu federasyon İngiltere ve Galler'deki tüm taraftar gruplarının katılımıyla tamamen demokratik ve mevcut siyasi erkten bağımsız şekilde kurulmuş bir örgüt. Belirli aralıklarla yapılan seçim ile federasyonun başkanı seçiliyor ve bu şekilde ırkçlık, bilet fiyatları, deplasman sıkıntıları, maç izleme koşulları gibi daha birçok konuda taraftarla federasyon ve hatta hükümet arasında köprü kuruyor. Bizim de taraftarı potansiyel suçlu olarak gören tepeden inme 6222 sayılı kanuna, abuk sabuk deplasman yasaklarına ve daha nice uygulamalara karşı sesimizi duyurmamız için atmamız geren ilk adım bu şekilde tek bir güç olmak. Tüm taraftar gruplarının birleşmesiyle kurulacak bir dernek, seçimle başa gelen başkan tarafından temsil edilerek talepleri doğru mercilere iletebilecektir.
Bu tür ulusal taraftar örgütleri, UEFA tarafından resmi olarak tanınan Football Supporters of Europe (Avrupa Futbol Taraftarlar Birliği)'ne üye olarak seslerini Avrupa çapında da duyurma şansını elde edebiliyorlar. FSE'nin CEO'su Daniela Wurb da sempozyuma konuşmacı olarak katıldı ve Avrupa'daki taraftar ağları hakkında bilgi verdi. Özellikle Belçika'da yaşanan bir hadise ile ilgili anlattığı hikaye oldukça ilgimi çekti. Belçika'nın bir kasaba takımının stadında yaşanan senelerce cezai önlemlerle çözülemeyen tribün olaylarının, polis ile taraftar arasında kurulan diyolag neticesinde, aslında orada polisin aşırı oranda varolması nedeniyle çıktığı anlaşılıyor. Önlemler azaltılıyor, tribün liderlerinden istenenler net olarak açıklanıyor ve olaylar duruyor. Bu sayede, devletin o kasabaya yaptığı yıllık 500.000 Euro civarı olan güvenlik harcaması 80.000 Euro'ya düşüyor. İnsanın aklına ister istemez diyalogla aslında çözebileceğimiz konuları sürekli kolluk kuvvetlerinin sayısını artırıp orantısız güçlerle çözmeye çalışmamız ve sonucunda lüzumsuzca harcanan milyonlarca lira geliyor.
FSE'ye kişisel olarak da üye olmanız mümkün, hatta Türkiye'den birçok üyesi mevcut fakat ulusal bir örgütlenmeye üye olan ülkeler çok daha ciddi organizasyonlara imza atabiliyorlar. Halihazırda, şu an Avrupa'da futbol ülkesi olarak sayabileceğiniz ülkeler hep ulusal derneklerle temsil ediliyor.
Yine FSE üyesi olan 15 senedir İtalya'da yaşayan Kai Tippmann, sürekli özendiğimiz(!) İtalya'daki e-bilet uygulamasını hakkında ayrıntılı bilgiler paylaştı. "Tassera Del Tifoso" adıyla çıkarılan ve sadece deplasman için şart olan (Türkiye'de passolig iç saha maçları için de şart tutuluyor) passolig benzeri bir kart uygulamaya geçtikten sonra İtalya'da 45.000 olan maç başına seyirci ortalaması 22.000 civarına düşmüş ve uluslararası üne sahip olan Serie A şu an hepimizin bildiği üzere vasat bir lig haline gelmiş. Bizim ligimizin şu anki vasat halini düşündüğümüzde, passoligden sonra nerelere düşebileceğini varın siz tahmin edin.
Sempozyumda ilk gün 70-80 kişilik katılım varken, ikinci gün bu sayının iki katına çıktığını söyleyebilirim. Göztepe, Karşıyaka, Diyarbakırspor, Pendikspor, Ankaragücü, Gençlerbirliği gibi Anadolu takımlarının taraftarlarının sayısı oldukça fazlaydı. Böyle bir organizasyonun ilk defa yapılması sebebiyle tanıtım konusunda bir takım sıkıntılar yaşandı ama bu bence atılan ilk adım, sonraki seferlerde daha çok katılım olacağına eminim. Türkiye'nin şu anki yapısında imkansız görünse de, bir ihtimal ileriki dönemlerde federasyondan da bir temsilcinin katılımı sağlanabilirse, konuları kendi kendimize konuşmakla kalmayıp karşı tarafla da iştişare yapma şansını elde edebiliriz.
Taraftar Hakları Derneği sonuçta bu yolda ciddi bir adım attı, kendilerini tebrik etmek gerekiyor. İleriki dönemlerde tüm taraftarların katılımıyla ulusal çapta bir derneğe dönüşüldüğünde, Türk Futbolu'nda asıl o zaman ciddi anlamda çok şeyin değişeceğini düşünüyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder