31 Mart 2008 Pazartesi

Mevzu#2



Gabriela Sandri'den sonra dün de bir otobanda yine başka bir cinayet işlendi. Juventus-Parma maçı için Torino'ya giden taraftarlar bir benzin istasyonunda durunca, orada bulunan ve maça giden Juventus taraftarları ile karşılaştılar ve iki grup birbirine girdi. Bu esnada Juventus otobüsünün şöförü aracı çalıştırıp oradan kaçmaya çalışırken, 28 yaşındaki Matteo Bagnaressi'ye çarprı ve talihsiz adamı 1 kilometre kadar sürükledi. Olay üzerine Juventus - Parma maçı tatil edildi ve ülke genelinde olayların çıkmaması için diğer maçlar oynatıldı, böylece olayın "kaza" olarak anılması sağlandı. Olayın üzücü yanlarından biri de Matteo, üç yıllık maça girememe cezasından sonra ilk defa bir maça gidiyormuş ve ceza aldığı maç ise kader bu ki, başka bir Juventus maçıymış...


Mevzu#1



Gonzalo Acro cinayetinin sonrasında River Plate tribünlerinde bazı şeyler hala rayına oturmadı. Kargaşa sürüyor, olayı çıkaranlar 'Borrachos del Tablon' ile 'Banda del Oeste' taraftar grupları. Bakalım River kaç maç ceza alacak, mevzuları izlemek için buraya tıklayın...

Zaman


Öyle Bir Geçer Zaman Ki...

Top Nerede Saklı #7


Gerçek Top Nerede Saklı?

A-Mor Topun Altında
B-Kırmızı Topun Altında
C-Mavi Topun Altında
D-Sarı Topun Altında

Amatörde Bi' Hafta Sonu#6

  • Cumartesi maçlarınına son anda çıkan işler dolayısıyla gidemedim, çekişmeli maçlar olmuş, hatta Gökçeali maçında iki penaltı kaçmış, ikisini de kaleci kurtarmış, diğerleri hakkında bilgi alamadık. Esas gitmek istediğim Tepecik Belediyespor-Beşiktaş Süper genç maçına da gidemedim ama 1-1 sonuçlanmış, Tepecik farkı kaçırmış...
  • Pazar günü öyle bir rüzgar vardı ki, kurada rüzgarı arkasına alan takım maça 12 kişi gibi başlıyordu... Geçen haftalardaki rüzgarlı günlere haksızlık etmişiz, onlar bugünkü havanın yanında "meltem"mişler de haberimiz yokmuş... Saatlerin de gece yarısı 1 saat ileriye alınması sonrası günün ilk maçı olan Subaşıspor-Silivri Kadıköy maçına ilgi bir elin parmaklarını geçecek kadar değildi... 6 ya da 7 kişi vardı tribünlerde...
  • İlk yarı rüzgarı arkasına alan yeşil-beyazlı Subaşıspor daha maçın başında kornerden dönen topta ceza sahasındaki karambolde 8 numaralı oyuncularının vurduğu kafa ile 1-0 öne geçmişti... Aradan 10 dakika geçmeden yine bir duran toptan 2. golü buldular ve rahatladılar... Kadıköy rüzgara karşı rakip kaleye gidemiyordu, ki etkili elemanları da yok idi... İkinci devre rüzgarı arkasına alınca Kadıköy biraz hareketlenir gibi oldu ama sakatlık sonrası yapılan oyuncu değişikliğinde oyuna giren 13 numaralı genç topçunun yaptırdığı penaltıyı gole çevirince Subaşıspor, 3-o yakaladı... Kadıkoy özellikle sağ kanattaki 7 numarası ile gol atma gayretini sürdürdü ve bir gol atmayı buldu ama onlar da skora razıydılar ve "sabahın köründeki" maçı Subaşı 3-1 ile kazandı.
  • Saat 13.00daki maç ise kağıt üzerinde kolay gözüküyordu ama 2 saat boyunca İhsaniye taraftarları çok fazla sıkıntı çektiler... Beyaz şık bir formasıyla İhsaniyespor, geçen haftalarda olduğu gibi rakibini çiçeklerle karşıladı, İzzetinspor ise milan tarzı siyah-beyaz çubuklu formasıyla çıkmıştı sahaya... Oldukça sert ve çekişmeli başladı maç, "ah oh, çat pat" sesleri tribünlere kadar geliyordu... Rüzgar İzzettinspor'un yardımcısıydı ve kontralarla gelmeye çalışıyordu kırmızı-siyahlılar... Bu ataklardan birinde ceza sahasına girmeden 9 numaralı oyuncusu düşürülünce son İhsaniyeli tarafından kırmızı beklerken, sarı gösterince maçın hakemi oldukça şaşırdık... zaten bu karar, yardımcılarını da şaşırtmış olmalı ki, soyunma odasında belki konuştuktan sonra pozisyonu, sarı kart gören İhsaniyeli oyuncuyu ikinci yarı "sudan sebeple" oyun dışına yollamıştı hakem... İlk yarı golsüz bitince, favori İhsaniye, ikinci devre rüzgarı da arkasına alınca gol ve goller bulacak diye bekliyordu dolmaya başlayan tribünlerdeki futbol sevdalıları. Ama, dakikaların geçmesi ile istedikleri pozisyonları, hatta şutları atamıyorlardı. Pozisyonlar sonrası 6 numaralı Ali'nin "Kardeşim bir vur, kaleciyi de sok" diye arkadaşlarına veryansın etmesi, yapacakları hakkında ufak bilgiler veriyodu bizlere... maçın son dakikasında ceza sahası ile orta sahanın arasından bir yerde, öyle bir vurdu ki kaleci kaleye girmedi ama sadece topa baktı... Golden sonra santra öncesi hakem 4 dakika uzatma gösterince Ali'ye yine uzaktan bir gol atma şansı doğdu ve 6 numara bu sefer biraz daha yakından ama yine ceza sahası dışından skoru belirleyen golu attı:2-0...
  • Son maç ise Kestanelik-Alipaşa arasındaydı... Favori ama yaralı Kestanelik, zorlansa da maçı 2-1 ile kazanmasını bildi... İlk gol ev sahibi sarı-yeşilli Kestanelikspor adına Gürkan'dan geldi... Forvetlerinden gereken verimi alamayınca Kestanelik, soyunma odasına önde gitti. Dönüşte ikinci golü buldular hemen bir karambolde fakat rüzgar gücü ile bastırmaya çalışan Alipaşa, uzaktan atılan bir golle farkı 1'e indirdi ama gerisi gelmeyince, 3 puana sahip takım olan Kestanelikspor oldu...

Çerno More:0 - 1:Levski


Sofia'nın "mavilileri" bugun deplasmanda oynadıkları maçı Miroslav İvanov'un 69. dakikada attığı gol ile 1-0 ile yenerek 21. haftayı 2. sırada tamamladı... Dün Lokomotiv'in berabere kalması ile Levski'nin bugünkü galibiyeti daha da anlamlı oldu... Liderle aradaki puan farkı 10, kapanır mı kapanmaz, ama Levskililer "sonuna kadar varız" diyorlar, izleyip göreceğiz...

ЧЕРНО МОРЕ: 1.Карамфил Илчев, 3.Рикардо Периш, 24.Радослав Бачев (53-8.Рикардо Андре), 4.Кирил Джоров, 15.Александър Александров, 26.Александър Томаш, 5.Николай Домакинов (46-7.Станислав Стоянов), 23.Даниел Георгиев, 30.Алекс, 13.Тодор Колев (61-9.Масена Моке), 31.Мирослав Манолов

ЛЕВСКИ: 1.Георги Петков, 3.Живко Миланов, 4.Игор Томашич, 5.Юсуф Рабе, 14.Веселин Минев, 8.Георги Сърмов, 22.Дарко Тасевски, 11.Зе Суарес, 16.Мариян Огнянов (66-18.Мирослав Иванов), 24.Николай Димитров, 9.Жеан Карлош (63-27.Еньо Кръстовчев)

Ст. "Тича" - 10 000 зрители
Съдия: Антон Генов
Жълти картони: Александров, Ст. Стоянов (Черно море); Рабе, Миланов (Левски)

Ligde oynana maçlar ve puan durumu:

  • Lokomotiv Sofia- CSKA Sofia0:0
  • Lokomotiv Plovdiv - Маrek 0:0
  • Beroe-Botev 3:1
  • Pirin-Vihren 0:0
  • Vidima - Liteks 3:2
  • Çerno More - Levski 0:1
  • Slavia - Çernomorets 1:1
  • Spartak - Belatsia 1:0


Отбор М П Р З ГР Точки
1 ЦСКА 21 16 5 0 32 8 24 53 т.
2 Левски 21 13 4 4 35 14 21 43 т.
3 Локомотив (Сф) 21 12 7 2 40 22 18 43 т.
4 Славия 21 11 5 5 30 19 11 38 т.
5 Литекс 21 10 6 5 33 17 16 36 т.
6 Пирин (Бл) 21 9 5 7 21 16 5 32 т.
7 Черноморец 21 8 7 6 25 22 3 31 т.
8 Черно море 21 8 6 7 25 22 3 30 т.
9 Локомотив (Пд) 21 8 5 8 22 16 6 29 т.
10 Ботев (Пд) 21 7 6 8 27 34 -7 27 т.
11 Берое 21 6 5 10 17 21 -4 23 т.
12 Вихрен 21 5 4 12 15 23 -8 19 т.
13 Марек 21 5 3 13 14 34 -20 18 т.
14 Спартак (Вн) 21 4 4 13 12 27 -15 16 т.
15 Беласица 21 3 4 14 10 33 -23 13 т.
16 Видима-Раковски 21 3 4 14 11 41 -30 13 т.

Top Nerede Saklı #6 Cevap

"Top Nerede Saklı" sorumuza bu hafta 58 cevap verildi ve en büyük çoğunluk sarı top diye cevap verdi(19 oy %32). Diğer cevaplar ise şu şekilde:

16 oy Yeşil Top
14 oy Kırmızı Top
9 oy Mavi Top
İşte soru ve orjinal resim alt alta:





30 Mart 2008 Pazar

Salvatore "Toto" Schillaci


Torres Farkı:1-0


"Manchester'ın Ronaldo'su varsa, Liverpool'un da Fernando'su var" demiştin geçende bir arkadaşa Premier Ligini konuşurken, sağ olsun yanıltmadı bizi Fernando Torres Merseyside derbisinde... Hafta içi yine Amerikalılar- tüm sezon boyunca yaptıkları gibi- ufak çaplı bir kriz çıkarmış olsalar da, Benitez'in takımı Şampiyonlar Ligine katılma yolunda çok büyük bir barajı geçti...İlk Merseyside derbisine çıkan Torres :" Müthiş bir gündü, taraftarlar için çok değişik duygular olan bir gün ve bu maçta galip ayrılmak büyük bir mutluluk, özellikle kötü şekilde kaybeilen maçlardan -Manchester United- sonra çıkışa ihtiyacınız oluyor ve bu galibiyetle de kendimize olan öz güvenimizi kazandık" diye açıklama yapmış 21 gollü İspanyol yıldız... Bakalım 5 puanlık farkı kapatabilecek mi Everton lig sonuna kadar... Bu arada iki çalıştırıcının günün önemine istinaden taktıkları kravatlar da şıktı...


Günün diğer kritik maçında da Chelsea, Carvalho'nun golü ile şampiyonlukta ben de varım dedi...

Lokomotiv Sofia:0-0:CSKA Sofia




Bulgaristan liginde şampiyonluğu büyük ölçüde belirlemesi beklenen derbide Lokomotiv ile CSKA golsüz beraber kaldılar... Böylece lider CSKA ile takipçisi Loko arasındaki 10 punalık fark korundu. "Ordunun takımı" için bu skor sevindirici olabilir, gerçi kazansalardı iş kopacaktı ama Lokomotiv için kazanamamak takımı ilerisi için zor duruma sürükledi... İlk yarıda daha baskılı oynayan CSKA, 35 te direkten dönen top sonrası devre biterken penaltı kazanacağını düşündüğü bir anda, hakemin "aldatma" gereçkesiyle gösterdiği sarı karta oldukça şaşırdılar... İkinci devre ise daha tatsız tuzsuz geçince, birer puanla yetindi Sofia'nın iki takımı... 40 puanlı Levski bugün Çerno More deplasmanında kazanırsa, ikinciliğe ortak olacak, ezeli rakibi CSKA ile puan farkını da 10 a indirecek...

ЛОКО (Сф): 1.Голубович, 20.Лопеш (32–22.Бандаловски), 5.Марков, 3.Дончев (45–24.Пасков), 11.Добрев, 16.Коилов, 23.Иво Иванов (86–16.Орачев), 6.Златински, 10.Дафчев, 9.Джилас, 23.Балдовалиев

ЦСКА: 12.Ив. Петров, 30.Й. Тодоров, 3.Тунчев, 6.Котев, 84.Машадо, 5.Янчев, 28.Маркиньос, 18.Петре, 21.Удоджи (65–11.Гъргоров), 8.В. Димитров (84–17.Зе Руи), 99.Неи (90–19.Евг. Йорданов)

Ст. „Локомотив” – 6000 зрители
Съдии: Николай Йорданов, Керезов, Н. Ангелов
Жълти картони: Иво Иванов, Д. Дончев, Балдовалиев, Г.Марков, Бандаловски, Пасков (Л); Маркиньос, В. Димитров (Ц)

United Hedefe Doğru



Manchester kaçıyor, Arsenal kovalıyor aslında daha doğru başlık olacaktı bu yazıya ama şampiyonluğa 6 maç kalmışken, nihai amacı vurgulamak geçti içimden... Aston Villa maçını zaten kazanması gerekiyordu Kırmızı Şeytanların ama esas gözler Ronaldo'da idi, gol serisini sürdürebilecek miydi diye, o da maçın 16. dakikasında "fantastik" bir gol atatark, hayranlarını üzmedi...2008 senesinin sonunda anketler yapılacak yılın topçusukim diye, 2007de ortaya konan bütün ödülleri Kaka silip süpürmüştü, 2008 senesi için aynı şeyi Ronaldo yapacak... Diğer goller Tevez ve Rooney(2)'den geldi... Alex Ferguson mutluluktan uçuyor: "Arsenal kazanmışken bizim de kazanmamız iyi oldu, sezonun en iyi maçını oynadık, 6 maç kaldı mutlu sona" diye demeçler vermiş...

Man Utd: Kuszczak, Brown, Ferdinand (Hargreaves 62), Vidic, Evra (O’Shea 62), Ronaldo, Carrick (Anderson 61), Scholes, Giggs, Tevez, Rooney. Yedekler: Foster, Park. Kart: Vidic. Gol: Ronaldo 17, Tevez 33, Rooney 53, 70.

Aston Villa: Carson, Reo-Coker, Mellberg, Laursen, Bouma (Osbourne 80), Agbonlahor, Petrov, Barry, Young, Harewood (Salifou 69), Carew (Maloney 41). Yedekler: Taylor, Knight. Kart: Bouma.


Arsenal ise deplasmana gitmişti ve Chelsea'ye yenildikleri haftadan sonra mutlaka kazanmaları gerekiyordu, kazandılar ama zor oldu, güç oldu, mucizevi oldu... İlk yarıda bir anda yenik duruma düşeceksin, sonra oyuncun atılacak, tam devre oldu nefeslenelım derken bir tane daha gol göreceksin kalende, sonra da ikinci devre çıkıp dış sahada 3 gol atıp maçı alacaksın, Arsene Wenger neden büyük hoca, Arsenal neden büyük takım, cevaplar burada... Bu geriye dönüş, "topçuları" önümüzdeki haftalar için iyice "gaza" getirebilir, Manchester'ı yalnız bırakmazlar şampiyonluk yolculuğunda...

Bolton: Al Habsi, Steinsson, Cahill, Andrew O’Brien, Samuel, McCann, Campo, Taylor (Hunt 78), Guthrie, Davies, Diouf (Giannakopoulos 78), Hunt (Rasiak 81). Yedek: Walker, Cohen. Kart: Davies, Diouf. Gol: Taylor 14, 43.

Arsenal: Almunia, Toure, Senderos (Walcott 59), Gallas, Clichy, Hleb, Flamini, Fabregas, Diaby, Bendtner (Adebayor 60), Van Persie (Justin Hoyte 90). Yedek: Lehmann, Eboue. Kırmızı kart: Diaby (31). Kart: Fabregas, Toure. Gol: Gallas 62, Van Persie 68 pen, Samuel 90 K.K.


Chelsea:1-Liverpool:2 !





Televizyon ve basın uzun uzun derbiden söz edecek, Alex ilah edilecek, Baki Mercimek eleştirilecek, Beşiktaş taraftarı kınanacak, Bobo, ihanetle suçlanacak, ...cek, ...cak, ...cuk... Bunları yazma niyetinde değilim, ülkemin medyasının halkım üstündeki derbi bombardımanına bir katkım illa ki olacaksa, tribünlerden 2-3 foto ile olsun bari... Ömer Çavuşoğlu ile birlikte başlayan "Ezeli rakibimi Avrupa'da da desteklemem" ideolojisi artık iyice oturdu, hoş "ılımlı taraftarlar" yani futbolun seyircileri, hala Fenerbahçe-Sevilla maçında Fenerbahçe'yi desteklerken, Galatasaray ve Beşiktaşlıların büyük bir kısmı İspanyol ekibinin kazanmasını istiyor... Bunu değiştirmeye çalışmanın da bir anlamı yok, "adamın içinden gelmiyorsa, zorla tutamaz Fenerbahçe'yi"... "İçimizdeki İrlandalılar" demişti Mustafa Hoca, bir milli maç sonrası ama Fenerbahçe-Galatasaray-Beşiktaş milli takımlar değil ki "milli duygularla" desteklensin..."Ezeli rakibim Avrupa'da başarılı oldukça, milyon dolarları cebe indirip, tranfer yapınca, bir de o eleman benim takımıma derbide çakınca, ne olacak?" sorusu ise "Avrupa maçlarında rakibimi tutarım"cıların cevaplayamadığı bir soru olarak yer edecektir diyaloglarda...



28 Mart 2008 Cuma

2010 Finalleri


2010 UEFA Kupası Finali Hamburg Arena'da


2010 Şampiyonlar Ligi Finali Santiago Bernabeu'da

Bizim takımlarımızdan biri bu stadların birinde finale çıkar mı?

"Sen Sus, Gözlerin Konuşsun"


UEFA, tabii işi gücü bırakmış uğraşacak konu arıyor, bu sefer de Celtic taraftarının Barca maçı öncesi ve sonrası yaptıkları tezahüratlara takmış... "Elimize geçen görüntülerde ufak bir grubun maç öncesi IRA yanlısı ayrılıkçı tezahüratlar yaptığını saptadık, maç içinde de aynı tarz tezahüratlar olabilir, konuyu inceleyeceğiz" demişler... Celtic'in ne olduğunu anlatmaya gerek yok, bunu bilmiyor mu Avrupa futbolunun başında olanlar da Kraliçe'yi savunma merakıyla oturmuş tribün videoları izliyorlar... Zaten 3-5 tane adam gibi bağıran, deplasman yapan grup var, onları da yıldırmak neyin nesi... Futbolu siyasetten uzak tutmaksa eğer amaçları, buradan kendilerine "ayılma" maksadıyla sert bir nescafe yollayabilirim, "Günaydın beyler! 8.15 treni çoktan kalktı..."

Sopalılar#1


FC Sarajevo


CSKA Sofia


Dinamo Zagreb


Hajduk Split

Boca Juniors






Yedeklik Üzerine


"Yedek kalmak bir hata değildir, hocanın tercihidir."

Baki Mercimek
www.forzabesiktas.com

Toprak Sahalarda Bu Hafta#9



TarihSaatTakım 1Takım 2
29 03 2008 Cumartesi11:00GÜMÜŞPINARGÖKÇEALİ
29 03 2008 Cumartesi13:00ÇATALCAS.KADIKÖY
29 03 2008 Cumartesi15:00KABAKÇAD.KÖŞKLER
30 03 2008 Pazar09:00DAĞYENİCETEM TERKOS
30 03 2008 Pazar11:00SUBAŞIS.KADIKÖY
30 03 2008 Pazar13:00İZZETTİNİHSANİYE
30 03 2008 Pazar15:00KESTANELİKALİPAŞA

"Ver Pandev'i Al 'Tavşanı' "



Bir türlü istediği yere gelemedi Saviola, oysa "önü açık topçulardandı", üniversite yıllarımızda Football Manager oyunu oynarken Arjantin'de bulmuştuk kendisini ama bir türlü transfer edemiyorduk bizim Liverpool'a, sonra Barcelona'ya rekorlar kırarak transfer olduğunda, sanki komisyon almışçasına "Bu adamı ben önceden biliyordum" diye tafra yapıyorduk etrafa... iyi başlayan Barca kariyeri, o kadar da iyi bitmedi ve sonra Monaco'ya, oradan da Sevilla'ya gitti geldi, uyuşmadı kanları Rijkaard ile bir türlü... Sonra da ezeli rakibe bastı imzayı ama Real'de de istediğini bulamayınca geçenlerde "Napoli'ye gitmek istiyorum" açıklamasını yaptı, Maradona'nın çizdiği yolu denemek istedi belki son bir şans olarak tutunabilmek için Avrupa futbolunda...Meşhur gazetecilik kalıbı vardır, kaynaksız haberleri güçlendirmek için "kulüpten sızan haberlere göre", işte bu "sızıntılardan" biri de Real'in Saviola'yı Lazio'ya verip, karşılığında Pandev'i transfer etmek istediği yönünde... İtalya'da eski günlerini arayan Lazio'nun elle tutulur üç-beş adamından biri 24 yaşındaki Makedon oyuncu... Başkan Lotito da "Ne takası, 2010'a kadar sözleşmesi var, bizim yeni yapılanmamızda kilit adamlardan biri Pandev" diyor ve ekliyior "Behrami için de kimse boşa İtalya'ya kadar zahmet etmesin." Bu haberlerin İtalyan medyasını ne kadar meşgul edeceği bilinmez ama şu an Ronadinho'nun transferi ile uğraşan Fotomaç, çok sürmeden Saviola'ya da sarar zaten, arşivlerinde bol miktarda Galatasaray forması giydirilmiş fotoğrafları mevcut kendisinin... İlk kıvılcımı çakayım bari: "Carrusca'nın yakın arkadaşı olan Saviola, "Türk taraftarını biliyorum, Arjantin'de olduğu gibi takımlarını çok iyi ateşliyorlar, Carrusca'dan da gerekli bilgileri aldım, seneye Galatasaray'dayım " dedi..."

Çekilsene Be Kadın#24[27-31Mart]


27 Mart Cuma
19.00 Freiburg - A. Aachen (sporx.com)
21.30 H. Rostock - Wolfsburg (Ntv Spor)

29 Mart Cumartesi
14.00 Gaziantep BB. - Kocaelispor (D Spor)
15.00 Ankaraspor - Trabzonspor (Lig Tv)
16.30 Nürnberg - B. Münih (Ntv)
16.30 Karlsruhe - Schalke 04 (sporx.com)
17.00 Bolton - Arsenal (Fox)
18.10 Bordeaux - Nancy (Kanal A)
19.00 Beşiktaş - Fenerbahçe (Lig Tv)
19.15 M. United - A. Villa (Fox Sports)
21.30 Lazio - İnter (24)
23.00 Villarreal - A. Madrid (Ntv)

30 Mart Pazar
14.00 Boluspor - Karşıyaka (D Spor)
15.00 Kasımpaşa - Sivasspor (Lig Tv)
15.00 CSKA Moskova - Saturn (sporx.com)
16.00 Udinese - Fiorentina (Ntv Spor)
16.00 Milan - Atalanta (24)
18.00 Chelsea - Middlesbrough (Fox)
18.00 Hannover 96 -Stuttgart (sporx.com)
18.00 Huelva - A. Bilbao (Ntv Spor)
18.00 Liverpool - Everton (Fox Sports)
19.00 Galatasaray - Gaziantepspor (Lig Tv)
19.00 Valenciennes - Lyon (Kanal A)
21.55 Lorient - Marsilya (Kanal A)
22.00 R. Madrid - Sevilla (Ntv)

31 Mart Pazartesi
19.00 Altay - Antalyaspor (D Spor)

Kaynak

Fransa:1-0:İngiltere


Rio Ferdinand'ın kaptanlığı,


David Beckham'ın 100. maça özel kramponları,


Ribery'nin Gillardi anısına formasını çıkarması ve sarı kartı...


27 Mart 2008 Perşembe

Kim Bu Mavililer?


Dün gece maçı izleme şansım olmadı, yolda giderken dükkanların camlarından-vitrinlerinden skoru takip edip, ara sıra duraklayıp 3-5 saniye bakma şansım oldu, Arda'nın attığı çalım sonrası yere düşürülmesini gördüm, gerçi başta faulu biz yaptık zannettim, kırmızılı oyuncu düşürmüştü mavi beyazlıyı...Tabii, tekrarında uyandık, "turkuaz" formamızı giydiğimize... Ön yargılı yaklaşmasaydım severmiydim bilmem ama sevemedim işte bu formayı...Milliyet anket yapmış "yeni formayı beğendiniz mi?" diye, benim oyumla birlikte 22 bin küsür kişi "Hayır" demiş... Ama, Nike inat etti yaptı bir kere, Ahmet Çakar "Bu nasıl forma diyerek programı terk etmiş", biz "ülkeyi de terk etsek" de bu forma giyilecek herhalde... Tabii, destekçileri de var ki en büyük savunucusu-formayı öneren- Mehmet Demirkol, köşesinde topçuların üzerinde daha da "yakışıklı" durdu demiş... "Zevkler ve renkler" olayı ama bir de milli hassasiyetler var, unutmamak lazım... Maçla ilgili olarak da 2-2 lik beraberlik ile özel maçlarda "ne yenme ne yenilme" serisi devam ediyor... Fatih Hoca, zemin kötü demiş, yenilere şans verdim demiş ve yine kendisine has bir söz söylemiş: "Kazanamadığım hiçbir maçtan mutlu ayrılmam"...

Aynen Katılıyorum


Kaptan bir konuşmuş pir konuşmuş... "Chi mi critica non capisce di calcio." yani "Beni eleştirenler futboldan ne anlar ki" demiş Totti...
Başka ne denir ki "ağzına sağlık" demekten başka...

Bu Kaçıncı



Hikmet Hoca'nın Futbolig kariyeri kısa sürdü bu sefer, ilki daha uzun solukluydu... Programda 6 takım çalıştırdim diyen Karaman'ın Antalyaspor 10. takımı olacak... Hedef tabii ki süper lige çıkmak... Ama bu iş biraz zor olacak gibi, Raşit Çetiner'le başlanılan, Ümit Turmuş'la devam edilen yolculukta bütün ümitler Hikmet Karaman'a bağlanmış şu an Antalya'da... Sevabına da gelmemiş Hikmet Hoca, "25 Bin Avro garanti para ve 125 Bin Avro şampiyonluk primi" alacak sene sonunda, tabii herşey yolunda giderse, gitmezse zaten, seneye başka bir "nöbetçi" antrenör bulunur, Karaman'da Süper Lige yükselen takımlardan birine gider... "Nöbetçi" demişken, bir liste yapalım bu hocalardan, ilk üç tanesi benden: Yılmaz Vural-Ümit Kayıhan-Saffet Susiç...

"Cin" Ali



Trabzon genç takımdan çıkmıştı yanlış hatırlamıyorsam Ali, ama asıl dikkatimizi çekmesi isminden ötürü olmuştu, "Ali Şen başkan, Fener şampiyon" tezahüratı aklıma geliyordu spiker, adını telafuz ettiğinde genç Alişen Kandil'in... Sonra bir anda Telegol'de izledik kendisini, salya sümük ağlıyordu:"Benim hiç bir suçum yok, Gökdeniz abi beni yaktı" diye bahis-şike olayını anlatırken, ama federasyon 8 ay maç oynamama yasağını patlativerdi... Alişen'de Kocaeli'nin elinde patladı, sonrası Sakarya'da duyduk ismini, dövülmüştü bir idman sonrası... İşin aslını Tatangalar iyi bilecektir, biz sadece tahmin yürütmüştük, "bahis mafyası olayı mı ne?" diye... Sonrasında bugün aldık haberi, gene rahat duramamış bizim Cin Ali... İstanbulspor'da takım arkadaşı Hakan Korkmaz ile beraber şike yaptığını öğrendik... Uslanmamış bizim Alişen, Gökdeniz abisi Rusyalarda top koşturuken, o işin kolay yolunu bulmuş: "Boğulacaksan büyük denizde boğul"... Şimdi, bakalım nasıl kurtulacak bu beladan, iddalar "işkembeden sallama" değil, İstanbul başkanı elinde kağıtlarla bas bas bağırıyor:"şike var şike" diye... Yeni federasyona iş çıktı, bu olayı nasıl çözecekler bakalım, ama, kesin olan şu ki Alişen yandı "kandil" gibi...

26 Mart 2008 Çarşamba

İki Forma

Alman Eintracht Frankfurt takımı kendi web sitesinde 2008-2009 sezonunda giyeceği formalar hakkında bir anket düzenler ve taraftarların en çok oy verdiği forma seçilmez de ikinci sıradaki forma yeni sezonda giyilmek üzere karara bağlanır... Sebebi mi? Sebep bir Türk avukat... Fenerbahçe'nin İnter ile deplasmanda oynadığı Şampiyonlar ligi maçı sonrası "haçlılar geliyor" diye ortalığı ayağa kaldıran medyanın gazıyla Inter'i UEFA'ya şikayet eden Fenerbahçe taraftarı, Almanları fena korkutmuşa benziyor... Aslında bundan değil de, ülkedeki Türk ve özellikle müslüman çoğunluğun forma almayacağından korkuyor Eintracht Frankfurtlular... Türkün gücü mü desek, ne desek, Inter'i Sevilla'yı vazgeçiremedik formalarından ama Almanlara karşı "nazımız" geçiyor...

Adidas Originals Liverpool






İki post aşağıda Nike'ın tanıttı formalar vardı, şimdi de Adidas'ın klasikleri... fark o kadar açık ve seçik ki...

Bobo Out Holosko In


Bobo Out Holosko In

25 Mart 2008 Salı

Formaya Gel...


İnat etti Nike, illaki turkuaz forma yapacağım diye, yapmış da, ama taraftarın istediğini de görmezden gelememiş, önü çizgili klasik formadan da yapmış tabii... Orjinalinden biraz farklı olarak, göğüste ay yıldız yerine numara koymuş... Voleybolcular gibi, formanın tam ortasındaki numaradan nefret ediyorum ama oraya reklam yapıştırılacaksa, numara tercihimdir gene de... Turkuazda da nedense hep Arda tanıtımda yer alıyor, ilk fikir ortaya çıktığında da boy boy resimleri dağıtılmıştı ardanın net alemine... Klasik formayı çıkarmasının sebebi "biz blog yazarları, forum yazarları, taraftarları" çok kaale alıp saygı duyduğundan mıdır dersiniz? Para kazanma iç güdüsü desek... Turkuaz beğenen ondan, klasik beğenen bundan, "sağ cep de sol cep de benim pantalonumda" hesabı...

"En Sevilmeyen" Top 10



Şurada rastladım İngiltere Premier Liginde bu sene en sevilmeyen on kişi belirlenmiş...Hemen listeyi yazalım,biraz da yorum ekleyelim, bir çok karşı çıkan olacaktır ama "sevmek" fiili subjektiftir, kişiden kişiye değişir, değil mi:
10. Avram Grant: Mourinho'dan sonra gelmesi en büyük şanssızlığı oldu, taraftarlar sürekli kendisine karşı tezahüratlarda bulunuyorlar, kazansa da kaybetse de, ki Arsenal'i yenmesi biraz da olsa Chelsea'de süresini uzattı ama Şampiyonla Ligini kazanmadığı sürece koltuğu tehlikede...
9. Cristiano Ronaldo: Manchester'da attığı gollerle sevenlerini mutlu ettiği kadar, kendisine karşı bir kitle de oluşturuyor... Meyve veren ağaç taşlanır msali, eleştirilecek bir yanı aranıyor sürekli... Bir de İngiltere-Portekiz maçında yaptıklarını unutmayan bir kitle de yer almakta...
8. Arsene Wenger: Arsenal'de yaptıkları ortada, İngiliz futboluna çok şeyler kattı ama üzerindeki Fransız ağırlığı kendisini "soğuk" gösteriyor, bir de "ben olayı görmedim ki" demeçleri İngiliz futbolseverler tarafından samimi bulunmuyor... Ya Arsenal gol attığında, çift el havada yerinden fırlamasına, ne diyelim...
7. Martin Taylor: Biz dahi burada "kasap" ilan etmiştik kendisini, Eduardo'nun ayağını kırdıktan sonra sadece Arsenal tribünlerinin değil, dünyadaki bir çok "iyi futbol dilencilerinin" nefret ettiği adam oldu Taylor... Binlerce kez özür dilesede, adın çıktı mı dokuza, inmez sekize...
6. Gary Megson: Premier Ligin en başarısız ve en az saygı duyulan çalıştırıcısı olar görülüyor Megson... sadece taraftarlar tarafından sevilmiyor Gary Megson, aynı zamanda Bolton'daki oyuncuları da nefret etmekte kendisinden...
5. Steve Bennett: Mascherano'nun atılmasından sonra ve geçen günlerdeki olayların sürmesi ile iyice adı çıktı Bennett'in... Şimdi Graham Poll'un yerini doldurmaya en büyük aday... Liverpool'lular bedduaları kendisini listede beşinciliğe kadar yükseltmiş...
4. Alex Ferguson: Manchester'ı iyice bir makineye çevirdiği ve endüstriyel futbolun kalesi haline getirdiğinden dolayı hazzetmezdim kendisinden ama bir de Münih'teki kazada ölenlerin anısına saygı duruşu sırasında sakız çiğnemesi, puan kaybettiği maçlar sonrası hakemlere laf etmesi, yeri geldiğinde Chelsea ve Arsenal'e laf yetiştirmesi, "nefret edilenler top 10" da kendisini 4. yapmaya yetmiş ve artmış bile...
3. William Gallas: Takım arkadaşlarını sürekli eleştirmesi, ağzını tutamaması, Arsenal kaptanına layik davranamamsı sebebiyle bir çok Arsenal'li ve diğer takım taraftarlarının nefretini kazanmıştı Gallas. Sadece taraftarlar da değil, takım arkadaşları da istemiyor kendisini... Durum böyle olunca, bronz madalya verilmiş kendisine...
2. Emmanuel Eboue: Eboue ne yapar ne yapmaz... Karıştığı kavgalar ve aldığı cezalar, sürekli sakatlanması, ligin en sevilmeyen oyuncusu durumuna getirmiş kendisini ve her maç rakip seyirciler tarafından ıslıklanması da cabası...
1. Ashley Cole: Birinciliği nasıl aldığını da pek düşünmeye gerek yok, yaşantısı ve yaptıkları bir Premier Lig oyuncusuna yakışmayacak türde... Eşini kaç kez aldattığını buralarda yazmıştık... Kendisini biz de kutlayalım birinciliğinden dolayı...

Ya bu listenin Türkiye Süper lig versiyonunu yaparsak, kimi koyarız en başa?Benim listemde Hasan Şaş, Lugano, Volkan, Ceyhun, Yılmaz Vural, Hikmet Karaman, Egemen çoktan baştaki yerlerine aldılar bile...

Hugo Sanches



Nette gezerken rastladım kendisi ile ilgili habere, hemen hafıza geriye sardı hızlıca ve çocukluğuma dönüverdim, o zaman bilmezdik takımların neyi temsil ettiğini, Real isminin krallıkla bağlantısını, Barca'nın özerk Katalan sevdasını nereden bilecektik ki, sadece ve sadece atılan gollere hayran olurduk, Hugo Sanches gibi rövaşata atmaktı tek derdimiz, bir de golden sonra takla... Büyüdük, uzak kaldı çocukluk günlerimiz, sokak arası sahalardan kopsak da, kopamadık futboldan, bulduk yine Sanches'in izini... Copa America'da Brezilya'ya 2-0 çakmasını ve Paraguay'ı farklı yenmelerine şahit olduk televizyonlardan ama Arjantin'e de karşı koyamamıştı takımı, tutamamıştı Messi'yi "bay gol"un talebeleri... Ondan sonra da herşey altüst gitmeye başlamış, çalıştırdığı Meksika u23 takımı Olimpiyatlara gitmeye hak kazanamayınca, zamanında kendisinin la Volpe'ye karşı yaptıklarını, şimdi başlamış Meksika basını Sanches'e karşı kullanmaya... Şimdi ayın 31inde Meksika Futbol Federasyonu toplanacak ve Hugo'nun Milli Takım geleceğini görüşecek, ne karar çıkar bilinmez, ama biz onun teknik-taktik yönünü değil de rövaşatalarını sevmiştik... Senden sonra öyle goller atan olmadı be Hugo, oldu mu? Aklıma gelen Ümit Karan'ın Kasımpaşa'ya golü ve Rivaldo'nun Barcelona'daki son dakika golü... Başka var mı akıllarda kalan ki?

"Boşa Mı Geldi?"


Yarın gece Fransa karşısında, David Beckham'ın oynayıp oynamayacağının sorulması üzerine, Capello: "Tabii ki oynatacağım, ama ilk on bir mi yedek mi bilemem, adamı taa Amerikalardan kaldırıp Fransa'ya getirip, bir de oynatmamak olmaz" diye cevap vermiş... Artık, Beckhamgiller de rahatlamışlardır, hatta İtalyan antrenör :" Eğer böyle sıkı çalışmaya devam ederse, 2010da bile İngiltere milli formasını giyebilir" demiş ama yarın ne olacağını kim bilebilir ki, bırak Beckham'ı, 2010 elemelerinde alınacak başarısız sonuçlar Capello'yu da çizmeye geri yollayabilir... Bu arada yarın pazu bandı Ferdinand'ta olacakmış, Gerard'a yakışırdı ama, hazırlık maçıdır diyelim geçelim...

Blog Widget by LinkWithin