30 Nisan 2009 Perşembe

Yolcudur Abbas


"Eğer Şampiyonlar Ligine kalamazsak, bu takımda kalmam zor. Bu nedenle takım ne yapıp edip, en az ikinci olup devler ligine katılmalı."
Franck Ribery
Bayern Münih'li
Futbolcu
Bayern Münih takımında geleceğini Şampiyonlar Ligi şartına bağlarken

Top Nerede Saklı#44


Gerçek Top Nerede Saklı?

A-Mavi Topun Altında
B-Sarı Topun Altında
C-Kırmızı Topun Altında
D-Yeşil Topun Altında

Top Nerede Saklı#42 Cevap


Gerçek Top Nerede Saklı?

A-Sarı Topun Altında diyen 22 okura,
B-Kırmızı Topun Altında diyen 63 okura,
C-Yeşil Topun Altında diyen 35 okura ve
D-Mavi Topun Altında diyen 31 okura yarışmaya katılımları için teşekkür ederken,
yorumlarda bulunan Mucoid'i tebrik ederken, tam doksan ve kuntz'a "bi' daha" diyoruz...



Güle Güle Sedat...


Hayat işte...
Bir tarafındaki Galatasaray'da antrenör...
Diğer tarafındaki İngiltere'de futbol topu peşinde...

Ve Sedat Balkanlı artık aramızda değil...

Bu dünyada çok acı çekti, inşallah mekanı cennet olur...
Geride kalan eşine ve çocuklarına sabırlar diliyoruz...

Şampiyonlar Ligi Yarı Final#1


Finale bir adım kala, maçlar da beklenildiği gibi zor geçmeye ve favorilerin "elini kolunu sallaya sallaya" kazanamadıkları oyunlar olmaya başladı. Barcelona, Chelsea karşısında favoriydi ama İngilizlerin defansını açamdılar ve iş Londra'ya kaldı. Zaten bu Katalanlar hep böyle yapıyorlar, "Fırtına gibi esip, Chelsea karşısında sönüyorlar"... Reijkaard'ın antrenörlük hayatını, Ronaldinho'nun Barcelona yaşantısını bitirdi Chelsea, bakalım Guardiola'nın "Avrupa'nın en büyüğü olma" düşüne engel olacaklar mı?
Salı gününün golsüz maçından sonra dün de Manchester ile Arsenal karşılaştı. İki İngiliz'in kapışmasında "kırmızı şeytanlar" 1-0 galip geldiler ama bu skor Emirates için çok da garanti değil. Ligte istediğini alamayan Wenger'in öğrencileri Avrupa'nın zirvesinde olmak için ellerinden geleni yapacaklardır... Bakalım rövanş maçlarında kim gülecek, Roma'ya kim gidecek...


Levski Sofya Kalecisi


CSKA Sofia'yı kupada eleyip, Levski ile karşılaşan Pirin, bu maçı da 1-0 kazanıp Bulgaristan Kupasında finale yükseldi. Yeşil beyazlıların finalde rakibi Litex olacak. Maçın haberini yazacaktık ama artık komşudan bize haberler yollamaya başlayan Aydın kardeşimizin değindiği ayrıntıyla bu yazıyı devam ettirmek istedik. Maçın 1-0 sürdüğü anlarda sakatlanan Pirin'li oyuncu yerde yatarken, Levski kalecisi Mitrev, golün asistini veren 7 numaralı oyuncu Delev'i önce bir kaldırdı, daha sonra "arkadan dolaşarak 2 puanı aldı", hakemin sağlıkçıları sahaya davet etmesine rağmen yerdeki oyuncuyu kucakladığı gibi oyun alanı dışına "fırlattı". Sonraki dakikalarda aynı oyuncu yine yerde kalıp hastaneye kaldırılmasına rağmen Mitrev hala sakatlığa inanmıyor gözüküyordu. Olayların videosu burada. Bütün bu hareketleri ise maçın hakemi Georgi İgnatov sadece izlemekle yetindi ve kartına baş vurmadı. İspanya liginde Pepe 10 maç ceza alırken, başka bir ligte ise rakibine saygı göstermeyenler sarı kart dahi almıyor, tuhaf...

27 Nisan 2009 Pazartesi

Tugay, Turkish Delight




Tugay you are my Turkish delight,
You are my Turkish delight,
You are my Turkish delight.
Tugay you are my Turkish delight,

Cehalet Mi, Çakallık Mı?


Yukarıda bugünkü Fotospor'un manşeti yer alıyor. "Araştırmacı" gazetemize göre Ronaldinho için Milan kulübü Fenerbahçeli yöneticilerle görüşmüş ve "Okey" alınmış ve Ronaldinho Fener'deymiş... Haberi aldıkları site ise aşağıda ve haberin Türkçeye cevirisi şu şekilde:

"Fenerbahçe İstanbul, bu yaz takıma bir Güney Amerikalı daha katmak istiyor. Brezilyalı oyuncunun 2011e kadar sözleşmesi var İtalyan kulübü ile ve Milan2ın Barcelona'ya ödediği 20 milyon Euro'yu Fenerbahçe öderse, transfer gerçekeleşebilir." Haberin hiç bir yerinde Fotospor gazetesindeki muhabir arkadaşın dediği gibi karşılıklı oturup yemek yeme olayı yok. Artık alıştık böyle sansasyonel haberlere ama burada daha kötü bir durum var. Gazetenin kaynak olarak okurlara dayandırdığı site olan 4-4-2. com'un ünlü spor dergisi four four two ile bir ilişkisi yok. Gerçek four four two sitesi bu, çakması da bu. Buna cahillik mi diyelim yoksa çakallık mı ? Aslında, "ciddi yayıncılığı ile tanınan İngiliz dergisinin Almanca versiyonu" diyerek de kıvırma payı bırakmışlar kendilerine akıllarınca. Alman 4-4-2.com sitesini gezerken Arda'yı Everton'ın istediği de yazıyor ki, o da artık yarınki Fotospor'un "bombası" olur...

Galatasaray:1-1:Ankaraspor


  • Futbolun taraftarla güzel olduğunu bu gece bir kez daha anladık. Seyircisiz maç oynamak ne futbolcuya, ne de hakemlere, ne de o sahada bulunabilme "şansına" erişmiş olanlara zevk veriyor, hele hele televizyon başındaki bizlere tam bir işkence geliyor. Bomboş stad için gecenin karanlığında bağıran-çağıran koca koca adamlar, oldukça tuhaf gözüküyor... Bir de, 3 senedir Ankaraspor, Galatasaray taraftarını görmeden çıkıyor Ali Sami Yen'e, bu da işin garip bir tarafı...
  • Adnan Polat "6da 6" demiş ve geçen seneye hatırlatmada bulunmuştu. Hatta bu geceki maça da yine geçen sezon olduğu gibi eski başkanları davet ederek sinerji yakalamak niyetindeydi...
  • Galatasaray, Bülent Hoca'nın gelmesi ile gol atmayı unuttu. Skibbe dönemindeki 4-5 gollü maçları iyice unutan topçular, artık işin kolayını buldular, "bir tane atarız ve üzerine yatarız"... Konya, Antep, İstanbul Belediye ve az kalsın bu gece hep 1-0 bitecekti maç. Ama "çekirge" bu geceki sıçrayışını yapamadı ve son dakikada yakalandı...
  • "Semih, Semih, Semih" dedik sürekli stoper arayışlarındayken Hamburg maçı öncesi Galatasaray bundan 1-2 ay evvel. Bülent Hoca da ısrar etti oynatmayacağım diye, Kewell'ı denedi, Mehmet Topal'ı denedi, Hakan Balta'yı denedi... Bu gece haklı çıktı Kaptan, Semih'in son dakika hatası sonrası. "Tecrübesiz ve maç deneyimi yok" demişti "Neden oynatmıyorsun Semih'i" sorularına. Bir anlık dikkatsizlik ve topu ağlarda gördü "genç" Semih. Bu arada Fenerbahçeli Semih de artık rahat ediyordur, şu "genç" lakabını bugünkü maçı anlatan Lig Tv spikeri Galatasaray'lı Semih'e yapıştırdı bile. Hayırlı uğurlu olsun...
  • Hafta içinin küskün kaptanı Ayhan Akman, bu gece en kötü maçlarından birini oynadı bana göre. Resmi sitede Bülent Hoca ile olan "diyalogları" için yalanlama yapıldı ama çok isteksizdi Ayhan. Ateş olmayan yerden duman çıkmaz sözü var bir tarafta, bir de "bire bin katan" basınımız var... Kime inansak bilemiyoruz, lakin haber doğruysa, yanlış yapmış Bülent Hoca diyoruz. Sen antrenman maçı yaptırıyorsun ve Ayhan rövaşeta ile gol atmış, golü geçerli saysan ne kaybedersin? Adam hayatı boyunca kaç jeneriklik gol atıyor ki? Küstürme konusunda Bülent Hocanın üstüne hoca yok...
  • Hafta ortasında Ayhan küserken, bu gece de Baros küstü galiba "Büyük kaptan"a... Hamburg maçı sonrası Lincoln'u soğutmuştu takımdan, artık çıkarmaya cesaret edemiyor. Belediye ve bu geceki maçlarda Lincoln maçın sonunu getiremedi fiziksel açıdan ama Bülent Hoca, 10 numarayı çıkaramadı. Şimdi yarından itibaren "sevgili basınımız" başlar "Bülent Korkmaz-Milan Baros kavgası" merkezli haberlere...
  • Bülent Hocadan laf açılmışken, kıyafet konusunda da birşeyler karalayalım. Fenerbahçe maçı sonrası artık bıraktı "Guardiola" tarzı her maça özgü değişik stiller "takılmayı", çekiyor eşofmanları çıkıyor sahaya idmana çıkarmış gibi Büyük Kaptan... Sen soyunma odasında ne kadar "gaza getirisen getir" topçuyu, senin kendini salmışlığın anlatıyor herşeyin bittiğini...
  • ultrAslan bütün gruplarıyla beraber önümüzdeki sene eski açık tribüne yani curva'ya geçme kararı almıştı bir haftta evvel. Bu geceki maçta da bunun bir belirtisi yansıdı televizyon kameralarına. Kapalı tribünü yönetim almış ve GSMobie'ın reklamı yapılıyordu. Oysaki "Sami Yen Kapalısı" asla terk edilmezdi, seyirciz maçlarda bile uA'ya ait bir pankart, bir sprey çalışması, bir bayrak mutlaka olurdu...
  • Oldukça zor belki yazması ama 2008-2009 sezonu şampiyonluğu son dakikada gelen golle bitti... Umut hiç mi yok? "Galatasaray varsa, umut vardır" sözü hep kalbimizin-aklımızın bir köşesinde duruyor ama artık işler bizim elimizde değil... Ve böylesi de daha acı veriyor insana... Ummak, beklemek ve hayal kırıklığına uğramak...
Stat: Ali Sami Yen
Hakemler: Deniz Çoban, Mustafa Emre Eyisoy, Serkan Akarca
Galatasaray: De Sanctis, Serkan Kurtuluş, Semih (Dk. 90 Yaser), Mehmet Topal, Hakan, Barış, Ayhan, Lincoln, Kewell, Nonda (Dk. 84 Ümit), Baros (Dk. 70 Hasan)
Ankaraspor: Senecky, Ömer, Erhan, Ediz, Baki (Dk. 72 Ramazan), Hürriyet, Adem, Mehmet Çakır, Murat Tosun (Dk. 59 Umut), Anıl (Dk. 66 Neca), Meye
Goller: Dk. 24 Barış (Galatasaray), Dk. 89 Meye (Ankaraspor)

O Barcelona'da Oynasın



26 Nisan 2009 Pazar

Centilmen


"Bizim otobüsümüz Millonarios taraftarlarınca taşlanıp, defans oyuncumuz başına gelen cam parçası yüzünden hastanelik olduğunda, maçın oynanmayacağı oldukça açıktı. Ama Millonarios takımı futbolu sadece kazanmak üzerine kurduğu için maçın ertelenmesi yönünde hiç bir yönetici ya da futbolcu cümle sarfetmedi. Aralarındaki tek oyuncu Oscar Cordoba bu şartlarda maç oynanmayacağını söyleyecek kadar cesur ve centilmendi."
Sebastian Blasquez
Deportivo Cali kalecisi
Kolombiya liginde Millonarios taraftarlarının Deportivo Cali takım otobüsüne taşlı saldırıda bulunmaları sonrası

Yaratıcı Basın!


Ankaragücü'nün Fenerbahçe'yi Kadıköy'de 2-1 yenmesi sonrası bugünkü spor gazetelerinin ilk sayfaları bu şekilde çıktı. Yaratıcı çalışmalar yapılmış ama keşke Fenerbahçe'nin kaybetmesi değil de başkent ekibinin galibiyeti öne çıkarılsaydı. Bir Hikmet Karaman enstantanesi iyi giderdi... Anadolu'lu dostların deyimiyle "İstanbul Basın Bunu da Yazın" diyerek bitirelim...

Hazır Yapılmışı Var


Fenerbahçe maçında 47 sayı attığında "yok artık" demiştik Chris Lofton için, dün attığı 61 sayı sonrası diyebilecek bir şey bulamıyoruz. 22 üçlük denemesi yapıp 17 tanesini rakip potaya sokmuş Lofton yani yüzdesi %77,3, serbest atışlardan ise 6'da 4 atmış, %66.7... Uzaktan atmayı seven Lofton'la ilgili haberleri okurken, tam Cem Yılmaz'lik bir olaya rastladım. Mersin Büyükşehir Belediyesporlu oyuncunun böyle üçlük atması sonrası bizim Basketbol Federasyonu , hemen bu Chris Lofton'ı Türk yapalım da milli takımda oynatalım diye çalışmalara başlamışlar... Cem Yılmaz, bir gösterisinde televizyonda çocuklara pratik oyuncaklar yapmayı öğreten suncuuyu "kafaya alırken" "İlk önce makası alıp, kağıdı kesiyoruz, sonra yapıştırıyooo... Aha burda hazır yapılmışı var, biz sonraki aşamaya geçelim" diyordu ya, bizim Basketbolu yönetenler de 70 milyonluk ülkeden basketbolcu çıkarmakla uğraşacağımıza "Hazır yapılmışı var" deyip Lofton'u Türkleştirmeye çalışacaklarmış... Peki ya sonra?

"Kovun Bunları"


"Bu takımın, bu sene, özür dileyerek, tamamının gitmesini talep ediyorum. Atın bunları altyapıya. Barcelona Ronaldinho'yu kovmuş, Alex kim? Keyfi varsa oynayacak, keyfi yoksa oynamayacak.''
Eli Niyego
Fenerbahçe Kongre Üyesi
Yüksek Divan Kurulunda konuşurken

25 Nisan 2009 Cumartesi

Transfer Masalları#2


25 Nisan 2009
Fotospor&Fotomaç

"Teşekkür Ederiz"


Adriano'nun futbolu bırakıp, büyükannesi ile oturma kararı aldıktan sonra oyuncunun menajeri ile Inter kulubü arasında yapılan kontratı karşılıklı feshetme uğraşları nihayete erdi ve İtalyan kulübü resmi sitesinden "Adriano'ya bizimle geçirdiği 8 sene ve attığı 74 gol için teşekkür ederiz" mesajı yayınlayarak birlikteliği sona erdirdiğini belirtti. Şimdi Brezilyalı oyuncu serbest ve bonservisi elinde ve sıra bizim Fotomaç'ta... Kaç senedir Adriano'yu Fenerbahçe'ye getirme gayretinde olan gazete başlayacaktır Adriano haberlerine... Ama ilk önce Brezilyalının büyükannesine boğaz kenarında uygun bir yalı ayarlamalı lazım, gerisi çorap söküğü gibi gelecektir...

Bu Ne?



Bunu Türkiye'de yap da insin tribün sahaya?

Çekilsene Be Kadın [25-27 Nisan]

25 Nisan 2009 Cumartesi

24 Nisan Cuma
21.30 Hoffenheim - Hertha Berlin (KANAL 24)
21.30 O.Lyon - PSG (KANAL A)
25 Nisan Cumartesi
16.15 Sivasspor - Trabzonspor (LİG TV)
16.30 Bayern Munih - Schalke 04 (KANAL 24)
17.00 Hull City - Liverpool (SPORMAX)
18.00 Karabük - Adanaspor (D SPOR)
19.20 Birmingham - Preston (FUTBOL SMART)
19.30 Man. United - Tottenham (SPORMAX)
20.00 Fenerbahçe - Ankaragücü (LİG TV)
21.30 Fiorentina - Roma (NTVSPOR)
21.45 Heracles - PSV (FUTBOL SMART)
22.30 S.Lizbon - Amadora
23.00 Valencia - Barcelona (NTV)

26 Nisan Pazar

15.30 Ajax - AZ Alkmaar (FUTBOL SMART)
15.30 Arsenal - Middlesbrough (SPORMAX)
15.30 Boluspor - Giresunspor (D SPOR)
15 30 Bucaspor - Tokatspor (YENİ ASIR TV)
16.00 Milan - Palermo (NTVSPOR)
16.15 Eskişehirspor - Beşiktaş (LİG TV)
18.00 Blackburn - Wigan (SPORMAX)
18.00 Diyarbakırspor - Kasımpaşa (D SPOR)
18.00 Toulouse - Lorient (KANAL A)
20.00 Galatasaray - Ankaraspor (LİG TV)
20.00 Sevilla - Real Madrid (NTV)
21.15 Porto - Vitoria Setubal (SPORMAX)
21.30 Napoli - Inter (NTVSPOR)
22.00 Lille - Marsilya (KANAL A)

27 Nisan Pazartesi

21.45 Norwich City - Reading (FUTBOL SMART)
22.00 Newcastle - Portsmouth (SPORMAX)

Kaynak:Tribün Dergi

Aziz Yıldırım Org


''Maalesef Fenerbahçe resmi sitesi, Aziz Yıldırım'ın özel sitesine dönmüş''
Hakan Bilal Kutlualp
Fenerbahçe Eski Yöneticisi
Fenerbahçe resmi sitesinin açışıiındaki resme tepki gösterirken

24 Nisan 2009 Cuma

Devir-Teslim


23 Nisan 2009
UEFA Kupası tekrar İstanbul'da...

Ankara Tayfası, Mondiali Antirazzisti'de


1997’den beri İtalya’da ırkçılığa karşı dünya taraftarlarını bir araya getiren Mondiali Antirazzisti'ye Türkiye'den de katılım var: Locomotive Anatolia...
Adanademirspor sevdalısı Ankara tayfasının "biz de katılabilir miyiz acep" deyip, organizasyonun web sitesine yolladıkları maillerine "Ne bekliorsunuz. Biletlerinizi alın ve gelin" cevabı üzerine Adana Demirsporlular başlamışlar bile hazırlıklara... Yolculukla ilgili gelişmeleri bloglarından yakından takip ediyoruz.
Öncelikle pasaport-vize prosedürlerinde kolaylıklar dilerken, İtalya seyahati için de "Yolunuz açık olsun arkadaşlar"

Bak Şu Leyleğin Yaptığına



Yukarıda görülen uçağa uzun menzilli bir füze atılmadı ya da yere inişte "burnu" piste değmedi. Dinamo Bükreş takımını taşıyan uçak havada bir leylek sürüsü ile çarpışmış ve düşme tehlikesi atlatarak en yakın piste acil iniş yapmak zorunda kalmış. "Uçuşumuzu hiç bir problem yaşamadan sürdürüken, bir anda büyük bir çarpışma sesi duyduk ve iniş yapmak zorunda kaldık. Yere indiğimizde olayın boyutunu daha iyi anladık" diyen takımın teknik direktörü Mircea Rednic oyuncularının oldukça korkuğunu da belirtmiş. Bergkamp'ı hatırladım birden, binmezdi uçağa, en uzak yerlere otobüsle gider, takımdan bir gün sonra varırdı gidilecek yere...

Sabri ve Sanat Aşkı


Galatasaraylılar derneğinin 100. yıl etkinlikleri kapsamında düzenlenen Galatasaraylı ressamlar sergisinin bugünkü konukları Sabri, Yaser ve Cevat Hoca olmuşlar. Resmi site bu ziyaret "Futbol takımımız Galatasaraylı ressamları ziyaret etti" şeklinde haber olunca, insan bütün topçuları bekliyor ama üç kişi görünce aklına acaba bizim ekip üç kişiden mi oluşuyor yoksa sanat sever üç kişi mi var takımda sorusu geliyor. Cevaplar değişik değişik gelir, orası ayrı mevzu ama Sabri'nin üzerindeki t-shirt oldukça manidar. Aslan kafası içinde Mona Lisa gözleri ve insan vücudundan oluşan "postmodern" bir kolaj. Hem mekanın "anlam ve önemine" uygun bir kıyafet, hem de gün içinde rahat edebilmek için giyilen bluejeanle oldukça uyumlu. Herşeyden önemlisi Sabri'nin içini yansıtıyor bir bakıma t-shirtün üstündekiler: hırslı, karmaşık ve Galatasaraylı... Beğeniyorum bu adamı, herkese inat...

23 Nisan 2009 Perşembe

Bir Haber ve Bir Haber Daha



Habertürk'ün web sitesinde gezerken bir habere rastladım ve okuduklarıma inanamadım. Sitenin güvenilirliğine inandığım için haberi daha detaylı okudum ve "olamaz bu kadar vahşet" diye evde bağırasım geldi. Buyurun bir okuyun haberi:
Bursa'da üniversiteye hazırlandığı öğrenilen genç, ormanlık alanda karşılaştığı genci, giydiği Galatasaray montuna küfür ettiği gerekçesiyle başını taşla ezip, kafasının üzerinde zıplayarak ağır yaraladı. Gözaltına alınan zanlı, emniyete götürülürken de "Gerçekleri tarih yazar, tarihi Galatasaray" diye bağırdı.

Bursa'nın Yıldırım ilçesi Mollaarap Mahallesi Vakıf Sokak yakınlarındaki ormanlık alanda dün akşamüstü meydana gelen olayda ÖSS'ye hazırlandığı öğrenilen dershane öğrencisi Samet Halisdemir (20), ormanlık alanda gezerken, ağaçların altında oturan ve işsiz olduğu öğrenilen Nurettin Yılmaz (19) ile karşılaştı. İddiaya göre iki genç arasında Samet Halisdemir'in üzerine giydiği Galatasaray Spor Kulübü armalı mont yüzünden tartışma çıktı. Halisdemir, tartışma sırasında kendisine küfür ettiğini öne sürdüğü Bursaspor taraftarı olduğu öne sürülen Nurettin Yılmaz'ın kafasına taşla vurmaya başladı. Kanlar içerisinde kalan Yılmaz'ın daha sonra kafasının üzerinde zıpladığı öne sürülen Halisdemir'i gören vatandaşlar koşarak genci sakinleştirmeye çalışıp, 112 Acil Servis'e haber verdiler.

Ambulansla hastaneye kaldırılan Nuretin Yılmaz'ın durumunun ağır olduğu öğrenilirken; polis tarafından gözaltına alınan dershane öğrencisi Samet Halisdemir, emniyete götürülürken "Gerçekleri tarih yazar, tarihi Galatasaray" diye bağırdı. Polis kanlı olayla ilgili soruşturma başlatırken, yaralı gencin durumunun ciddi olduğu bildirildi.
Daha sonra internette bu olayı biraz kurcalayınca, tribün dergide bu konuda açılmış olan bir topice rastladım ve orada da haberin aslına ulaştım ve şaşkınlığımın yerini öfke aldı:
Bursa'da ormanlık alanda birlikte oturdukları arkadaşının kafasını taşla ezdiği öne sürülen zanlı mahkeme tarafından psikiyatri bölümüne sevk edildi. Zanlı, "Türkiye Cumhuriyeti'nin şerefini ve haysiyetini ayaklar altına aldığını için vurdum" iddiasında bulundu.

Olay, Maksem Mahallesi Atatürk Köşkü üstünde bulunan ormanlık alanda meydana geldi. İddiaya göre, S.H.D. (20), arkadaşı N.Y. (18) ile birlikte ormanlık alana giderek sohbet etmeye başladı. Ancak ikili arasında tartışma çıktı. Tartışmanın büyümesi üzerine S.H.D., yerden aldığı taşla arkadaşı N.Y.'nin kafasına vurmaya başladı. Kanlar içinde yere yığılan gencin üzerine çıkarak ezen S.H.D.'yi yoldan geçen bir vatandaş fark etti. Vatandaşın kendisini fark etmesi üzerine korkuya kapılarak kaçan S.H.D., bir
süre sonra elinde taşla geri dönerek kendisini gören vatandaşa saldırdı. Güçlükle sakinleştirilen şahıs polis ekiplerine teslim edilirken, kanlar içinde kalan N.Y. ise Bursa Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı. Ağır yaralanan genç, yoğun bakım ünitesinde tedavi altına alındı.

Bursa Emniyet Müdürlüğü'nde ifadesi alınan zanlı bugün adliyeye sevk edildi. Zanlı çıkarıldığı mahkeme tarafından Bursa Devlet Hastanesi Psikiyatri ünitesine sevk edildi. Zanlının burada tedavi altına alınacağı öğrenildi. Mahkeme çıkışı basın mensuplarına olayı anlatan S.H.D, "Türkiye Cumhuriyetinin haysiyetini ve şerefini ayaklar altına aldığı için yaptım. Kimse Türkiye'nin haysiyetini ve şerefini ayaklar altına alamaz. Olayın Galatasaray ile ilgisi yok" dedi."
Üçüncü sayfa haberi olarak geçilmeyecek kadar ciddi bir olay aslında bu. Haberde geçen karakterlerin biri hastanede, biri de hapishanede ve onlarla ilgilenecek hasta bakıcılar ile gardiyanlar varken, asıl "hastalar" yani ilk haberi hazırlayanlar şu an aramızda ve tehlike saçmaya devam ediyorlar. Hangi akıl ve mantıkla böyle bir haber yapılabilir ki?Bu ülkede futbol terörüne kurban verilen o kadar genç varken, insanları galeyana getirmenin amacı ne? Bir haber ile gazete mi sattıracaksın, sitenin hiti mi artacak, televizyonun raitingi mi yükselecek? Ama, bu habere inanan ve inanabilecek o kadar genç var ki memlekette, onlar da "kan davası" peşine düşerse ne olacak? Ya yarın ya da öbür gün ajanslara düşmesi muhtemel "Bursa'da Galatasaray montu/atkısı taktırmayız dedi, sarı kırmızı atkılı genci bıçakladı" haberini okuyan "hayalperest muhabirler" ne hissedecekler? Bir haberi alıp, tamamen hayal gücü ile yoğurup insanların huzuruna sunan bu sözüm ona gazetecilerin ya meslekle ilişikleri kesilmeli ya da hizmet içi eğitime alınıp gazeteciliğin ne kadar ciddi bir iş olduğu anlatılmalıdır. Basın Ahlak Yasası şöyle demiyor mu: "Basın Ahlak Yasası'nın bazı hükümleri şunlardır: Gazetecilik mesleği, kişisel yarar için ve kamu zararına kullanılamaz. Ahlaka aykırı ve müstehcen yayın yapılamaz. Şeref ve haysiyetlere karşı haksız yayın yapılamaz, kişi ve kurumlar aleyhinde iftirada bulunulamaz. Din istismarı yapılamaz. Haberler doğruluğuna emin olunmadan yazılamaz. Taraf tutan fikirler haber metninde verilemez. Yayınlanmamak kaydiyle verilen bilgiler yayınlanamaz. Yanlış yayınlar dolayısıyle gönderilen tekzipler en kısa zamanda yayınlanır"
Hatta daha da ileri gidip bu iki haber, üniversitelerin gazetecilik bölümlerinde derslerde okutulmalı, geleceğin basın ve medya elemanlarına ellerindeki "silah"ın ne deneli kuvvetli olacağı ve yanlış kullandıkları takdirde facialara yol açabilecekleri öğretilmelidir. Temiz toplum, temiz siyaset, temiz spor gibi kavramlarla kirliliğe karşı halkı bilinçlendirme çabasındaki medya kuruluşları, asıl temizliğe kendi evlerinin önünden , hatta içinden başlarsa, bizlerin gözünde daha inandırıcı olacaklardır... Daha da özele inersem, bu haber sonrası habertürk sitesi benim için "sık kullanılanlarda" silinmiş siteler arasındadır...

Vihren:1-4:CSKA Sofia



Nasıl Liverpool ardı ardına oynadığı iki maçta 4 gol atmaya alıştıysa, CSKA'da bulgaristan liginde 4-1 skoruna abone oldu. Ligin 23 haftasında Vihren deplasmanına giden kırmızılılar, yağmurun ağırlaştırdığı sahada oynadıkları maçı 4-1 kazanarak puanlarını 56ya çıkardılar ve en yakın rakipleri Levski ile de puan farkını 4 yaptılar. Dünkü maçın yıldızı yedekler kulübesinden gelen ve 2 gol atan Tonev oldu. Maça her iki takım da kontrollü başlarken ilk ataklar deplasman takımından geldi ama ev sahibi de bunlara karşılık vermesini bildi. Dakikalar işerledikçe oyuncular, rakiplerinden ziyade ağır saha ile de mücadele ederken 41. dakikada İvanİvanov, Vidonov'un uzun taç atışı sonrası Udodji'nin kafayla aşırtması sonrası CSKA'yı öne geçiren golü kaydetti. İkinci yarıda Penev, akıllı iki değişiklikle Tonev ve Lazarov'u oyuna alarak, yorulmuş orta sahaya ek kuvvet yolladı ve ardından CSKA'nın Tonev ile golü geldi. Genç oyuncunun golünü alkışlayanlar, aynı zamanda DurmuşAli Saidhodja'nın topu kontrolü ve rakibini "pazara" yollamasını da parmaklarını ısırarak izlediler. Her maç CSKA adına golü bulunan Türk oyuncuyu, transfer sezonun açılmasına az bir süre kala bizim kulüpler listelerine yazsınlar. Üç büyüklerden pek ümidim yok, onlar "yaşlı ve namlı" futbolcu telaşındalar ama kadrolarında Bulgar oyuncuların oynadığı Denizli ve Bursa gibi takımlar bu topçu hakkında referans almışlardır bile. DurmuşAli Saidhodja takımının 3. golünü atarken bu sefer asist Tonev'den geldi ve genç Tonev kendisinin ikinci golünü kaydederken, skoru da belirliyordu. Ev sahibi adına ise Djaeyoba'nın golü görülmeye değerdi. Bir de buraya tıklarsanız, 4 gol yiyen kaleci nasıl çıldırır görürsünüz. O ne hareket be Lucia...

"Futbol Oynamak İstemiyorum"


"Bunlar hayatımın en kötü günleri, bir daha geri dönüp futbol oynamak istemiyorum."

Pepe

Real Madrid'li futbolcu

Getafe maçından sonra Marca gazetesine açıklamalarda bulunurken

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı



"Özgürlüğün de, eşitliğin de, adaletin de dayanak noktası, ulusal egemenliktir. "

Mustafa Kemal ATATÜRK


(Atatürkçülük, Atatürk’ün Görüş ve Direktifleri, Birinci Kitap, s.17)

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlu olsun...

Transfer Masalları#1



23 Nisan 2009
Fotomaç ve Fotospor gazeteleri

22 Nisan 2009 Çarşamba

Street Fighter



Çekenin eline, koluna, makinesine sağlık diyelim...
Müthiş bir kare...

Hangi Forma?








İngiltere Premier liginde sezonun sonu yaklaşırken, seneye takımların giyecekleri formalar da resmi olarak tanıtılmasa da, gün ışığına çıkmaya başladı. Yukarda Arsenal, Manchester United, Liverpool, Chelsea takımlarına ait yeni sezon kreaksiyonları var. Liverpool kırmızıdan vazgeçemez, bu forma ikinci forma olarak düşünülüyordur, Chelsea'nin forması ise "terminatör köstümü" gibi. Manchester ve Arsenal ise nostalji rüzgarına kapılmışlar, Londralılar nispetten daha yakın geçmişi-1970li yılları örnek alırken, Sir Alex'in takımı ise 1920li 30li yıllardan esinlenmiş forma dizaynı yaparken... Hiçbirini beğenmedim desem yeridir, ya siz?

Eski Dostlar...



Unutulmuş birer birer
Eski dostlar, eski dostlar
Ne bir selâm, ne bir haber
Eski dostlar, eski dostlar

Hayâl meyâl düşler gibi
Uçup giden kuşlar gibi
Yosun tutan taşlar gibi
Eski dostlar, eski dostlar

Unutulmuş isimlerde
Bilinmez ki nasıl, nerde
Şimdi yalnız resimlerde
Eski dostlar, eski dostlar

Sigara İçme Cezası


Fenerbahçe'nin Sivas maçı sonrası Aragones "tuvalette sigara içen liseli öğrenciler" misali soyunma odası girişinde gizliden "ciğerlerine bayram ettirirken" yakalanmış Vatan gazetesi muhabirinin objektifine. Kolay değil bu kadar kötü maçlar sonrası, bir o kadar da eksikle çıkılan deplasmandan final biletini almak. Zaten sarı lacivertliler 20 küsür sene bekliyorlardı bu kupayı, bir de kaybetselerdi Sivasspor'a "Dede" de gidiciydi büyük ihtimal. Fakat buı yazıyı yazma konum ne Fenerbahçe'nin kupa ümidi, ne de Aragones'in seneye ülkemizde yaşamaya devam edip etmeyeceği. Aklımdaki konu, stadlarda uygulanan sigara yasağı... Geçen sene memleket dahilinde sigaraya karşı topyekün bir savaş açıldı ve çok haklı olarak bir sürü kapalı yerde "duman altı" olmamız engelendi, ama buna bir de manasız bir şekilde stadlar eklendi. Stadyumlara gelen taraftarın büyük bir kısmı "tiryakiyken", bir de bizim maçlarımız "ıkım sıkım" ilrlerken, sen onlara "sigara içmeyin" diyorsun. Pratikte uygulamasının imkansıza yakın olduğu bu yasak da pek uygulanmıyor tribünblerde gördüğüm bildiğim kadarıyla. Hep gözümün önündedir, yasanın ilk çıktığı aylarda amatör maçlar sırasında koca Gençlik ve Spor İlçe Müdürü tartan piste çıkıp, yüzünü tribünlere dönüp elinde sigaraya olan seyirci arıyordu ve çocuk azarlar gibi "Söndür onu yoksa yazarım cezayı" diye de caka yapıyordu. 3-4 hafta bu işin peşinden koşan bizim Don Kişot, baktı "yel değirmenleriyle savaşılmayacak" vazgeçti mücadelesinden. (Belki de yasak kalktı bilemiyorum) Şimdi, dün geceye dönersek, Dede, elinde sigara ile yakalandı, cezası ne olacak? Ceza yazılacaksa, cezayı kim yazacak? Ceza yazılmadıysa, görevini yapmayan "görevliler!"den kim hesap soracak? Soyunma odasına girmeye çalışan Arda PFDK'ya gönderildiyse, soyumma odası tünelinde sigara içen Aragones'e ne gibi yaptırım uygulanacak? Elinde puro ile basın toplantısına çıkan Gerets'e gösterilen tepki Dede'ye gösterilecek mi? Lisedeki felsefe öğretmenizmiz "bol soru sorun, hayatı araştırın" diyordu, bakıyorum da boşa pekiyi almamışız felsefeden...

Arshavin:4-4:Torres+Benayoun


Liverpool: Torres 49'-73', Benayoun 56'-90'/ Arsenal:Arshavin 36', 67', 70',90'

İç sahada kaybedilen o kadar çok puan var ki bu sene Liverpool adına, acaba KOP önünde oynamak strese mi sokuyor topçuları diye düşünüyorum ama o tarz "sıkıntılar"bizim futbolcularda olur. Fakat, bu Arsenal beraberliği pek de hesapta yoktu, şampiyonluğa kitlenmiş takımda. Hele hele Arshavin'in 4 gol atacağını kim bekliyordu ki? Var mıdır futbol kariyerinde bir maçta dört gol attığı? Anfield'a gelen coşuyor bu arada, geçenlerde de İvanovich coşmuştu... Şimdi Sir Alex Ferguson pis pis sırıtıyordur elinde visky bardağı ile, 2 maçı eksik ve puanları denk Liverpool ile. Chelsea maçı sonrası belirttiğim gibi, yine soracağım "Ya Gerrard oynasaydı?"

21 Nisan 2009 Salı

Bi' Daha Oynsam



"Hayatımda tekrardan oynamak istediğim tek maç 2002 Dünya Kupasında Ahn'ın Altın Golüyle kaybettiğimiz Güney Kore maçı. Herkes İstanbul'daki Liverpool finalini tekrar oynamak istese de o maçta oldukça iyi performans sergiledik."

Paolo Maldini
Milan'lı Futbolcu

Futbol kariyerinin sonunda muhasebe yaparken

Inter... Inter...


Forumları gezerken rastladım Juventuslu hanımefendinin resmine. "Inter... Inter... Vaffanculo" yazan atkısını Inter tribününe doğru tutmuş... Aklıma Galatasaray'ın Milan maçı öncesi stad düzenlemesine gittiğimiz gün, Milanlıların çıkış tüneline boardmarker kalemle yazılan "Milan Vaffanculo" yazısı geldi. UEFA yetkilileri o kadar dikkatliydiler ki, o ufak yazıyı dahi görmüş, biz de pes yani demiştik...

20 Nisan 2009 Pazartesi

Soyunma Odalarına Dair Sorular


Dünkü İstanbul BB-Galatasaray maçı o kadar sönük, o kadar zevksiz, o kadar tartışmasız geçti ki, maçtan ziyade bugüne Olimpiyat Stadından kalan Arda Turan'ın stadın güvenlikçileriyle girdiği polimik geriye kaldı. Kimi gazetelere göre Arda "yine yumruklarını konuşturdu", kimilerine göre de "Tyson" Arda'ya Haldun Üstünel eşlik etti. Olayların doğruluğu yakında çıkar ortaya ama burada merak ettiğim bir konu, bu soyunma odalarına kim girer, kim giremez... Galatasaray'ın maçı bitmiş ve Arda arkadaşlarının yanına girmek istiyor ama engelleniyor, girse ne olur? Arda, o takımın bir oyuncusu, güvenlikçi arkadaşlar kendisini tanımamışlar mı? Tanımışlardır elbet ama "kraldan çok kralcı olunacak ya"... Peki, futbolcu takım arkadaşlarının yanına gidemezken, takım başkanı nasıl inebiliyor oraya devre arasında? Ya da maç başlamadan bir çok eski topçunun o odalara gittiğine şahit oluyoruz, onlar nasıl oralara girebiliyorlar... Maç sonlarında yukardaki resimde olduğu gibi "devlet büyüklerinden" tutun da mahalle muhtarına kadar girmeyen mi var o "mahrem yerlere"... Ayrıca, maçların bitiminde kameralar soyunma odası koridorlarını gösteriyorlar, salı pazarından farkı var mı oraların? Bu kurallar her stada göre değişiklik gösterebiliyor mu? Olimpiyat stadının "görevlerini layıkıyla yapan" güvenlikçileri Fenerbahçe maçı sonrası Aragones'ın basın toplantısına arkadaşlarını nasıl sokabiliyorlar?... Onların giriş kartları var mı? Sorular, sorular, sorular, cevapları bekler...

Nike Halı Saha


Havaların düzelmesiyle haftada bir gece yaptığımız halı saha maçlarını artık ikiye çıkarmışken, gittikçe de form tutup, rakipler aramaya başlamışken Nike'ın turnuvası ilaç gibi geldi... Nike, ülke genelindeki yetenekli gençleri ortaya çıkarmak için Nike Halı Saha Ligi kurmaya karar vermiş. Bu turnuvanın reklamlarını ilk olarak NTVSpor'da gördüm. Fuat Akdağ, Sergen Yalçın, Ercan Taner, Hakan Ünsal, hatta Burcu Esmersoy bile "hırs ve öfke" rolü yaparken, Rıdvan Dilmen "saldırgan olmak lazım" tarzı laflar ederken bile gülüyordu. O gülerken, biz de gülmüştük televizyon başında... Neyse turnuvada oldukça çekişmeli maçların olacağı kesin, halı saha grubumuzla 20li yaşlarımda olsaydık kesin katılırdık ama bu göbekli halimizle bizi orada yerler, en güzeli bize yakın sahalarda "güzel futbol dilenciliği yapmak"...Turnuvaya katılmak isteyenler yukardaki bannera tıklasınlar yeter...

CSKA Sofia:4-1:Pirin


Bulgaristan'da CSKA şampiyonluğa doğru emin adımlarla yürüken bu haftaki "kurbanı" da Pirin takımı oldu. Daha maçın başında Türk oyuncusu Saidhodja ile golu bulan kırmızılılar, doğum gününü kutlayan oyuncusu Kotev ile de farkı ikiye çıkarak skora ilk 40 dakikada erişmişti. Bu golden üç dakika sonra Durmuşali Saidhodja bir gol daha atınca rahatlayan CSKA, devre biterken bir gol yese de Todorov ile skoru belirlemesini bildi. CSKA kazanırken, Levski de boş durmadı ve onlar da zorlu Liteks deplasmanından 2-1 galip ayrılarak zirve inadını sürdürdüler...

Finalin Rengi Mavi


İngiltere'de hafta sonu oynanan FA Cup yarı finallerinden sonra Wembley'de finale çıkacak olan takımlar belirlendi: Chelsea ve Everton. Cumartesi oynanan Arsenal-Chelsea maçında Drogba skoru belirlemiş ve Londra'nın mavililileri final biletini kapmışlardı. Dünkü maç ise daha uzun sürdü ve penaltı atışları sonrası yine mavililer, kırmızılıları mağlup ederek Wembley'de finale çıkmaya hak kazandılar. FA Cup'ta Liverpool şehrinin mavili takımı Everton'a takılan Ferguson, umuyoruz ki Premier Lig yarışında da başka bir Liverpool şehrinin kırmızılı takımına da takılır. Dünkü maçta en çok sevinen de hiç kuşkusuz çocukluğunda Wembley finali düşleyen Tony Hibbert olmuştur...

2009 Şampiyonlar#1






Artık liglerin sonlarına yaklaştıkça şampiyonlar da belirlenmeye başladı yavaş yavaş. İlk şampiyonluk haberi Hollanda'dan geldi ve "iddiacıların" takımı diye kendine lakap edinen Az Alkmaar, Hollanda liginde 2008-2009 sezonun şampiyonu oldu. Van Gaal'in yönettiği takım, dün puan kaybetmesine rağmen, zirve yarışındaki rakiplerinden Twente'nin Feyenoord'a 1-0 ve Ajax'ın PSV'ye 6-2 yenilmesi sonrası bitime 3 hafta kala şampiyonluğu garantilemiş oldu...

Blog Widget by LinkWithin