30 Kasım 2008 Pazar

Lokomotiv Mezdra:2-2:CSKA Sofia


Ve Bulgaristan'da liderlik el değiştirdi. Lokomotiv Mezdra karşısında son saniyede yenilen gol ile kaybedilen 2 puan sonrası Levski'nin Pirin'i 2-0 yenmesiyle mavili ekip 1 puan farkla liderliği ele geçirdi. CSKA Sofia ise maçta sadece puanları bırakmadı bir de golcü oyuncusu Manchev'i de kaybettiği. Manchev maçta sakatlanarak çıkmış ve yapılan testlerde sezonu kapadığı belirtilmişti... Bütün bu aksiliklerin yanında taraftar lideri Duce'nin "Oyuncuların uzun zamandır paralarını alamadıkları gerekçesiyle maçı sattıkları duyumlarını aldık. Bunu araştıracağız. Böyle bir olay varsa, staddaki demir parmaklılar bile onları biz taraftarlardan koruyamaz" demeci işleri daha da karıştırdı... Kulübü parasız bırakıp, eldeki bütün oyuncuları satmaya zorlayan eski başkan Tomov'un ise mahkemesine yakın zamanda başlanılacağı ve 15 yıldan fazla hapse mahkum edileceği sızan haberler arasında...

Guti "500" Dedi


Real Madrid'in Getafe'ye karşı 3-1 kaybettiği maçın tek sevineni kim? Bunu anket sorusu olarak yapmadan hemen cevabını vereyim: Jose Maria Gutierrez yani Guti... Guti, oynadığı Getafe maçı ile Real Madrid kulübünde 500. maçına çıkmış oldu. "Tarihe geçmek benim için oldukça sevindirici bir olay ama keşke maçı kazanabilseydik" diye mutluluk ve üzüntüyü bir arada yaşadığını belirtmiş Guti maç sonu röportajında... Bu başarıyı şimdiye kadar yakalayan sadece 10 futbolcu var ki bunların arasında şu an Fenerbahçe forması giyen Roberto Carlos da bulunuyor. Brezilyalı sol ayak, Türkiye'ye gelmeden Real formasını 527 defa terletmiş. Peki Real'de bayrak adam olan Raul kaç defa morlu-beyazlı forma ile sahaya çıkmış: 674. Şimdi esas soru: Real formasını en fazla sırtına geçiren oyuncu kim? Yorumlarda cevapları bekliyoruz...
Edit: Gelen cevaplar arasında doğru yanıt gelinceReal Madrid formasını en fazla giyen oyuncular lisetsini yayınlamak da bize düşer:


710 Manuel Sanchis 1983-2001
674 Raul 1994-…
645 Carlos Santiliana 1971-1988
602 Francisco Hento 1953-1971
601 Fernando Hierro 1989-2003
577 Jose Antonio Camacho 1973-1989
561 Pirri 1964-1980
559 Mitchell 1981-1996
527 Roberto Carlos 1996-2007
500 Guti 1996-…

Ballon d'Or Ronaldo'nun


France Football dergisinin geleneksel olarak her sene verdiği Altın Top (Ballon d'Or) bu sene Manchester'li Cristiano Ronaldo'nun. Resmi olarak ödülün sahibi bu hafta içinde açıklanacak olsa da, derginin fotoğrafçıları Manchester derbisini izlemek için İngiltere'ye gelmiş olup Portekizli ile röportaj yapıp fotolarını çekecek olmaları bunun kanıtı. Geçen sene Manchester United'ın İngiltere şampiyonu olup, Şampiyonlar Ligini kazanmasında büyük payı olmuştu Ronaldo'nun, özellikle attığı gollerle kırmızı şeytanların tarihine adını yazdırmış ama yaz ortasındaki Real Madrid'e "ısrarla"gitme isteği kendisine karşı futbolseverlerde bir antipati oluşturmuştu. Ödül için en büyük adaylardan biri olan Messi de "Şampiyonlar ligini kazanan olarak bu ödül Ronaldo'nun hakkı" demesi de zaten kazananı çoktan ortaya çıkartmıştı...

GS Dünyanın En Büyüğü


Galatasaray Tekerlekli Sandalye Basketbol takımı Avrupa şampiyonu olmasının ardından katıldığı Kıtalararası Tekerlekli Sandalye Basketbol şampiyonasını da namağlup kapatıp dünyanın en büyüğü oldu. Bu başarıda emeği geçen herkesi u/M olarak kutlarız, Japonya'da "engelsiz" aslanları mesafe sorunu nedeniyle yalnız bırakan taraftarlarımız, şimdi onların Atatürk havaalanına inecekleri saati dört gözle bekliyorlardır. Yolları açık olsun aslanların...

Salı akşamı saat 18.00
Atatürk havaalanı

Çatalca Çanta'yı Devirdi


  • Bir hafta boyunca hazırlanmıştı Çatalca, kendilerince final adını verdikleri Çantaköy maçına... 1 Amatör 1.Grubun zirvedeki iki takımından Çatalca geçen hafta Batıköy deplasmanında 2 puan yitirmiş ve Çantaköy deplasamana +2puan lider girmenin avantajıyla gelmişti. İstanbul'un yeni oluşturulan ilçeleriyle beraber sayısı 40'a varan ilçesinden biri olan Çatalca'nın futbol takımının amatör liglerde olması içler acısıydı ve son iki yıldır büyük bir "maddi" özveriyle de takımı üste taşımaya çalışıyordu bu şirin ilçenin futbol sevdalıları... Bu amaçla daha liglerin bitmesine 5-6 hafta olduğu halde dünkü maçı "final" maçı ilan etmişlerdi...




  • Maçın öneminden dolayı ilçenin önemli alışveriş merkezleri ve kamu binalı maça davet yazılarıyla donatılmış, maç günü ise Çatalca Ziya Altınoğlu Stadında maçtan önce süsleme çalışması başlamıştı. Stadda yapılan bu çabaları Sami yen ya da Kadıköy'de bir derbi öncesi yapıldığı gibi onlarca kişinin bir araya gelip her tarafı pankart ve bayraklarla donatması olarak algılamamak gerekir, 3 Galatasaraylının (Çatalca ile Galatasaray sarı kırmızı renklere sahip) Çatalcalı Aslanlar pankartını asması ve ellerindeki sarı-kırmızı bayrakları boş tribünlere sermesinden ibaret olduğunu belirtmekte yarar var.
  • Bu hazırlıklara rağmen, hesapta olmayan bir durum ortaya çıkıverdi:Yağmur... Eğer yaptıkları çalışmaları profesyonelce yürütüyorsa Çatalca ve Çantaköy takımları, maç günü hava durumuyla ilgili meteorolojiden mutlaka haber almışlardır, hazırlıklarını ona göre yapmışlardır, biz futbol dilencileri için de Hülya Uğur tadında "Havalar nasıl olursa olsun, yeter ki maç olsun" düşüncesiyle 1 saat önce tribünlerde yerimizi almışken, zaten takımlarına pek destek göstermeyen Çatalca halkının yine tribünleri boş bırakacağı düşüncesi oluştu... Gelir miydi seyirci gelmez miydi derken, maça dakikalar kala tribünler görülmemiş biçimde dolmaya başladı, doldukça doldu ve benim 19 Mayıs kutlamalrı dışında o tribünleri ilk defa bu kadar kalabalık görmeme vesile oldu gelenler... Bir de hazırlıksız gelinmemiş, ilçenin tribüne takılan gençleri - eski açığa giden Galatasaraylılar- iki tane ultrAslan yazan davul ve 3 adet büyük Çatalcaspor bayrağı ile protokolün önünde yerlerini almışlardı... Ve son bir kaç maçtır, her ne kadar etraftakilerin "Bi' susun da maç izleyelim " diye seslerini kesmeye çalıştığı ama inatla tezahürat yapan gençler bu gün daha bir çoşkuyla ve kimseden çekinmeden bağrıyorlardı : "Çatalcaspooooor oleeeeeeey" diye...
  • Sahaya ilk çıkan ev sahibi Çatalcaspor oldu. Daha önceki maçlarından da bildiğimiz sarı renk form ve şort ile kırmızı tozluklar ile oyun alanına yayılırken, konuk ekip Çantaköy ise siyahın ağırlıkta olduğu sarılarla bezenmiş bir ekipmanla bu kritik maça çıkmıştı. Müsabakayı yönetecek hakem grubu ise pembe forma ve siyah şort-tozluk kombinasyonunu seçmişlerdi maç için. Bu satırları okuyanlar bilecektir, hakemlerin siyah giyinmesinden yanayımdır ama bu maç için bir özürleri var: Çantaköy'ün forması. Amatör liglerde de öyle zırt pırt 3-5 çeşit forması olmuyor takımların, seçme ve değiştirme şansları yok...
  • Maçın başlaması ile beraber ev sahibi seyircisinin "saldır" tezahürtlarına uygun şekilde yağmurlu bu günde şimşek gibi sağlı solllu saldırmaya başladı rakip kaleye. Misafir takım ise haddini bilerek, kontrollü oynamaya çalışıyordu. İlk dakikalardaki baskıyı atlatan Çantaköy, 13. dakikada geliştirdiği organize bir atakta Çatalca ceza sahası etrafında 2 olumlu pas yapıp üçüncüsünde topu kaptanları 10 numaralı oyuncuyla buluşturunca, bu oyuncunun da sert şutunda top ıslak zeminden de güç alıp Çatalca ağlarında yolculuğuna son verdi. Bu gol ev sahibi tribünleri sustururken, yedekler dahil 18-20 kişinin sevinç nidaları yükseliyordu bulutlarla kaplı siyah gökyüzüne. Geriye düşmenin ve kazanmak için 2 gol atmanın moral bozukluğu sarı-kırımızılı topçularda 5-10 dakika sürdüyse de yavaştan yine gelmeye başladılar Çanta kalesine doğru. Bu ataklardan birinde defansın arkasına sarkıtılan topa Çatalcalı Varol koşarken, Çanta Köylü 5 numaralı defans oyuncusunun müdahalesi ile yere düşünce hakem hiç tereddütsüz elini arka cebine attı ve çıkan kartın rengin kırmızı oldu. Maçın kırılma noktası olabilecek bu olaydan sonra birden daha da arzulu ve güvenli saldırmaya başladı Çatalca rakip kaleye, konuk sarı-siyahlılar ise oyun dışı kalan arkadaşlarının yerine de efor sarf etmeye başladılar. Eksik ama cesur Çanta belki de maçı koparacaktı ki, gole benzer bir vuruşta Çatalca kalecisi topu sektirince 2 adımdan golü yapmayı başaramayınca, "atamayana atarlar" prensibinin bu oyunda sahne alma zamanı gelmişti... Sarı kırmızılılar bir korner atışından dönen topu, Çatalcalı Ümit'in kaleye doğru doldurması, kalecinin bu havada tutmaktan ziyade yumruklaması gereken pozisyonda topu yakayamayarak sektirmesi sonrası arzuladıkları golü buldular. Gol olduğunda dakikalar 41i gösteriyordu... Geriye kalan sürede eksik ve moralsiz Çanta, Çatalcanın akınları savurmaya çalıştı ve başarılı da oldu...
  • Devre arasında oyuncular sahayı terk eylerken, taraftarlar da tribünleri boşaltıyorlardı. Yağan yağmur hiç bir tarafı kapalı olmayan Çatalca Ziya Altınoğlu stadındaki taraftarları 15 dakikalık da olsa kuru bir yerler arama amacıyla tribünden kovmuştu... Tabii şemsiyeye sahip olanlar nöbetçi gibi yerlerinden kıpırdamadan ilk yarının pozisyonlarını yorumlarken akşam oynanacak olan Fenerbahçe-Beşiktaş derbisini hakkında tahmin yapıyorlardı...
  • İkinci devre başlar başlamaz, daha stad dışına çıkanlar yerlerini almadan konuk ekip kendilerini öne geçirecek golü buluverdi... Çatalca ceza sahasına gelen topu 5 numaralı defans oyuncusu kontrol etti ama Servetvari bir düşünceyle kendisine baskı yapan 9 numaralı Çantalıya "çalım" atmaya kalkışınca ayağındaki meşin yuvarlağı rakibine verdi, o da 2 saniyelik bir duraklama sonrası kalecinin yanından topu yağmurla ıslanmış filelere yolladı. Çatalca için ikinci bir şok olmuştu. Rakip 10 kişi ve bir kez daha yenik durumdaydı ev sahibi takım... Hatayı yapan 5 numaralı kaptan hala o pozisyonda kalmışken, diğer oyuncular da manasız pas hataları yapıyordu, seyirci de ufaktan mırıldanmaya başlamıştı. Bu mırıntılar homurtuya dönüşecekti ki, Çantaköy ceza sahsı içinde meydana gelen karabolde 9 numaralı Varol dönerek topu kalecinin uzanamayacağı yere itekledi ve skorda eşitliği sağladı. Bu gol sonrası hem tribünlerin desteği arttı, hem de sarı-kırmızılı topçuların kendilerine olan güveni... Ve dakikalar 65i gösterdiğinde "çıkaçak" denilen topu Çatalcalı 7 numara Ömer ceza sahasına ortalayınca, Varol kalecinin önünde birden bitiverdi ve sadece topun filelerle buluşmasını izleyebildi stadı dolduran kalabalıklar... Öne geçen ve rakibine göre 1 kişi oynayan Çatalca rahatlamışken, liderliği kaybeden Çanta ise fiziksel olarak tükenmiş olmanın eksikliğini topu koşturarak talafi edip, "yakalarsak atarız" hesabında topu Çatalca yarı alanında tutmaya çalışıyordu. Bu anların birinde kazanılan serbest vuruşu çabuk kullanmaya çalışan rakibinin önünde 9.15ten yakın durup topa temas eden Çatalcalı Ümit ikinci sarı kart ve kırmızıyı görünce oyunda oyuncu sayısı eşitlenmişti. Bu andan itibaren sarı-siyahlılar rakip kaleye gelirken, ev sahibi defans yapıp skoru koruma düşüncesi taşıyordu. Kalan 10 ve +5 dakikada Çantaköy skoru dengeleyip tekrar liderliği alma becerisini gösteremeyince maç da 3-2 Çatalcaspor'un galibiyetiyle sonlandı. Maç sonu ise şampiyon olmuş gibi sevinen Çatalcalılar yeşil sunu çim zeminde kalırken, kaybeden misafir oyuncular soyunma odasının yolunu tutarken önündeki haftalı düşünüyorlardı...

29 Kasım 2008 Cumartesi

Futbol Oyun Kuralları#1



Sağda solda etrafımda herkes futbol oynuyor, futboldan bahsediyor ama bir kaç basit kuralı dışında oyunun esas kurallarını bilen yok. Bugün izlediğim amatör futbol maçında oyuncunun "cahilce" gördüğü sarı kart sonrası kırmızıyla oyundan atılmasını hakem dışında anlayan kimse yoktu, oysaki ki biraz kuraları okusak, herşey o kadar açık ve seçik belirtilmiş ki. Bu olay bloga ara ara futbol oyun kurallarını koyma fikrini aklıma getirdi. İlk olarak oyun alanı hakkında bilgilerle başlayalım, gerisi gelir zamanla...

Alan Zemini:
Maçlar Müsabaka yönetmelikleri doğrultusunda doğal veya yapay zeminlerde oynanabilir.
Yapay zeminlerin rengi yeşil olmalıdır.
Gerek FIFA’ya üye federasyonların ulusal takımları arasındaki maçlarda, gerekse uluslararası kulüp maçlarında yapay yüzeylerin kullanıldığı sahaların FIFA tarafından özel izin verilmedikçe,
FIFA Yapay Çim Kalite Konseptinin koşullarına veya Uluslararası Yapay Çim Standardına uygun olması gerekir.

Oyun Alanının İşaretlenmesi:
Oyun alanı dikdörtgen şeklinde olmalı ve çizgilerle işaretlenmelidir. Bu çizgiler sınırlarını belirledikleri alanlara dahildir. İki uzun sınır çizgisi taç çizgisi olarak adlandırılır. İki kısa sınır
çizgisi kale çizgisi olarak adlandırılır. Oyun alanı her iki taç çizgisinin orta noktasın birleştiren bir yarı alan çizgisi ile iki yarıya ayrılır.
Orta nokta orta alan çizgisinin orta noktasında yer alır. 9.15 m(10 yarda) yarıçapındaki bir daire ile çevrelenir.
Köşe vuruşu yapılacağı zaman savunma oyuncularının bu mesafeye çekilmesini sağlamak üzere köşe yayından 9.15 m (10 yarda) mesafede ve kale çizgileri ile taç çizgilerine dik açılı olarak
oyun alanı işaretlenebilir.

Ölçüler:
Taç çizgisinin uzunluğu kale çizgisinin uzunluğundan fazla olmalıdır.
Uzunluk (taç çizgisi): En az 90 m (100 yarda) En fazla 120 m (130 yarda)
Genişlik (kale çizgisi): En az 45 m (50 yarda) En fazla 90 m (100 yarda)
Tüm çizgiler aynı genişlikte olmalı ve çizgi genişliği 12 cm.’yi (5 inç) aşmamalıdır.

Uluslararası Maçlar:
Uzunluk: En az 100 m (110 yarda)
En fazla 110 m (120 yarda)
Genişlik: En az 64 m (70 yarda)

Satılık



"Her futbolcunun bir değeri vardır. Her futbolcu satılıktır ama ben satmam"

Bülent Uygun
Sivasspor Teknik Direktörü

Literatüre geçecek sözler ederken!

Adidas Alligator









Örümcek Adamın Vedası


Sevdiğim bir kaleciydi Nicolas Peric, gönderildiği haberine de üzüldüm açıkçası. Suleymanou gibi düz kaleciler yerine çılgın file bekçilerini her zaman tercih etmişimdir. Gençlerbirliği'nin kötü gidişinde fatura Şili'liye kesilmiş, yerine Sırp kaleci gelecekmiş. Hayırlı olsun İlhan Cavcav'ın takımına ama biz futbol severler için Periç izleyemeyecek olmamız bir kayıp. Kim bilir nerede kesişecek yollarımız artık...

Ben Kimim by Candan Erçetin

Uzun bir aradan sonra yeniden bizlerin ruhumuzu doyurmak için ortaya çıkmış Candan Erçetin, iyi ki çıkmış. Bu sefer albüm değil de bir film müziği yapmış ve yine kendisine yakışan, kendi çizgisine özel bir çalışma olmuş. Hoşgeldin Candan Erçetin diyoruz ve şarkıyı merak edenler için u/m özel klibi aşağıda, arşivlerine şarkıyı eklemek isteyenler için de link burada




Ben Kimim?
Az mıyım çok muyum?
Var mıyım yok muyum?
Ben neyim?
Masal mıyım gerçek miyim?
Kaç mıyım göç müyüm?
Hiç miyim suç muyum?
Ben kimim?
İbret miyim cinnet miyim?
Hiçlikler içinde kanayan yürek
Yokluklar içinde savaşan beden
Boşluklar içinde karışan zihin
Güçlükler içinde değil miyim?
Yoksa... Yoksa...
Her ihanete akıl erdiren
Her cehalete kılıf uyduran,
Her esarete fiyat biçtiren
Sen değil de ben miyim?

Büyük Düşünememek


"Burada herkes puan kaybediyor. 3 puan bile bırakanlar oldu."

Ersun Yanal
Trabzonspor Teknik Direktörü

Puan kaybına mazeret bulurken

Bulgaristan Kupası 1/8


Montana - Pirin
Spartak Pd - Vihren Sandanski
Maritza Pd - Litex
Balkan - CSKA
Vidima/Rakovski - Minyor Pk / Çerno More
Rodopa-Botev/Krivogol
Nessebar - Pirin GD
Levski - Sliven

maçlar 7 Aralık günü oynanacaktır.

Haddini Bilmek



Sene başı... Steaua Bükreş maçı, kalede Aykut var... Bir hata ve yenik duruma düşüyor takım... Sonra gelen ikinci gol... Arkasından Galatasaray'dan gelen 2 gol ve Sami Yen'deki maç beraberlikle bitip Romanya'ya tur için gidiyoruz. Orada da kaybedilen maç sonrası elveda Şampiyonlar Ligi... Fatura da Aykut'a kesiliyor... Kale yüzü görmüyor Erçetin Aykut... Bir de filozof ilan ediliyor ettiği laflardan sonra... Ve Perşembe gecesi... Galatasaray'a geldiği günden beri, ayağına her topu aldığında içimin cız ettiği adam Servet, korkulanı yapıyor... Oysa ki bir defans oyuncusu olarak tek yapması gereken topu en yakın arkadaşına en "basit" şekilde vermek... Ama Türk futbolunun hastalığı burada hortluyor... Amatörden en yukarıya kadar, bizler topu ayağımızda bir iki yuvarlamadan arkadaşımıza aktarmayı "beceriksizlik" görüyoruz, sadelik görüyoruz, yavanlık görüyoruz, lakin günümüz futbolunda çabuk oynamak tek gerçektir. İki pasla da gol attığında skor tabelasına 1 yazarlar, bütün takımı "çalımlayıp" meşin yuvarlağı içeri bıraktığında da 1 yazarlar... Galatasaray'a karşı oynayan bir takımın hocası olsam forvetimden isteyeceğim şudur: Servet'e göstermelik pres yap ve seni geçmesini sağla. Sonra da forvet arkasındaki arkadaşının topu kapmasını izle... Yürekli topçu, çalışkan topçu Servet ama haddini bildiği müddetçe... Şimdi artık "maske düştü", bakalım Aykut'a yapılan Servet'e de yapılıp, kızağa çekilecek mi? Hiç sanmıyorum ya, neyse...

27 Kasım 2008 Perşembe

Çarşambanın Ardından



Bordeaux:1-1:Chelsea
Cluj:1-3:Roma
Liverpool:1-0:Marsilya
Atletico Madrid:2-1:PSV
Inter:0-1:Panathinaikos
Famagusta:2-2:Werder Bremen
Sporting Lisbon:2-5:Barcelona
Shaktar:5-0:Basel

Çarşamba sonuçlarında salıya göre daha başarılı olmuşum:8'de 6...

Anelka'nın golüne Diarra'nın 873te verdiği yanıt, Bordeaux'u yarışın içinde tutarken, Scolari'yi tedirgin etmeye yetti bile. Brezilyalı hoca: "Gruptan çıkamazsak, benim burda işim yok "diyerek istifa sinyalleri verdi bile. Aralık ayının 9unda Lampardsoz çıkacakları Cluj maçını almaları gerek, zaten iç sahada yenemezlerse Şampşyonlar liginde işleri ne?... B grubunda Inter, Panathinaikos'a yenildi ama gruptan çıkmayı garantiledi. Esas kapışma ayın 9unda Atina'da gerçekleşecek. Olympiakos'u devler liginden dışarı iten Famagusta, bakalım diğer Yunanı da UEFA'ya yollayacak mı? C grubunda Barcelona show yaptı, Shaktar UEFA'yı garantiledi. Liverpool da "Gerrard sağolsun" diyerek liderlik yarışını sürdürürken, A.Madrid de Simao ve Maxi Rodriguez'in golleriyle PSV'yi yenerek Liverpool'a kafa tutmaya devem etti...


26 Kasım 2008 Çarşamba

Toprak Sahalarda Bu Hafta#21



TarihSaatTakım 1Takım 2
29 11 2008 Cumartesi12:30KESTANELİKBATIKÖY
29 11 2008 Cumartesi14:15ÇATALCAÇANTAKÖY
30 11 2008 Pazar10:45ÇATALCASİLİVRİ
30 11 2008 Pazar12:30AKALANÖMERLİ KÖYÜ
30 11 2008 Pazar14:15MURATBEYKARACAKÖY BLD.

"Liberte Pour Santos"






Atletico Madrid-Marsilya maçı sırasında polisle taraftarlar arasında çıkan mevzular sonrası Marsilya tribününden Santos tutuklanmış ve 8 yıla kadar hapsi istenmişti. Bunun üzerine başta Marsilya tribünleri olmak üzere AEK, Deportivo, Tenerrife, Sevilla tribünlerinden pankartlı destek geldi. konu ile ilgili resim ve detaylar tribün dergi forumda. Beşiktaş maçı için de İnonüye gelen Santos'un Fenerbahçe atkısı açan fotoğraflarının ortaya çıkması da Fenerbahçe tribünlerini daha da yaklaştırdı Fransız kulübüne ve bugün Porto maçı öncesi bir grup taraftar "Liberte Pour Santos -Santos'a özgürlük" pankartı açıp, meşale yakmışlar. Bu eylemleri sonrası da göz altına alınmışlar. Sebep olarak meşale yakmaları gösteriliyor ama sokakta meşale yakmak suç mu? Yılbaşı eğlenceleri ve bir çok gece kulübü önünde önemli günlerde meşale yakılıyor. Ama izinsiz gösteri yapıp, basın bildirisi okumak suçundan da göz altına alınmış olabilirler. Konuyla ilgili açıklamalar yakında düşer internet ortamlarına...

Azerice Futbol



Fenerbahçe maçını Star TV'nin anlamsızca şifrelemeleri sonrası Azeri kanalından izleme durumunda kaldım. Arsenal maçını da oradan izlemiş ve spiker ile yorum yapan arkadaşın konuşmalarının yarısından azını anlasak da oldukça keyif almıştım. İşte bu geceki maçtan bir kaç ilginç cümle:
"Emre çok zedelenen bir futbolcu, zedelenmeye meyilli bir futbolcu"
Emre'nin bir sakatlık anı sonrası
"Top meydanı terkeyledi"
Topun oyun alanından dışarı çıkması sonrası
"Hayat kaçınılmaz imkanlardan ibarettir, futbol da hayatın bir parçasıdır"
Fenerbahçe'nin hala gol atma şansı olduğunu vurgularken
"Volkan oy oy oy... Volkan beni gafaladı... Kim mani olabilirdi Volkan'ın yumuruyla vurmasına..."
Volkan'ın yediği golde topu elinden kaçırması sonrası
"Hesap 2-0. Bu herşetin sonu degil."
Fenerbahçe'nin yediği ikinci gol sonrası
"Guiza çok güzel aldı, gıymetli aldı..."
Güiza'nin bir ikili mücadeleyi kazanması sonrası
"Oh...3-0... Volkan sadece seyredii..."
Porto'nun 3. gole yaklaşıp topun direkten dönmesi öncesi
"Fenerbahçe'nin Ümit Karan'ı yok. Ümit Özat'ı da yok. Ümit Davala'sı da yok..."
Yorumsuz!?
"Söylenecek söz yoktur. Bu golü vurman lazımdı..."
Güiza'nın iki adımdan topu auta atması sonrası
"Kazım Kazım'ın atası. Ekranlarınızda gördüğünüz mert odur."
Televizyon kameralarının Kazım'ın babasını göstermesi anında
"Volkan sanki şoktadır..."
Volkan'ın kalesini terketmediği bir pozisyon sonrası

Salı Gecesinden


Fenerbahçe:1-2:Porto
Fiorentina:1-2:Lyon
Villareal:0-0:Manchester United
Aalborg:2-1:Celtic
Bayern Munich:3-0:Steaua Bucharest
Arsenal:1-0:Dinamo Kiev
Zenit:0-0:Juventus
Bate Borisov:0-1:Real Madrid

Bizim iddaa kuponunda 8de 5 yapmışız. 87de Celtic kendi kalesine atınca Aalborg maçı kazanmış, gerçi İskoçlular UEFA yolunda bu maçı bırakmazlar diye düşündüm ama çok istememişler demek ki. 87de maçın skorunun değişti başka bir maç da Arsenal maçı. Kötü gidişe dur demek isteyen "topçular" bitişe 3 kala skoru lehlerine çevirmişler. Bu skor bir bakıma Fenerbahçe'yi hala UEFA yarışının içinde tuttu. Şimdi tek hedef kaldı sarı lacivertliler için, Kiev'de galip gelmek. Ama bu geceki oyunla bu iş çok zor... Bu geceki maçlar sonrası turu garantileyen takımlar ise Villareal, Manchester United, Bayern Munich, Lyon, Arsenal, Porto, Real Madrid ve daha önceden garantileyen Juventus...

25 Kasım 2008 Salı

Maradona Ölümden Dönmüş

Diego Maradona’nın Arjantin milli takımın başında çıktığı ilk maç olan İskoçya maçı öncesi tuhaf bir olayla karşılaştı. Bir İngiliz vatandaşı, Maradona’yı öldürme planı yaptığı gerekçesiyle tutuklandı.43 yaşındaki Ian Wellworth, maçın oynanacağı Hampden Park Stadı’nın önünden bıçakla yakalandı. Maradona’nın dünyaca ünlü elle golünün intikamını almak istediği belirten Wellworth’un, olayın gerçekleştiği maç öncesi büyük miktarlarda borç para alarak bahis oynadığı ve kaybettiği paradan Maradona’yı sorumlu tuttuğu belirtildi.Aldığı borç parayı ödeyemediğini söyleyen Wellworth, eşinin de kendisini bu olaydan sonra terk ettiğini belirtti. Maradona’nın kafasını kesmek niyetinde olduğunu söyleyen Wellworth’un psikolojik sorunları olduğu iddia edildi.İngiliz basınının olayla ilgili her hangi bir haber yapmamış olması da düşündürücü bir durum olarak dikkat çekti.

Böyle birşey olsa Arjantin direkt İngiltere'ye çıkartma yapar, Napoli'yi de hava üssü olarak kullanırdı herhalde.

Kim Bunlar?


ultras İddaa


Eski bir alışkanlığa yeniden dönmeye karar verdim: iddaa... İlk çıktığı zaman üniversitede finallere hazırlanır gibi geceler, o zaman Akşam gazetesinin verdiği iddaa ekini alır, bir güzel çalışır ve cumartesi ve pazar maçlarına basardım bahsi... Kazandık mı, çoğu zaman kaybettik, kazandıysak da 3-5 liradan öteye gitmedik. Genelde hep tekte yattık nedense. Sonra www.bilyoner.com üzerinden oynamaya başladık yine de tekte kalma uğursuzluğunu yenemedik, sonra da "bize kolay yoldanm para kazanmak yok" dedik ve uzaklaştık bu bahis olaylarından. Bugün içimden ufak ufak yeniden başlamak geçti, bir de bloğa koyarım, oynamasam da yan tarafa koyarım tahminleri, bakarım şansımız nasıl gidiyor diye geçti içimde. Bilyonerde 0.75 lira varmış, yaptığım tahminleri basamadım ama hepsi tutarsa 159.45 lira veriyor... İnsallah tutmaz da "ah vah" demem...

24 Kasım 2008 Pazartesi

Kar Manzaraları







AZ Alkmaar:2-0:Ajax

CSKA Sofia:2-0:Litex



CSKA Sofia "ertelemeli" derbide Litex'i ilk yarıda Manchev'in ayağından bulduğu gollerle yenerek bir günlüğüne Levski'ye emanet ettiği liderliğini tekrar ele geçirdi. Bulgaristan Ordusu stadının karlardan temizlenen zeminindeki mücadelede üstün oynayan CSKA takımıydı, Litex ise Popov ve Venkov'ıun eksikliğinde rakip kaleye gitmekte oldukça zorlandı. 24 ve 37. dakikalarda yedikleri gollerle geriye düşen turunculular, bir de 66. dakikada Brezilyalı Tom kırmızı kart görünce iyice oyundan düştüler... Bu skorla CSKA 31 puana yükselirken, takipçisi Levski 30 puanda ve Litex 25 puanla üçüncü sırada yer alıyor...

23 Kasım 2008 Pazar

Kar Temizliği


"Bulgaristan'ın dört bir yanından bu maçı izlemek için gelen taraftarlar var. Maçı izlemeden evlerine dönecek olmaları büyük bir skandal. 21. yüzyılda bir stadı karlardan temizleyemeyen her kimse hesap vermelidir, en başta da kulüp yetkilileri. Taraftarlara izin verselerdi, biz temizlerdik o stadı..."

Dimitar Angelov
nam-ı diğer Duce
CSKA Sofia tribün lideri


CSKA-Litex maçının tatil edilmesini eleştirirken

Aklıma Zarar by Gülhan



Herşeyin çok açıktı
Sen bir yalandın
Yalanlardan da öteye kanlı yaramdın
Güvenmek bir efsaneydi
Milattan önce
Duvarlarım yıkıldı bak
Kalbim harabe
Duydum yeni bir sevgili
vaaaaaaaaaaaaaar
Benden çaldığın rüyalar işine yarar
Perdeler kapansın artık
Uykum vaaaaaaaaaaaaaar
Gördüğüm senli rüyalar aklıma zarar

Kırmızısın Kırmızı Kal vol.3



"Son sözüm bu acayip renkteki formayı icat edip giydiren Galatasaraylı yöneticilere... Sarı mı, kırmızı mı, turuncu mu, ne olduğu belli olmayan tuhaf bir renk bu. Önceden Galatasaray takımı sahaya adımını attığı anda rakip takımlara korku salardı. Ama şimdi bu acayip renk yüzünden hiç mi hiç ürkütmüyor. Yöneticilere naçizane tavsiyem bu formayı artık futbolculara giydirmeyin. Bu renkten çok güzel tişört olur ama forma olmaz."
İlhan Söyler
Hürriyet


Kırmızısın Kırmızı Kal vol.1
Kırmızısın Kırmızı Kal vol.2

Puma Bode






Puma Bode

Neredeyse


"Neredeyse kaçırıyordum. Eğer topa tam olarak temas etseydim, top auta gidebilirdi."

Sulley Ali Muntari

İnterli Futbolcu

Juventus maçında attığı golü anlatırken

Birlik Beraberlik



Cumartesi günü İngiltere ve ülkemizde zirveye oynayan takımlar "birlik beraberlik" içinde maçlarını tamamlayıp, bu haftayı oynanmamış sayarak yollarına devam ettiler. Gerçi bizde Galatasaray ve Fenerbahçe aldıkları bir puanla bugün Trabzonspor ve Beşiktaş'ın alacağı sonuçlara göre liderlikten bir adım daha geriye düşebilirler, durum iki İstanbullu için pek de iç açıcı değil. Özellikle oynanan futbollarına bakılırsa, tunelin ucu nedense hala karanlık, ışığı görebilen yok. İki takımın hocası başkentte kaybedilen puanlara çeşitli mazeretler üretse de "camialar"ın canları fena halde sıkılmaya başladı. Galatasaray'da Skibbe UEFA maçlarında aldığı başarılı sonuçlarla bir nebze rahat olsa da, her zaman kazanmaya alışmış bir kulüpte böyle puan kayıpları, hocanın koltuğunu alttan altta oymaya yeter de artar bile. Boğazın öbür tarafında ise "dede" tam emekli edilecekken, Galatasaray karşısında elde edilen farklı skor, emeklilik sürecini biraz daha uzattı ama dün Ali Koç'un "Derbileri kazanmakla şampiyon olunmuyor" açıklaması, aba altından sopa göstermekle eş değerdeydi...
İngiltere'de ise ikramlar haftası vardı. Ligin tepesindeki Chelsea ve Liverpool maçlarını golsüz kapayınca, onları bir maç eksik 8 puan geriden izleyen Manchester'a bir adım daha yaklaşma şansı doğdu. Ama Ferguson'un topçuları, İskoç hocayı "küplere bindiren" bir skorla maçtan ayrıldılar: Sıfır-Sıfır... "Siz yolunuza devam edin, biz sizleri böyle izleriz" mesajı yolladılar üstteki takımlara Kırmızı Şeytanlar... Sir Alex, aslında yine de haline şükretmeli, "beterin beteri var" sözü Arsene Wenger'i anlatmak için söylenmiş sanki. İşlerin pek iyi gitmediği bir dönemde, kazanılacak üç puan belki de "şeytanın bacağını kıracak" ve Londra'daki sis bulutlarını dağıtacaktı, ama Arap Şeyhlerinin takımı Manchester City, Fransız Hocanın takımına toparlanma şansı vermedi ve düşene bir darbe de onlar indirdiler. Chelsea'nin 10 puan gerisinde ve haftaya da Stamford Bridge'e gidecek olan Arsenal için oldukça sıkıntılı ve stresli günler başlıyor, hatta başladı bile...

Her Yerde Kar Var


Bulgaristan kar kalınlığının 30 cmyi bulması üzerine dün oynanması gereken CSKA-Liteks maçı bugüne ertelendi. Soğuk havayla birlikte aniden başlayan kar yağışı bir anda bütün şehri beyaza boyarken, stada maç için giden futbolcular da "ayak topu" yerine "kar topu" oynamak durumunda kaldılar. Maçın başlayacağı saate kadar stad görevlileri zemini futbol oynamaya müsait hale getirmeye çalıştılar ama bunda başarılı olamayınca maçın hakemi karşılaşmayı bir gün sonraya erteledi. Bulgaristan A grubun zirvesini ilgilendiren Sofya Derbisi eğer bugün zemin ve hava şartları müsait olursa saat 16da oynanacak. Pirin ile ÇernoMore arasındaki karşılaşma da kar yağışı dolayısıyla bugün saat 14.00'a ertelendi...

22 Kasım 2008 Cumartesi

Kilo Mevzubahsi



"Eğer iyi oynayıp, bir de gol atarsan, 150 kilo da olsan İngiltere'de kimse bunu önemsemiyor"

Roman Pavlyuchenko

Tottenham'lı Oyuncu


Rusya'da olduğu gibi İngiltere'de her gün tartıya çıkmadığını belirtirken

UEFA Kupası Final Biletleri


UEFA Kupası 2009 finali bu sene bilindiği üzere Fenerbahçe Şükrü Saraçoğlu stadında oynanacak ve federasyon finalin biletlerini Aralık ayının ikisinde bir törenle satışa çıkaracakmış. Konuyla ilgili haber burada. Şu anda fiyatlar hakkında bir bilgi yok ama eğer bütçeyi sarsmayacak cinsten bir bedel belirlenirse, 1-2 tane bilet alınıp, finalistleri beklemeye koyulabiliriz. Şampiyonlar liginden elendikten sonra "Kadıköy'de final oynayacağız" diyen Adnan Polat'ı umarım Galatasaraylı topçular "yalancı çıkarmazlar" ve finalistin biri Galatasaray olur. Diğer finalist için de fantezi yapıp, Şampiyonlar liginden UEFA'ya düşecek olan Fenerbahçe olsun diyeceğim... "Milyonda bir" olması muhtemel böyle bir karşılaşma için elimde 2 bilet olması durumunu da varın siz düşünün... Finali her kim oynarsa oynasın, karaborsacılar toplamadan biletleri, 2 Aralık günü ve sonrası genel seyirciye satılacak biletlerden almak için elimizi çabuk tutmak lazım.

Mourinho vs Ranieri


Sene başında çocuklar gibi birbirlerine laf yetiştiren iki hoca , bu akşam karşı karşıya gelecekler. İtalya iki çalıştırıcının maç öncesi tokalaşıp tokalaşmayacağını merak ediyor. Siz ne dersiniz? İnatlaşmaları devam edecek mi, yoksa "şekilden" de olsa memleketim politikacıları gibi öpüşüp koklaşacaklar mı?
Derby d'Italia
21.30
NTV
Inter vs Juventus

Blog Widget by LinkWithin