25 Ağustos 2023 Cuma

Molde:2-3:Galatasaray


Şampiyonlar Ligi gruplarına son bir adım kala Galatasaray, deplasmanda Molde'ye konuk oldu... Gruplara daha iki maç vardı ama Molde stadında takımlar sahaya çıkıp, şeref tribünü önüne dizildiğinde "o mahur beste çalmaya" başlayınca özlemle "ağlaşmayan" Galatasaraylı var mıydı acaba?

Bizler ait olduğumuz lige yeniden dönmek istiyorduk ama Norveçli ev sahipleri de sadece bir kez boy gösterdikleri devler ligi sahnesine tekrar ayak basmak niyetindeydiler, ki bunu hem sahadaki topçuları hem de taraftarları "fena halde" arzuluyordu. 


Takımla sene başı kamplarda yer alan, hafta içi antrenmanları titizlikle takip eden teknik adamlardır, onların tercihlerini sorgulamayı "ukalalık" olarak görenlerden olduğum için, Torreira'nın yokluğunda sahaya Berkan'ın çıkmasını da, Yunus'un ilk onbirde başlaması da hiç ama hiç umurumda olmadı, zira her futbolcunun hayali olan bu arenaya son adım kalmışken, herkesin formasını ıslatacağına inanırım... Lakin, Galatasaray geçen sene dahil, en kötü oyun başlangıcını Molde karşısında yaptı. Neydi bunun sebebi?

Öncelikle Zalgiris'ten sonra bir kez daha suni çimde mücadele etmek zorunda kaldı sarı-kırmızılı topçular. Biraz top koşturmuş herkes halı sahada oynamak ile çimenlikte oynamanın farkını çok iyi bilir. Mertens'in Zalgiris maçında attığı ve Puşkas'a aday olan golden sonra da yapılışı itibarı ile ikinci kere yılın golü için podyuma çıkmasını engelleyen etmen sahanın sentetik çim olmasıydı. Bu "plastik" yeşilliğin üzerine bir de yağmur yağmış, zorluğunu siz düşünün. Ev sahibi buralara alışıktı, üstelik Galatasaray daha ligde ikinci haftayı oynamışken, onlar kendi liginde sona yaklaşmaktaydı. Daha da ötesi, 7 yıldır aynı teknik ekiple yoluna devam, 2 Danimarkalı ve takımın geri kalanının Norveçli yerlilerden oluşan "komple" bir takımdı...


Bu şartlar altında Molde, karşısında "şaşkın" bir takım bulunca "baskın basanındır" dedi, sağlı sollu kanat ataklarıyla geldi ve kornerden bir golle Muslera'nın gol orucunu bitirdi. Peşinden "fişi çekmek" içinde pozisyonlar buldu da Galatasaray savunması daha dikkatli, Muslera gününde olunca, ikinci defa gol sevinci yaşatamadılar tribündeki taraftarlarına. 


İlk 20 dakika içinde sahayı, ortamı, rakibi tanıyan Galatasaray, en avantajlı tarafı olan "kalitesi ve tecrübesini" sahaya yansıtmaya başladı ve oyuna ortak da oldu. Yunus'un düşürülmesi sonrası kazanılan serbest atışta, geçen yıl direkleri döven Sergio Oliviera, bu kez Moldeli oyuncuyu "dövdü", ondan seken top filelerle buluştu. Sonrasında Kerem'e ceza sahası köşesinde yapılan faulu es geçen İngiliz hakem belki de Sergio'nun ikinci golünü engelledi ama Okan Buruk'un Lecester transferi öncesi "son maçı"nda forma verdiği Yunus, Icardi'ye "al da at" dedi, Arjantinli "sihir yaptı", Galatasaray öne geçti...


Angelino'nun ara pasında Icardi'nin topukla dokunuşu, Mertens'in aşırtması direği sıyırırken, ah vah çektik de, Yunus'un asisti sonrası bir de hanesine gol yazdırmasını VAR engelledi. 

İkinci yarı başında Icardi'nin pasında Yunus'un rakibiyle mücadelesinde VAR hakemi penaltı için çağırdı ama İngiliz hakem aleyhimizde karar vererek, bizleri şaşırttı. 


Ve sonrasında yine ev sahibi beraberlik için "tüm hatlarıyla" asılırken, kadrolarında bir Icardi yoktu Muslera'yı mağlup etsin, hucumcuları dagları taşları dövdü de, sağ kanattan yapılan orta sol kanada gidip, Haugen boş kalınca, onun şutunu ne Muslera ne de Abdülkerim çıkarabildi.

Eşitlik sonrası Okan Buruk, Mertens, Oliviera, Kerem'i yanına alıp Kerem Demirbay, Kaan Ayhan ve Barış Alper'i oyuna dahil ederek maça tekrar tutunmak istedi, Kaan'la savunmayı üçledi ve rakibin kanatlardan "haldır huldur" gelmesini durdurmak istedi, başarılı da oldu.

Son 10 dakika kala Yunus'un yerine Tete'nin siftah yapması, Berkan'la Molde'nin ezeli rakibinde forma giymiş Midtsjö'nün değişmesi ile Galatasaray dengeyi sağlamakla kalmadı, biraz daha yaratıcı oldu ki, Tete'nin kendi yarı sahasının ortasından attığı uzun pasta Barış kafayla Icardi'ye indirdi, "sihirbaz" bu defa "şapkadan başka tavşan çıkardı" göğüsü ile topu önüne alıp, savunmacısını geçti, gol denemek yerine boşta olan Midtsjö'ye yuvarladı ve o da Moldelilerin belki de sahada en sevmediği kişiden gol yemek onurunu onlara yaşattı.



Stat: Molde

Hakemler: Anthony Taylor, Stuart Burt, Lee Betts (İngiltere)

Molde: Karlstrom, Haugan, Bjornbak, Ellingsen, Knudtzon, Eriksen (Dk. 69 Kaasa), Mannsverk, Breivik, Haugen, Brynhildsen, Wolff Eikrem (Dk. 78 Kitolano)

Galatasaray: Muslera, Boey, Nelsson, Abdülkerim Bardakcı, Angelino, Berkan Kutlu (Dk. 82 Midtsjö), Oliveira (Dk. 70 Kaan Ayhan), Yunus Akgün (Dk. 82 Tete), Mertens (Dk. 59 Kerem Demirbay), Kerem Aktürkoğlu (Dk. 70 Barış Alper Yılmaz), Icardi

Goller: Dk. 8 Ellingsen, Dk. 56 Haugen (Molde), Dk. 25 Oliveira, Dk. 29 Icardi, Dk. 90+3 Midtsjö (Galatasaray)

Sarı kartlar: Dk. 39 Mannsverk, Dk. 80 Haugan, Dk. 86 Breivik (Molde), Dk. 85 Angelino (Galatasaray)

20 Ağustos 2023 Pazar

Galatasaray:2-0:Trabzonspor


Icardi'nin "şapka çıkartılan" golleri, Torreira'nın "can simitliği", Kaan Ayhan'ın "jokerliği", Ziyech'in "tribün reisliği" gibi düne ait bir çok enstantaneye konuşuruz ama bu maç yazısına hakemle başlamasak olmazsa olmaz.

Maçın hakemi Atilla Karaoğlan ve VAR'da da Alper Ulusoy vardı... Bu iki hakemin adı anıldığında ilk akla ne gelir: Atilla Karaoğlan, geçen sezon Gaziantep FK-Beşiktaş maçında Beşiktaşlı oyuncunun rakibine kafa atmasına kayıtsız kalmış, VAR'ın davetine de uyup, ekrandan pozisyona bakmış ve "Abartıyor abi" diyerek kırmızı kart vermemişti. "Ben bilirim, VAR'a ne gerek var" tarzı bir yönetim sergilemişti...

Alper Ulusoy ise pandemi dönüşü seyircisiz oynanan Galatasaray-Gaziantep maçında FK Türkiye Profesyonel Liglerde kalecinin topu elinde altı saniyeden fazla tuttuğu için "endirek serbest atış" veren ilk hakem olarak hafızalara kazınmıştı. 

İşte bu "ikili" dün gece Ali Sami Yen'de yan yana gelince "evlere şenlik" bir maç ortaya çıkardılar. Çok değil, geçen sezon da Ali Sami Yen'de oynanan Galatasaray-Alanyaspor maçında Ali Palabıyık "skandal" bir maç yönetmiş, kırmızı kartlar havada uçuşmuş, maç sonu ortalık yangın yerine dönmüştü. Daha ligin ikinci haftası olmasına rağmen dün gece maçı hem sahada hem de VAR'da yönetenler öyle bir kaosa sürüklüyordu ki, bereket Icardı sahneye çıktı, attığı gollerle Galatasaray'a 3 puan getirdi de hakemlerin sırtından büyük bir yük aldı...

Peki, ne yaptı maçın hakemleri?

- 4' Mertens'in pasında Angelino'nun şutu rakipten kornere çıktı, aut verdi.

-11' Kerem'in Icardi'ye attığı ara pasa ofsayt kaldırdı yardımcı hakem.


-20' Trezeguet ceza sahası köşesinde Boey'e dirsek attı, hakem devam dedi, VAR çağırmadı, penaltı verilmedi.

-33' Ikılı mücadelede Icardi hava topuna çıkarken itiliyor, devam kararı, ardından Umut aynı şekilde itiliyor, Trabzon lehine faul verildi.

-35' Boey-Trezeguet mücadelesinde müdahale olmamasına rağmen Boey'in faul yaptığına hükmetti hakem.

-38' Mertens rakibiyle omuz omuza mücadele, ki rakip daha yapılı ama faul verdi Galatasaray aleyhine.

-39' Okan Buruk sarı kart gördü.


-61' Barış'ın pasında Mertens topa ayağını uzatmışken, arkadan darbe var, hakem devam kararı verdi, VAR yine çağırmadı.

-61' Icardi'nin şutunu rakip savunma blokluyor ve top kaleden alakasız yere gidiyor ama karar "aut" ve buna itiraz eden Icardi sarı kart gördü.

-65' Galatasaray'ın atağında Kourbelis topu elle tutuyor ama top Galatasaraylılarda ve 3-3 pozisyon bulmuşken, avantaj vermeyip, oyunu durdurdu hakem.


-75' Kourbelis Torreira'nın ayağına basıyor, ikinci sarı kart olması gerekiyor ama hakem kart vermeyince, Oliviera itiraz ediyor ve sarı kart gördü.

-83' Icardi formasından çekiliyor, forma yırtılacak neredeyse ama faul çalmadı.

-85' Muslera ceza sahasını terk etmiyor, üstelik takım kaptanı, hakeme itiraz ediyor ve sarı kart gördü.


Maçları seyrederken "karalama defterime" not düşerim, uzun zamandır böyle bir alışkanlık edindim, Galatasaray'ın ataklarını siyah, rakibi mavi, hakemleri de yeşil kalemle yazarım, ilk defa defter ilkbaharda bir çayır tarlası gibi yem yeşil oldu...


Maçın adaletini sağlamak için sahada olanlar, topçulardan rol çalınca, Galatasaray'ın seyircisinin de olağanüstü desteği ile geçen sezonu andıran oyununu maç boyu değil de ara ara seyretmek zorunda kaldık. O anlarda bile Torreira'nın takım savunmasında ve oyun kurulumundaki vazgeçilmez rolünü görebildik. Bunu bilen Trabzonspor hocası Bjelica, Bardhi'yi Torreira ile adam adama oynamak için görevlendirmişti, belli ki Galatasaray'ın can damarını koparmak istiyordu. Ama bu sefer de Oliviera sahneye çıktı, Portekizli'nin başlattığı preste Torreira Bakasetas'a set oldu, Kerem önüne düşen topu "içgüdüsel" olarak Icardi'ye yuvarladı ve "golcü" klas bir dokunuşla tribünleri inletti: Aşkın olayııııım...

Golden sonra ikinci için de "hakem yönetimi" elverdiği ölçüde Galatasaray gitti rakip kaleye, Nelsson'un kafasını Uğurcan kornere çeldi, Icardi'nin topuk pasında Barış kararsız kaldı. Barış demişken, genç topçudan Okan Buruk'un beklentisi oldukça fazla, o da saha içinde çok mücadele ediyor, ileri geri koşuyor, belki de Rashica'dan vazgeçilme nedeni Barış'tan beklentilerdir ama bir çok şeyi yapmak yerine tek bir şeyi "hocasının verdiği görevi" yani basit olanı yapsa Barış, hem tribünlerin hem de teknik kadronun çok daha arzu ettiği oyuncu olacak.


İkinci devre Yunus'un oyuna girmesiyle Angelino'nun daha derli toplu oynamasıyla pozisyonlar buldu Galatasaray, Yunus altı pastan topu kaleye atamadı, bir dakika sonra Sergio, Fenerbahçe deplasmanında attığı golün benzerini atıyordu ki, Torreira ofsayt olduğunu bilmeden boş kaleye giden topa dokundu.  Oyun biterken Bakambu ve Icardi de çok net pozisyonları kaçırırken, sonradan oyuna giren Kaan Ayhan'ın ortasında Icardi kafayla penaltı atarcasına avladı Uğurcan'ı ve takımını rahatlattı. Üç gün önce ilk onbirde başladığı Olimpija maçında savunmadan attığı uzun paslarda Kaan Ayhan'ın tekniğinden bahsetmiştik, dün gece de orta sahada rol alıp, ileriye çıktığı bir pozisyonda topu Icardi'nin kafasına kondurdu. Galatasaray taraftarı gurbetçi oyuncuyu "küçümsüyor" belki ama Kaan hem stoperde, hem bekte, hem de orta sahada oynayabilme kabiliyeti ile Okan Buruk'un "jokeri" olacak bu sene. 


Maç kazanılmış, Galatasaray yeni sezonun ilk galibiyetini Trabzonspor gibi zorlu bir ekip karşısında almış, Muslera 5. maç kalesini gole kapamış ve topçular klasik olarak kale arkası tribüne gidip üçlü çektirip dönerken, Oliviera ve Torreira'nın dikkati setteki bir Galatasaray formalıya takıldı. Herkes dikkatli bakınca, kısa saçları, kepçe kulakları, gece maçında güneş gözlükleri ve üçlü çekerken dudak büzüşü ile Galatasaray tribününde büyümüş havasındaki Hakim Ziyech'ti orada olan. Gece yarısı gizli bir uçak yolculuğu ile İstanbul'a gelmiş, maç esnasında transferi KAP'a bildirilmiş ve daha sahaya ayak basmadan tribünle bütünleşmişti Faslı oyuncu. Böyle bir tanıtımda emeği geçenlere "helal olsun", severiz "arıza" topçuları, Ziyech'te bu imaj kat be kat fazlasıyla var.


STAT: Rams Park

HAKEMLER: Atilla Karaoğlan, Ceyhun Sesigüzel, Mehmet Emin Tuğral

GALATASARAY: Muslera - Boey, Nelsson, Abdülkerim Bardakcı, Angelino, Torreira (Dk. 82 Berkan Kutlu), Oliveira (Dk. 89 Kaan Ayhan), Barış Alper Yılmaz (Dk. 64 Yunus Akgün), Mertens (Dk. 82 Kerem Demirbay), Kerem Aktürkoğlu (Dk. 82 Bakambu), Icardi

TRABZONSPOR: Uğurcan Çakır - Larsen, Benkovic, Denswill (Dk. 81 Baniya), Eren, Kourbelis (Dk. 81 Doğucan Haspolat), Bakasetas, Bardhi, Abdülkadir Ömür (Dk. 72 Enis Destan), Trezeguet (Dk. 51 Teklic), Umut

GOLLER: Dk. 23 ve Dk. 90+3 Icardi (Galatasaray)

SARI KARTLAR: Okan Buruk (Teknik direktör), Icardi, Oliveira, Angelino, Muslera (Galatasaray), Kourbelis, Bardhi, Eren Elmalı (Trabzonspor)

17 Ağustos 2023 Perşembe

Sen De Şimdi Herkes Gibisin


Milot Rashica
'yı geçen sezon eylül ayında tanımıştık. Galatasaray'ın ani bir transfer harekatı ile takıma kazandırdığı bir çok şöhretli oyuncuların arasında İstanbul'a gelenlerden biriydi Rashica...

Sessiz, sakin, mütevazi bir şekilde takımda yer edinmiş, oynadığı maçlarla, kimseye sataşmadan formanın hakkını vererek Galatasaray taraftarının gönlünde yer edinmişti.

O da Galatasaray'ı çok sevmiş, benimsemiş, şampiyonluk kutlamalarında "Oj Kosovë Oj Nana İme" (Ah Kosova Ah Annem) şarkısıyla çıkmış, bunun nedeni sorulduğunda : 

"Ali Sami Yen, Galatasaray'ın kurucusu. Ve onun babası Arnavut kökenli Şemseddin Sâmi. Kutlamaya çıkarken çalan şarkıyı bu sebeple seçtim. Ayrıca şarkının sözlerinin bir kısmını Ali Sami Yen'in amcası Naim Frasheri yazmış. Müthişti." diye cevaplamıştı...

Galatasaray'ı o kadar benimsemişti ki, yaz aylarında Fenerbahçe'nin teklifini reddetmiş, sadece Galatasaray'da oynayacağını belirtmişti. Ama futbol profesyonel bir oyun, bazen duygusallık tribünde kalıyor, yönetimler ve teknik adamlar başka hesaplara girebiliyor ve Rashica ile Galatasaray taraftarı buluşamıyor, Kosovalı topçunun yeni adresi Beşiktaş oluyordu...

Galatasaraylılar üzülmüş, Milot da pek sevinçli değildi siyah-beyazlı kulübe gittiğine, zira uçaktan indiğinde karşılanma görüntülerinde yüz ifadesi her şeyi açıklıyordu...

O dakikaya kadar Milot'a bir lafımız yoktu, rakip takımda forma giyecek olsa bile efendiliğinden dolayı başarılı olmasını dilerdik ama bir açıklama sosyal medyaya düştü. Ne demişti Milot:

"Kartal, ulusal sembolümüz. Arnavutluk ve Kosova halkı için bir semboldür. Kartal işareti yaptığımızda bizi görenler kim olduğumuzu biliyor. Gollerimi kartal işareti yaparak kutladım, kutluyorum. Hepimiz için çok özel bir anlamı var."


İki ay önce Ali Sami Yen güzellemesi yapan Milot, şimdi kartal seviciliğine başlamış... Formaya rengine göre konuşmak sana hiç yakışmadı be Milot. Naim Frasheri'yi tanıdığına göre, şiirle aran iyi, o zaman Nazım Hikmet'i de tanırsın, biz de sana Nazım'dan bir şiirle veda edelim:

Büsbütün unuttum seni eminim

Maziye karıştı şimdi yeminim

Kalbimde senin için yok bile kinim

Bence sen de şimdi herkes gibisin



16 Ağustos 2023 Çarşamba

Galatasaray:1-0:Olimpija Ljubljana


Şampiyonlar Ligi maçı "hazırlık maçı" olur mu?

İlk maçı deplasmanda 3-0 gibi farklı bir üstünlükle kapatmışsan, "bal" gibi de olur. Okan Buruk da bir hafta önce Slovenya'da üstün oynayarak kazandığı maçın rövanşını geçen sezon az maç oynamaktan şikayet eden topçularını görmek için bir "şans" olarak değerlendirdi ve rotasyonlu bir kadro ile takımını sahaya sürdü.


Savunmada görmeye alışık olduğumuz Nelsson ve Abdülkerim hafta sonu oynanacak olan Trabzonspor maçı için bekletilirken, Avrupalı scoutların radarında olan genç Emin ile "joker" Kaan onların yerindeydi. Arkadaşlarını da aratmadı bu ikili, Kaan'ın tecrübesi ve ayağının iyi olması ile gurbetçi topçu bolca uzun top ve ara pas denerken, Emin de "cengaverdi", cesurca ilk hamleler yaptı, tabi çaylaklık vardı işin içinde, Zaha misali üç rakip oyuncuyu geçeyim derken, kaptırdığı top Muslera'nın kalesinde tehlike olacaktı ama bereket maçın sigortası Boey "imdada yetişti"... Boey demişken, maç öncesi geçen sezon kazanılan şampiyonlukta oldukça fazla etkisi olan Rashica'nın Beşiktaş'a transfer olduğu haberleri ağzımıza ekşi bir tat bıraktı. Taraftarlar yeni alınacak topçuyla, eski "sevdalıyı" çabuk unutacak ama Boey bu sezon ekürisi Rashica'yı çok arayacaktır, zira bu ikili iyi uyum yakalamış, birbirlerine hem savunmada hem de hücumda iyi yardım ediyorlardı. Ters kanatta Angelino da Okan Buruk'un hem görüp, hem de takım uyumunu arttırmak istediği oyuncuyudu, İspanyol oyuncu da sarı-kırmızılı formayla en iyi maçını çıkardı Olimpija karşısında. Maçın ilk yarısı Kerem'le uyumsuz bir görüntü çizerken, ikinci yarı Zaha'nın oyuna dahil olması ile "beni yabana atmayın" mesajı verdi...


Savunmadaki rotasyonla girdik yazıya ama maçın en iyisi, Galatasaray'ın olmazsa olmazı Torreira'ydı.  Gereksiz bir Hull City hazırlık maçıyla sakatlanan ve ilk onbire dün gece dönen Uruguaylı oyuncu, enerjisi, çabukluğu, oyun zekasıyla bu takımın "can damarı" olduğunu bir kez daha ispatladı. Torreira sahada olunca hem savunma, hem de hucum oyuncuları daha rahat ediyorlar, Galatasaray da o en sevdiği işi yapabiliyor: Rakip atağa çıkarken top kapıp, pozisyon bulmak. 


Deplasman takımının bir kaç cılız atağı dışında pozisyonu olmadığı maçta, Barış Alper'in inatçılığı ve Icardi'nin tecrübesiyle Galatasaray skorbordu da değiştirince, Okan Buruk için ikinci devre daha fazla deneme yapma şansı doğuyordu. Mertens ve maçın en kötüsü Kerem çıkıp, Bakambu ve Zaha oyuna dahil oluyor, onlar yetmiyor Barış Alper'in yerine de Halil Dervişoğlu sahaya ayak basıyordu. Üç gün önce Kayserispor Galatasaray'a kapanmış, sarı-kırmızılılar ev sahibinin defansını yaramamıştı. Lig maratonu boyunca da özellikle Sami Yen'de buna benzer manzaralarla karşılaşacak olan Okan Buruk, bir Şampiyonlar Ligi maçında bunun "talimini" yapıyordu. Zaha topu alıyor, "artistik" hareketlerle seyirciyi ayağa kaldırıyor, Bakambu direği dövüyor, Torreira harika oyununu golle süslemeye çalışıyordu.


Mayıs ayından beri top oynamamış Zaha'nın, bir de ilk defa birlikte olduğu takım arkadaşlarıyla yan yana sahaya çıkması zorlanması için bir nedendir ve kabul edilebilir ama ayağında çok top tutması ve özellikle de savunmaya desteğe gelmemesi önümüzdeki maçlarda canımızı yakacaktır. Kerem de, Barış da, Tete de topla vedalaşmayı pek sevmeyen oyuncular olduğunu düşünürsek, kaptıracakları toplarda Torreira ve yanındaki, muhtemelen yeni transfer, çok ama çok yorulacaklardır. Okan Buruk'un bu sene en fazla zorlanacağı konulardan biri bu oyunculara topu paylaşmayı öğretmesi olacaktır.

Her şey güzel giderken, Torreira'nın bir müdahalesinde hakem elini arka cebe götürüp, kırmızı kart çıkarmasın mı? Saat 12'yi vurmuş Sindirella masalı gibi eğlence bitti, iş ciddiye alındı, Abdülkerim oyuna dahil oldu, joker Kaan orta sahaya geçti, maçın bitmesi için dakikalar sayılmaya başladı ve ülke puanına katkı yaparak galibiyetle nihayetlendi salı gecesi.

Galatasaray'ın oyununun geçen yılı aratır seviyede olduğu bir gerçek, sene başı olduğu için anlayışla karşılayabiliriz bu zaafiyeti ama olumlu taraftan bakarsak da Galatasaray son dört resmi maçta kalesinde gol görmüyor ki bunların ikisi deplasmanda...



STAT: Rams Park

HAKEMLER: Marco Guida, Ciro Carbone, Alessio Berti

GALATASARAY: Muslera - Boey, Kaan Ayhan, Emin Bayram (Dk. 78 Oliveira), Angelino, Torreira, Berkan Kutlu, Barış Alper Yılmaz (Dk. 60 Halil Dervişoğlu), Mertens (Dk. 46 Bakambu), Kerem Aktürkoğlu (Dk. 46 Zaha), Icardi (Dk. 71 Abdülkerim Bardakcı)

OLIMPIJA LJUBLJANA: Vidovsek - Silva, Ratnik, Muhamedbegovic, Sualehe (Dk. 70 Krefl), Doffo (Dk. 78 Fedida), Karamatic, Posavec (Dk. 78 Bristric), Seslar, Nukic (Dk. 56 Pedro Lucas), Rui Pedro  

GOL: Dk. 24 Icardi (Galatasaray)

KIRMIZI KART: Dk. 63 Torreira (Galatasaray)

SARI KARTLAR: Boey (Galatasaray), Posavec, Sualehe (Olimpija Ljubljana)

14 Ağustos 2023 Pazartesi

Kayserispor:0-0:Galatasaray


İlkokuldaki sınıfımı hatırlamaya çalıştıkça gözümün önüne gelen tek tablo duvarda bir yılda dört mevsim olduğunu öğretmek için asılan bir poster geliyor: İlbahar rengarenk çiçekler, yaz açmış güneş, sonbaharda sarı yapraklar ve kışın kar topu oynayan çocuklar...

Mevsimleri böyle öğrendik çocuk yaşlarda da, yıllarca futbol izlemiş olarak kırklarımızın ortalarına geldiğinde futbolda da dört mevsim olduğunu öğrenecekmişiz yeni nesil veletlerden:

Ligin ilk devresi, ara transfer sezonu, ligin ikinci devresi ve yaz transfer sezonu...

Ve işin trajikomik tarafı da bu mevsimlerin hepsinde başarılı olmak şartoğlu şartmış...

Kurak geçirdiğin bir transfer sezonu, bir önceki sezon şampiyon dahi olsan, yönetim götürebilirmiş...

Biz böyle bilmezdik, yeni neslin "şahidiyim" ben...

Geçen yılın şampiyonu Galatasaray, yaptığı "fiyakalı" transferlerle "yaz transfer sezonunun" da şampiyonu olmaya aday gösterilirken, yeni sezonun ilk maçında karşısında "transfer tahtası kapalı" bir Kayserispor buldu. İşte tam da bizim "veletlere" göre çantada keklik bir maç, Galatasaray güle oynaya kazanması gerekiyordu, hatta mecburdu, şarttı, şart...

Ama futbol hayata fena halde benzer deriz ya, hayat "sanal"a benzemez, hayat acımasızdır, kendi kuralları vardır, ağlasan da sızlasan da uymak zorundasındır...

Futbol da insanların oynadığı "kanlı-canlı" bir oyun, psikolojinin, sosyolojinin, biyolojinin, fizik ve kimyanın içinde olduğu bir "oyun"... Yok öyle Play Stationdan gibi oyuncuyu transfer edip, takım kurmak. Yeni transferlerin takım arkadaşlarına alışma dönemi; onların dilini, huyunu suyunu öğrenme aşaması; çoluk-çocuğuna kalacak bir ev, okutacak okul bulma telaşesi; eskilerin tatilden dönüp, form tutma süresi; kafaların Şampiyonlar Ligi gibi bir hedefe yoğunlaşması; sıcak havanın etkisi; sahanın zemininin zorluğu... Ve en önemlisi de karşında senin kadar kazanmayı isteyen bir rakibin olması...

Yani, futbolu "ruhsuz" makinelerin değil de insanların oynadığını anlatmak için sayısız neden sıralanabilir...

İşte Galatasaray da Kayseri'de bütün bu yazdıklarımı göz önüne alınca "kağıt üstünde" kazanması gereken maçtan bir puanla ayrıldı... 


Geçen sezon tek kulvarda mücadele eden Galatasaray, bu sene Şampiyonlar Ligi hedefi de koyunca, dört gün önce Slovenya'da maç yapıp, bir iki günlük İstanbul aktarmalı Kayseri'de aldı soluğu. Şampiyon takımla ilk yarıda skoru bulup, rahatlamak isteyen Okan Buruk, yenileri kulübeye oturtup, bildiği oyuncularla maça çıktı, tek istisna Bakambu vardı forvette Icardi'nin yerine.

Oyuna kafa yoran, taktik analizi seven Çağdaş Atan da ev sahibi takımına öncelikli hedef olarak Galatasaray'ın "akın akın" gelen kanatlarını durdurmayı tembihlemişti 6-2-2 gibi bir formasyonla. Buna rağmen bozuk zeminde daha çok ilk devre Galatasaray yine pozisyonlar buldu da ya topu çizgiden geçirmede maharetsizdi ya da kaleci Bilal günündeydi. Özellikle devre biterken Boey'in Mertens'e al da at diye verdiği pasta Belçikalı klasına yakışmayan bir kontrolsüzlük örneği sergiledi. İkinci yarı Oliviera'nın Icardi'nin kafasına servis ettiği topta, Arjantinli golcü geçen sezon çokça yaptığını bu defa yapamadı... Slovenya'da maçın iyilerinden Barış Alper ve Kerem de "yorgunluktan olsa" yokları oynayınca kanat atakları etkisiz, Berkan canla başla mücadele etmesine rağmen Torreira'yı aratınca da oyunun kontrolünü bir türlü eline alamadı son şampiyon.

Galatasaray gol ararken, renktaşı ev sahibi Kayserispor da "tilki kurnazlığında" rakiplerinin hatalarını değerlendirip, ciddi pozisyonlar buldular, Gökhan'ın füzesi direkten döndü, Cardoso ve Ramazan'la tabelayı değiştirecek net pozisyonlarda beceriksiz davrandılar.


İlk devre her ne kadar bol pozisyon bulsa da gol atamayan Galatasaray'da Okan Buruk Icardi, Zaha, Kerem Demirbay, Angelino, Halil gibi yeni ve hücum elemanlarını sahaya sürse de onların yeteneklerine karşın takıma uyumsuzlukları baş gösterince deplasman takımı adına daha az pozisyon ve golsüz bir maç ortaya çıkıverdi. 


İlk maçta gözler yenilerde olur ya, biz de gördüklerimizi yazarsak, Kerem Demirbay'a top yakışıyor, top kontrolü, kafasını kaldırıp, uzun atacak adam araması göze seyir zevki veriyor; Zaha topla oynamayı seviyor ve atacağı çalımlarken çokça bizi sevindirecek ama bazen de saç baş yolduracak, kaptıracağı topların sigortası için hep biri hazırda olmalı; Angelino "et mi tavuk mu" daha belli etmedi de Boey'den daha fazla asist yapacaktır ama savunmada stoper arkadaşlarının yükünü arttıracaktır. Halil ve Icardi zaten eski topçularımız, görevleri topu filelerle buluşturmak...


Yazıyı bitirmeden iki satır da saha dışı konularda edersek, Kayserispor'un deplasman tribününe biçtiği fahiş bilet fiyatını protesto etmek için ultrAslan maça gelmeyeceğini açıklayınca, ev sahibi tribünler münferit gelen kişilere, Galatasaray formalılara saldırmışlar. Bunlara hiç gerek yok, rekabeti tribünde yapın, sokakta değil. Bir yüz kızartan olay da Galatasaray forması ile stada giren iki kız çocuğuna formaları ters giydirilmiş, yapmayın, üzmeyin çocukları, ahı çıkar, altında kalırsınız...



SAHA: RHG Enertürk Enerji

HAKEMLER: Halil Umut Meler, Mustafa Emre Eyisoy, Kerem Ersoy

KAYSERİSPOR: Bilal Beyazıt, Uzodimma (Dk.87 Kolovetsios), Arif Kocaman (Dk.65 Ramazan Civelek), Carole, Attamah, Kemen, Baran Ali Gezek (Dk.46 Ackah), Ali Karimi, Cardoso (Dk.82 Carlos Mane), Gökhan Sazdağı, Thiam

GALATASARAY: Muslera, Boey, Dubois (Dk.55 Angelino), Nelsson, Abdülkerim Bardakcı, Berkan Kutlu, Barış Alper Yılmaz (Dk.82 Halil Dervişoğlu), Oliveira (Dk.70 Kerem Demirbay), Kerem Aktürkoğlu, Mertens (Dk.70 Zaha), Bakambu (Dk,55 Icardi)

SARI KARTLAR: Baran Ali Gezek, Uzodimma (Kayserispor) - Barış Alper Yılmaz, Boey (Galatasaray)

9 Ağustos 2023 Çarşamba

Olimpija Ljubljana:0-3:Galatasaray


Teşekkürler SSport, çok teşekkürler...

Bizlere güzel bir nostalji yaşattın. Çocukluk yıllarımıza döndük, Cine5'i şifreli izlerdik, karıncalı bir görüntü ve sadece ses gelirdi, gözlerimiz bozulurcasına maç takip ederdik. 

Dün gece de sanal reklam almak uğruna yayının donmasına göz yumuldu ve Galatasaray taraftarı takımının deplasmanda oldukça üstün oynadığı ve taraftarına zevk verdiği bir maçı sinirler içinde küfürler ederek seyretmek zorunda kaldı... Bir de parasını verdiği halde, karşılığını almayarak...


Maça dönersek, Zalgiris maçından farklı olarak sol kanada Angelino'nun yerine Kazımcan ve forvette Bakambu ile başladı Galatasaray. Yine rakip sahada basan, kaptığı toplarla gol arayan bir Okan Buruk takımı varken, ev sahibi de hiç kapanma derdinde değildi, onlar da güçleri yettiğince bildikleri oyunu oynamaya çalışınca pozisyonların olduğu bir maç seyretti "seyredebilenler"...

Geçen sezon şampiyonluk kutlamalarında Şampiyonlar Ligi müziği çaldırıp hedefini gösteren Kerem'le de erken golü buldu Galatasaray. Maçın iyilerinden Barış Alper'in kazandığı ve getirdiği topta "sihirbaz" Kerem ayak içi plase ile perdeyi açıyordu. Geriye düşen Olimpija taraftarının desteği ile beraberlik kovaladı ama karşılarında Muslera vardı. Bir pozisyonda golü de buldu ev sahibi ama maçın hakemi Ekberg, Nelsson'a yapılan faulu görmemezden gelmedi, üstelik Ljubljana doğumlu UEFA başkanı Ceferin'in gözü önünde, eyyam yapmayan hakemlerin hastasıyız...


İkinci devreye de golle başladı Galatasaray desek yeridir zira 47. dakikada Mertens ara pasla Barış'ı koşturdu, kaleciden seken top yine Mertens'in önüne düştü ve onun plasesinde fark ikiye çıkıyordu. Golün arkasında rakip dağılırken, Galatasaray farkı açacak pozisyonlar buldu, bir tanesinde Bakambu-Kerem birbirlerini bozdular topu boş kaleye yuvarlayamadılar, 5 dakika sonrasında Mertens'in ortasında Abdülkerim kafayla topu ağlara yolladı da VAR ofsayt için hakemi ekrana çağırdı, Abdülkerim'in hamile eşine armağan ettiği gol geçersiz sayıldı. Yine 5 dakika sonra Nelsson kornerden topu ağlara yolladı da yine ofsayt bayrağı havada sallanıyordu.


Galatasaray sanki iç sahada oynar gibi "güle oynaya" dakikaları sayarken, 73. dakikada Bakambu'nun yerine Icardi sahne alıyordu. Icardi sahadaydı ama SSport'un yayınından pek de kendisini izleyemedik ama maçın bitimine yakın 90+7de Icardi'nin sağ kanada Boey'e yardıma gelmesi, hem de skor 3-0 iken, Arjantinli topçunun takıma bağlılığını göstermesi açısından unutulmazdı...

Rahat giden maçta Zalgiris deplasmanından sonra Ljubljana'da fileleri havalandıran Halil Dervişoğlu da Icardi, Zaniolo, Bakambu, Zaha, olası Tete transferi sonrası ileri uçta ben de varım mesajı yolladı Okan hocaya...


STAT: Stozice

HAKEMLER: Andreas Ekberg, Marcus Lundgren Klitte, Niklas Nyberg

OLIMPIJA LJUBLJANA: Vidovsek - Silva, Ratnik, Muhamedbegovic, Sualehe, Elsnik, Pedro (Dk. 86 Jakupovic), Seslar (Dk. 86 Nukic), Posavec (Dk. 77 Gavric), Fedida (Dk. 46 Motika), Bristric (Dk. 65 Pedro Lucas)

GALATASARAY: Muslera - Boey, Nelsson, Abdülkerim Bardakcı, Kazımcan Karataş (Dk. 63 Dubois), Berkan Kutlu, Oliveira (Dk. 87 Kaan Ayhan), Barış Alper Yılmaz (Dk. 86 Halil Dervişoğlu), Mertens (Dk. 75 Yunus Akgün), Kerem Aktürkoğlu, Bakambu (Dk.75 Icardi)

SARI KARTLAR: Oliveira, Halil Dervişoğlu (Galatasaray), Motika, Jakupovic (Olimpija Ljubljana)

GOLLER: Dk. 9 Kerem Aktürkoğlu, Dk. 48 Mertens, Dk. 90+1 Halil Dervişoğlu

Galatasaray:1-0:Zalgiris

 "İlk elin günahı yoktur" dedik, deplasmanda 2-2 biten maçın rövanşında yeni adıyla Rams Park olan Ali Sami Yen stadında hesabı kesme vakti...

En ucuz biletin 500 lira olduğu maçta, yaz tatili de olmasına rağmen hatırı sayılır bir kalabalık vardı. 3-4 gün evvel de yeni transferlerin imza töreninde 35 bine yakın taraftarın olması, bu sene Galatasaray'ın kapalı gişe oynayacağına bir işaret, tabi iyi sonuçlar geldikçe, zira bir önceki yazıda da belirttiğim üzere yeni nesil başarıyı seviyor, "vefa" kelimesi artık sadece bir semt adı olarak kalmış.


Rakibin çok zayıf olması, Galatasaray'ın zaten güçlü olan kadrosuna yaptığı transferler, ezeli rakibine attığı transfer çalımları ile iki takım arasındaki farkın sahaya da yansıması bekleniyordu. Oyun olarak yansıdı da skorbordu Mertens'in 3 gole değer füzesi dışında değiştiren bir gol olmadı...


Zalgiris ilk maçta yaptığını biraz daha geliştirip 1 kaleci-5 savunma-5 ön libero gibi bir dizilişle oynadı, Oyewusi bile orta sahayı pek geçmeye niyeti yoktu. Gerçi yine rakibin maç boyu bulduğu 3 atağın ikisinde onun adı vardı, ilk devre bir top taşıdı, altı pas içinde kötü vurdu, ikinci yarı Abdülkerim ve Angelino'yu peşine takıp sürüklediği atakta Muslera başarılıydı. Bir pozisyonu da Muslera hediye etti, uzaktan atılan şut kaleyi bulmadı. Oyewusi demişken, 24 yaşındaki bu topçu Zalgiris'te çok cüzi rakama top koşturuyordur, bizim Anadolu kulüpleri Nijeryalı forveti alıp, hem takımlarına katkı sağlayabilir, hem de 1-2 seneye İstanbullulara milyon eurolara "okutabilir".

Rakibim katı savunmasını Angelino ve Boey'in destekleri ile kanatlardan açmaya çalıştı Galatasaray, oradan başarılı olmayınca Kerem ve Mertens'in Halil'le ver kaç yapıp ceza sahasına girmeye çalıştı ama oralarda hep "trafik" yoğundu, hareket alanı çok az bulundu. İlk şut 14te Mertens'le geldi, orta sahadan aşırtma denedi olmadı, Oliviera uzaktan füze yolladı kaleci yumrukladı ama 30. dakikada Kerem'in kornerden ceza sahası dışına yolladığı topa Mertens'in volesi şimdiden Puşkaş Yılın Golü için aday listesine girdi bile. Mertens'in gol sevincinde gol sopasıyla topa vurur hareketi ise sonra orta çıktı, oysaki maçtan önce Mata Belçikalıya gol atacağını söylemiş, o da arkadaşına hediye etmiş golü...


Mertens'in golü Galatasaray'lı oyuncuları rahatlatırken, tribünler de bir Avrupa maçı klasiğine başlamıştı bile: Dağ Başını Duman Almış, Gümüş Dere Durmaz Akar...


İkinci devreye Halil'in yerine Yunus'la başlayan Galatasaray, yine rakip kalede pozisyonlar buldu, Berkan ve Mertens ile tabelayı değiştirmeye çok yaklaştı ama Gertmonas başarılıydı, sarı-kırmızılılar ise biraz şanssız... İlerleyen dakikalarda Morutan ve Bakambu'nun da sahne alması Galatasaray'ın enerjisini yüksek tutmak anlamında önemli hamlelerdi Okan Buruk'tan...


STAT: Rams Park

HAKEMLER: Willy Delajod, Erwan Finjean, Cyril Mugnier

GALATASARAY: Muslera - Boey, Nelsson, Abdülkerim Bardakcı, Angelino, Oliveira (Dk. 69 Midstjö), Berkan Kutlu, Barış Alper Yılmaz (Dk. 79 Bakambu), Mertens (Dk. 79 Morutan), Kerem Aktürkoğlu (Dk. 90 Kaan Ayhan), Halil Dervişoğlu (Dk. 45 Yunus Akgün)

ZALGİRİS: Gertmonas - Pavelic, Hnid, Vucur, Bopesu, Buff (Dk. 75 Karashima), Kendysh (Dk. 89 Verbickas), Gorobsov, Mamic (Dk. 59 Vilhjalmsson), Golubickas, Oyewusi

GOL: Dk. 31 Mertens (Galatasaray)

SARI KARTLAR: Mertens, Kaan Ayhan (Galatasaray), Bopesu, Oyewusi, Hnid (Zalgiris)

Zalgiris:2-2:Galatasaray

2022-23 sezonunda gelen "efsanevi" şampiyonluktan sonra sezonun ilk resmi maçı...

Son yıllarda takımlarımız Avrupa'dan elleri boş dönünce, bir zamanlar şampiyonun doğrudan Şampiyonlar Ligi gruplarına kaldığı, ikincinin ön eleme oynadığı günlerden, şampiyonun 3 ön eleme maçı yapacağı dönemlere düşünce, Galatasaray da Temmuz ortasında ilk resmi maça çıkmak zorunda kaldı.


Oynadığı takım da liglerin erken başladığı "kuzey" ülkelerinden olunca, rakip form tutmuş bir haldeydi, üstelik de maç "halı sahada" oynanınca, Zalgiris ne kadar Galatasaray seviyesinde olmasa da bir takımın bariz üstünlük kuracağı bir maç oynanmadı.

Elbette Galatasaray oyunu hep elinde tuttu, top çevirdi, savunmayı açmaya çalıştı da  Zalgiris haddini bilip, 10 adamla "Çanakkale geçilmez" savunması yapıp, takımın "100 metre şampiyonu atleti" Oyewusi'yi uzun toplarla kaçırmaya çalıştı. Bunda başarılı da oldu, Nelsson ve Abdülkerim ikilisi "konsantre" olmayınca pozisyonlar buldu rakip, bir de gol attı, öne geçiverdi.

Takıma "Beyler uyanın, hazırlık maçı yapmıyoruz" dercesine mesaj veren Okan Buruk, Mertens, Mitsjo, Halil ve Morutan'ı sahaya sürünce, Galatasaray pozisyonları da buldu, 3 dakikada iki gol atarak öne de geçti...


Ama, dedik ya sene başı, "gevşeklik" kaçınılmaz olunca daha konsantre olan ev sahibi uzatmada bir gol bularak beraberliği kurtarmış oldu...

"İlk elin günahı olmaz" derler, çok doğru bir sözdür. Tatilden sonra işe ya da okula başlamak çok zordur, bunu da anlayışla karşılamak gerekir lakin, günümüzde acımasız bir Z kuşağı ile karşı karşıyayız... Sokakta büyümeyen, el bebek gül bebek yetişen bu nesil, vefa ve empati kavramından oldukça uzak, sürekli elde etmek, sürekli kazanmak istemektedir. 30 kişinin olduğu bir sınıfta öğretmenden sürekli kendisi ile ilgilenilmesini bekleyen bu "gençler", ilk hatada da en yakın arkadaşlarını kolayca satabiliyorlar. Futbola dönersek, playstation ya da menajerlik oyunları oynayarak futbolu öğrenen bu nesil, nasıl ki orda sanalda oyuncu alıp, veriyor, iyi olanı oynatıp, kötüyü bir kalemde siliyor, gerçek hayatta da aynısını bekliyor ve ellerindeki akıllı telefon ve tabletler sayesinde futbolculara kolayca küfürler edip, kamuoyu yaratabiliyorlar. Bir zamanlar Marcao'nun, Muslera'nın başına gelenler, Zalgiris maçı sonrası en hafif tabirler "Go Home Nelsson" diyerek Danimarkalı savunmacının başına geldi. Oysa ki çok değil, daha 1 ay önce Kasımpaşa stadında oynanan İstanbulspor maçından sonra aynı "hesaplar" "I Love You Nelsson" tweetleri atıyordu...

Stat: LFF

Hakemler: Luis Godinho, Rui Teixeira, Pedro Almeida (Portekiz)

Zalgiris: Gertmonas, Pavelic, Hnid, Vucur, Bopesu, Buff (Dk. 80 Kazlauskas), Kendysh, Gorobsov, Golubickas (Dk. 60 Verbickas), Fofana (Dk. 60 Karashima), Oyewusi (Dk. 64 Antal)

Galatasaray: Muslera, Boey, Nelsson, Abdülkerim Bardakcı, Angelino (Dk. 84 Dubois), Berkan Kutlu (Dk. 62 Midtsjö), Oliveira, Yunus Akgün (Dk. 73 Morutan), Zaniolo (Dk. 73 Halil Dervişoğlu), Kerem Aktürkoğlu, Barış Alper Yılmaz (Dk. 61 Mertens)

Goller: Dk. 47 Oyewusi, Dk. 90+1 Kazlauskas (Zalgiris), Dk. 75 Abdülkerim Bardakcı, Dk. 78 Halil Dervişoğlu (Galatasaray)

Kırmızı kart: Dk. 90+2 Kazlauskas (Zalgiris)

Sarı kartlar: Dk. 12 Berkan Kutlu (Galatasaray), Dk. 29 Gorobsov, Dk. 76 Hnid (Zalgiris)

8 Ağustos 2023 Salı

R.I.P Michalis Katsouris


Futbol şiddeti maalesef bir taraftarın daha hayatına mal oldu. 

Dün gece Atina'da AEK'nın mabedi olan Ayasofya Stadında ya da sponsorlarının taktığı isim olan OPAP Arena'da AEK ve Dinamo Zagreb son idmanlarını yapmış, hocalar basın karşısına çıkmış ve herkes salı gecesi oynanacak olan maça konsantre olmuşken, OPAP Arena etrafındaki esnaf ve semt sakinlerinin polisi aramalarıyla orta çağdan kalma savaş sahnelerini andıran görüntüler medyaya yansıdı ve saatler ilerledikçe de kötü haber internet sitelerine düştü: Dinamo Zagreb ve AEK taraftarları arasında çıkan çatışmada 29 yaşındaki Michalis Katsouris hayatını kaybederken, bir çok taraftar vücutlarına aldıkları darbeler sonrası hastaneye kaldırıldı...

Peki, olaylar nasıl gerçekleşti, önlenemez miydi?


AEK ile Dinamo Zagreb arasında oynanacak olan Şampiyonlar Ligi ön eleme maçı öncesi UEFA, deplasman takımının Atina'ya seyirci getirmesini yasaklamıştı. Tabii, sorunların çözümünde yasaklamanın bir işe yaramayacağı, hatta işleri daha da çözülmez duruma getirdiği bir kez daha, hem de bir insanın canı pahasına görülmüş oldu. Dinamo Zagreb'in Bad Blue Boys (BBB) grubu, Panathinaikos'lu kankaları ile iş birliği yapıp, Airbnb'den evler kiralayıp, "turist" olarak Atina seyahati planlarlar. 100den fazla taraftar minibüs ve özel araçlarla Arnavutluk sınırından geçip Atina'ya gelirler. Yol üzerinde peşi sıra geçen Hırvat plakalı araçlar yoldaki vatandaşların dikkatini çeker de Yunan polisi bu işi pek ciddiye almaz. Oysa ki 2 gün önce Hırvat yetkililerden Yunan meslektaşlarına gelen resmi belgede şöyle yazmaktadır:

"8 Ağustos 2023 Salı günü saat 21.45'te OPAP Arena'da AEK-GNK Dinamo Zagreb Şampiyonlar Ligi ön eleme maçı oynanacaktır. Hırvat emniyet birimlerinin güvenilir ve doğrulanmış kaynaklardan aldığı bilgiye göre  150 kadar Dinamo Zagreb taraftarı ülkenize gelecek, bunların 100e yakını organize olan Bad Blue Boys grubu mensubu ki, bu taraftarlar Panathinaikos taraftarı tarafından karşılanacak, bazıları kendi tuttuğu Airbnb evlerinde kalırken, bazıları Panathinaikos'un dernek binalarında konaklayacak"

Bir gün sonra ise Yunan emniyeti yerel birimlerine şöyle bir belgeyi gönderir:

"AEK ve Dinamo Zagreb arasında oynanacak maçla ilgili daha önce elimize gelen bilgilere ek olarak, AEK taraftar grupları taraftarlarını OPAP Arena çevresine kombine bileti dağıtmak için davet etmektedir."


Aslında bu iki bilgi dikkatle incelenip, gerekli güvenlik önlemleri alınsa, belki bugün taraftar şiddeti yerine maç konuşulacaktı başkent Atina'da ama görevi olanlar işlerini "hafife" alınca, geriye evladını kaybetmiş bir ana, ertelenmiş bir maç, tutuklanan 100e yakın taraftar ve görevden alınan emniyet mensupları kalıyordu.

Dün geceye dönersek, çeşitli yollarla Atina'ya gelen BBB üyeleri, Pao'lu "dostları" ile buluşup, bir kaç bira içtikten sonra, metro ile OPAP Arena etrafına giderken, ellerinde meşaleler, tezahüratlar eşliğinde etrafa saldırmaya başlarlar, hatta işi daha ileri götürüp OPAP Arena'ya girmeye yeltenirler. Görgü tanıklarının ifadesine göre, polisin o anda orada olması olayları başlamadan önlemeye yetecekken, ancak yarım saat sonra olay yerine gelmiş Yunan emniyeti. Tabii, bu esnada 200 cıvarındaki "deplasman" taraftarına karşılık evlerini savunan 20-30 AEK taraftarı da kalabalıklaşmaya başlayınca molotof kokteyler, taşlar, sopalar, sandalyeler, ne varsa havada uçuşmaktaymış. O esnada bıçaklar da devreye girince 29 yaşındaki Michalis Katsouris çeşitli yerlerine aldığı darbeler sonrası kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetmiş.





Bu olaylar sonrası bugün oynanacak olan karşılaşma Ağustos 18-19 tarihine ertelenirken, UEFA'dan gelen bilgiye göre Hırvatistan'da yapılacak olan rövanş maçı da önümüzdeki hafta ilk maç olarak seyircisiz oynanacak.

Yunan emniyeti şimdi bir yandan olayın faillerini yakalamakla uğraşırken, bir yandan da 16 Ağustos'ta Manchester City ile Sevilla arasında oynanacak olan UEFA Super Kupa maçında hem İngiltere hem de İspanya'dan gelecek taraftarlar arasında benzer olayların çıkmaması için alınacak önlemleri düşünmekte.

Blog Widget by LinkWithin