28 Şubat 2013 Perşembe

Bize Kadıköy De Deplasman

 
Trabzon 1461 takımının futbolcuları Kadıköy Şükrü Saraçoğlu Stadında galibiyet anısı çektirirken...
Galatasaray'ın Kadıköy'de kazandığı şampiyonluk sonrası taktik tahtasına atılan imzaların fotoğrafını t-shirte bastırdığı gibi, Trabzonlular da bu kareyi t-shire bastırıp kullanabililer, acayıp satar Trabzon'da...
Bizden söylemesi...
 

26 Şubat 2013 Salı

Galatasaray.4 Orduspor.2

 
  • Pazartesi akşamı iş çıkışı stada doğru yollanırken, ne yalan söyleyeyim aklımda yeni yıldızlarımızı şöyle gerine gerine seyretmek vardı. Velhasıl umduğumuzu değil bulduğumuzu yedik, maç bitiminde rahatlamak bir yana, sanki biz de tribünde maç yapmış gibi yorgunduk.
  • Hamit'le taraftarın ilişkisi "Davaro"da Kemal Sunal'ın Şener Şen'i hem dövüp hem sevdiği sahneyi andırmaya başladı. Bir hafta oyundan çıkarken çekirdekçi tayfa tarafından ıslıklanmaya çalışılıyor, diğer hafta Ultraslan tarafından gönlü alınıyor.   
  • Maç başlamadan önce herkesin ağzında dün Fenerbahçe taraftarının baskısıyla kazandığı penaltı vardı. Tam da bunun sıcağına maçın 3.dakikasında hakem Burak'ın pozisyonunu süzemeyince tribünlerin fitili çekilmiş oldu. Madem faul değil, sarı kart versene be hocam.
  • Hakemlerin bu hale gelmesi aslında hiç de tesadüf değil. Bundan önceki senelerde, her sıkıştığımız anda boynuna sarıldığımız, en stresli maçlarda dahi gülen ve rahat tavırlarıyla işin üstesinden gelen Fırat Aydınus'u, geleceğin yıldız hakemi dediğimiz Halis Özkahya'yı artık tanıyamaz hale geldiysek veya futbolun başındakilerin yönetim beceriksizlikleri yüzünden tanınmaz hale getirildilerse, bu genç hakeme ne diyebiliriz ki? 
  • Geniş açıdan baktığımızda çok daha beter hakemler gördü bu tribünler ama dedik ya herkesin aklında rakibin dünkü karşılaşması ve bu işlerin böyle yürüdüğü düşüncesi vardı. Öte yandan, bu kadar gergin ortamda dahi ipin ucu kaçırılmadı ve tribünlerden bir saniye dahi küfür edilmedi. Bu erdemli tavır gerçekten takdiri hakkediyor.
  • İlk golu kendi kendimize attık. İkinci gol kendisine 1-2 senedir ne olduğunu çözemediğim Hakan Balta'nın garip hareketinden geldi. 2 farklı skor var ama Orduspor o kadar kötü futbol oynuyordu ki, devre arasında maçın dönmesi mucize olarak değerlendirilmiyordu. 




  • Orduspor bu kadar kötü olunca, taraftar da İstanbul deplasmanında takımını yalnız bıraktı. Eskiden olsa sadece Mesudiyeliler gelse doldururdu o tribünü. Sene başında yukarıları hedeflerken, sene sonunda kendilerini 2.ligde bulmaları an meselesi.
  • Fatih Terim maçın 1.yarısında Orduspor  kulübesinde çözemediğim birine kafayı taktı. Sürekli olarak orada birine eliyle işaretler yaptı ve devre bitiminde de tünel girişinde bir süre o kişinin gelmesini bekledi. Lakin, o kimse kulübeden çıkmadığı için kim olduğunu çözemedim. Tribüne gönderilmesinde bu olayın da payı olabilir.

  • İkinci yarıya çıkarken, oyuncuların soyunma odasında gazı aldıkları çok belliydi. Özellikle Burak yerinde duramıyordu, sonucunu da hep beraber gördük.
  • Fatih Terim tribüne gönderilince, 2.yarıda Hector Cuper de yerinden çıkmaz oldu. İsminin Jose Fantaguzzi olduğunu öğrendiğim yardımcısı alkışları ve motive edici hareketleriyle kenarda çok heyecanlı bir görüntü çizdi. Ama maç 0-2 iken hangi hareketleri yapıyorsa 4-2 iken de aynılarını yapması ilginç geldi.

  • Fatih Terim'in yanına kısa süre sonra Hasan Şaş da gönderildi, Abdürrahim Albayrak'ın gelmesiyle de kulübe arkasında trio kurulmuş oldu. Böyle maça böyle kenar yönetim. Teknik direktörlerin tribüne gönderilmesini de bir türlü çözememişimdir, 5 metre arkadan yine görevine devam ediyor. Birşey yapmak istiyorsan kırmızı kart gören oyuncu gibi gönder soyunma odasına. 
 

  • Geçen hafta Drogba ile Rıdvan Hocamızı anmıştık, bu sefer de durup durup Sneijder'e laf sokan yetenek jürisi Sergen Yalçın'ı anmak nasip oldu. Küçüktüm, Tanju'nun Neuchatel'e attığı golu tribünden izleyememiştim, sağolsun Sneijder bir benzerini gösterdi bana.
  • Şampiyonluklar genelde bu tip maçlardan sonra gelir ve bu tip maçlar o senenin hikayesi anlatılırken ilk akla gelen anlardan olur. Antalyaspor maçındaki tribünlerle takımın bütünleşmesi bana galiba bu iş oldu dedirtmişti, bu maçla birlikte çok daha rahat söyleyebilirim; şampiyonluk hayırlı olsun.
  • Hem Sneijder hem de Drogba kriz anlarında ellerini taşın altına koyuyor ve mağlubiyetten duydukları rahatsızlık yüzlerinde görülebiliyor. Takım da özellikle Drogba'yı sahiplenmiş, oyundan çıkarken taraftarla birlikte 2-3 oyuncumuz da alkışlıyordu.
  • Sene başından beri beklediğim an, bu maça nasipmiş. Bu sene ilk defa "İmparator Fatih Terim" tezahüratı yankılandı tribünlerde. Umarım artık bazı taraftarlarla Fatih Terim arasındaki gereksiz soğukluk erimiştir. Başka Fatih Terim'imiz yok, onu zaten yıkmak isteyen içeriden dışarıdan birçok etmen var, bari biz kıymetini bilelim. 

25 Şubat 2013 Pazartesi

Liverpool 2013-2014 Formaları



Formadan bahis açılmışken, Liverpool'un da yeni sezonda giyeceği formalara dahil örnekler çıkmış ortaya. Kırmızı olan "kırmızılılara" yakışır da bu son ikisine ne demeli? Bizim hafızalarımızda silmek istediğimiz pembe ve mor formalar gibi, KOP bu ikisinin yanından geçerken, yüzlerine bile bakmaz...

Barcelona 2013-2014 Formaları




Ne güzel günlerdi geride kalanlar, her sezon forma satın alma telaşı yaşanmaz, ilk formanızla, ki çoğunlukla ya babadan ya amcadan hediyedir, takım tutma aidiyetini hissedersiniz, formanız yıprandıkça daha da seversiniz ve gözünüz gibi korursunuz, uğurludur o, ne sevinçlere yahut hüzünlere şahit olmuştur, sıkı bir bağdır kurulan, olması gereken de budur aslında...
Şimdi "endüstriyel futbol" elimizden bu güzelliği almışken, her sene karşımıza yeni forma, hata yeni renkler çıkarıyor, bazen sahada takımımızı tanıyamaz hale gelirken, daha sezon bitmeden bir sonrakinin telaşı ve merakı sunuluyor karşımıza. İşte Barcelona'nın 2014te giyeceği formalar da internet sitelerine sızdırılmış. Sarı-kırmızı parçalı Katalan bayrağına benzetilirken, bordo mavili olana ise ilginçtir "dudak bükülmüş" yorum yapanlar tarafından. Modanın bir çember gibi sürekli kendini tekrarlaması gibi, her yıl yeni forma yaptıkça, dizaynırlar da üretecek bir şey bulamamışlar ve "yeni nesil" taraftarı memnun edememişler...

Beckham'dan Siftah


Şort artık tayt gibi dar gelse de, göbek formadan sıyrılıp "ben burdayım" mesajı verse de,
Beckham meşin yuvarlağın ardından koşmaya devam ediyor.
PSG ile sözleşme imzalamasının ardından dün Marsilya karşısında ilk defa yeni formasıyla sahaya çıktı ve bir asist yaparak "eski toprak" sıfatını köküne kadar hak etti...

Cairos


"Top çizgiyi geçti mi geçmedi mi?" sorusu ne yazık ki bundan sonra sorulmayacak.  Alman Cairos şirketinin ürettiği kale çizgisi teknolojisine göre futbol topuna konulacak olan bir mikroç, kale direklerindeki sensörleri meşin yuvarlak çizgiyi geçtiğinde hareketlendirecek ve hakemin kolundaki saatte "gol sinyali" belirecek ve böylece "top çizgiyi geçti geçmedi" sorusunun yerini başka tartışmalar alacak. FIFA onay verdiği bu teknolojiyi 2014 Dünya Kupasında kullanacağını belirtirken, Premier Ligde de 2013-2014 sezonunda kale çizgisi teknolojisi yer alacak. Platini futbola böyle teknolojilerin girmesine çok direndi, doğallını koruması adına çabaladı ama hakemlerin "can yakan" bariz hataları adaleti teknolojide aratmaya sevk etti futbol dünyasının ileri gelenlerini...

Adanaspor-Adana Demirspor (Turuncu)

Dünkü Adana derbisi sonrası kaplanpenche.org'tan Hakan arkadaşımız derbinin "turuncu" tarafına yönelik izlenimlerini bizimle paylaşmış. Hem kendilerinden hem de Demirspor tarafından maçı yerinde izlememiz adına  davetler geldi ama bu günlerde "özel" sebeplerle tribünün dışında kaldık ve kalacağız bir müddet. Biz gidemesek de, tamamını seyredemesek de gördüğümüz, okuduğumuz kadarıyla "şanına yakışır" bir düello olmuş, özellikle meşaleli Turbeyler koreografisi "10 numara iş" olmuş.... Ah keşke bir de eski günlerdeki gibi "yarı yarıya tribünler olsa"...










Emre Belözoğlu

Dün gece Fenerbahçe-Kasımpaşa maçını izlerken Emre Belezoğlu'nun hakeme ve diğer futbolculara "posta koyan" hareketlerini gördükçe futboldan soğudum, Adanspor-Adana Demirspor maçını izledim bir süre, sonra tekrar Saraçoğlu'na döndüğümde yine aynı hareketleri seyrettik mecburen. Verilen ve verilmeyen fauller sonrası "dişlerini sıkarak hakeme bakışlar", kendisine faul yapan rakibine el kol hareketleri, bu güzel oyundan soğuttu beni. "Ben Bilmem Eşim Bilir"i izledim bir müddet, sonra maçı tamamladık yine... Spor programı da izlemedim gece, zaten olanlar maçtan sonra olmuş, Şota "Bana bir futbolcu küfür etti" demiş, Kasımpaşalılar bunu Emre'ye yormuşlar ve Kasımpaşa başkan vekili Hasan Hilmi Öksüz bizim izlenimlerimizi ve hislerimizi doğrularcasına aşağıdaki açıklamayı yapmış:



”Saha içindeki bütün hakemler Emre’nin yaptıklarına kayıtsız kalıyor. Maç içindeki hareketleri, devre arası küfürleri, Pintos’a yaptığı hareketten sonra teknik heyetimize hakaretlerine hakemler herhangi bir karar vermiyor. Sonra benim hocam Pintos’a yapılan hareketten sonra 4. hakeme itiraz ederken, Emre yedek kulübeme ana avrat küfür ediyor. Bütün bunlar burada yapılırken neden bunları kimse konuşmuyor? Küfür eden doğrudan doğruya Emre’nin kendisi. Teknik heyetimin tamamına ana avrat küfür etti. Dolayısıyla bunları hakem duyuyor, görüyor ama Emre’ye gerekli cezayı vermiyor. Seyirci her şeyi yapabilir ama sahada futbol oynayan insanlar bunu yapmamalı. Emre devre arasında takımızın moralini bozmak için saldırı yaptı, küfür etti, ağır bir dille konuştu.”


head & shoulders Freestyle Akademi ile Güven Kendine, Geç Öne!

h&s freestyle


“Topla harikalar yaratırım çünkü özgüvenim tam” diyorsan, Yetenek Sizsiniz Türkiye Freestyle Özel programı ile freestyle yeteneğini tüm Türkiye’ye göstermeye hazırlan!

Hemen head & shoulders Freestyle Akademi ‘ye katıl, freestyle videonu paylaş. Kazanan 8 kişiden biri ol ve “Yetenek Sizsiniz Türkiye Freestyle Özel” TV programına çıkarak yeteneğini tüm Türkiye’ye gösterme fırsatı yakala!

Acun Ilıcalı, Sergen Yalçın ve dünyaca ünlü freestyle futbolcuları Billy ve Jeremy’den oluşan jüriye yeteneğini ve özgüvenini göster, güven kendine geç öne!

Bir bumads advertorial içeriğidir.


22 Şubat 2013 Cuma

İki Yaşında Deplasmanda


Taraftar olacak çocuk deplasmanda belli olur...
2 yaşındaki Yiğit de Bursaspor'un peşinde Teksas'ın izinde Gaziantep yollarını aşındırmaya başlamış bile...
Bursa tribününün geleceği emin ellerde, hiç merak etmesin yeşil-beyazlılar...

Foto:  

21 Şubat 2013 Perşembe

Galatasaray.1 Schalke 04.1


  • O geldi, bu gitti, puan farkı şu oldu, tükürdü mü tükürmedi mi derken işin esas kısmına geri döndük. Stadımız bu sene tüm maçlarda doluydu da bu maçta galiba biraz daha fazla doluydu. Maç öncesi biramızı koyacak yer bulmak bile sorundu.
  • Siz bütün hafta takım Burak ile Drogba’nın arkasında Sneijder’le çıkarsa olmaz derseniz aha işte inadına hoca takımı böyle çıkartır. 


 
  • Takımlar ısınıyor, Drogba’nın taytı da karizmaymış, tribünde koreografi mi var derken puslar içerisinde kalan deplasman tribününün gürültüsüyle irkildik. Maç öncesi Almanlarla şakalaşa şakalaşa stada girmiştik de bu kadar Schalke’li ne ara toplanmış anlamadım. Schalkelilerin deplasman tribününü yine bir Şampiyonlar Ligi maçında Inter’e karşı görmüştüm. O maçta zaten Inter’i beşledikleri için iyice coşmuşlardı. Avrupa’da ender kalan deplasman kültürünün temsilcisi durumundalar, yürüyedursunlar.
  • Schalke’nin hocası Jens Keller niyetini maçtan önceki açıklamalarında belli etmişti. Bizim takımın da niyetini ilk 11i gördükten sonra çok net anladık. Hal böyle olunca 1.dakikadan 45. dakikaya kadar top bir o kalede bir bu kalede, bir saniye gözümüzü kırpmadan maçı izledik. Maç 2-0 olup bize de dönebilirdi, 1-0’dan 2-1’e dönüp felakete de gidebilirdi. Dany güzel saçmaladı ama bir şekilde de maçın adaleti sağlanmış oldu.
  • 2.yarıya başlarken anket yapsanız tribündekilerin %80i Sneijder-Amrabat değişikliğini olumlu bulurdu. Ne yazık ki evdeki hesap çarşıya hiç mi hiç uymadı. Amrabat o kadar çekingen oynadı ki doğru düzgün orta bile yapamadı. Sezon başında ara ara patlamalar yapıyordu, maalesef her maç kötüye gidiyor.
  • Herkes Hamit’e kafayı takmış durumda ama maçlarda lütfen bir dikkat edin 10 atağımızın 8i sağ kanattan. İnsan hata yapabilir ama sonuçta Hamit’in sorumluluktan kaçmayan, top kaybetse de yılmadan yeniden deneyen yapısını bozmamak gerekir. Takımda bu şekilde oynayan oyunculara ihtiyacımız var. 
  • Burak yine attı ya golunu. Üstüne üstlük top sürmedeki ve topu istop etmedeki acemiliklerinden de kurtulmuş. Çalışınca oluyor galiba. Hele bak, abuk sabuk ofsayta düşerdi onu da öğrenmiş derken nazarı değdirdik. Drogba, presle topu kapıp rakibi 2ye 1 yakaladıktan sonra Burak’a pas verdiği pozisyonda, ofsayta kalmasının ardında şöyle 40-45 saniye Burak’ı süzdü. O an aklından neler geçirdi acaba?
  • Drogba demişken, 2 hafta önce, nasıl ilginç bir yorum yapmalıyım diye kasarak “Drogba habire kendini yere atıyor, Galatasaray’ın temposunu düşürür” süper fikrinin mucidi üstad Rıdvan Dilmen'in kulaklarını çınlatmadan edemeyeceğim. Allah aşkına hadi Drogba kendisini yere atıyor diyelim, Galatasaray’ın ne temposu var ki düşürecek ah be hocam. Böyle bir oyuncuyu çıplak gözle, kendi takımımın formasıyla izlediğim için çok şanslıyım. Bir insan her yeriyle mi pas verebilir, oyun içerisinde ben farklıyım diye bas bas bağırabilir. 


  • Böyle bir maçta dahi maçın bitimine 7-8 dakika kala tribünü terkeden arkadaşlara gerçekten saygı duyuyorum. Sezonun maçında, böyle bir skorda dahi çıkarak beni en azından düşüncelerinizde samimi olduğunuza inandırdınız. Ne diyeyim bilmem ki? Ondan sonra 2.yarıda tribün niye bağırmadı diye sorarız.
  • Stadın zemini 2.yarıda ilk oynadığımız Beşiktaş maçından beri kalkıyordu. O zaman bu işi göremeyen basın, şimdi Almanlar konu ile ilgili şikayet edince nasıl da birden tepki gösterdi. Sezon sonunda bu zemin de değişecek anlaşıldı, şimdiden geçmiş olsun.
 
  • İşin tur boyutuna gelirsek, bizim takım deplasmanda her türlü gol atar, kaç yer bilmem. Diğer yandan son 16ya da deplasman performansımızla geldiğimizi düşünürsek her şeyin hala ortada olduğunu söylemek hayalcilik olmaz. Sonuç ne olursa olsun zevkli bir maç izleyeceğimiz kesin.
  • Maçın ertesi sabahı erkenden iş için İsviçre’ye gitmem gerekti. Uçaktan indikten sonra trene bindiğimde uykulu gözlerle koltuktaki gazeteyi açtığımda karşıma aşağıdaki haber çıktı. Sabah sabah tebessüm etmemi sağladı. Şampiyonlar Ligi hakkaten farklı birşey.

Blog Widget by LinkWithin