31 Ağustos 2013 Cumartesi

Tükürdüğünü Yalamak

"Chelsea gibi değersiz bir kulüpte oynamaktansa kendi köyümde fıstık satarım daha iyi."
Samuel Eto'o

"Kefen giyerim Galatasaray forması giymem"
Elvir Baljic

"Chelsea'nin menajerlik teklifini asla kabul etmeyeceğim zira benim için İngiltere'de tek kulüp var, o da Liverpool."
Rafael Benitez


"Ergun Gürsoy'a sözüm vardı... Sözümde durdum... Bu noktadan sonra Fenerbahçe 100 milyon lira fazla verse yine de caymam."
Rıdvan Dilmen


Ribery Reis


Golden sonra tribüne koşan topçuyu severiz de, tribünde aramızda tezahürat yapanın da ayrıca hastasıyız...
Hep böyle kal Ribery...

30 Ağustos 2013 Cuma

The Observer vol.2


Olayların "şahidi" Francesc Sattora, yine her zaman olması gereken yerinde, her zamanki soğukkanlı ifadesiyle. En son postta ne yazmıştık: "Pep gider, Xavi gider, Messi gider, demirbaş Satorra kalır" Aynen öyle...

Bıyıklı Adam
The Observer

Todor Nedelev Mainz 05'te

Bulgar futbolunun 20 yaşındaki genç yeteneği Todor Nedelev, geçen seneden kalan yükselen performansını bu sene 6. haftası geride kalan Bulgaristan A Grupa'da da devam ettirince, Avrupalı kulüplerin radarına girdi ve bugün Botev Plovdiv takımının resmi sitesinden yapılan açıklamaya göre de Almanya'nın Mainz 05 takımına transfer olmuş oldu. Orta sahanın her bölgesinde oynayan ve Gareth Bale'e benzetilen genç futbolcu şu ana kadar da 5 golle ligde gol krallığında yer almakta. Özellikle Avusturya'nın Red Bull Salzburg ekibi Nedelev'le yakında ilgileniyordu, hatta transfer görüşmesine gelmesi adına özel uçak dahi yollamıştı Bulgaristan'a ama Almanlar Botev Plovdiv'e daha cazip bir teklif sunmuşlar anlaşılan. 3 buçuk senelik anlaşmaya göre 2014ün başına kadar Nedelev, Botev için ter dökmeye devam edecek ve sonrasında Bundesliga'da sürdürecek futbolculuk hayatını.

Dostluklar Ebedidir

"Penaltılar kaçar. Şampiyonluklar kaybedilir. unutulur gider ama dostluklar ebedidir."
Enes Ünal

Yeteneği, fiziği, futbol zekası bir yana, karakteriyle büyük topçu olacak bu çocuk...

30 Ağustos Zafer Bayramı

Başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, bize bu zaferi armağan eden bütün şehitlerimizi minnet ve saygıyla anıyoruz.
30 Ağustos Zafer Bayramı tüm milletimize kutlu olsun.

29 Ağustos 2013 Perşembe

Bozcaada

Gezme-tozma:

1.gün
  • Pansiyona bavulları attıktan sonra adanın havasına girmek için Rum ve Türk mahallesinin sokaklarında gezintiye çıkabilirsiniz. Dar sokakları, sarmaşıklarla ve çiçeklerle süslü kapıları gezerken, adanın sunduğu iki farklı kültürü ve mimariyi hissedebilirsiniz.

  • Bozcaada'nın sahilleri gerçekten mükemmel. İnce, altın sarısı kumlardan iliğinize işleyecek derecede soğuk suya atlamanın tadı bir başka. İlk gün adadaki plajlar içerisinde sosyal tesis bakımından en zengini olan Ayazma Plajı’nı deneyebilirsiniz. Koreli’nin alt tarafı biraz taşlıdır, şezlongunuzu diğer taraftan seçin.
  • Gün ortasında plajın hemen üstünde yer alan mekanlardan birine geçip gözleme, patates, midye ve çeşitli mezelerin yanında tercihinize göre rakınızı veya biranızı yudumlayabilirsiniz.
  • Akşamüstü plajdan dönerken Veli Dede’den veya Çiçek Fırın’dan damla sakızlı bademli kurabiyenizi alıp meydandaki Çınaraltı Cafe’ye kurulun. Kahvenizi sade alabileceğiniz gibi damla sakızlı kahvenin tadına da bakabilirsiniz. Hem kurabiye hem de kahve damla sakızlı olunca istenen etkiyi yapmayabiliyor.
 
  • Akşam yemeğinden önce merkezden iskeleye doğru sıralanan tezgahları gezebilir, hediye eşya, kolye, takı, reçel vs. çeşitlerini inceleyebilirsiniz. 
  • Geldik benim adıma işin en keyifli kısmı olan akşam yemeğine. Rum mahallesinde bulunan meyhanelerden birinde adaya özgü sıcak ve soğuk mezeleri; dost sohbetleri ve fonda çalan Türk ve Rum nameleri eşliğinde çay bardağında rakı ile mideye indirmenin zevki apayrı.
  • Yemekten sonra kahvenizi kale önündeki kordon boyunda bulunan kafelerden birinde için. Çakırkeyif bir halde sahil kenarında şezlonga uzanarak, tercihe göre damla sakızlı kahve, çay veya nargile ile gecenin sessizliğini dinleyebilirsiniz.
2.gün
  • Kimilerine kale ziyaret etmek sıkıcı gelebilir ama şahsen gezdiğim şehirlerin kalelerini görmek, o şehrin tarihini gözümde canlandırmam adına benim için olmazsa olmazdır. Cenevizliler zamanından kalan kalenin Çanakkale'ye bakan kısmındaki top mevzileri adaya yapılacak saldırılara karşılık verilebilecek en güzel açıya yerleştirilmiş.
  • Deniz girmek için bu sefer Habbele Plajı'nı tercih edebilirsiniz. Alternatif olarak da adı gibi suyu da akvaryum gibi olan Akvaryum Koyu'nu da önerebilirim. Yalnız, Akvaryum'da şemsiye ve şezlong olmadığından tedarikli gidilmeli. Ayazma'daki gibi yeme içme tesislerinin  diğer plajlarda bulunmadığını hatırlatalım.
  • Plaj çıkışı gün batımını seyretmek ve adanın fotoğraflarını çekmek için rüzgar santrallerinin bulunduğu bölgedeki Polente Feneri'ne gidebilirsiniz.
  • Akşam için istikamet yine Rum mahallesindeki meyhanelerden biri olacaktır.
Yeme-içme:
  • Çiçek Fırın: Karadeniz'den gelen eski bir fırıncı aile, adadaki işletmelerden birini satın alarak damla sakızlı kurabiye üretimine başlar. Şimdiki sahiplerinin geçmişi çok eski olmasa da tanıtımlarında 1959 yılını kullanmaları güzel bir pazarlama stratejisi olsa gerek. Çiçek Fırın'ın sahil tarafında bulunan kafesinde de sakızlı muhallebinin tadına bakmak mümkün.
 
  • Veli Dede: Bozcaadalı Veli Dede, adanın meşhur bademli damla sakızlı kurabiyesinin yanı sıra Anna Badem'in de tadına bakabileceğiniz şirin bir dükkan. Çiçek Fırın adanın biraz daha turistik yanını temsil ederken, Veli Dede daha yöreye özgü kalmış durumda. 
  • Rıhtım Cafe: Damla sakızlı kahve ile birlikte sunulan likör ve çikolatalı sigara ile deniz kenarında bir şezlonga uzandığınızı düşleyin. Kahvenin yanında sunulanlar içmeyen insana bile içtiriyor ama eğer kullanmıyorsanız iade edin, fiyat yarıya düşüyor.
 
  • Çınaraltı Cafe: Adanın merkezindeki koca bir çınarın gölgesinde kahve, limonata içip damla sakızlı muhallebi yiyebilirsiniz.
  • Ada Cafe: Hemen Çınaraltı Cafe'nin karşısında adaya özgü gelincik şurubunu içebileceğiniz bir mekan.
  • Vahit'in Yeri: Ayazma plajının sonuna doğru bulunan, öğle arası atıştırmalıklarınızı yapıp bira ile serinleyebileceğiniz güzel manzaralı bir mekan.
  • Asmalı Meyhane: Adaya özgü mezelerle birlikte, asmalar altında rakınızı yudumlayabileceğiniz Rum mahallesindeki bir mekan. Soğuk mezelerden akla zarar, avutma; sıcak mezelerden de feta sahanaki, rakıyla çok iyi gidiyor. Servis, lezzet, ortam çok güzel, öte yandan fiyatlar da bir o kadar güzel.
  
Yatma - kalkma:
  • Evren Pansiyon: Geziyi son dakikada planladığımız için asıl kalmak istediğimiz pansiyonlarda yer bulamadık. Rum mahallesinde bulunan pansiyonun sahibi Civan Hanım çok hoş sohbet bir insan ve anlatacak bolca anısı var. Kahvaltıyı pansiyonun önündeki dar sokakta ağaçların altında, Civan Hanım'ın kendi yaptığı reçellerle ve rezeneli omletle yapıyorsunuz. Beğendiğiniz reçelleri kavanozu 10 TL'ye satın alabiliyorsunuz. Banyoda duşakabin olmaması, arka odaların karanlığa bakması gibi sıkıntıları var. Kişi başı 75 TL'ye kaldığımız düşünülürse önceden yapılacak bir araştırmayla bu fiyata daha iyi yerler bulunabilecektir.

Püf noktaları:
  • Bozcaada'ya Geyikli'den kalkan arabalı vapurla yaklaşık yarım saatte geçebiliyorsunuz. Arabalı fiyat 58 TL, yaya ise 6 TL. İlk başta uçuk geliyor ama dönerken ücret alınmadığını görünce biraz olsun içiniz rahatlıyor.
  • Bozcaada'nın son zamanlarda fazlaca yapılan reklamlarıyla birlikte adadaki fiyatlar oldukça yükselmiş. Adaya gelmişken meşhur reçelini alayım diye gaza gelirseniz yarım kilosuna 10 TL ödemeniz gerekiyor. Sabredip karşı kıyıya geçtiğinizde, Geyikli'de aynısını daha ucuza bulabilirsiniz.
  • Adada plaj bölgelerine minibüsler gidiyor. Alternatif olarak bisiklet veya motosiklet kiralayıp da ulaşımı rahatlıkla yapabilirsiniz.
  • Bozcaada'ya gelmişken buraya özgü şaraplardan almamak olmaz. Biz Corvus Şarap Fabrikası'nı tercih ettik. Eşe dosta hediye, eve yedek derken bir koliyi doldurup döndük, pişman da olmadık. Eskiden fabrikada üretim gezileri de oluyordu ama yeni kanunlarla birlikte maalesef yasaklanmış.
  • Arabayla geldiyseniz kalenin yan tarafında ücretsiz otopark bulunuyor. Adanın merkezini gezerken park edebileceğiniz en güzel yer orası.
  • Adada her bankanın bankamatiği bulunmuyor. Örneğin, Yapı Kredi bu sene ilk kez mobil bir bankamatik kurmuş. Meyhanelerde ve pansiyonlarda da kredi kartı geçmeme olasılığı yüksek. O yüzden feribota binmeden önce tedariğinizi yapmakta fayda var.
  • Adada naylon poşet kullanımı yasaklanmış, herşey kese kağıdında veriliyor. Uygulamanın diğer şehirlere de örnek olmasını diliyorum.

Dünyayı Birleştiren Kulüp



"Dünyayı birleştiren kulüp" sloganıyla Katar Havayolları için Barcelonalı oyuncuların rol aldığı reklam filmini oldukça beğendim, bilmem siz ne dersiniz.

Galatasaray'ın Rakipleri

Bugün 18.45'te Galatasaray'ın Şampiyonlar Liginde hangi grupta yer alacağı ve kimlerle eşleşeceği belirlenecek. Fatih Terim'in her zaman dediği gibi "Finale gideceksek, rakibin hiç önemi yoktur" sözü doğrultusunda Barca gelmiş, Milan gelmiş, City gelmiş fark etmese de, adettendir, kura öncesi bir tahmin yapalım bakalım, kim tutturacak Galatasaray'ın rakiplerini. İlk taşı ben atıyorum, gerisi sizde:

Galatasaray'ın rakipleri:
-Chelsea
-CSKA Moskova
-Galatasaray
-Viktoia Plzen


Torba Takım Ülke Puan
I. Bayern Münih Almanya 146.922
I. Barcelona İspanya 157.605
I. Chelsea İngiltere 137.592
I. Real Madrid İspanya 136.605
I. Manchester United İngiltere 130.592
I. Arsenal İngiltere 113.592
I. Porto Portekiz  104.833
I. Benfica Portekiz 102.833

Torba Takım Ülke Puan
II.  Atletico Madrid İspanya 99.605
II.  Shakhtar Donetsk Ukrayna 94.951
II. Milan İtalya 93.829
II. Schalke 04 Almanya 84.922
II. Marsilya Fransa 78.800
II. CSKA Moskova Rusya 77.766
II.  Paris Saint-Germain Fransa 71.800
II. Juventus İtalya 70.829

Torba Takım Ülke Puan
III. Zenit St. Petersburg Rusya 70.766
III. Manchester City İngiltere 70.592
III. Ajax Hollanda 64.945
III. Borussia Dortmund Almanya 61.922
III.  Basel İsviçre 59.785
III. Olympiakos Yunanistan 57.800
III.  Galatasaray Türkiye 54.400
III. Bayer Leverkusen Almanya 53.922

Torba Takım Ülke Puan
IV. Kopenhag Danimarka 47.140
IV. Napoli İtalya 46.829
IV. Anderlecht Belçika 44.880
IV. Celtic İskoçya 37.538
IV. Steaua Bükreş Romanya 35.604
IV. Viktoria Plzen Çek Cum. 28.745
IV. Real Sociedad İspanya 17.605
IV. Austria Wien Avusturya 16.575

27 Ağustos 2013 Salı

Irkçı Lazio


Roma solcu, Lazio ırkçıydı biz çocukken,
Şairin dediği gibi 
"Biz büyüdük ve değişti dünya"
2013'te Lazio formasında "We fight Racism" yazıyorsa, 
Di Canio'ya uyku haramdır artık...



Bursaspor:1-1:Galatasaray

Ligin en zor deplasmanı öncesi kafaların Bursa'da olması gerekirken, birdenbire ortaya atılan ve haftayı meşgul eden Fatih Terim-Milli Takım hocalığı söylentisi, pazarlığı, sözleşmesi dikkatlerin Florya'dan İstinye'ye çevrilmesine vesile olunca, 5 seneyi aşkın Bursa'da kazanamama serisi yine devam etmiş oldu. Sene başında Avrupa hayalleri suya düşmüş, teknik direktörünü daha lig başlamadan yollamış, sezonun ilk maçında deplasmanda eski hocası Ertuğrul Sağlam'ın Eskişehirspor'una mağlup olmuş Bursaspor'un kendi evinde Teksas'ı arkasına alarak "Bizans'ın bir kolu" dedikleri Galatasaray maçına nasıl çıkış maçı gözüyle bakacaklarını futbolun kıyısından köşesinden geçmiş herkes biliyorken, Galatasaray'ın yöneticisinden hocasına temel taşlarının haftayı hazırlıksız geçirmesi puan kaybının temel sebebiydi. Konsantrasyon eksikliği o kadar belliydi ki, maç içindeki Drogba-Emre Çolak değişikliğini çözene kadar beraberlik golü geliverdi ev sahibinden. Sonrasında telafi maksadıyla Umut'un, Erman Kılıç'ın içeriye alınması göz boyamaktan öteye gitmezken, bereket Muslera vardı ki, puansız dönülmedi İstanbul'a...


Başkan Ünal Aysal, Galatasaray'ı bir fabrika yönetir gibi idare ederken, Drogba'nın, Sneijder'in, Muslera'nın, Melo'nun, Burak'ın, Selçuk'un olduğu kadroyu yönetmek için illaki Fatih Terim gibi "moral motivasyonu" zengin bir hocaya gerek yok, bu adamlar zaten kendileri oynar kafasında teknik adamını Milli Takıma yollarken, Fatih Hoca da "aslolan Galatasaray" söylemini unutarak "Olur ya, kalan şu dört maçı kazanırız,Romanya-Macaristan birbirini yer, ben de karizmaya bir yıldız daha eklerim" düşüncesindeyse, bir adım kalan dördüncü yıldız başka bahara ertelenmiş olur. Her şerde hayır vardır derler, Bursa beraberliği umarım akılların başa alınmasına vesile olur, Ünal Başkan da hocasız bu işin olmayacağını, İmparator da daha önce söylediği gibi bir günde 48 saat olmadığını pazar gecesi anlamıştır umarım.


Yukarıdakilerin kafası bulanıkken, yeşil sahada olanların da pek farklı olacağını beklemek "hayalcilik" olur, Burak çok rahat atacağı golleri kaçırıp, Hakan Şükür triplerine giriyor, Galatasaray formasıyla belki de en berbat oyununu oynayan Selçuk değişiklik sonrası manasızca küsüyor, Gökhan Zan stoper olduğunu unutup 10 numaraymışçasına "ince pas" derdine düşüp topları Bursalılara teslim ediyor, Hakan Balta geçen haftanın kredisini yercesine "göz markajı" yapıyor, Hamit ise yaptığı asist dışında hala "hayalet süvari" rollerinde sahada geziniyor. Bu kadar sıkıntının içinde puan nasıl mı geliyor? Muslera'nın kurtarışları, Chedjou'nun hatasız oyunu, Melo'nun savaşçılığı ve Hollandalının takımı oynatan performansı bir puanı kurtarmaya yetiyor...

Son olarak, eski dönemlerde Fatih Terim, takımın formalarına bile müdahale ederken, bu sene başımıza bu siyah formayı kim sardı, hoca buna neden ses çıkarmadı anlamış değilim. Bursaspor Puma'ya tarihi izler taşıyan ve bir o kadar da şık çubuklu yeşil beyala "fiyaka yaparkane, geri dönüşümü yapılmış bilmem kaç plastik şişeden imal edilmiş, Nike'ın bilmem hangi şehirdeki Ar-Ge biriminde dizaynı çizilmiş, "soğukta sıcak-sıcakta soğuk!" tutan gibi sayısız özelliği olan ama üzerindeki Türk bayrağı ve Galatasaray arması dışında bir halta yaramayan bu siyah ekipmanla Galatasaray  zaten maça kafadan yenik başlıyor...



Stat: Atatürk
Hakemler: Mustafa Kamil Abitoğlu, Adil Sinem, Mehmet Cem Hanoğlu
Bursaspor: Frey, Şener Özbayraklı, İbrahim Öztürk, Civelli, Taiwo, Belluschi, Şamil Çinaz (Dk. 71 Ferhat Kiraz), Murat Yıldırım, Batalla, Tuncay Şanlı (Dk. 71 Enes Ünal), Pinto (Dk. 84 Yasin Pehlivan)
Galatasaray: Muslera, Eboue, Chedjou, Gökhan Zan, Hakan Balta, Hamit Altıntop (Dk. 84 Erman Kılıç), Melo, Selçuk İnan (Dk. 81 Umut Bulut), Sneijder, Burak Yılmaz, Drogba (Dk. 66 Emre Çolak)
Goller: Dk. 74 Enes Ünal (Bursaspor), Dk. 44 Burak Yılmaz (Galatasaray)
Sarı kartlar: Dk. 21 Şamil Çinaz, Dk. 32 Civelli (Bursaspor)

24 Ağustos 2013 Cumartesi

Futbol Güzel Şey

Sabah kalkacakları saatten akşam yedikleri yemeğin kalorisine kadar her adımları çizilmiş, tamamen kazanmaya programlanmış birer robot olan şimdinin endüstriyel futbolun kelepçesi takılmış futbolcuları bir yana, kamp filan nedir bilmeyen, evinden elinde krampon çantasıyla stata gelen, bengay kokan soyunma odasından yüzlerinde neşeyle toprak sahaya fırlayan ve giydikleri formayı ıslatmadan kenara gelmeyen "mahallemizin en şık abilerinin" maç sonu ödülü de bol sıfırlı dolarlar değil de bir dal "cigara" olmasından dolayı sevmedik mi biz futbolu...

21 Ağustos 2013 Çarşamba

Real Fan ve Real Madrid Formaları

Real Madrid'in bu yıl giydiği formaların arkasına dikkat ettiniz mi? Ben La Liga'daki ilk maçlarını seyredemediğim için- La liga da şifreye geçti- göremedim ama bugün Mesut Özil'in twitter üzerinden paylaştığı fotoyu görünce, yaptıkları kampanyayı oldukça beğendim. Adidas'la ortak olarak tasarlanan ve adına Real Fan ismi verdikleri çalışmada taraftarlar www.realmadrid.com/adidas adresine kendi fotoğraflarını yüklüyorlar ve o resimler sevdikleri topçularının formalarının arkasındaki sırt numaralarında yer alıyor. Takım sevgisi ile yatıp kalkan taraftarını onurlandırmak adına iyi düşülmüş bir çalışma, Barcelona buna benzer bir uygulamayı koreografide yapmıştı El Clasico'da...




Galatasaray.2 Gaziantepspor.1

  • Tilki misali dönüp dolaşıp yine kürkçü dükkanına geri döndük. Kombine fiyatlarına yapılan %30-40 civarı artışa rağmen, futbol tarihinin kombine satış rekorunu kırarak sezona başlıyoruz.
  • Maçlar artık o kadar saçma saatlerde oynanmaya başlandı ki, ben artık federasyonun insanların tribüne gelmesini istemediğinden şüphelenmeye başladım. İnsanlar maça girerken otoparktaki araç yoğunluğuna bakarak maçtan kaç dakika önce çıkması gerektiğini hesaplar oldu.  

  • Santradan önce malum "Gezi olayları" anıldı. Ultraslan, bir şekilde sloganları kesmeye çalıştı. Aslında mantık çok basit; yasak olan herşey caziptir. Durduk yere, tribünlerde slogan atarsanız şöyle ceza vereceğiz böyle fena yapacağız diye inatlaşılırsa, bağırası olmayan insan bile bağırır hale geliyor.
  • 34.dakikada da aynı sloganların atılacağını bilen Ultraslan, o ana eski açıkla karşılıklı bir tezahürat denk getirmeye çalıştı ama bu sefer stadın geri kalanından santra anına göre daha yüksek bir tepki yükseldi, iş Ultraslan'ı ıslıklamaya kadar gitti. Susma hakkını kullanmak yerine, protestoları engellemeyi kendilerine görev edinen Ultraslan'ın da canı sağolsun, elbet bir bildikleri vardır. Detaya inecek değilim, herkes zaten birşeyler söylüyor, ben sadece hemen üstlerinde bulunan pankartı beğendiğimi belirtmek istiyorum: "Dik Duranlar Unutulmaz"
  •  
  • Dönelim maça. Şu ana kadar izlediğim en istekli Sneijder'i sahada gördüm. Sadece attığı golde değil, maçın genelinde takım adına birşeyler yapmaya hevesli bir görünümü vardı.
  • Son senelerde akıl almaz şekilde formsuz olan Hakan Balta, bu sene sanki format atılmış gibi. Kanattan yaptığı bindirmeler ve özellikle Sneijder'le yaptığı olumlu paslaşmalar, umarım eski Hakan'ın belirtileri olur.
  • Sol tarafta sıkıntıyı çözüyor muyuz acaba diye düşünürken, bu sefer sağ tarafta Hamit patlak verdi. Hamit o kadar garip pozisyonlara maruz kalıyor ki, yaşanan konsantrasyon bozukluğunun formla, yenetenekle veya antrenmanla ilgisi yok gibime geliyor. Takım psikologunun veya gerekirse Fatih Terim'in uzun uzadıya görüşmesi şart gözüküyor. 
  • Yeşil kazağıyla özdeşleştirdiğimiz Muslera, bu sefer farklı bir tasarımla karşımızdaydı. Bu kazağı sene boyunca giyecek mi bilemem ama, yeşil daha bir nostaljik hava veriyordu ona. Milenyumu andıran bu renk fazla modern durmuş üzerinde. 

  • Tek yeni yabancı transferimiz Chedjou maçın başlarında çok heyecanlıydı. Kendini göstermek adına bazen gereksiz hareketlerde bulundu. Dany'den ne kadar farkı var çözemedim, kısıtlı sayıdaki yabancı hakkımızı sanki daha iyi bir şekilde değerlendirebilirdik.
  • Gaziantepspor'un bu sene oldukça zorlanacağı maddi durumlarından zaten belli. Galatasaray'ın doğru düzgün tempo yapmadığı bu maçta dahi hiçbir şekilde farklılık ortaya koyamadılar. 

  • Emre Çolak, 2. Aydın Yılmaz vakası olmaya emin adımlarla gidiyor. Oysa ki, ilk çıktığı sene ne kadar da yetenekli gelmişi gözüme. Bu yeteneklerini kendi yarı sahasında 3 kişiye çalım atmaya kullanacağını hiç düşünmemiştim. Fatih Terim'i kenardayken zaten delirtiyordu da, tribündeyken, hem de skor 2-0 iken bile adamı yerinden hoplatmayı başardı. 
  • Drogba'ya söyleyecek söz kaldı mı bilemiyorum. İyi oynadı, kötü oynadı artık o aşama çoktan geçildi, sahada varlığı bile takıma hava katan bir figür haline geldi. Her 90 dakika sonrası  formasını taraftarla paylaşması ve üşenmeden tribünleri selamlaması artık bir maç sonu geleneği haline geldi.

Blog Widget by LinkWithin