Temmuz ortasında resmi maç, futbolsuz geçen bu yaz günlerinde çölde vaha misali yüzümüzü güldürürken, daha temmuz ortasında sinir ve öfkeden kudurmak, koskoca sezon ruh sağlığımız için hiç de olumlu bir sinyal değil. Hele hele bu felaket göz göre göre, bağıra çağıra geliyor ve müdahale etmesi gerekenler "sus pus" takılıyorsa, öfkemiz kat be kat artıyor.
Geçen sezon ligi dördüncü sırada bitirince
Galatasaray'ın temmuz 14'te
UEFA Avrupa Liginde maça çıkacağı belliydi ve teknik direktör
Igor Tudor ile yöneticiler ona göre kamp programı yaptılar (mı?). Hele ki kuralar çekilip, rakibin liglerin devam ettiği
İsveç'ten olduğu öğrenilince, işin daha sıkıya alınması gerekiyordu. En azından biz öyle olmasını beklerken,
Dursun Özbek yönetimi hiç gereği yokken elindeki en değerli oyuncu olan
Wesley Sneijder'i takımdan "kovmak" için kafayı çeşit çeşit senaryolara yorarken, "uçaklar inecek" hikayeleriyle "transfersever" taraftarın gönlünü kazanıyordu. "
Son iki yıldır ilk üçe girememiş bu takımı yeniliyoruz" sloganıyla daha yerlerine oyuncu alamadan
Sabri, Hakan Balta, De Jong gibi oyuncuları kadro dışı bırakan
Hırvat teknik adam "
Oyun planımda Sneijder'a yer yok" diyerek
Hollanda'lıya da kapıyı kapamıştı. Bu şartlarda yaz ortasında mont-eldiven giyilen
İsveç'in
Östersunds kabasında suni çim sahada sezonun ilk maçına çıktı
Galatasaray. Oyun başladı başlamasına da
Galatasaray'lı topçular topa ilk defa dakikalar 03.32'yı gösterirken dokundu ama sonrasında yine top 2 dakika boyunca ev sahibinin ayağındaydı. İşin daha da vahimi
Keita'nın koruduğu kalenin ceza sahasına ilk girdiğimizde skorborddaki saat 14.38'i işaret ediyordu. Koskoca 15 dakika
Galatasaray rakip ceza sahasını göremiyordu. Ne
Real Madrid karşısında, ne
Juventus karşısında, rakip kim olursa olsun Galatasaray'ın böyle mahkum ve etkisiz oyununu hatırlayanları yorumlar bölümüne bekliyorum, ben hatırlamıyorum da... "
Östersunds maça müthiş derecede iyi konsantre olmuş" diyordu karşılaşmayı anlatan
Cem Yılmaz, peki
Galatasaray koskoca
Slovakya kampında neye konsantre olmuştu? 21. dakikada
Yasin'in getirdiği ve
Gomis'in gelişine kötü vurduğu top ile
Selçuk'un 30 küsür metreden kullandığı serbest atış dışında
Galatasaray, kendisinden hayli hayli zayıf olan rakibi karşısında etkisizdi. Peki neden?
Galatasaray'ın
Sneijder'i yoktu da ondan... Orta sahada aldığı topu ayağında tutacak, gerektiğinde sorumluluk alacak,
Gomis'e ara paslar atacak, kanatlarda
Yasin ve
Rodriguez'i kaçıracak "on numara" olmayınca, koskoca bir hiç gibi geçen bir 45 dakika izledik
Galatasaray adına. Maç sonu
Sneijder sorusunu duyunca "hayalet görmüş gibi" kaçan
Igor Tudor, rövanşta
Belhanda olacak diyordu basın toplantısında da, ben
Faslı topçuya nedense pek güvenemiyorum, zira aynı hazırlık maçında sakatlanan ve tedavisi daha uzun sürecek diye açıklama yapılan
Eren'i sahada görüp,
Belhanda'yı sakat mazeretiyle kadroda göremeyince, nedense
Belhanda'nın ipiyle kuyuya inmekte tereddüt ettim.
İlk yarıdaki golsüzlüğe lanet ederken, daha da kötüsünün olacağını tahmin edebiliyorduk ama dile getirmekten korkuyorduk. Golü bulabilirdi
Östersunds ve felaket de gerçekleşti, hem de
Galatasaray'ın "biraz" daha derli toplu gözüktüğü bir zaman diliminde. 1-0 mağlupken, eşitlik için rakip kaleye gitmek gerekirken, kenarda
Eren'i görünce maç boyu sahada hayalet gibi dolaşan
Sinan'ın çıkmasını bekliyorduk ama tabelada
Gomis'in numarası yanıyordu, tam da yeni transferin oyunun içine girmeye başladığı anlarda, topla sıkça buluşup, rakip kalede pozisyonlar yakaladığımız dakikalarda. Geçen sezon bolca yaptığı "manasız" değişikliklerden birini daha yapmıştı
Tudor, şaştık kaldık...
Sinan'ı da değiştirmek için 87. dakikayı bekledi ki yerine giren
Emrah daha erken girse, fark yaratabilecekti.
Emrah Başsan belki 3-5 dakikada fark yaratamadı ama
Carole "kötü bir sol bek nasıl olur" konusunda geçen sezondan beri açık ara önde, farkı her maç açıyor... Karşılaşmanın ilk dakikasından son dakikasına kadar tel tel dökülen
Carole'un kanadından iki golün de gelmesi tesadüf olmasa gerek. Bizim hocamız topçularına rakiple alakalı neyi çalıştırmış bilmem de rakibin İngiliz hocası
Carole'un geçen sezon
Fenerbahçe derbilerinde nasıl takımını mağlup ettirdiğini oyuncularına belli ki izlettirmiş. Merak ediyoruz,
Fransız oyuncuda bu ısrar neden?
Galatasaray'ın öncelikli ihtiyaçlarından biri sol bek iken sağ beke transfer neden yapılıyor?
Hakan Balta ve
Linnes sol tarafta
Carole'dan çok daha iyi oynayacakken, hatta iddia ediyorum sağ ayaklı
Sabri dahi
Fransız sol bekten faydalı olabilecekken neden
Carole? Umarım bir gün bir gazeteci
Tudor'a bu soruyu sorar da belki de hoca cevap verir...
Gece felaketti ama ilk defa resmi bir müsabakada Galatasaray forması giyen
Gomis ve
Maicon gelecek adına ümit verdiler.
Bafetimbi Gomis sırtı kaleye dönük aldığı toplar ve arkadaşlarına yarattığı pozisyonlar ile
Drogba'yı anımsatırken,
Maicon da takımın yediği ikinci golde "berbat" bir çalım yemesine rağmen, saha içinde duruşu, defansta "ağır abi" tavırlarıyla
Galatasaray'da formanın hakkını verecek oyunculardan biri.
Kuruluş amaçlarından biri "Türk olmayan takımları yenmek" olan
Galatasaray, uzun zamandır bu gayesini gerçekleştiremiyor ve bu gece de kendi seviyesine hiç yaklaşamayacak bir takım karşısında aldığı mağlubiyetle tarihine kara bir leke daha sürdü.
Igor Tudor maç sonu "
Biz bu turu geçeceğiz" derken acaba yenilecek bir gol halinde rakibe dört gol atılması gerektiğinin farkında mı? Biz taraftar olarak "
Galatasaray bitti demeden bitmez" diyoruz ve "
Galatasaray'ın olduğu yerde umut vardır" diye önümüze hep ümitli ve hevesli bakıyoruz ama bu takımın başındakiler kulübün vizyonundan oldukça uzaktalar ve ne yaptıklarını bilmez halde camiayı uçuruma sürüklemekteler.
STAT: Jamtkraft Arena
HAKEMLER: Juan Martinez Munuera, Diego Barbero Sevilla, Cesar Manuel Noval Font, Mario Melero Lopez
ÖSTERSUNDS: Keita, Pettersson, Papagiannopoulos, Widgren, Mensiro, Mukiibi (Bergqvist 75), Sema (Somi 88), Bachirou, Nouri, Gero, Ghoddos (Hopcutt 80)
GALATASARAY: Muslera, Linnes, Ahmet, Maicon, Carole, Yasin, Tolga, Selçuk, Rodrigues, Gomis (Eren 69), Sinan (Emrah 87)
GOLLER: Ghoddos (68), Hopcutt (90+)
SARI KARTLAR: Gero (18), Pettersson (35) / Tolga (17), Yasin (90+4)