25 Nisan 2025 Cuma

Konyaspor:1-5:Galatasaray (Türkiye Kupası)


 Son senelerde Türkiye Kupasının ehemmiyeti iyice azaldı. Kulüpler bu kupayı zul adlediyor, zorunluluktan katılıyor, katılınca da yedek kadroları ile sahaya çıkıyor. Maalesef ülke federasyonu da "ateşe körükle gider" gibi bu düşünceleri desteklercesine her sene ayrı bir statü ile çıkıyor karşımıza. Bu sene de ilginç bir statü vardı, 6 takımlı gruplar ve sadece üç maç sonu ilk iki takım belirleniyordu...

Galatasaray da 5. yıldıza gittiği bu sezonda kupaya "olsa da olur olmasa da olur" felsefesiyle yaklaşmış, grubun son maçında Sami Yen'de mutlak galibiyetin gerektiği maça Konya karşısında "rotasyonlu" bir kadro ile çıkmış, golsüz biten maç Başakşehir-Eyipspor maçının da golsüz bitmesiyle Konyaspor'un ardından "sarı kart" farkıyla ikinci çıkmıştı...

Hiç olmadık yerde, zorlu fikstürün göz korkuttuğu bir anda kupada Kadıköy deplasmanı nereden çıktı derken, Aydilge'nin o şarkısı gibi gelişiverdi her şey birden:

Hayat şaşırtır hep zaten

"Ben bittim, ay" derken

Hiç umudun kalmamışken

Bi' güneş parlar bazen

Kadıköy'deki galibiyet ve "müthiş" oyun sonrası dudak bükülen kupa birden Galatasaray'ın lig serüveni için de bir kırılma noktası oluverdi... Okan Buruk ideal düzenini bulurken, topçular da psikolojik üstünlüğü ele geçirirken, ligde rakip Fenerbahçe ise "kırılmıştı"...


Bu hava ve motivasyonla deplasmandaki Konyaspor maçına çıkan Galatasaraylı oyuncular oldukça rahat bir oyunla kendi taraftarı önünde kupada finale çıkmak isteyen Konyaspor'u farklı bir skorla mağlup ediyordu. Mertens maestro gibi takımı yönetti, Osimhen gollerine bir gol daha ekledi, Lemina'nın kadroya adapte olmasıyla rakip ceza sahası çevresi ve içine daha çok giren Torreira üç gün evvel Bodrum'a attığı golden sonra bir kez daha gol sevincini Muslera ile paylaştı, Sallai iki golle yıldızlaşırken, Eyipspor maçında cezalı olan Barış'ı aratmayacağı mesajını verdi, Yusuf Demir gol sevinci yaşadı, kupa kalecisi Günay kalede güven tazeledi, ayaklarının da "kadife" olduğunu gösterdi, Apo ve "El Patron" yine kusursuzdu...


Abdülkerim demişken, Konyaspor taraftarı?!nın maç boyu kendi hemşehrilerini ıslıklaması, gittikçe de dozunu arttırıp "ana-bacı" küfürlere başlamalarının tribün kültüründe yeri nedir? Hiç bir demecinde geldiği yeri yadırgamayan, 42 numaralı forma ile 42 plakalı araba kullanan ve takımdan ayrılırken Konyaspor'a da iyi bir bonservis ücreti kazandıran bir topçuya neden küfredilir ki? Formasını giydiği Galatasaray'da Konya'ya attığı golden sevinmişmiş, ne yapsaydı? Taraftarın önünde yapmacıktan üzülecek miydi, bir çok topçunun yaptığı samimi olmayan jest ve mimikler gibi... Bu muydu Apo'nun tek suçu? Gerçi bu gibi tepkileri tüm şehre mal etmemek lazım da, bunun kaynağı maç öncesi el-yüz gizleyerek karanlık ortamda Galatasaray aleyhine küfürlü besteler söyleyenler olduğunu söyleyebiliriz. 


Futbol adına Galatasaray'ın ipleri elinde tuttuğu, istediği an istediği kadar gol atabilecek bir izlenimde geçen maçta, Konyaspor ligde Samsunspor ve Bodrumspor gibi "otobüsü çekmedi", çok adamla rakip sahada pres yaptı, nadir de olsa başarılı oldu ama sahanın "ağır abisi" Galatasaraylılardı, yorulmadan istediklerini almayı başardılar. 




Onun dışında maça dair izlenimlere geçersek sahalarda pek görülmeyen bir olay yaşandı Konya'da ve maçı yönetecek olan hakem Abdullah Buğra Taşkınsoy rahatsızlanırken, onun yerine Ali Yılmaz sahaya çıktı. Maç seramonisine de Gazzeli çocuklar topçularla birlikte çıktı.


Daha önce kupayı 23 finalde 18 defa kazanan Galatasaray, mayıs ayında 19. Türkiye Kupası için saha çıkacak...

Stat: Medaş Konya Büyükşehir

Hakemler: Ali Yılmaz, Bersan Duran, Bilal Gölen

Konyaspor: Deniz Ertaş, Boranijasevic (Prip dk. 46), Uğurcan Yazğılı, Adil Demirbağ, Guilherme, Jevtovic (Aleksic dk. 61), Ndao, Melih İbrahimoğlu, Oğulcan Ülgün (Pedrinho dk. 46), Yusuf Erdoğan (Melih Bostan dk. 81), Kramer (Umut Nayir dk. 72)

Yedekler: Slowik, Yasir Subaşı, Kaan Akyazı, Bazoer, Bjorlo

Teknik Direktör: Recep Uçar

Galatasaray: Günay Güvenç, Przemyslaw Frankowski, Davinson Sanchez (Metehan Baltacı dk. 83), Abdülkerim Bardakcı (Carlos Cuesta dk. 59), Ismail Jakobs, Lucas Torreira, Mario Lemina (Berkan Kutlu dk. 59), Roland Sallai, Dries Mertens, Yunus Akgün (Ahmed Kutucu dk. 59), Victor Osimhen (Yusuf Demir dk. 72)

Yedekler: Muslera, Eyüp Aydın, Eren Elmalı, Gabriel Sara, Efe Akman

Teknik Direktör: Okan Buruk

Goller: Victor Osimhen (dk. 25), Lucas Torreira (dk. 41), Roland Sallai (dk. 46 ve 55), Yusuf Demir (dk. 90+1) (Galatasaray), Pedrinho (dk. 53) (Konyaspor)

Sarı kartlar: Davinson Sanchez, Lucas Torreira (Galatasaray), Deniz Ertaş, Adil Demirbağ (Konyaspor)

22 Nisan 2025 Salı

Galatasaray:2-0:Bodrumspor

 


Cumadan cumaya. Bir hafta arayla iki farklı rakip, aynı oyun anlayışları, benzer saha dizilişleri...

"Otobüsü çekmek" tabirinin mucidi Mourinho'nun eski yardımcısı Jose Morais kendi evinde Mourinho'nun takımına karşı "yedek" kadroyla çıkarken, Sami Yen'de "asları" esame listesine yazıp, golcü Puşkaş'ın yerine hızlı ve hareketli Okita'yı en ucu koyup(o da kendi yarı çizgisinde), 5-5 bazen de 6-4 gibi çift katmanlı bir savunma ile Galatasaray'ı durdurmak arzusundaydı.


Okan Buruk ise "ideal onbirini" bulmuştu, Samsun'da olduğu gibi sağ bekte değişiklik vardı, cezalı Sallai yerine cezası biten Frankowski vardı. Forvette Osimhen'in yanına Moratta mı yoksa orta sahaya Torrera'nın partneri Lemina mı olsun ikileminde Lemina'lı oyun hem rakibe kolay hücum şansı vermiyor, hem de seken topları Galatasaray daha kısa sürede kazanıp, rakip kaleye gidiyordu. Okan Buruk'un da vazgeçilmesi olan rakip sahadaki preste Torreira da Lemina'dan destek alıp, Galatasaray kâbus gibi çöküyordu rakibinin üstüne...


Öyle de başladı Galatasaray maça, ilk beş dakikada Torreira ve Lemina'nın şutlarında kaleci Sousa ön plana çıkarken, Osimhen'in kafası az farkla auta çıkıyor, Sara'nın uzun menzilli şutu Ajeti'ye çarpıp direğe bir buse kondurup Bodrumluların yüreğine su serpiyordu. Ev sahibi cuma olmasına rağmen tribünleri tıka basa dolduran taraftarın da "agresif tezahüratlarıyla" hırçın dalgalar misali kıyıdaki kayalıkları delmeye çalışıyor, aynı dakika içinde önce Osimhen'in kafası yakın mesafeden auta çıkarken, Barış'ın çaprazdan şutunu da Sousa parmak ucuyla kornere yolluyordu. 

Ve Barış'ın düşürüldüğü bir pozisyonda Sara'nın ortasında Torreira Türkiye kariyerinde ilk kafa golü ile skorbordu değiştiriyordu. Golden sonra farkı açaçack pozisyonlar da buldu Galatasaray ama Barış'ın topu direkten döndü, Torreira boş kale yerine auta attı, yine Barış'ın al da at pasında Osimhen'in şutunu çizgiden Ajeti çıkardı, devre biterken Sara'nı ortasında Osimhen kale önünde dokunamadı...


İlk devre biterken istatistik kağıdında Galatasaray'ın 23 şut çektiği yazıyordu, bu bir rekordu... Ve bu pozisyonların neredeyse hepsinde adı geçen Barış ikinci devre bir kaç hatalı pas yaptı diye bazı "şımarık" Galatasaray taraftarı?nca cılız cılız homurtularla karşılanıyordu... Aynı şekilde maçın bazı anlarında Frankowski'nin isabetsiz ortalarında da "tuhaf" sesler geliyordu tribünden... Böyle bir maçta böyle hareketler... İlginç...

İkinci devreye ilk 45 dakikayı bitirdiği gibi başlayamadı Galatasaray, yine arzuluydu, ikinci golü atıp rahatlamak istiyordu ama peşi sıra ataklarla boğamıyordu Bodrumlu oyuncuları. Bu devre daha çok kanat ortalar denediler de vurulan kafalar ya auta gitti ya da kalecide kalıyordu.


İlk devre nasıl ön planda Barış varsa ataklarda, ikinci yarı Yunus biraz insiyatif aldı, onun şutunda kaleci sektirdi, top az farkla auta gitti de kornerden seken topu yine Yunus'un kapıp ortaladı ve "Patron" yeni doğan çocuğuna bir hafta sonra golü armağan ediverdi...

Fark ikiye çıkınca tribündeki taraftar da rahatladı, "Bodrum kümeye" tezahüratları başladı, Okan buruk da sarı kart cezası sınırındaki topçuları yanına alıp, onları tribünlere alkışlattı.


Karşılaşma başka gol olmadan sona erken, Okan Buruk, Sergey Bubka'nın her atlayışında bir rekor kırması gibi her maç CV'sine başka bir rekor eklemeye devam etti. Galatasaray, 40 yıl sonra peşi sıra 5 iç saha maçında da gol yemedi. Bakalım rekor kaç maça çıkacak... Ayrıca, Bodrum maçındaki galibiyet Okan hocanın Galatasaray ile 104. galibiyeti oluyor ki bu da Galatasaray'ın başında en fazla maç kazanan 4. teknik adam haline getirmiş kendisini. Tebrikler...

Galatasaray'ın tek kale oynadığı ve Bodrumspor'un istatistiklere göre 1 şutunun olduğu ama kimsenin Muslera'yı dahi görmediği maçta hakem Mehmet Türkmen'e peş iş düşmese de yine de hatalı kararları aklımızda kaldı. Önclikle Barış'a gösterdiği sarı kart çok kolayken ( maç öncesi ceza sınırındaki topçulara çalışırken Barış aklında kalmış demek ki) Sara'nın düşmesinde verdiği yanlış penaltıda topun Osimhen'e gitmesi ve pozisyonun bitmesini beklememesi hataydı. Onun dışında Barış'ın ilk devre ceza sahasında düşmesinde Ajeti'nin hafif teması varken, ikinci devre Yunus'un şutunda Bodrumlu oyuncunun dizinden eline gelen topta vermediği penaltı kararları doğruydu...

Bitime altı hafta kala Galatasaray hanesine bir üç puan da yazdırıp, önce salı günü kupada Konya maçı, sonrasında da Eyüpspor maçına gözünü dikti...



Stat: RAMS Park

Hakemler: Mehmet Türkmen, Esat Sancaktar, Serken Çimen

Galatasaray: Fernando Muslera, Przemyslaw Frankowski, Davinson Sanchez, Abdülkerim Bardakcı, Eren Elmalı, Lucas Torreira (Dries Mertens dk. 86), Mario Lemina (Kerem Demirbay dk. 86), Gabriel Sara (Alvaro Morata dk. 68), Yunus Akgün, Barış Alper Yılmaz (Ahmed Kutucu dk. 80), Victor Osimhen (Berkan Kutlu dk. 86)

Yedekler: Günay Güvenç, Ismail Jakobs, Carlos Cuesta, Yusuf Demir, Metehan Baltacı

Teknik Direktör: Okan Buruk

Bodrum FK: Diogo Sousa, Ondrej Celustka (Üzeyir Ergün dk. 46), Christopher Herelle, Arlind Ajeti, Ali Aytemur (George Puscas dk. 88), Ege Bilsel (Cenk Şen dk. 68), Taylan Antalyalı, Ahmet Aslan (Taulant Seferi dk. 81), Enis Bardhi, Fredy, Jonathan Okita (Zdravko Dimitrov dk. 68)

Yedekler: Rüzgar Mehmet Adıyaman, Süleyman Özdamar, Erkan Değişmez, Pedro Brazao, Gökdeniz Bayrakdar

Teknik Direktör: Jose Morais

Goller: Lucas Torreira (dk. 29), Davinson Sanchez (dk. 81) (Galatasaray)

Sarı kart: Barış Alper Yılmaz (Galatasaray)

15 Nisan 2025 Salı

Samsunspor:0-2:Galatasaray


Bir yandan Avrupa Kupalarına gitme hedefinde olan Samsunspor...

Öte yandan 25 Şampiyonluk için her maçı final havasında hesaplayan Galatasaray... 

Kendi evinde oynayıp, taraftarı arkasına alma ev sahibinin avantajıyken, kadrolarının dar olması ve sakatlıklar Thomas Reis'i düşündüren konulardı...

Okan Buruk ise Boey'den sonra bir türlü oturmayan sağ bek pozisyonunda yine "çaresizdi", Türkiye Kupasında ezeli rakip Fenerbahçe'yi deplasmanda elemenin psikolojik, 10 gündür de maç yapmamanın fiziksel avantajıyla geliyordu deplasmana...

Artılar, eksiler... İki taraf için de galibiyetin çok önemli olduğu bir maçtı, iki takım da kazanmak için arzuluydu ve öyle de başladılar oyuna...

Okan hoca ligin devre arasındaki transfer sezonundan sonra bir türlü oturmayan takım düzenini Kadıköy'deki üstün oyun sonrası netleştirmişti: Kalede Muslera (Günay da kupada), geri dörtlü Kaan, Sanchez, Abdülkerim, Eren, orta sahada Lemina-Torreira yan yana göbeği kapatırken, kanatlarda Barış ve Yunus, forvet arkası serbest pozisyonda Sara ve gol atacak, rakip savunmayı yoracak Osimhen... Bu kadroda Kaan'ın son dakika sakatlığı sonrası Sallai joker pozisyonundan sağ beke görevlendirilerek başladı maça Galatasaray. Her zamanki gibi de oynadı, topa bolca sahip olup, rakip yarı sahada pres yapıp, aradı golü...

Ev sahibi ise 3-4 hafta evvel Kadıköy deplasmanında puan aldığı sistemle mücadele ediyordu, tüm hatlarıyla Okan Kocuk'un kalesini savunacak, ilerde de ya Mouandilmadji'yi ara toplarla kaçıracak, ya da ona atılan yüksek topların sekenlerini Holse, Emre ya da Muja toplayıp, pozisyon bulacaktı...


İki hocanın maç toplantısında topçularına bahsettiği gibi de başladı oyun, Galatasaray pres yaptı, bolca top çevirdi, Samsunspor da kapandı, fırsat aradı ve golü de Holse ile buldu ama VAR kararı ile ofsayt kararı çıktı... 

Bu belki de maçın hakemi Ozan Ergin ile VAR hakemi Tomasz Kwiatkowski'nin 90 dakika boyunca verdikleri tek doğru karardı... "Hakemi de yeneceksin!" deyimine hep karşıydım, zira oynan oyunda hakemin tarafsız olduğuna inanırdım da bu sene maalesef hakemler Galatasaray maçlarına baskı altında çıkıyor ve kolayı seçiyor: Galatasaray lehine hata yapmaktansa Galatasaray aleyhine hata yapayım... Neden mi? Cevabı Federasyon başkanın söylemlerinde ve davranışlarında yatıyor...


Ozan Ergin özellikle Barış ve Torreira'nın düşürülmelerine "sessiz" kalsa da Galatasaray, rakip ceza sahasında gerçekleşen bir karambolde Yunus'la golü erken bulup öne geçti. Aslında gol daha erken gelebilirdi, 5. dakikada Galatasaray'ın taçtan başlattığı atakta Drongelen eliyle temas etti, penaltı verilmedi. İlk 20. dakika biterken Torreira "paldır küldür" düşürüldü ceza sahasında yine "üç maymunu" oynadı maçı yönetmekle görevli olanlar... İlginçtir ikinci devre de Emre Kılınç'ın ceza sahası çizgisi üzerinde elle oynamasına da penaltı çalınmadı. Galatasaray hak etse de, "kolay gol" attırılmayacaktı Samsun'da... Penaltıları "görmeyenler", Sara'nın ceza sahası önünde düşürülmesine düdük mü çalacak ya da Zeki'nin Barış'a dirseğinde oyunu mu durduracaktı? 


Söz konusu Galatasaray olunca "sert oyundan" yana olan Ozan Ergin, ev sahibi oyuncular yerde kaldığında hemen düdüğü çalıyor, sarı kartları çıkartmakta epey bonkör oluyordu. Devre biterken Eren'e çıkan kart, ofsayt verilen pozisyonda Sallai'ye gösterdiği sarı kart, sıradan bir ikili mücadelede Sara'nın sarısı ve pastanın çileği Jakobs'un kartı... Bir maçta bir takım aleyhine verilen tüm sarı kartlar yanlış olabilir mi? Bunu Ozan Ergin'de gördük...


Savunmada Sanchez'in oyun liderliği ile başlattığı akınlarda Barış ve Yunus'un hareketli oyunu rakibi zorlarken, Sara'nın da yaratıcılığı pozisyonların oluşmasında etkiliydi. İşin savunma tarafında ise Torrera'nın yanında konsantre bir Lemina rakip için geçilmez bir duvar oluşturuyordu ki Sanchez ve  Abdülkerim'in işi daha da kolaylaşıyordu. 


İlk yarıya bir farkla önde girmişti Galatasaray ama sanki ikinci yarıya iki farkla başlar gibi rakip kendi sahasından çıkarken kapılan bir topta Yunus'un asistinde Osimhen'le golü buldu. Sonrasında zaten ev sahibi katı savunmayı bırakınca, Okan Buruk'un takımı daha kolay gol şansları yarattı da Sara biraz dikkatli olsa, fark çok daha açılabilirdi. Özellikle Osimhen'in rakipleri çalımlarla "alaşağı" edip, Brezilyalıya "al da at" pasını Sara "kabiliyetsizce" auta yolluyordu. Barış'ın pasında Motta'nın topuğu jeneriklikti, Ahmed'in Okan'ı iki kere de geçemeyip, Barış şutunun savunmadan dönmesi ve oyun biterken Mertens-Ahmed korner iş birliğinde Lemina'nın volesi de futbolun seyri adına unutulmaz anlardı...

Galatasaray zor geçmesi beklenen deplasmandan 3 puanı alırken, galibiyeti de Kolombiyalı El Patron Sanchez'in yeni doğan oğluna armağan ediyordu topçular...



Stat: Samsun 19 Mayıs Stadyumu

Hakemler: Ozan Ergün, Mehmet Emin Tuğral, Candaş Elbil

Samsunspor: Okan Kocuk, Zeki Yavru (Ali Tarkan dk. 90+1), Lubo Satka, Yunus Emre Çift (Soner Gönül dk. 90), Rick van Drongelen, Flavien Tait (Soner Aydoğdu dk. 77), Olivier Ntcham, Arbnor Muja (Kingsley Schindler dk. 77), Carlo Holse, Emre Kılınç (Muhammet Ali Özbaskıcı dk. 90), Marius Mouandilmadji

Yedekler: Halil Yerel, Taha Tosun, Nanu, Bedirhan Çetin, Dimata

Teknik Direktör: Thomas Reis

Galatasaray: Fernando Muslera, Sallai (Ismail Jakobs dk. 83), Davinson Sanchez, Abdülkerim Bardakcı, Eren Elmalı, Lucas Torreira (Berkan Kutlu dk. 87), Mario Lemina, Yunus Akgün (Ahmed Kutucu dk. 82), Gabriel Sara (Dries Martens dk. 83), Barış Alper Yılmaz, Victor Osimhen (Alvaro Morata dk. 74)

Yedekler: Günay Güvenç, Carlos Cuesta, Metahan Baltacı, Eyüp Aydın, Yusuf Demir

Teknik Direktör: Okan Buruk

Goller: Yunus Akgün (dk. 14), Victor Osimhen (dk. 47) (Galatasaray)

Sarı kartlar: Olivier Ntcham, Rick van Drongelen (Samsunspor), Eren Elmalı, Gabriel Sara, Roland Sallai, Ismail Jakobs (Galatasaray)

9 Nisan 2025 Çarşamba

Fenerbahçe:1-2:Galatasaray (Türkiye Kupası)


 bazı

kelime-

ler

çok

güzel.

Can Yayınlarından çıkan Lügat 365'i okurken aklıma geldi son yılların en "kavgalı" derbisini çok güzel kelimelerle anlatmak. Her ne kadar muhalefet partisi aspor'u boykot etme çağrısı yapsa da, söz konusu Galatasaray-Fenerbahçe derbisi olunca, bir de şifresiz yayında, herkes televizyon başına mıhlanmış, maçı da seyretmiştir.

Okan Buruk'un son yıllarda olduğu gibi yine Kadıköy'de "dersine iyi çalıştığını" gördük, Sara'nın Galatasaray adına ne kadar önemli olduğuna şahit olduk, Osimhen'in belki de sarı-kırmızılı forma ile son derbisinde Fenerbahçe'ye gollerini seyrettik, Apo ve Sanchez'in savunma krallığını alkışladık, Lemina ve Torreira'nın savaşçılığı, Kaan'ın tecrübesi, Eren'in Galatasaraylılığı, Barış ve Yunus'un cengaverliklerini, Günay'ın Muslera'yı aratmadığını büyük bir keyifle izledik... Mourinho'nun da "şımarıklığını", yardımcılarının "oyunlarını", Mert Hakan'ın yaptıklarını da unutmadık...


Kısaca, maçı herkes seyretti de biz de tarihe not düşmek için "güzel kelimelerle" şahit olduklarımızı paylaşalım istedik...

tahayül... Gözünün önüne getirme. Canlandırma...

tumturak... Gösteriş. İhtişam. 

Beşiktaş derbisinden mağlup ayrılmış Galatasaray'ın üç gün sonra Kadıköy deplasmanında rakibini boğacağını kim tahayül edebilirdi ki? Otoriteler Galatasaray'a şans vermezken, "çıkılmaz" denilen Kadıköy'ü artık "yol geçen hanına" çeviren Galatasaray'ın muhteşem taraftarı deplasman tribünü doldururken, tumturaklı tezahüratlarla takımı coşturuyordu...

sergüzeşt... Macera. Seruven.

müstesna... Benzeri az bulunan. Bir bütünün dışında bulunan.

Tuhaf bir Türkiye Kupası statüsünün son maçında iç sahada Konya karşısında çok rahat kazanıp, kupada iç saha avantajını elde etmek varken, sergüzeşt peşinde Fener deplasmanına gidip, müstesna bir galibiyetle Okan Buruk'un takımı lig yarışında da psikolojik üstünlüğü ele geçirmişti...


nazenin...
İnce ve narin yapılı. Cilveli. Nazik.

sürünceme... Sonuçlanması beklenen bir işin envai çeşit sebepten geciktirilmesi...

Gabriel Sara durdu durdu da derbide öyle bir nazenin top oynadı ki, Amrabat'ın da belini kırdı, takım arkadaşlarını da oynattı. Gol de atacaktı, Fred'i de oyundan attıracaktı ilk dakikalarda da hakemler o kaçınılmaz sonu sürüncemede bırakıyordu...

peyderpey... Azar azar. Parça parça.

hissikablelvuku... Olacak bir şeyi henüz gerçekleşmeden önce hissetmek. Önsezi

Galatasaray maçın ilk devresinde o kadar arzuluydu ki, köşe atışlarıyla, ara paslarıyla peyderpey rakip kaleye geliyor, pozisyon buluyor, taraftarlar gelecek golün hissikablelvukunu yaşıyordu...

mükellef... Bir işi yapmakla yükümlü olan kişi.

sukutuhayal... Düş kırıklığı...

palas pandoras... Doğru düzgün hazırlık yapmadan.

kıtıpıyoz... Niteliği düşük olan. Sıradan.

Galatasaray'da golü atmakla mükellef olan Osimhen'in 15. dakikada ağları sarsan füzesi,ardından penaltı golü ev sahibi taraftarı sukutuhayale uğratmış, ev sahibi palas pandıras rakibinin üstüne kıtıpiyoz ataklarla gitme girişimi sonuç vermiyordu.

rehavet... Gevşeklik.

fecaat... Çok acıklı durum.

mamafih... Bununla birlikte. Öyleyse bile.

cansiperane... Özveriyle.

İki farklı öne geçmek, rakibin fecaat oyunu, sarı-kırmızılı topçularda erken dakikalarda bir rehavet yarattı ve farklı skora gidecek oyun usul usul temposunu kaybetti. Mamafih, 42. dakikada Barış'ın kaleciyi de geçen topunu Çağlar cansiperane çıkarmasa çizgiden, ev sahibi tribünler daha devre bitmeden stadı terk edecekti...


sürünceme...
Sonuçlanması beklenen bir işin envai sebepten ötürü gecikmesi.

müsebbip... Sebep ya da neden olan. 

namüsait... Elverişli veya uygun olmayan.

pestenkerani... Saçma. Uydurma. Ehemmiyetsiz.

Fenerbahçe'nin ilk devre Galatasaray savunmasını namüsait duruma düşürecek tek bir atağı dahi yokken, uzatma dakikalarında Talisca'nın pasında Szymanski elini kolunu sallayarak topu ağlara yolladığında yardımcı hakem oyfsayt bayrağı kaldırmıştı lakin Cihan Aydın oyunu başlatmayı sürüncemede bıraktı, dakikalarca beklenildi ve herkesin şaşkın bakışları arasında pestenkerani bir ofsayt çizgisi ile gol kararı çıkıverdi... Bu kararın müsebbipi de karşılaşmanın AVAR Hakemi Erkan Engin'di...


kalendermeşrep...
Dünya malında gözü olmayan, hoşgörülü ve kalender mizaçlı kişi.

yadigar... Bir kimseyi veya bir olayı hatırlatan şey ya da kişi. Hatıra.

aliyülala... İyinin en iyisi. En üstün. Pekiyi.

Victor Osimhen'in anlatacak en güzel kelime değil mi kalendermeşrep. 100 milyon euro değerinde oyuncu olup, dünyanın zirve takımları senin peşinde koşsun ve sen Galatasaray'ı şampiyon yapmak hedefini kendine koyup, Kadıköy'de derbi kazandıran adam ol ve maç sonu sahada attığın taklaları yadigar olarak bırak genç nesillere... Bu topraklara gelmiş aliyülala topçulardan biri Osimhen, iyi ki parçalıyla izledik onu...


beyhude...
Yararı olmayan. Bir faydaya hizmet etmeyen...

zapturapt... Düzen. İntizam. Disiplin.

Galatasaray öyle zapturapt bir oyun oynamıştı ki derbi maçında AVAR hakemi ve Mourinho'nun çabaları beyhude kalıyordu...


hercümerç...
Kargaşa. Kaos. Dağınıklık.

keşmekeş... Karışıklık. Kavga.

kadim... Çok eski zaman...

lafazan... Çok konuşan. Geveze.

Sahada kazanamayınca, başta Mert Hakan ve Mourinho'nun yardımcıları kadim bir taktiğe başvuruyordu: hercümerç... Sarı-kırmızılı topçular da bu lafazanlara cevap verince, saha kenarında başlayan keşmekeş saha içine taşıyor, maç oynanırken oyun alanına emniyet kuvvetlerinin girmesine şahit oluyordu derbiyi seyredenler...


babayani...
Görmüş geçirmiş. Ağırbaşlı...

Maç sonu o kadar patırtı sonrası ise Günay'ın yayıncı kuruluşa verdiği demeç ise babayaniydi... 

fevkalbeşer... Üstün nitelikli insan.

tahammülfersa... Dayanılmaz, çekilmez.

hoyrat... Hırpalayıcı. İncitici.

biteviye... Sürekli. Durmadan.

Kendisini fevkalbeşer ilan eden Fenerbahçe teknik direktörü Jose Mourinho lig maçında kaybettikten sonra basın toplantısına çıkmamış, Sami Yen de ise "maymun" diyerek rakiplerine saygısızlık yapmaktan geri durmamıştı. Kupada da Okan Buruk'a bir kez daha kaybettikten sonra hoyratça saldırması, biteviye kontrolü kaybettiğini gösteriyordu. Portekizli hocanın bu tarz hareketleri Türk futbolseverler için tahammülfersa olurken, bakalım kendi taraftarı ne zaman gerçekleri idrak edecek.


pirüpak...
Tertemiz.Lekesiz.

mahlas...Gerçek isim yerine kullanılan takma isim.

Sadece gol atarak mı maç kazanılır? Peki El Patron mahlaslı Sanchez'in maçın uzatma dakikalarında meşin yuvarlak Günay'ın üzerinden ağlarla kavuşmadan pirüpak şekilde "makas"la çıkardığı top kaç gole bedel?

velhasıl... Sözün özü...

lafügüzaf... Lüzümsuz söz. Manası olmayan konuşma.

Velhasıl Galatasaray derbiden tarihi bir galibiyetle ayrılarak çifte kupa hedefini devam ettirdi... Gerisi lafügüzaf...




Stat: Kadıköy Şükrü Saraçoğlu

Hakemler: Cihan Aydın, Deniz Caner Özaral, Volkan Ahmet Narinç

Fenerbahçe: İrfan Can Eğribayat, Çağlar Söyüncü (Mert Müldür dk. 64), Milan Skriniar, Yusuf Akçiçek, Oğuz Aydın (Dusan Tadic dk. 79), Fred, Sofyan Amrabat, Filip Kostic (Allan Saint-Maximin dk. 65), Sebastian Szymanski, Anderson Talisca, Youssef En-Nesyri (Edin Dzeko dk. 75)

Yedekler: Dominik Livakovic, Bright Osayi-Samuel, Levent Mercan, İsmail Yüksek, Mert Hakan Yandaş, İrfan Can Kahveci

Teknik Direktör: Jose Mourinho

Galatasaray: Günay Güvenç, Kaan Ayhan, Davinson Sanchez, Abdülkerim Bardakcı, Eren Elmalı, Lucas Torreira, Mario Lemina (Przemyslaw Frankowski, dk. 62), Gabriel Sara, Yunus Akgün (Roland Sallai dk. 77), Barış Alper Yılmaz (Ahmed Kutucu dk. 86), Victor Osimhen (Alvaro Morata dk. 86)

Yedekler: Fernando Muslera, Ismail Jakobs, Kerem Demirbay, Dries Mertens, Berkan Kutlu, Carlos Cuesta

Teknik Direktör: Okan Buruk

Goller: Victor Osimhen (dk. 10 ve 27 pen.) (Galatasaray), Sebastian Szymanski (dk. 45+1) (Fenerbahçe)

Kırmızı kartlar: Kerem Demirbay (dk. 90+2), Barış Alper Yılmaz (dk. 90+2) (Galatasaray), Mert Hakan Yandaş (dk. 90+2), Salvatore Foti (dk. 90+2) (Fenerbahçe)

Sarı kartlar: Çağlar Söyüncü, Edin Dzeko, İrfan Can Kahveci, Milan Skriniar, Sebastian Szymanski (Fenerbahçe), Roland Sallai, Eren Elmal, Victor Osimhen, Przemyslaw Frankowski (Galatasaray)

Blog Widget by LinkWithin