Bir yandan Avrupa Kupalarına gitme hedefinde olan Samsunspor...
Öte yandan 25 Şampiyonluk için her maçı final havasında hesaplayan Galatasaray...
Kendi evinde oynayıp, taraftarı arkasına alma ev sahibinin avantajıyken, kadrolarının dar olması ve sakatlıklar Thomas Reis'i düşündüren konulardı...
Okan Buruk ise Boey'den sonra bir türlü oturmayan sağ bek pozisyonunda yine "çaresizdi", Türkiye Kupasında ezeli rakip Fenerbahçe'yi deplasmanda elemenin psikolojik, 10 gündür de maç yapmamanın fiziksel avantajıyla geliyordu deplasmana...
Artılar, eksiler... İki taraf için de galibiyetin çok önemli olduğu bir maçtı, iki takım da kazanmak için arzuluydu ve öyle de başladılar oyuna...
Okan hoca ligin devre arasındaki transfer sezonundan sonra bir türlü oturmayan takım düzenini Kadıköy'deki üstün oyun sonrası netleştirmişti: Kalede Muslera (Günay da kupada), geri dörtlü Kaan, Sanchez, Abdülkerim, Eren, orta sahada Lemina-Torreira yan yana göbeği kapatırken, kanatlarda Barış ve Yunus, forvet arkası serbest pozisyonda Sara ve gol atacak, rakip savunmayı yoracak Osimhen... Bu kadroda Kaan'ın son dakika sakatlığı sonrası Sallai joker pozisyonundan sağ beke görevlendirilerek başladı maça Galatasaray. Her zamanki gibi de oynadı, topa bolca sahip olup, rakip yarı sahada pres yapıp, aradı golü...
Ev sahibi ise 3-4 hafta evvel Kadıköy deplasmanında puan aldığı sistemle mücadele ediyordu, tüm hatlarıyla Okan Kocuk'un kalesini savunacak, ilerde de ya Mouandilmadji'yi ara toplarla kaçıracak, ya da ona atılan yüksek topların sekenlerini Holse, Emre ya da Muja toplayıp, pozisyon bulacaktı...
İki hocanın maç toplantısında topçularına bahsettiği gibi de başladı oyun, Galatasaray pres yaptı, bolca top çevirdi, Samsunspor da kapandı, fırsat aradı ve golü de Holse ile buldu ama VAR kararı ile ofsayt kararı çıktı...
Bu belki de maçın hakemi Ozan Ergin ile VAR hakemi Tomasz Kwiatkowski'nin 90 dakika boyunca verdikleri tek doğru karardı... "Hakemi de yeneceksin!" deyimine hep karşıydım, zira oynan oyunda hakemin tarafsız olduğuna inanırdım da bu sene maalesef hakemler Galatasaray maçlarına baskı altında çıkıyor ve kolayı seçiyor: Galatasaray lehine hata yapmaktansa Galatasaray aleyhine hata yapayım... Neden mi? Cevabı Federasyon başkanın söylemlerinde ve davranışlarında yatıyor...
Ozan Ergin özellikle Barış ve Torreira'nın düşürülmelerine "sessiz" kalsa da Galatasaray, rakip ceza sahasında gerçekleşen bir karambolde Yunus'la golü erken bulup öne geçti. Aslında gol daha erken gelebilirdi, 5. dakikada Galatasaray'ın taçtan başlattığı atakta Drongelen eliyle temas etti, penaltı verilmedi. İlk 20. dakika biterken Torreira "paldır küldür" düşürüldü ceza sahasında yine "üç maymunu" oynadı maçı yönetmekle görevli olanlar... İlginçtir ikinci devre de Emre Kılınç'ın ceza sahası çizgisi üzerinde elle oynamasına da penaltı çalınmadı. Galatasaray hak etse de, "kolay gol" attırılmayacaktı Samsun'da... Penaltıları "görmeyenler", Sara'nın ceza sahası önünde düşürülmesine düdük mü çalacak ya da Zeki'nin Barış'a dirseğinde oyunu mu durduracaktı?
Söz konusu Galatasaray olunca "sert oyundan" yana olan Ozan Ergin, ev sahibi oyuncular yerde kaldığında hemen düdüğü çalıyor, sarı kartları çıkartmakta epey bonkör oluyordu. Devre biterken Eren'e çıkan kart, ofsayt verilen pozisyonda Sallai'ye gösterdiği sarı kart, sıradan bir ikili mücadelede Sara'nın sarısı ve pastanın çileği Jakobs'un kartı... Bir maçta bir takım aleyhine verilen tüm sarı kartlar yanlış olabilir mi? Bunu Ozan Ergin'de gördük...
Savunmada Sanchez'in oyun liderliği ile başlattığı akınlarda Barış ve Yunus'un hareketli oyunu rakibi zorlarken, Sara'nın da yaratıcılığı pozisyonların oluşmasında etkiliydi. İşin savunma tarafında ise Torrera'nın yanında konsantre bir Lemina rakip için geçilmez bir duvar oluşturuyordu ki Sanchez ve Abdülkerim'in işi daha da kolaylaşıyordu.
İlk yarıya bir farkla önde girmişti Galatasaray ama sanki ikinci yarıya iki farkla başlar gibi rakip kendi sahasından çıkarken kapılan bir topta Yunus'un asistinde Osimhen'le golü buldu. Sonrasında zaten ev sahibi katı savunmayı bırakınca, Okan Buruk'un takımı daha kolay gol şansları yarattı da Sara biraz dikkatli olsa, fark çok daha açılabilirdi. Özellikle Osimhen'in rakipleri çalımlarla "alaşağı" edip, Brezilyalıya "al da at" pasını Sara "kabiliyetsizce" auta yolluyordu. Barış'ın pasında Motta'nın topuğu jeneriklikti, Ahmed'in Okan'ı iki kere de geçemeyip, Barış şutunun savunmadan dönmesi ve oyun biterken Mertens-Ahmed korner iş birliğinde Lemina'nın volesi de futbolun seyri adına unutulmaz anlardı...
Galatasaray zor geçmesi beklenen deplasmandan 3 puanı alırken, galibiyeti de Kolombiyalı El Patron Sanchez'in yeni doğan oğluna armağan ediyordu topçular...
Stat: Samsun 19 Mayıs Stadyumu
Hakemler: Ozan Ergün, Mehmet Emin Tuğral, Candaş Elbil
Samsunspor: Okan Kocuk, Zeki Yavru (Ali Tarkan dk. 90+1), Lubo Satka, Yunus Emre Çift (Soner Gönül dk. 90), Rick van Drongelen, Flavien Tait (Soner Aydoğdu dk. 77), Olivier Ntcham, Arbnor Muja (Kingsley Schindler dk. 77), Carlo Holse, Emre Kılınç (Muhammet Ali Özbaskıcı dk. 90), Marius Mouandilmadji
Yedekler: Halil Yerel, Taha Tosun, Nanu, Bedirhan Çetin, Dimata
Teknik Direktör: Thomas Reis
Galatasaray: Fernando Muslera, Sallai (Ismail Jakobs dk. 83), Davinson Sanchez, Abdülkerim Bardakcı, Eren Elmalı, Lucas Torreira (Berkan Kutlu dk. 87), Mario Lemina, Yunus Akgün (Ahmed Kutucu dk. 82), Gabriel Sara (Dries Martens dk. 83), Barış Alper Yılmaz, Victor Osimhen (Alvaro Morata dk. 74)
Yedekler: Günay Güvenç, Carlos Cuesta, Metahan Baltacı, Eyüp Aydın, Yusuf Demir
Teknik Direktör: Okan Buruk
Goller: Yunus Akgün (dk. 14), Victor Osimhen (dk. 47) (Galatasaray)
Sarı kartlar: Olivier Ntcham, Rick van Drongelen (Samsunspor), Eren Elmalı, Gabriel Sara, Roland Sallai, Ismail Jakobs (Galatasaray)