Penaltı mıydı
Burak'ın pozisyonu? Değildi tabii ki... Çok mu önemi var bizim bunu dillendirmemizin, hiç de yok. Aslında,
Aykut Kocaman'ın artık klasikleşmiş deyimiyle başlarsak cümleye "3 Temmuz süreci"yle uykudan uyandığınımız kirlenmiş futbol dünyasında
Bülent Yıldırım'ın çaldığı düdük, zurnanın son deliği mahiyetinde. Zaten saçma sapan bir gidişatı olan derbinin, aklı selim bitmesi düşünülemezdi, tartışmalı bir pozisyon tam da "cuk" oturdu maçın sonuna...
Lig tarihimizde daha önce örneğine pek rastlanmayan-belki de ayarlı fikstürlerdendir- sezonun ikinci haftasında oynanacak derbi için Galatasaray ve Beşiktaş karşı karşıya geldi İnönü stadında. Bir yanda "bol keseden" para saçan Galatasaray, diğer tarafta Feda sloganıyla "kemerleri sıkan" Beşiktaş. Parasal yönden küçülen Beşiktaş, iç sahada tek forvet, 4 defans ve 5 orta saha ile çıkınca Galatasaray'ın karşısına, mantalite olarak da geriye gittiğinin işaretlerini verdi. Rakibin kadrosunu İnönü koridorlarında duyan Galatasaraylı topçuları,
Fatih Terim bile bu kadar motive edemezdi.
Samet Aybaba, önde götürdüğü derbiyi tartışmalı penaltı ile berabere bitirdiği ve galibiyeti kaçırdığı için hayıflanıyordur belki ama onun Galatasaray'a başlamadan ikram ettiği maçı, sarı-kırmızılı defans oyuncuları ellerinin tersiyle ittiler, bunu da bir kenara not etmeli.
Geçen sene elde edilen şampiyonlukta büyük pay sahibi olan
Eboue-Ujfalusi-Semih-Hakan geri dörtlüsü belki 10-15 maçta yapmayacakları hataları tek maça sığdırmayı "başarınca" rakibe güven verdiler, maçın da kendi takımları adına zora girmesine vesile oldular.
Semih'in rakibin atak yaptığı bir anda kendi yarı alanında top sürme girişimi, ki stoperin işi değildir o,
Hakan Balta'nın kale çizgisine iki adımda topu ayağına dolaştırması,
Elmander'in ve
Umut'un ceza sahası içinde "ekstra" pas tercihleri maçı kafalarının içinde bitirdiklerini gösteren örneklerdi: "
Bu çoluk çocuktan oluşan Beşiktaş'ı nasılsa yeneriz"... İş ciddiye alınsa, 15-20 dakika yüksek tempoda baskı kurulsaydı
Cenk'in kalesinde derbiden güler yüzle ayrılacak takım Galatasaray olacaktı ama "nakavt" edecek darbeyi vuramayınca Galatasaraylı oyuncular, rakibi cesaretlendirdiler ve siyah-beyazlıların kafasına "acaba?" sorusunu sokup, kolayı zor ettiler kendi elleriyle.
Yıldız oyuncu transferi "çift taraflı bıçak" gibidir, takıma gelişi, ortama adapte olması, maç içi katkısı yönetimi ve hocayı "vezir" ederken, uyum sorunu yaşaması ve sahada "yokları oynaması" bu transfere eli değenleri "rezil" eder. Büyük patırtılarla gelen
Hamit ve
Amrabat'in "namlarına" yakışır performans sergileyememeleri, Galatasaray "seyircisi" ve "sempatizanlarında" şimdiden homurtular başlattı bile. Lakin,
Hamit'in Real Madrid'de bir sezon kulübeyi ısıttığı ve maç eksiği olduğu,
Amrabat'ın salı-pazar-çarşamba oynanan bir sezondan sonra ulusal takımla olimpiyatlarda yaz aylarında mücadele ettiğini de "hafifletici sebepler" olarak aklımızdan çıkartmamalıyız. Avrupa Şampiyonasında oynayan
Elmander, eski performansını aratmıyor mu sizce? Ligin yanında Şampiyonlar Ligi başarısı hedefleyen
Fatih Terim, muhakkak ki kaçan 2 puana yanmıştır ama oyuncularının erken form tutmalarından ziyade "arap atı" misali haftalar ilerledikçe açılmalarını tercih ettiği süphe götürmez bir gerçektir....
Stat: BJK İnönü
Hakemler: Bülent Yıldırım, Cem Satman, Erdinç Sezertam
Beşiktaş: Cenk Gönen, Hilbert, Sivok, Escude, Uğur Boral, Holosko (Dk. 87 Mehmet Akyüz), İbrahim Toraman, Olcay Şahan, Veli Kavlak (Dk. 89 Oğuzhan Özyakup), Fernandes, Mustafa Pektemek (Dk. 55 Batuhan Karadeniz)
Galatasaray: Muslera, Eboue, Semih Kaya, Ujfalusi, Hakan Balta, Hamit Altıntop (Dk. 59 Aydın Yılmaz), Selçuk İnan, Melo (Dk. 46 Amrabat), Emre Çolak, Elmander (Dk. 65 Burak Yılmaz), Umut Bulut
Goller: Dk. 8 Melo (Kendi Kalesine), Dk. 43 ve 51 Holosko (Beşiktaş), Dk. 20 Elmander, Dk. 45 Umut Bulut, Dk. 86 Selçuk İnan (Penaltıdan) (Galatasaray)
Sarı kartlar: Dk. 74 Olcay Şahan, Dk. 84 Batuhan Karadeniz, 90+4 İbrahim Toraman, 90+4 Mehmet Akyüz (Beşiktaş), Dk. 81 Selçuk İnan, Dk. 90+5 Aydın Yılmaz (Galatasaray)