31 Ocak 2013 Perşembe
29 Ocak 2013 Salı
Meyve Hali
"Ünal Aysal'ı buradan tebrik ediyorum. Ünal başkan, çilek demişti meyve halini satın aldı, meyve halini."
Sinan Engin
Televizyon Yorumcusu
Galatasaray'ın Sneijder ve Drogba transferlerini överken
28 Ocak 2013 Pazartesi
Galatasaray.2 Beşiktaş.1
- TT Arena'dan en son Fenerbahçe galibiyetinin keyfiyle ayrılan Galatasaray taraftarı aradan sadece 40 gün geçmesine rağmen, bu sefer çok değişik heyecanlarla mabedine geri döndü. Memleketimin korsanı da 6 gün önce geleceği kesinleşen Hollandalının atkılarını ilk maçta tezgaha yetiştirerek Türkiye'nin nasıl bir tekstil ülkesi olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi.
- Stada girdiğimizde Sneijder'ın etkileri buram buram hissediliyordu. Doğu tribün önüne açılan "Burası Galatasaray! Wesley efsane olmak için yüreğini ortaya koymalısın" pankartıyla taraftar Quaresma, Lincoln benzeri vakaların akıllarında olduğunu belirtiyordu. Yumruk şov için tribünlere ilk çağrılan isim de henüz Sneijder değil.
- Şahsi olarak şunu söyleyebilirim, eskiden maç öncesi oyuncular ısınırken hep gözüm Hagi'de, onun şut antrenmanını izlerdim. O zamandan bu yana ısınmalarda dikkatle izlediğim bir oyuncu olamadı ne yazık ki. Umarım Sneijder maç öncesi keyfimizi de geri getirir.
- Takım daha santra yapılmadan, sahadaki hareketlerinden maça ayrı bir motivasyonla hazırlandığını belli ediyordu. Başta Melo ve Muslera olmak üzere tüm oyuncular birbirlerini maça hazırlamaya çalışıyordu.
- Bu gazlamanın etkisini erkenden gördük. Baskıyla maça başlayan Galatasaray daha 3.dakikada golu bularak işini çok kolaylaştırdı.
- İlk yarı tribünün de desteğiyle oyunun hakimiyeti birçok iç saha maçında olduğu gibi yine Galatasaray'daydı. Göze batan isimler eski günlerine benzer şekilde tekmeye kafa sokarcasına oynayan Melo, defansın vazgeçilmezi Semih, ciğerine ciğer katan Hamit ve rakip defansı geçen sene olduğu gibi rahatsız eden Elmander'di. .Maç oynanırken tribündeki taraftarın ise aklında hep 2. golu bulup skoru garantiye alarak bir şekilde Sneijder'i izlemek vardı.
- Beklenen gol de soyunma odasına gitmeden hemen önce gelince devre arasında taraftara Sneijder'in kaçıncı dakikada gireceği ile ilgili konuşma fırsatı doğdu.
- Fatih Terim de taraftarın gönlünden geçeni çok iyi bildiği için hemen 2.yarının başında Engin'le birlikte Sneijder'i ısınmaya yolladığında tribünler gol olmuşcasına ayaklandı. Böyle bir anı Real Madrid - Zürih maçında Cristiano Ronaldo'nun ısınmaya çıktığında yaşamıştım, bir anlık dejavu oldu.
- Millet aşık aşık Sneijder'in açma germe hareketlerine bakarken, Beşiktaş tam zamanında şaplağı yapıştırıp herkesi gerçek dünyaya geri döndürdü.
- Aslında o golun ardından Sneijder girmez diye düşünmüştüm ama Fatih Terim kafasındakinden vazgeçmedi, Engin'le birlikte yeni yıldızı da oyuna alarak vuslatı gerçekletirdi.
- Yine Hagi'yle kıyaslama ihtiyacı hissedeceğim ama; Hagi denince aklıma gelen ilk şeylerden biri de Sami Yen'deki ilk maçı olan, arabada şehirlerarası yolda giderken radyodan dinlediğim Galatasaray-Trabzonspor karşılaşması ve o maçta attığı attığı frikik goludur. Acaba yıllar sonra bugünkü sahne de akıllarda yer edecek mi, "Karlı bir İstanbul akşamı Beşiktaş maçıydı, oyundan Emre çıkmıştı..." diye başlayan hikayeler anlatılacak mı?
- Lakin gerine gerine ağız tadıyla Sneijder'i izlemek Melo'nun gördüğü kırmızı kartından sonra başka bahara kaldı. Fatih Terim hala manasını çözemediğim Elmander-Hakan Balta değişikliğine gidince, Sneijder asıl mevkisi olmayan forvete geçti ve zaten formsuz olan, bir de üstüne alışık olmadığı sol açık mevkisinde oynayan Hakan Balta ile pas alışverişi yaparak pozisyon üretmek zorunda kaldı.
- Umarım yanılıyorumdur ama bazı pozisyonlarda oyuncuların Sneijder'e pas vermeyi tercih etmediğini hissettim. Özellikle Riera'nın sol kanattan yaptığı bir atakta yayda Sneijder boştu ama o gereksizce çalım atmayı denedi.
- Kırmızı karttan sonra, yazın oynanan Süper Kupa finalinde Fenerbahçe'ye karşı 10 kişi kalan Galatasaray'ı gördüm sahada. UEFA finaliyle ilgili çekilen belgeselde Fatih Terim'in 10 kişi kalma ihtimaline karşı antranmanda 10 kişiye göre de taktik çalıştırması yaptırdığını görmüştüm. Sanırım bu çalışma aynı şekilde devam ediyor.
- Hakeme de çok ufak değinmek istiyorum. Kişisel fikrim futbolun mücadele oyunu olduğu ve biraz sertliğe müsaade edilmesi gerektiğidir. Tolga Özkalfa gelene geçene faul çaldı ama hiçbir faule kart göstermedi. Kırmızı kartı bile 2 kere göstermek zorunda kalması kontrolu kaybetme göstergesiydi. Kırmızı karttan sonra ise kartlarını bolca kullanarak uygun bir fırsatta Beşiktaş'ı da 10 kişi bırakma eyyamında olduğunu hissettim.
- Maç sonu kutlamalarda takımın Sneijder'i de katarak yaptığı sevinç görüntüleri maç sırasında oluşan önyargımı biraz olsun hafifletti. Soyunma odasına giderken bizim Hollandalı da herkes gibi Abdürrahim Albayrak'tan elbette ki nasibini aldı.
- Maçtan çıktık, otoparka doğru gidiyorduk ki bir başka bomba yayıldı etrafa. Antalyaspor maçıyla aynı gün bizimle ilgili plan yapmak isteyenlere bir mazeretimiz var: "Bu akşam Drogba'yı izlemeye gidiyorum da..."
26 Ocak 2013 Cumartesi
Cantona'nın Rolls Royce'u
Eric Cantona artık futboldan öte bir figür oldu, bunu bilmeyen kalmadı. Ünlü Fransız geçtiğimiz günlerde Amerikalı meşhur grafiti üstadı "JonOne"ı davet edip, 84 model Rolls Royce'unu boyatıp kimsesizler yararına çalışmalarda bulunan Abbe Pierre vakfının açık arttırmasında satışa sunmuş. Müzayedede 125 bin euroya alıcı bulunan arabadan topladığı parayı da vakfa hediye ederken "Rolls Royce'lar zenginliğin sembolü, ben de zenginin malını fakire vererek, memleketteki zenginlerin kimsesizleri görmesini istedim" diye niyetini açıklamış...
Ajax'ın Kaleci İdmanı
Futbola taktik teknik yönden bir çok yenilik getiren Hollanda'lılar, şimdi de kalecilerin penaltı kurtarışları üzerine çalışmaya başlamışlar. Ajax kulübü idmanlarda üzerinde kamera olan gözlükleri kalecilerine taktırıp, onların topu görüş açıları ve refleksleri hakkında bilimsel çalışmalarla file bekçilerini yetiştirmeye başlamış. Bu çalışmaların meyvesi de görülüyor: Kaleci Kenneth Vermeer, bu sezon Hollanda liginde Ajax kalesine atılan 3 penaltının 3ünü de kurtardı...
Arkadaşının Aşkı
Kim Kimden Kime #18
- Transfer dönemleri lig dönemi kadar heyecanlı, kimisi için de maçlardan da öte adrenalinin tavan yaptığı zamanlardır. Biri ortaya bir söylenti atar, o diğerini bunu "ballandırarak" anlatır, başkası üstüne bir kaç yorum katar ve futbol gündemi birden değişiverir. Umutsuz yaşamak "beş para etmez ya", o gelecek, bu gelecek ümidiyle gazete almak, televizyon başına geçmek yahut interneti açmak paha biçilmez olsa gerek. Transfer aylarında aktif olan "Kim Kimden Kime" başlığını da tekrar "tozlu raflardan" çıkarıp, biz de duyduğumuzu, okuduğumuzu yazalım buralara dedik...
- Bizim gurbetçi Barış Özbek, takımın çalkantılı dönemlerinin kurbanı olmuş, Trabzonspor'a yollanmıştı. Orada da şanssızlık yaşadı, sakatlandı ve "kadronun değişmezi" olamadı, unutuldu gitti. Bugün öğrendim ki tekrar "Almanya acı vatana" dönmüş. Barış, 2016 senesine kadar Union Berlin'le anlaşmış. Bir çok taraftarın aksine severdim Barış'ı, yolu açık olsun...
- Yunan Gekas, Akhisar Belediyespor'a transfer olmuş, Egeliler mutlu olurken, Karadenizliler üzülmüştür. Gekas Samsun'u, Samsunlular da Gekas'ı çok sevmişti, keşke kırmızı-beyazlılar biraz çaba gösterip alsalardı Yunan golcüyü, takımı dipten yukarılara doğru çıkmasında büyük katkısı olurdu.
- Samsunspor'dan ayrılırken "Ben burayı çok sevmiştim ama kızıma ve nişanlıma daha yakın olmak için Türkiye'den ayrılıyorum. Bir gün tekrar geri döneceğim" diyen Simon Zenke'nin memleketimizden ayrılığı pek uzun sürmedi ve İstanbul Büyükşehir Belediyespor'a transfer oldu. Bülent Korkmaz da son ayların modası "kontraya iyi çıkabilen takım" yaratma hevesine girmiş anlaşılan...
- Keita, Şanlıurfaspor yolundaymış, hatta imzanın an meselesi olduğu yazılıyor. Urfa'ya büyük heyecan getireceği kesin, sene başında bizimkiler biraz zorlamışlardı ama olmadı transfer, TT Arena'da oynayamaz mıydı, hem de nasıl kaldırırdı ayağa tribünü...
- Drogba'nın menajerlerinin İstanbul'da olduğu hatta transferinin Beşiktaş maçından sonra açıklanacağı haberini okudum sosyal medyada... Olur mu?
- Casillas sakatlanınca "paçaları tutuşan" Mourinho, Sevilla'dan Diego Lopez Rodriguez'e transfer etti. "Bana Adan yeter" diyordu Portekizli bir aralar ama...
Futbolcular Arkadaşlık Sitesinde
İngilizler sanal aleme geçiş yapmışlar da bizim kiler ne alemde acaba?
Şanslı Ronaldo
"Ronaldo şanslı bir herif, her seferinde en ön sıradan bilet bularak Messi'nin ödül alışını seyrediyor."
Zlatan İbrahimovic
PSG'li Futbolcu
Ronaldo'nun Messi'ye kaybedişini espirili şekilde anlatırken
24 Ocak 2013 Perşembe
Avrupanın En Soğuk Takımı
Kaç derece soğukta futbol oynarsınız?
-3 yahut -5 ?
Finlandiya'nın Kuzey kutbuna en yakın bölgesinin takımı olan Rovaniemen Palloseura idmanlarını -14 derecede yapıyor, maç günleri çoğunlukla da termometre -17 ve -18leri gösteriyor.
Yerel futbolcular belki bu soğuk havalara alışık da, takımda 3 Nijeryalı, 1 Meksikalı ve 1 El Salvadorlu'nun olmasına ne demeli?
Messi Flamengo'da!
Futbolcunun eline formayı tutuştur, omuzuna sarıl ve sırıtarak pozu ver... Sonra da fotoyu gazeteye maille ve manşeti patlat: X futbolcu Y takımında!
Memleket basının en sevdiği klişelerdendir yukarıdaki senaryo transfer mevsiminde...
Şimdi Messi ne alaka diyecek olursak, Barcelona'da yaşayan restoran sahibi Benehilton Alves, Messi'yi görünce taraftarı olduğu Flamengo'nun formasını Arjantinliye vermiş ve hatıra pozu çektirmiş, paylaşım sitelerinde yayınlamış, altına da gerçekçi bir yorumda bulunmuş:
"Messi, bizim takımda ancak 38 yaşına geldiğinde oynar"
Futbolcular Mı Sadece Maç Kazandırır?
Futbol sadece 22 topçunun oynadığı bir oyun mudur? Maçların kazanılmasında sadece beyaz çizgilerle işaretlenmiş alanın içindekiler mi etkilidir? Hocaların ve taraftarın maçın gidişatına etkisi tartışılmaz tabii ki ama ya saha kenarındaki top toplayıcılar? Kimisi el çabukluğu ile bazen takımına gol attırır, kimisi de boş kaleye giden topu sahaya girerek durdurur. İşte dün geceki Capital One Cup ya da bilinen adıyla İngiltere Lig Kupası yarı final maçında Swansea City'li 17 yaşındaki Charlie Morgan da takımının peri masalına katkıda bulunan top toplayıcılardan oldu. 2-0'lık karşılaşmanın rövanşında durum golsüz devam ederken, auta giden bir topu eline alan ve Chelsea'li Eden Hazard'a vermemek için üzerine yatan genç taraftar, Belçikalıyı sinirlendirip tekme yeme pahasına "oyundan zaman çalıp" takımına final yolunda destek olmakla kalmadı, bir de mavi beyazlı ekibin son 10 dakikayı sahada bir kişi eksik tamamlamasını sağladı. 6 senedir top toplayıcı olarak saha kenarında bulunan ve babası da kulübün hissedarlarından olan Charlie aslında maçtan önce yazdığı tweette niyetini de açıkça belli ediyordu: " Top toplayıcıların kralı final sahnesini sergilemek için geri döndü. #zaman çalmaya ihtiyaç var"
Yaptığı olayla İngiltere'de gündem yaratan ve birden 75 bin cıvarında Twitter takipçisi yaratan Charlie ile hakemden kırmızı kart görerek oyun dışı kalan ve muhtemelen 5 maç ceza alacak olan Eden Hazard'ın maç sonu Chelsea soyunma odasında buluşup birbirlerinden özür dilemeleri ise istenmeyen mevzunun "mutlu sonu" olarak gecenin kapanışı oldu...
22 Ocak 2013 Salı
Di Canio ve Taraftar
İngiltere'de hafta sonu başlayan yoğun kar yağışı bir çok 1.lig maçının oynanmasını engellerken, Swindon Town menajeri Di Canio'nun çağrısıyla kırmızı-beyazlı taraftarlar bir gece önceden sahayı temizleyerek, ertesi günkü 2-0lık galibiyette pay sahibi oldular. "Bu durumla baş etmek oldukça zordu- kar birden yağmıştı ve acil bir durum olmuştu. Taraftara çağrı yaptık, öncelikle 60 kişi vardı ama birden 200 kişi oluverdi karların üzerinde. Bu fedakarlığa karşılık pizza sipariş ettik ama bir dakika içinde kutular boşalınca yeterli olmadığını anladık" diye durumu gülerek anlatan başarılı çalıştırıcı, maç günü de soyunma odasında oyuncularını taraftar adına oynamaları için motive ettiğini belirtti. İşte bizim gün be gün "modern futbola" kurban verdiğimiz ve özlediğimiz "güzel oyun" bu...
UEFA'dan Ajax'a Ceza
Bugs Bunny Pijamaları
Manchester United'lı Anderson, Patrice Evra, van Persie ve Alexander Buttner, Katar seyahatinde Bugs Bunny'li pijamalarıyla uykuya dalmaya hazırlanan ana okulu çocukları misali...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)