Beşiktaş galibiyeti sonrası oynansaydı Çaykur Rizespor maçı, derbi moraliyle dertsiz tasasız bir hazırlık haftasının ardından çok rahat kazanılıp, üç puanla bitirilecekti 2014-2015 sezonun ilk yarısı. Ne Burak ve Semih sakat olacaktı, ne de Chedjou Afrika Kupasına gitmiş olacaktı... Ama, manasız bir şekilde devrenin son maçı oynanmadan verilen ara, topçuların tatile çıkması, sonrasındaki hazırlık kampı, orada oynanan ve Burak'ın, Semih'in, Koray'ın, Dzemaili'nin sakatlıklara kurban gittiği maçlar ve kadro kurma matematiği ile kafa yorulan bir Rizespor maç öncesi...
Üç gün evvel oynanan Diyarbakır Belediyespor maçında test edilen Melo-Hakan ikilisi hocadan kırık not alınca, sağlık ekibi fazla mesai yaparak Koray Günter'ı yetiştirdi pazar gecesine de bir de sürprizi vardı doktor arkadaşların, Burak Yılmaz da oynayacak duruma gelmişti. Hamza hoca işler rayında giderse, riske etmeye hiç niyeti yoktu golcüsünü ama Galatasaray maça öyle bir başladı ki, hatta isim verelim Sneijder öyle istekli bir oyun oynadı ki ilk devre 2-0 bitti ama defans arkasına atılan toplarda Burak olsa, skorbordda 5-0 yazması olmayacak iş değildi.
Umut ilk yarıda olduğu gibi ikinci devre de kaçırdıkça tribünlerdekilerin "ah Burak olsa şimdi" serzenişi, kulübede maçı seyreden Burak'ın da "Şu maça girsem de bu dağınık defansa iki tane atsam" hayaliyle örtüşünce, daha sonra Hamza hocanın belirttiği gibi, Burak'ın maça girme ricasını hoca kıramayınca, güle oynaya giden maç birden Burak'ın oyuna adım atmasını takip eden 3 dakika içinde kabusa dönüverdi. Devre arası kampında River Plate karşısında maçın sonlarına doğru attığı deparda baldırından kas çekmesiyle sakatlanan Burak Yılmaz, dün gece maça girdikten sonra daha topa dokunmadan atılan uzun pasa yaptığı koşu sonrası yere yığılıverdi... Prandelli faciası sonrası takımın başına gelerek kara bulutları dağıtan, puanları toplayan Hamza Hamzaoğlu en kritik hatasını yapmıştı: İhtiyaç olmadan, hiç gerek yokken, sakatlıktan yeni kurtulmuş, belki tam kurtulamamış oyuncusunu oyuna sürmüştü. Kırmak istemedi belki Burak'ı, gözündeki oynama arzusunu gördü ama lider olmak karşısındakinin iyiliği için yeri geldiğinde onu kırmak, üzmektir...
Rahat kazanılan, farkın kaçırıldığı için üzülünesi gereken maç, Burak'ın üç dakikada sakatlandığı Rize maçı olarak biz taraftarın hafızasında kalacaktır.
Kuşkusuz takımın en yetenekli topçusu, kariyeri de bunu gösteriyor, kimsenin Sneijder ismine itirazı olamazken, Prandelli zamanında küstürülmeye çalışıldı,yedek bırakıldı, medyada Sneijder düşmanlığı pompalandı ve devre arası satılacak konuma gelmişken Hollandalı yıldız, Hamza hocanın gelişi ile tekrar yüzü gülmeye başladı. Hafta içi kupada oynanan Diyarbakır Belediyespor maçında takım arkadaşlarının isteksizliği, hakemin vurdumduymazlığı kızdırmış Sneijder'i ve oyundan alınırken, soyunma odasına gitmesi çakal gazetecilere malzeme olmuştu. Rize maçına çok istekli çıktı 10 numara, topla buluştuğunda hep tehlike yarattı Serkan'ın kalesinde, ustaca bir gol attı, bir de nefis bir asist yaptı Bruma'ya ama Umut'un, Bruma'nın, Telles'in futbol zekası Wesley'e yaklaşabilseydi, daha zevk alacaktı Hollandalı oynadığı oyundan. Dün gece Sneijder'i izlerken, Hagi'nin Ergün'ü, Hakan Ünsal'ı, Filipescu'yu azarladığı maçlar aklıma geldi, bağıra çağıra maç içinde pozisyon almayı öğretiyordu takım arkadaşlarına efsane Hagi... Hamza hoca bir bölgeye sabitlemeyip, bir de serbest bırakınca saha içinde 10 numarasını, böyle tadından yenmez bir 90 dakika seyrettik biz de...
Felipe Melo:
Biz sevdikçe, arkasında durdukça, dışardan Melo eleştirileri de artıyor da şüphe götürmez bir gerçek var o da takımın hamalı Felipe Melo olduğudur. O iyi oynarsa Selçuk daha iyi oynuyor, Sneijder daha rahat hareket ediyor, savunma daha güvenli karşılıyor rakip defansı. İlk geldiği sezon ekstra işler yapıp, bolca da gol atınca, hep akıllarda o performans var ama Melo'nun tek işi var: Savaşmak... O da bunu hakkıyla yerine getiriyor... Boşuna demiyoruz, Felipe Melo'nun askerleriyiz diye...
Koray Günter:
Bir sene önce devre arasında "bir kamyon dolusu" transferle birlikte Galatasaray formasıyla tanıştı Koray. O günden bugüne kadar çok az şans buldu, yetenekliydi ama gösteremedi kendisini, ne Mancini, ne de Prandelli güvendi. Başakşehir maçında zorunluluktan Hakan'ın partneri olmuştu Koray da o maç kim iyi oynadı da Koray oynasındı.Semih'in sakatlığı, Chedjou'nun Kupa yolcusu olması genç stopere bir şans verdi, o da dün gece bu imkanı iyi değerlendirdi. Uyum içinde savundular Muslera'nın kalesini Hakan'la, sadece savunmakla kalmadı, oyun kurmada da maharetli olduğunu gösterdi Koray. Savunmacıya ihtiyaç duyulan bu dönemde önce Eskişehir kupa maçı, ardından Bursa maçında sergileyeceği başarılı performans Koray'ı savunmanın vazgeçilmesi yapabilir, Chedjou döndüğünde formaya hasret kalabilir.
Hakemler: İlker Meral, Orkun Aktaş, Hakan Yemişken
Galatasaray: Muslera, Sabri Sarıoğlu, Koray Günter, Hakan Balta, Telles, Bruma, Selçuk İnan, Melo (Dk. 86 Sinan Gümüş), Emre Çolak, Sneijder, Umut Bulut (Dk. 78 Burak Yılmaz-Dk. 81 Hamit Altıntop)
Çaykur Rizespor: Serkan Kırıntılı, Koray Altınay, Orhan Ovacıklı, Sylvestre, Eren Albayrak, Tevfik Köse (Dk. 46 Sercan Kaya), Kıvanç Karakaş, Obraniak, Holosko (Dk. 78 Kağan Söylemezgiller), Ümit Korkmaz (Dk. 80 Liban Abdi), Deniz Kadah
Goller: Dk. 7 Sneijder, Dk. 44 Bruma (Galatasaray)
Sarı kartlar: Dk. 53 Orhan Ovacıklı (Çaykur Rizespor), Dk. 88 Selçuk İnan (Galatasaray)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder