Gladyatörlerin kendilerine ait odalardan çıkıp, kan ve vahşete susamış seyircilerin çığlıklarını dinleye dinleye arenaya doğru yürüdükleri uzun tünellerin geçmişte kaldığını düşünüyorsanız, fena halde yanılıyorsunuz zira Kızılyıldız'ın taraftarlar arasındaki deyimiyle Maracana'sı ya da resmi adıyla Rajko Mitic Stadına gelmeden futbolcular da eski çağ savaşçıları gibi 2 dakikalık tüneli geçerek seyircilerin karşısına çıkmak durumundalar.
Kızılyıldız'ın stadı UEFA'nın belirlediği kuralları yerine getirmek için son yıllarda oldukça fazla "modernleşti" ama tek değişmeyen şey futbolcuları yeşil zeminle buluşturan 1963 yılında yapılan tünel kaldı.
Peki bu tüneli eşsiz kılan nedir? Rajko Mitic stadının soyunma odaları diğer stadyumlardan farklı olarak stadyumun dışında bulunuyor ve oradan yeşil sahaya yürümek oldukça zaman alıyor ve hakemin ilk devreyi bitiren düdüğü ile ikinci yarıyı başlatan düdüğü arasında geçen 15 dakikalık zamanın sadece 11 dakikası soyunma odasında geçirilebiliyor, kalan süre tünel içinde yürümek için harcanıyor.
Stadın dışındaki binada formalarını üstlerine geçiren topçular, Avrupa'nın en uzun yolu kabul edilen 240 metrelik yolu yaklaşık olarak 2 dakikada yürüyerek koşu pistini geçip, stadın yarısını da geride bırakıp, maç önü seremonide taraftarla buluşabiliyorlar.
Tabii, Maracana'nın tünelinde yürümek pek de konforlu olmasa gerek zira, sıvasız beton duvarlardan oluşan tüp şeklindeki tünelde yol boyu etrafta yer alan kırmızı-beyaz grafittiler, zaten daracık yolu daha da sıklaştıran sıra halindeki polisler, uzun boylu topçuların başlarını çarpmamak için eğilmek zorunda kalacak kadar alçak tavanı ve tribünlerden gelen tezahüratlar ile ses bombalarının patlama sesleri maç başlamadan ev sahibi Kızılyıldız'ı psikolojik olarak da öne geçiriyor. Tünelin karanlığına alışan futbolcuların gözleri stadın ışıklarına açılan kapıdan çıkınca, seyirciler arasında yürüyüp, ringin ışıklı ortamına ayak basan boksörler gibi kamaşmakta...
Maçın stresi bir yana, kafalardaki düşüncelerle de baş başa tek sıra halinde bu bitmez yolda iki dakika yürümek de hiç bir rakibin istemeyeceği durumdur.
Mevzuyu daha da zorlaştıralım mı? Tünelin çatısı ile üstünde bulunan ultraların bağırmaları ve zıplamaları ile titreyen beton sadece 15 cm kalınlığında...
Ev sahibi Kızılyıldız stada ana tünelden giriş yaparken, deplasman takımları farklı bir taraftan giden sol tünelden maça çıkmaktadırlar ki orada üstlerinde iki sıra halinde tribün ve üzerinde kırmızı-beyazlı taraftarların tepiştikleri kapı yer almakta. Tünelin iki ucunda yer alan özel polis kuvvetleri, futbolcular ile taraftarlar arasında tampon görevi görürken, önemli maçlarda rakip takım oyuncuları tünelin bitiminde bir müddet daha koruma altında yürümek zorunda, zira sahaya çıktıkları yer ev sahibinin meşhur Delije grubunun adının yazılı olan kalenin arkası...
Arkalarındaki duvarlarda da hayatını kaybeden taraftar, futbolcu ve ünlü Sırp kahramanların adları yazılı bulunmakta.
Bu "ürpertici" tüneldeki yolculuğu nihayete erdirip, reklam panolarına ulaşan futbolcuların derin bir nefes çekmesi pek olağandışı olmasa gerek...
Rajko Mitic stadı eski bir yapı olmasına rağmen, önümüzdeki sezona yetişmek üzere çatısının yapımı için de proje hazırlanmış bile. Kapılarını taraftara ilk açtığı yıl 8 bin koltuk ve 20 bine yakın taraftara ev sahipliği yapan bu "arena"nın 110 bin taraftarı da barındırdığı rivayet edilmektedir ki bu yüzden dünyanın en büyük stadı olarak görülen Brezilya'daki Maracana'nın adını kullanıyor kırmızı-beyazlı taraftarlar mabedlerinden söz ederken.
Uzun yıllar UEFA'nın stadyum denetçisi olarak çalışan Scott Struthers için bu "ilginç" stadyum özel anlam ifade etmekte. "Stadı kendi haline bıraktıkları oldukça açık. 1991'de Marsilya karşısında Şampiyon Kulupler Kupasını kazandıktan sonra 110 bin kapasiteli tribünü koltuklaştırmaya başlamışlardı ama o günden bugüne değişen pek bir şey olmamış..."derken, 10 sene arka arkaya UEFA'nın müsabakalarına katılmadıkları için UEFA'nın radarından kaçabilmişler. UEFA stadın belli bölümlerini geliştirmeleri için yazılar yollamış ama Avrupa Kupalarına katılmadıkları için kimse de denetim yapmamış.
"Zemin fena değil ama tuvaletler, kameralar, kontrol odaları, tribünler, ikaz levhaları gibi bir çok alan UEFA'nın gereksinimlerini karşılamıyor. Kırılan koltuk kırılmış olarak kalıyor, sahaya atıldıysa da artık orada eksik bir koltuk göze çarpıyor. Kale arkasındaki tribünlerde koltuk kırmaya alışık olan ultralara neden stadın koltuklandırıldığını anlatılması gerekir" diyor Struthers.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder