24 Ağustos 2022 Çarşamba

Ümraniyespor:0-1:Galatasaray


Düğün ve cenaze... Kimine göre Sezen Aksu albümü, kimine göre kült bir film, kimine göre de sadece iki kelime... Oysa geçen cuma gecesi insanı yaşamdan bıktıran İstanbul nemine karşı bir nefes gibi esen İkitelli rüzgarında Galatasaray'ın çiçeği burnunda transferi Abdülkadir'i anlatıyordu bu iki kelime: Düğün ve cenaze...

6 gün evvel rakibine hediye ettiği "gollük pasla" takımının 60 bin taraftarı önünde sahadan mağlup ayrılmasına sebep olan genç  stoper, cuma gecesi de benzer bir hata yapmış, kendisini diri diri "gömmek" için kazma küreklerini hazırlayanları durduran yan hakemin kalkan ofsayt bayrağı olmuştu... Ve maçın uzatma dakikalarında Rumen Gheorghe'un fileleri sarsmaya niyetli şutuna koyduğu ayak ile düğün çalgıcıları şenliğe çoktan başlamışlardı bile...

Hayat gibi değil mi bu ayak topu, 90 dakika içinde sevinci de üzüntüyü de, ümitleri de hayal kırıklıklarını da yaşayabiliyorsun...

Kağıt üstünde ev sahibi Ümraniyespor'un bir puan hayalini, iki hafta evvel Antalya'da yaptığı gibi "kolayı bulunsa takımdan sepetlenecekler" listesinin en başında olan Gomis bitiriyordu... "Bir aslan ailesini her zaman korur" derken, o ailenin bazı üyeleri daha geçen hafta kendisini "linçliyordu"...

Hayat işte... Yarın ne olacağını bilemezsin... Bugün seninle olanlar, yarın kuyunu kazmak için en başta sıraya girebilirler...

Okan Buruk için de geçerli yaşamın kuralı... Yaz başından beri "Galatasaray'ın evladı Okan gelsin" diye feryat-figan etrafı ateş içinde bırakanlar, daha üçüncü hafta Galatasaray'a teknik direktör aramaya başlayıverdiler. Üstelik iki deplasmandan alınmış 6 puan varken...

Neymiş, takım gol atmakta zorlanıyormuş, maç kazanılsa da az gol atılıyormuş... Oysa ki Seferoviç, Emre Akbaba'nın (ne yapsa taraftarın gözüne giremeyen evladımız) presinde kaptığı topu kaleye yollasa, rakip açılacak, takım rahatlayacak ve belki de goller peşi sıra gelecek... Aynısı bir hafta evvel Giresunspor karşısında yine erken dakikalarda Sergio Oliveira'nın serbest vuruşu direği değil de fileleri öpse, fark olacak maç "kısmetsizlik ve taraftar baskısı" ile kabızlığa dönmeyecek ve bugün ağıt yakanlar şimdi halay çekiyor olacaktı...

Hayatta her istediğini elde etmiş "şımarık" evlatlar sadece kendilerini düşünür, onlar için başkası yoktur, "ya olacak ya da olacak" vardır... Arzusu yerine gelmediğinde kendisine yıllarca bakana da sırt çeviriverirler pek ala... Yıllarca kazanılan kupalar ve elde edilen başarılarla "şımarmış" taraftar da nasıl maziye saygı duymayı unuttuysa, karşısında bir rakip olduğunu da düşünmez, "ya olacak ya da olacaktır". Alt ligde en takdir edilen topu oynayarak Süper Lige yükselip, deplasmanda Şampiyonlar Ligi için kadro kuran Fenerbahçe'yi son dakika elinden kaçıran Recep Uçar'ın çocuklarını da pek önemsemezler, "Bizim takım baş rolde, onlar da piyon" diye düşünür  sanki Yeşilçam filmi seyreder gibi ama dedik ya, hayat... Kimse piyon olmak istemez, sana zorluk çıkarır, savaşır, mücadele eder ve herkes kısacık yaşamında başrol kapma derdindedir.


Yeni kurulan bir takım, birbirinin adını yeni öğrenen futbolcular ve onların huyunu suyunu tanımaya çalışan bir teknik direktör... "Takım olmak" denen olgu hiç de kolay başarılabilir bir eylem değil ve en çok ihtiyaç duyulan şey de zaman ve bireylerin birbirine karşı saygı ve iyi niyeti... Seferoviç'in bencilce kaleye vurmak yerine Emre'ye gol attırmak istemesi, Mertens'in van Aanholt'a saha içinde koşacağı bölgeyi göstermesi, Boey'in son dakika şutu çıkarmak için kafayla "uçması", Gomis'in golüne en fazla oyundan alınan Seferoviç'in sevinmesi... Takımdaki iyi niyet örnekleri çoğaltılabilir; o halde tek eksik zaman... Zaman da her geçen gün bu yeni takımın lehine işliyor...

İnanç ve güven... Bunlar da güzel kelimeler değil mi sevgili renktaşlar... O halde biz de üzerimize düşeni yaparsak, hayat bize mayıs ayında davullarla zurnalarla bir eğlence neden hazırlamasın...


Stat: Atatürk Olimpiyat

Hakemler: Ali Şansalan, Samet Çavuş, Ata Yıldırım

Ümraniyespor: Serkan Kırıntılı, Serkan Göksu, Santos, Glumac, Lenjani, Oğuz Gürbulak, del Valle (Gheorghe dk. 56), Mrsic  (Gagnidze dk. 67), Avounou (Sackey dk. 66), Onur Ayık (Geraldo dk. 56), Bettaieb (Metehan Mimaroğlu dk. 85)

Yedekler: Orkun Özdemir, Mustafa Eser, Yunus Emre Mertoğlu, Emre Nefiz, Umut Nayir

Teknik Direktör: Recep Uçar

Galatasaray: Muslera, Boey, Nelsson, Abdulkerim Bardakcı, Patrick Van Aanholt, Torreira, Oliveira (Cicaldau dk. 85), Emre Akbaba (Mertens dk. 46), Yunus Akgün (Barış Alper Yılmaz dk. 85), Kerem Aktürkoğlu (Emre Kılınç dk. 65), Seferovic (Gomis dk. 78)

Yedekler: Okan Kocuk, Omar, Emin Bayram, Berkan Kutlu, Cicaldau, Kazımcan Karataş

Teknik Direktör: Okan Buruk

Gol: Gomis (dk. 87) (Galatasaray)

Sarı kartlar: Abdulkerim Bardakcı, Boey (Galatasaray), Serkan Göksu, del Valle, Sackey (Ümraniyespor)

Bizi dinlemek için:

🎧Spotify: https://spoti.fi/3dEqDKk

🎧Apple Podcast: https://apple.co/3wnELhH 

🎧Google Podcast: https://bit.ly/3dMEzlB

🎧ultras/Movement Blog: http://ultrasmovement.blogspot.com/

Hiç yorum yok:

Blog Widget by LinkWithin