2015 yılında Liverpool ile mukavele yapan Jurgen Klopp'tan herkes saha içine transfer beklerken o yanına iki hoca transfer etti: Performans antrenörü Andreas Kornmayer ve diyetisyen Mona Nemmer...
O da yetmedi, takımının gol portföyünü değiştirmek için Danimarkalı taç antrenörü Thomas Grønnemark’la da anlaştı...
Klopp işi daha da ileri götürüp, duran top etkinliği için sinir bilimcilerden oluşan neuro11 ekibiyle de anlaşıp, verimi arttırdı...
Alman hocanın takımdan ayrılması sonrası ile yerine gelen Arne Slot da Linkedin'den duran top uzmanı arayışlarına girmişti geçen aylarda...
Özellikle Premier Lig ekiplerinde buna benzer çalışmalar büyük hayranlıkla karşılanırken, trajikomik bir şekilde ülke spor medyasının "batıya açılan yüzü" genç yorumcu Emre Özcan kendi youtube kanalında Galatasaray'ın Beşiktaş'ı iki duran topla devirmesi sonrası Galatasaray'ın bu sene Süper Ligde attığı 29 golün 13ünü "duran toptan" atmasına "saçmalık" yakıştırması yapıyordu...
Klopp'u, Ancelotti'yi, Guardiola'yı, Bielsa'yı övebildiğimiz kadar yerli hocalarımızın da çalışmalarını takdir edebilsek keşke... Okan Buruk ve ekibi yurt dışında sıkça gördüğümüz çalışmaları yapamazlar mı? Bir takım duran toptan gol atamadığı haftalarda eleştiriliyorsa, maçları duran toplarla kazandığı zaman övgüyü hak etmiyor mu?
Zirvenin iki namağlup takımının kapışmasında, ev sahibi Galatasaray yine Osimhen ve Icardi'li forvet hattıyla başlarken oyuna, üç gün evvelki Elfsborg mücadelesinde "SOS" veren üçlü savunmayı Barış Alper takviyesi ile "dörtledi"... Savunma güçlendi de rakip sahada presi başlatan ve yaşına rağmen sahada basmadık yer bırakmayan Mertens'in yokluğunda orta sahayı boşlamak gerekiyordu. Okan Buruk da pek yapmadığını yaptı: topu rakibe bıraktı... Beşiktaş maç sonunda %60 oranında topla oynamıştı... Topu ayağında tutan, bolca pas yapan deplasman ekibi, ilk devre iki defa Muslera'nın kalesine gelebildi: 3. dakika ani bir atakta terse atılan topta Semih Kaan'ı geçemedi ve 43'te Silva'nın çaprazdan şutu Musera'yı buluyordu.
Galatasaray ise daha 5. dakikada Yunus'la öne geçeyazdı, pozisyonun kornerinde ise Sara'nın ortasında Osimhen'in kafası gelecek gollerin jeneriğiydi sanki. Çok fazla da beklemedi Galatasaray taraftarı gol sevinci için, Sara'nın ceza sahası yan çizgisinde serbest atışta ortasında Elfsborg maçında iki adımdan fileleri sarsamayan Sanchez bu kez kafayla Ersin'i üzüyordu.
Top Beşiktaşlıların ayağındaydı ama pozisyonları bulan Galatasaray'dı, köşeye sıkışan boksöre öldürücü darbeyi vurmadan araya giren boks hakemi misali Arda Kardeşler ortaya çıkıverdi. Icardi'ye atılan ara pasta rakibi Uduokhai'den önce top buluşan Arjantinli yere indirildiğinde, herkes penaltı diye ayağa kalkarken, o ise aut noktasını gösteriyordu. Oysa ki devre biterken Beşiktaşlıların kırmızı kart beklediği pozisyonda Barış'ın Immobile'ye müdahalesinden daha sert bir itme vardı Icardi'ye. Aslında verdiği kararına o kadar inanmamıştı ki, Sanchez'in Silva'ya müdahalesinde düdüğü çalamamıştı, kafasına hala Icardi'nin penaltısındaydı... Futbolun konuşulacağı derbide Arda Kardeşler durduk yere "ortalığı gerip" maç sonu filmin esas oğlanı olacaktı.
Oysa ki derbinin yıldızı Sanchez'ti, attığı golle takımını öne geçirmiş, rakibin gol ayağı Immobile'ye sahayı dar etmiş, yaptığı pas araları ile de Beşiktaş ataklarını keserken, bir de devre biterken kendi kazandığı topla bir atağa çıkışı var ki, Icardi iyi vursa asist yapacak, Icardi pası düşünse ikinci golünü atacaktı Kolombiyalı El Patron. İkinci yarı Muslera'nın koltuk altında geçen topta Silva'dan önce kontrol etmesi ve Immobile'ye atılan bir başka ara pasta araya girmesi gol değerinde müdahalelerdi.
Kaan'ın sakatlanması sonrası ikinci devre Jelert sola, Barış Alper sağ beke geçerken, genç Danimarkalı transferi sonrası gelen eleştirileri derbide gösterdiği performansla azaltıyordu. Deplasman takıkımı ilk 45 dakikaya nazaran daha çok geldi Muslera'nın koruduğu kaleye ama Sanchez, Abdülkerim ve Muslera geçilmez bir duvar oluşturmuştu. Deplasman takımı gol için ümitleniyordu...
Ve Beşiktaş'ın hayallerini yine Sara bitiriyordu: ceza sahası köşesinde kazanılan serbest atışta "kaş gözle" Osimhen'e atacağı yeri gösteriyor, Nijeryalı golcüye ise sadece kafayla dokunmak kalıyordu...
İkinci gol sonrası tekrar oyun Galatasaray'ın hakimiyetine geçmişti, Sallai, Osimhen, Kerem Demirbay ile sarı-kırmızılılar rakip kaleyi yoklarken, siyah-beyazlılar ise aradıkları pozisyonları bulmaktan uzaklardı. Ve maç biterken, Muçi'nin "kurtulmasına" vurduğu top, direğe çarpıp, jeneriklik bir gol olarak oyunun skorunu belirliyordu...
Stat: RAMS Park.
Hakemler: Arda Kardeşler, Ceyhun Sesigüzel, Süleyman Özay.
Galatasaray: Muslera, Kaan Ayhan (Dk. 51 Jelert), Davinson Sanchez, Abdülkerim Bardakcı, Barış Alper Yılmaz (Dk. 90+1 Metehan Baltacı), Torreira (Dk. 83 Kerem Demirbay), Sara, Sallai, Yunus Akgün, Osimhen (Dk. 82 Mertens), Icardi (Dk. 90+1 Batshuayi).
Beşiktaş: Ersin Destanoğlu, Svensson (Dk. 85 Onur Bulut), Uduokhai, Emirhan Topçu (Dk. 85 Tayyip Talha Sanuç), Masuaku, Ndour, Gedson Fernandes, Joao Mario (Dk. 68 Muçi), Rafa Silva, Semih Kılıçsoy, Immobile.
Goller: Dk. 13 Sanchez, Dk. 67 Osimhen (Galatasaray), Dk. 90+4 Muçi (Beşiktaş).
Sarı kartlar: Dk. 36 Kaan Ayhan, Dk. 45+1 Barış Alper Yılmaz, Dk. 62 Davinson Sanchez, Dk. 80 Torreira (Galatasaray), Dk. 67 Ersin Destanoğlu, Dk. 82 Emirhan Topçu, Dk. 89 Immobile (Beşiktaş).
1 yorum:
Ellerine sağlık Sabri hocam, maçı çok güzel özetlemişsiniz. Özellikle de giriş bölümünde duran toplarla ilgili kıyaslama ve ayrıntılar harika olmuş.
Yorum Gönder