Galatasaray cephesinde de değişen pek bir şey yoktu, taktik tahtasına yazılan oyuncu isimleri farklı olsa da Fatih Terim'in futbol "aklı" değişmemişti: 4-4-2'nin ucundaki iki forvet rakip stoperlere ilerde basacak, arkalarındaki kanatlar ve orta saha da onların presine destekte bulunacak ve rakip kendi yarı alanında "kıstırılacaktı". Geçen yıl Elmander ve Necati bu işin üstesinden pek çok maçta başarıyla gelirken, Necati'nin yaşının ilerlemesi ve fizik performansının eksikliği baskıyı maçın geneline yaymada sıkıntı yaratıyordu. Transfer döneminde takıma katılan Umut ve Burak'la takımın enerjisinde ve gol vuruşlarında seviye arttırmayı planlayan Fatih Terim, bu gece Umut'un performansı sonrası hedefi tam ortasından vurmuş gözüküyor. Hakan Şükür'den sonra "ciğeri körük gibi" Elmander'i bulmuşken, Umut Bulut, Tanrının bir lütfü gibi parladı Süper Kupa maçında. Selçuk'un iki asistinde attığı goller, Bekir ve Egemen'i rahat bırakmayan inatçılığı bir yana ama Usain Boltvari sprintleri bu sezon bir çok takımın canını yakacak türden. Transferde Burak'ın gölgesinde kalan Umut, bu performansını sürdürürse, Trabzonspor'dan eski takım arkadaşını kulübeye yollayabilir...
Melo'nun transfer sürecinde ısrarla Brezilyalının takıma kazandırılması gerektiğini belirttik, "yıldız transfer yerine takımın ruhu ve enerjisi Melo'yu isteriz" demiştik. Sezon hazırlıkları kapsamındaki Lazio, Fiorentina ve bu geceki Fenerbahçe maçında Selçuk'un yanında arandı "pitbull". Fenerbahçe'nin etkisiz Baroni ve Mehmet Topal orta sahası karşısında bile Galatasaray ezici üstünlüğü kurmaktan uzak göründü. Her ne kadar Engin ve Emre hocalarının verdiği görevi istekli ve hırslı oyun yapılarıyla üstlenmeye çalışsalar da, beklenilen verim sahaya yansımıyor, Selçuk "kafası rahat" hucum yönünü sergileyemiyor. 8 numaralı topçu bu gece iki asist bir gol atsa da, daha iyisini yaptığı günler hala hafızalarda. Oyun içinde Engin'le, Emre'yle Hamit'le partner oldu ama Melo'yu aradı Selçuk İnan...
Yenilerden göz önünde olanlardan biri de Ujfalusi'nin yokluğunda Semih'le ikili oluşturan Dany'ydi. Teknik kapasitesi bir defans oyuncusu için avantaj olarak gözükürken, stoperin en büyük meziyetlerinden biri de "garanticiliktir" ve siyahi topçuya da bunu hatırlatacaktır Fatih hoca maçın videosunu izlerken bu hafta içi idman sonrasında. Ayağına topu aldığında içgüdüsel olarak topla ilerlemeyi bırakıp, Selçuk ve yakınındaki arkadaşına meşin yuvarlağı aktarmayı refleks haline dönüştürürse, bölgesinde de kalıcı olabilir.
Derbinin "kanlı canlı" olmasını sağlayan iki isim Cüneyt Çakır ve Engin Baytar. Sürekli değindiğimiz bir tespit vardır, "Cüneyt Çakır Avrupa'da ne kadar başarılıysa, içeride bir o kadar başarısız". Erzurum'da yönettiği bu Süper Kupa maçını da mümkünse hafızasından ve CV'sinden silmek isteyecektir Federasyonun gözbebeği. İki takım lehine ve aleyhine maç içinde yaptığı kritik hatalar yetmezmiş gibi, Fenerbahçe'nin ikinci golü öncesi Baroni'nin elle kontrolünü pas geçmesi, tabiri caizse hepsinin üstüne "tüy dikti". Ardından maçın kontrolü iyice kaçtı, çıkan anlamsız kartlar, gösterilmeyen sarı kartlar derken, maçın bitimindeki penaltı kararında düdük "tereddütle" çaldı, bereket yardımcı hakem vardı da kurtardı Cüneyt Çakır'ı... Memleketin gururu denilen hoca, "içerde ve dışarda" olan maç yönetme farklılığını ciddi ciddi düşünmeli, gerekirse psikolojik yardım dahi almalı. O desteği alması gereken kişi aslında Engin Baytar diyenler de olacaktır ama Maradona'nın, Stoichkov'un, Gascoigne'in, Hagi'nin bariz hata karşısındaki benzer tepkilerini hatırladıkça, Engin'i çok fazla da suçlayamıyor insan. Profesyonelliğe aykırı davrandığı doğru, cezasını milyon dolarlarla da kendisi ödeyecek, o halde bize pek yorum düşmez... Tribünden bakınca da deli dolu topçular hep gönlümüzü çalmamış mıdır?
Engin ve hakemin el birliği ile Galatasaray'ı sahada sayısal yönden eksik bıraktıkları anda Fatih Terim faktörü devreye girdi ve maçın galibi böylece belirlendi. Nasıl Kopenhang'ta Hagi'nin atılması sonrası takımı geriye çekmek yerine ileriyi işaret etmişti İmparator, bu gece de Engin'in kenara geldiği dakikalarda Aykut Kocaman'ın Krasiç hamlesine hücümcü Amrabat ile cevap verdi ve dedi ki: Korkmuyoruz, saldırıyoruz... Çok az teknik adam bu cesareti gösterebilirdi ve Terim bu ülkenin en başarılı hocası neden olduğunu bir kez daha ispatladı, cesaretinin ödülünü de kupayla aldı...
Yarı yarıya oynanan Erzurum'daki derbide saha dışında neler olup bittiğine en iyi cevap ise yukarıda fotoğrafta saklı... Sami Yen'deki meşaleli maçtan sonra bu kadar meşalenin yandığı başka Galatasaray-Fenerbahçe derbisi akla gelmezken, keşke sahaya atılmasaydı da "yasakçılara" koz verilmeseydi.
Stat: Yeni Erzurum
Hakemler: Cüneyt Çakır, Bahattin Duran, Tarık Ongun
Galatasaray: Muslera, Eboue, Semih Kaya, Dany, Hakan Balta, Hamit Altıntop, Engin Baytar, Selçuk İnan, Emre Çolak (Dk. 83 Aydın Yılmaz), Umut Bulut (Dk. 90+6 Necati), Elmander (Dk. 69 Amrabat)
Fenerbahçe: Volkan Demirel (Dk. 16 Mert Günok), Orhan Şam (Dk. 90+1 Sow), Bekir İrtegün, Egemen Korkmaz, Hasan Ali Kaldırım, Mehmet Topuz, Cristian, Mehmet Topal (Dk. 69 Krasic), Caner Erkin, Alex, Kuyt
Goller: Dk. 19 ve Dk. 58 Umut Bulut, Dk. 90 Selçuk İnan (Galatasaray), Dk. 45+2 Alex, Dk. 65 Kuyt (Fenerbahçe)
Kırmızı Kart: Dk. 66 Engin Baytar (Galatasaray)
Sarı Kartlar: Dk. 45+1 Alex, Dk. 70 Orhan Şam, Dk. 76 Bekir İrtegün, Dk. 80 Mehmet Topuz (Fenerbahçe), Dk. 90+5 Selçuk İnan
2 yorum:
yeni erzurum değil kazım karabekir
Hocam; bizim tribün sahaya attı meşaleleri, fenerliler sahaya atmak yerine bizim tribüne atınca film koptu zaten.
Yorum Gönder