28 Ocak 2013 Pazartesi

Galatasaray.2 Beşiktaş.1

  • TT Arena'dan en son  Fenerbahçe galibiyetinin keyfiyle ayrılan Galatasaray taraftarı aradan sadece 40 gün geçmesine rağmen, bu sefer çok değişik heyecanlarla mabedine geri döndü. Memleketimin korsanı da 6 gün önce geleceği kesinleşen Hollandalının atkılarını ilk maçta tezgaha yetiştirerek Türkiye'nin nasıl bir tekstil ülkesi olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi.
 
  • Stada girdiğimizde Sneijder'ın etkileri buram buram hissediliyordu. Doğu tribün önüne açılan "Burası Galatasaray! Wesley efsane olmak için yüreğini ortaya koymalısın" pankartıyla taraftar Quaresma, Lincoln benzeri vakaların akıllarında olduğunu belirtiyordu. Yumruk şov için tribünlere ilk çağrılan isim de henüz Sneijder değil. 
  • Şahsi olarak şunu söyleyebilirim, eskiden maç öncesi oyuncular ısınırken hep gözüm Hagi'de, onun şut antrenmanını izlerdim. O zamandan bu yana ısınmalarda dikkatle izlediğim bir oyuncu olamadı ne yazık ki. Umarım Sneijder maç öncesi keyfimizi de geri getirir.
 
 
  • Takım daha santra yapılmadan, sahadaki hareketlerinden maça ayrı bir motivasyonla hazırlandığını belli ediyordu. Başta Melo ve Muslera olmak üzere tüm oyuncular birbirlerini maça hazırlamaya çalışıyordu. 
  • Bu gazlamanın etkisini erkenden gördük. Baskıyla maça başlayan Galatasaray daha 3.dakikada golu bularak işini çok kolaylaştırdı.
 
  • İlk yarı tribünün de desteğiyle oyunun hakimiyeti birçok iç saha maçında olduğu gibi yine Galatasaray'daydı. Göze batan isimler eski günlerine benzer şekilde tekmeye kafa sokarcasına oynayan Melo, defansın vazgeçilmezi Semih, ciğerine ciğer katan Hamit ve rakip defansı geçen sene olduğu gibi rahatsız eden Elmander'di. .Maç oynanırken tribündeki taraftarın ise aklında hep 2. golu bulup skoru garantiye alarak bir şekilde Sneijder'i izlemek vardı.
  • Beklenen gol de soyunma odasına gitmeden hemen önce gelince devre arasında taraftara Sneijder'in kaçıncı dakikada gireceği ile ilgili konuşma fırsatı doğdu.
 

  • Fatih Terim de taraftarın gönlünden geçeni çok iyi bildiği için hemen 2.yarının başında Engin'le birlikte Sneijder'i ısınmaya yolladığında tribünler gol olmuşcasına ayaklandı. Böyle bir anı Real Madrid - Zürih maçında Cristiano Ronaldo'nun ısınmaya çıktığında yaşamıştım, bir anlık dejavu oldu.
  • Millet aşık aşık Sneijder'in açma germe hareketlerine bakarken, Beşiktaş tam zamanında şaplağı yapıştırıp herkesi gerçek dünyaya geri döndürdü.
 


  • Aslında o golun ardından Sneijder girmez diye düşünmüştüm ama Fatih Terim kafasındakinden vazgeçmedi, Engin'le birlikte yeni yıldızı da oyuna alarak vuslatı gerçekletirdi.
  • Yine Hagi'yle kıyaslama ihtiyacı hissedeceğim ama; Hagi denince aklıma gelen ilk şeylerden biri de Sami Yen'deki ilk maçı olan, arabada şehirlerarası yolda giderken radyodan dinlediğim  Galatasaray-Trabzonspor karşılaşması ve o maçta attığı attığı frikik goludur. Acaba yıllar sonra bugünkü sahne de akıllarda yer edecek mi, "Karlı bir İstanbul akşamı Beşiktaş maçıydı, oyundan Emre çıkmıştı..." diye başlayan hikayeler anlatılacak mı?


  • Lakin gerine gerine ağız tadıyla Sneijder'i izlemek Melo'nun gördüğü kırmızı kartından sonra başka bahara kaldı. Fatih Terim hala manasını çözemediğim Elmander-Hakan Balta değişikliğine gidince, Sneijder asıl mevkisi olmayan forvete geçti ve zaten formsuz olan, bir de üstüne alışık olmadığı sol açık mevkisinde oynayan Hakan Balta ile pas alışverişi yaparak pozisyon üretmek zorunda kaldı.
  • Umarım yanılıyorumdur ama bazı pozisyonlarda oyuncuların Sneijder'e pas vermeyi tercih etmediğini hissettim. Özellikle Riera'nın sol kanattan yaptığı bir atakta yayda Sneijder boştu ama o gereksizce çalım atmayı denedi.
  • Kırmızı karttan sonra, yazın oynanan Süper Kupa finalinde Fenerbahçe'ye karşı 10 kişi kalan Galatasaray'ı gördüm sahada. UEFA finaliyle ilgili çekilen belgeselde Fatih Terim'in 10 kişi kalma ihtimaline karşı antranmanda 10 kişiye göre de taktik çalıştırması yaptırdığını görmüştüm. Sanırım bu çalışma aynı şekilde devam ediyor.
  • Hakeme de çok ufak değinmek istiyorum. Kişisel fikrim futbolun mücadele oyunu olduğu ve biraz sertliğe müsaade edilmesi gerektiğidir. Tolga Özkalfa gelene geçene faul çaldı ama hiçbir faule kart göstermedi. Kırmızı kartı bile 2 kere göstermek zorunda kalması kontrolu kaybetme göstergesiydi. Kırmızı karttan sonra ise kartlarını bolca kullanarak uygun bir fırsatta Beşiktaş'ı da 10 kişi bırakma eyyamında olduğunu hissettim.
  • Maç sonu kutlamalarda takımın Sneijder'i de katarak yaptığı sevinç görüntüleri maç sırasında oluşan önyargımı biraz olsun hafifletti. Soyunma odasına giderken bizim Hollandalı da herkes gibi Abdürrahim Albayrak'tan elbette ki nasibini aldı. 




  • Maçtan çıktık, otoparka doğru gidiyorduk ki bir başka bomba yayıldı etrafa. Antalyaspor maçıyla aynı gün bizimle ilgili plan yapmak isteyenlere bir mazeretimiz var: "Bu akşam Drogba'yı izlemeye gidiyorum da..."


4 yorum:

Adsız dedi ki...

Hagi'nin Türkiye'de ki ilk maçı sanırım Van maçıydı ve
2 de gol atmıştı. Trabzon maçı ikinci maçıydı diye hatırlıyorum.
Kolay gelsin,
UBG

genzo dedi ki...

hagi'nin ilk maçı vanspor maçıydı. o maçta biri penaltıdan iki tane atmıştı.

gözbek dedi ki...

Düzeltme için teşekkürler.

Sami Yen'deki ilk maçı diye düzeltelim.

ultras/Movement dedi ki...

Van maçı ama benim de aklıma sürekli Trabzon'a attığı o gol geliyor, Sami Yen'deki ilk maç olmasından olsa gerek...

Blog Widget by LinkWithin