24 Kasım 2013 Pazar

Galatasaray.2 Sivasspor.1

  • İç sahadaki son karşılaşmamız olan T.Konyaspor maçından sonra, 2 kritik deplasmana uğurlamıştık takımımızı.  Mağlubiyetlerin yanı sıra, oynanan kötü futbol, hocanın garip demeçleriyle birleşince zaten morali bozuk olan taraftarın tadı iyice kaçtı. Tribünlerdeki seyirci sayısında da gitgide bir düşüş görülmesi de bunun bir göstergesi. Daha önce de belirttiğim gibi sezon benim gözümde kapanmış gibi gözükse de, açıkçası bir iki maçta daha alınacak kötü sonuç, maalesef resmi manada da sezonun kapatılmasına yol açacak. 
 
 
  • Futbolcular takım içindeki ruhu canlandırmak adına gerek gol sevinçlerinde, gerekse penaltılarda kenetlenerek bir mesaj vermeye çalışıyor. Bunda hafta içinde taraftarların antrenmana yaptığı ziyaretin payı nedir bilinmez ama nedense bana herşey pamuk ipliğine bağlıymış gibi geliyor.
  • Her maç defans oyuncularından birisinin gariplik yapmasına artık iyice alıştık. Golu bulup rüzgarı arkaya almışken, Dany'nin 6 dakika içerisinde iki sarı kart üst üste görmesi de bu maça nasip oldu.
  • Bu kararın ardından doğal olarak tribünler hakeme yüklenmeye başladı. Malum Meireles olayında özgüveni yerle bir edilen Halis Özkahya da bu baskıdan etkilendiğini tribünlere hisettirdi. Lakin, Sivassporlu Ümit Kurt bunu hissedememiş olacak ki, hakemin istediği pozisyonu yarattı ve hakemi baskıdan kurtardı.
  • Ümit'e gösterilen kırmızı kart sonrası Roberto Carlos bizim kulübeye gelip bir süre Mancini ile konuştu. Acaba konuştuklarının yukarıda bahsettiklerimizle bir alakası var mı, oldukça merak ettim. 

  • Mancini maça yine sarı montla başladı ama muhtemelen sıcak havanın etkisiyle erkenden çıkarmak zorunda kalıp atkısıyla maça devam etti. Bu tip şeyler taraftarın hoşuna gider demiştik ama son karşılaşmada olduğu gibi  bu sefer maç öncesi hocanın tribünlere çağrılmadığını da not olarak düşelim.
 
  • Küçüklüğümden beri futbolun birer kişi eksikle, 10a 10 oynandığında daha zevkli hale geldiğini düşünmüşümdür. Futbolun kurallarında yapılan değişiklerde hep oyunun keyif yanı olan gol sayısının artırılması amaçlanmıştır. Ekonomik olarak ne getirir ne götürür bilinmez ama sahadaki oyuncu sayısını azaltmak da bu bağlamda ilginç bir fikir olabilir.
  • Bu açıdan bakınca 2.yarıda daha çok gol olacağını ümit etmiştim. Aslında pozisyonlar da bulunuldu ama ilk yarıdaki skoru değiştirecek golu göremedik.
  • Muslera ve Sneijder yokken de Bruma'ya takımda yer bulunamadı ya, bu da içimde ayrı bir yaradır. Drogba da oyunda kaldığı kısa sürede şık bir çalımın akabinde kazandığı penaltıyı Selçuk'un elinden alıp dışarı atarak bizi yeni bir polemikle baş başa bıraktı. 

  • Sivasspor taraftarı, hep İstanbul deplasmanlarında tribünleri doldurmasıyla aklımızda yer etmişti. Takımları zirvede, başında dünyaca ünlü bir isim var ama onlara ayrılan yer yine boş. Memleket çapında futbola olan ilgi özellikle basiretsiz yönetimler ve ortaya dökülüp cezalandırılmayan kirli çarşaflar nedeniyle sanki gün geçtikçe azalıyor.   

  • Roberto Carlos'un neden Sivas'ı tercih ettiği, antrenörlük lisansı vs. çok konuşuldu ama adam her haliyle futboldan keyif aldığını ve sadece işin bu yanıyla ilgilendiğini belli ediyor. Bilgin Gökberk'in lafıyla Roberto Carlos'un ikametgahını Sivas'a alması bile olay iken, üzerine antrenörlük yapmasından hem futbolcular hem de şehir mümkün olan en yüksek seviyede faydalanmalı.
 
 

Hiç yorum yok:

Blog Widget by LinkWithin