28 Mart 2016 Pazartesi
Ayak Takımı
Türk sinemasında son zamanlarda pek çok yapım ortaya çıkıyor, televizyon kanallarında diziden geçilmiyor da futbol ve özellikle taraftara yönelik filmler, dizilere pek kafa yorulmuyor. Hal böyle olunca, bizim sevdamıza dair ortaya çıkan bir eser görünce de çölde vaha misali yüreğimiz kıpır kıpır oluyor. İşte Naz Gündoğdu ve Friedemann Pitschak'ın yönetmenliğini yaptığı Ayak Takımı belgeselinin de haberini alınca, 9 Nisan Cumartesi gecesi gösterimin yapılacağı Ankara'daki EskiYeni Cafe'ye işi gücü bırakıp gidesim geldi... Başta Pasolig olmak üzere, memleket tribünlerinin yaşadığı sıkıntıları dile getiren belgeselle ilgili bilgiler ayaktakimi.info adresinde mevcut. Bu arada ilk gösterimin 5 lira olduğu ve gelirinin de pasoligle mücadelede ön saflarda olan Taraf-Der'e bağışlanacağını belirtmeden geçmeyelim...
Volkan'la Şampiyon Olacaksak, Olmayalım
İsveç milli maçı sonrası medyadaki "Volkan Demirel milli takıma alınsın" gizli kampanyasını gördükten sonra bloga bu konuda bir şeyler karalamak aklımdan geçerken, Hıncal Uluç'un aşağıdaki yazısına denk geldim. Hıncal eski topraktır, medyada yeri sağlamdır bu sebeple düşündüklerini rahatça söyleyebildiği için kamuoyunun hisslerini dökmüş kağıda... Buyurun okuyun, ne kadara haklı değil mi yazdıklarında Hıncal Uluç... "Türkiye eğer Volkan'la Avrupa Şampiyonu olacaksa olmasın" öyle değil mi?
Başta Rıdvan Dilmen, medyamızda bir Volkan Demirel pazarlaması başladı ki, aklım almıyor.. Rıdvan milli maçı anında yorumlarken bile, harika bir kurtarış yapan Volkan Babacan'ı eleştirdi.. "Topu yanlış yere yumrukladı" diye.. Çünkü aklında "Bir hata yaptı çocuk. Fatih Terim ağabeylik yapıp, affetmeli" diye başını çektiği "Volkan Demirel" kampanyası var..
Türkiye eğer Volkan'la Avrupa Şampiyonu olacaksa olmasın!..
Bazı değerler o kadar önemlidir.. Türk gencinin önüne konacak örnekler ise, hem de nasıl önemlidir..
Türkiye yüzde beşlere inmiş şansı ile sahada ısınıyor. O maçta tek puan kaybederse, her şey bitecek. Öyle kritik bir maç ve başlamasına 15 dakika kala o takımın kalecisi tribünlerde aleyhine tezahürat yapılmasına kızdığı iddiası ile, sadece sahayı değil, stadı da terk ediyor.. Çekiyor ve gidiyor.. Kimi neyi, hangi kutsallığı satıp gittiğine bakmadan..
En kritik maçtan 15 dakika önce, kalecin gidiyor. Kendinizi o takımın oyuncularının yerine koyun, ne hale gelirsiniz.
Daha acısı.. Daha sonra stat kameraları inceleniyor. Öyle bir tezahürat yok. Volkan bir kişiyi gösterip mahkemeye veriyor. O da fos çıkıyor.. Yani ortada sadece bir kapris, bir şov ve orası Ali Sami Yen Arenası ya, Galatasaray seyircisini aşağılama çabası var..
Volkan çekip gidiyor. Yerine gelen Volkan Babacan ve takım, geri kalan maçlarda öyle harikalar yaratıyor ki, play off için yüzde 5 şansı kalmış takım, Fransa'ya hem de "Doğrudan" gitme hakkını kazanıyor..
..Ve işte o zaman, Milli Takım Kaçağı hiç sıkılmadan ortaya çıkıyor. "Fransa'da oynamak istiyorum" diyor..
Savaştan kaçacaksın. Sonra kazananların önüne geçip Fransa keyfi, Fransa şovu yapacaksın öyle mi?.
Hadi senin ayıbını unutalım.. (Milli davadan kaçmak nasıl unutulur o ayrı ya..) Hadi unutalım..
Peki oraya gitmeyi aslanlar gibi savaşarak hak edenleri nasıl harcayıp, yerlerine seni koyalım, "Kaçak?."
Rıdvan Dilmen ve arkasındakiler bu soruma cevap versinler..
Ve de milyonlarca Türk gencine desinler ki..
"Bu ülkeyi, bu insanı, bu formayı bırakıp kaçmak yanlıştır ama, merak etmeyin.. Bir "Ağbi" çıkar sizi affeder!..
Romanya'dan Matematik Dersi
Romanya Futbol Federasyonu, ülkede eğitime verilen önemi arttırmak ve özellikle de çocukların "pek sevimsiz" gördükleri matematik dersini sevimli hale getirmek için İspanya maçı öncesi bir proje başlattı. Buna göre futbolcuların idman forması ve eşofmanlarının arkasına toplamadan çıkarmaya, kesirli sayılardan üslü sayılara çeşitli matematik işlemleri yazdırdı ve topçular öyle çıktılar antrenmana. "Ülkemizde okulu bırakma oranı Avrupa Birliği ülkeleri arasında oldukça dramatik bir seviyede, bu sebeple biz çocuklara sevdikleri bir oyun olan futbol sayesinde matematiği de aşılamaya çalışıyoruz. Futbol ve matematik aslında ayrılmaz ikililer" diyen federasyon başkanı Razvan Burleanu, İspanya maçı öncesi de stadın skorbordundan eğitici videonun gösterileceğini belirtti.
26 Mart 2016 Cumartesi
Cristiano Ronaldo:2 Vladislav Stoyanov:2
Oynadıkları takım itibarı ile pek de sık karşılaşmaz Ronaldo ve Stoyanov ikilisi ama kaderin cilvesi olsa gerek, ne zaman birbirlerine rakip olsalar o maçta hakem ceza sahası içindeki beyaz noktayı gösterir ve düello başlar... Real Madrid'li Cristiano Ronaldo ile Ludogorets'in kalecisi Vladislav Stoyanov ilk olarak 1 Ekim 2014 tarihinde Sofya'da karşı karşıya gelirler. Ludogorets'in destan yazarak çıktığı Şampiyonlar Ligi gruplarının ikinci hafta maçları oynanmaktadır. Ev sahibinin Real Madrid karşısında "peri masalını" devam ettirircesine 1-0 önde götürdüğü maçta hakem penaltı noktasını işaret eder ve topun başına Ronaldo geçer. Portekizli golcu kendisinden emin bir şekilde kalecinin sağ tarafına yapar atışı ama Stoyanov başarılıdır... İlerleyen dakikalarda hakem bir kez daha penaltı kararı verir misafir takım lehine, yine Ronaldo ve Stoyanov baş başa kalırlar, Portekizli bir daha sola vurur, Bulgar kaleci yine sola atlar ama bu kez sevinen Ronaldo olur... Dedik ya bu ikisi karşılaşınca penaltı vermek farzdır diye, Madrid'de 9 Aralık gecesi oynanan grubun son maçında Real Madrid, Ludogorets'i 4-0 yenerken, ev sahibinin ilk golünü Cristiano Ronaldo penaltıdan atacaktır, Stoyanov'u ters köşe yaparak... Ronaldo "penaltı düellosunda" 2-1 öne geçer de, o iş orada bitmez... Avrupa Şampiyonasına hazırlanan Portekiz, hazırlık maçında kendisine rakip Bulgarlar seçince bu gece oynanan Portekiz-Bulgaristan hazırlık maçında Belçikalı hakem bu ikiliyi bir kez daha karşı karşıya getirir. Ronaldo aradan geçen zaman ve o kadar maç ve penaltı sonrası Stoyanov'u unutmuş belli ki, lakin Bulgar kaleci "intikam soğuk yenen bir yemektir" misali dersine iyi çalışır ve Portekizli'nin sağ tarafa yaptığı vuruşu kurtararak takımının maçı 1-0 kazanmasında önemli rol oynar. Ronaldo-Stoyanov düellosunda şimdilik durum 2-2, bakalım zaman kimi galip çıkaracak bu amansız rekabette...
25 Mart 2016 Cuma
Güle Güle Johan Cruyff
Dün bugün futbol dünyası adına kötü haberler peş peşe geliyor. Hollanda futbolunun efsanelerinden Johan Cruyff da dün yaşama gözlerini yumdu ve aramızdan ayrıldı... Yaşımız kendisini canlı canlı izlemeye yetmese de "sarı fare"yi hep o unutulmaz Hollanda-Almanya finalindeki bant görüntüleriyle anacağız... "Futbol basit oyundur, zor olan ise basit futbol oynamaktır" sözünü zikrettiğimizde, gittiği yerde bir selam yollayacağız artık Johan Cruyff ustanın...
Güle Güle Zafer Koç
Biz ne kadar yazsak boş, hocamın bu zamansız gidişiyle ilgili duygularını eski öğrencilerinden Ferhad Rehber aşağıda belirtmiş. Mekanın cennet olsun hocam, bu kulübe verdiğin katkıları gerçek Galatasaraylılar asla unutmayacaklardır, seni Galatasaray'dan uzaklaştıranlar ve varsa bu zamansız gidişine sebep olanların günahları boyunlarına... Herkes hak ettiğini er ya da geç bulacaktır...
Olmadı bu baba..Bu kadar evladını geriye bırakıp bu şekilde veda yakışmadı sana.. Gerçi evlatların sana ne kadar sahip çıktı o da bir çelişki ama sen bu yanlış düzenin bozamadığı en DOĞRU en DÜZGÜN ADAMDIN.. Şaka yapıyorsun Hocam bize böyle öğretmedin hayatı. Hayata küsmemeyi senden öğrendim ben hocam elim ayağım birbirine dolandı. Bu veda yakışmadı sana..İlk defa evlatlarına iyi örnek olamadın
23 Mart 2016 Çarşamba
Bunu Bize Yapamazsın Arjen
"Bayern Münih ile Şampiyonlar Ligi finali oynuyorduk ve 83. dakikada Thomas Muller'in kafa vuruşuyla yenik duruma dusmustuk. Oyunu yeniden başlatmak için topu santraya götürürken 'Hayır... Hayır... Hayır... Olamaz' dediğimi hatırlıyorum. O an sadece 24 yaşında olan Juan Mata beni cesaretlendiren kişi oldu' Hayır Didier, pes etmemelisin. İnanmalisin.İnanmalisin...' Beraberliği yakaladık ve maçı uzatmaya goturduk. O dakikalarda hakem Bayern lehine penaltı verdi ve topun başına Arjen Robben geçti. 'Arjen sen bir Chelsea'lisin, bunu bize yapamazsın. Yapma. Zaten topu hangi köşeye atacağını da biliyoruz'diyerek Robben'in kafasını karıştırmaya çalıştım. İşe kesinlikle yaradı da, normalde atması gerekenden daha zayıf bir vuruş yaptı ve Petr penaltıyı kurtardı."
Didier Drogba
Chelsea'li eski futbolcu
22 Mart 2016 Salı
Galatasaray Yarı Finalde
Sene başında ne hikmetse Galatasaray Euroleague'a alınmayıp, Darruşafaka seçilmişti basketbolun en prestijli ligine, oysa Galatasaray önceki senelerde ortaya koyduğu oyunla, taraftarın salonu doldurmasıyla, koreografileriyle orada olmayı çoktan hak etmişti. Hal böyle olunca ULEB Avrupa Ligi kupasını hedef olarak koydu Ergin Ataman takımına. İyi de takım kuruldu sene başında lakin sakatlıklar, oyuncuların kaprisleri derken bir sendeleme dönemi sonrası tekrar toparlanarak hedefine doğru sağlam adımlarla ilerledi Galatasaray. Önce Karşıyaka "paramparça" edildi Abdi İpekçi'de, sonra rakip Euroleague'den gelen Bayern Minih'ti... Deplasmanda fena da oynamadı "Yenilmez Armada" ama son dakikada basit bir kaç hatayla 10 sayı farkla bitiverdi maç. 10 sayı... Dile kolay, 10 sayı... Ama Galatasaray Abdi İpekçi'de taraftarının desteği ile oynayacaksa 10 sayının hiç mi hiç önemi kalmaz... Unutmayalım geçen sene önce 7 kişiyle, sonra da 5 kişiyle iki maçta da "full kadro" Fenerbahçe'yi parkeye gömmüştü sarı-kırmızılı basketçiler... Terör olayları nedeniyle iki gece evvel derbi ertelenmiş, herkeste bir korku varken, Galatasaray taraftarı doldurmuştu Abdi İpekçi Spor Salonunu... Bu havada Almanların oradan çıkma şansı yoktu da, olmadı da... İlk devre mükemele yakın oynarken bizimkiler, maçın ikinci devresi rakip biraz kıpırdanır gibi oldu, farkı turu getirecek sayılara getirdi ama Ergin Ataman istiyordu kupayı, veremezdi o maçı... Vermediler de... Yarı Finale adını yazdırdı Yenilmez Armada... Helal olsun herkese, oyuncusundan hocasına, taraftarından malzemecisine... Bu gurur Galatasaraylıların...
Fenerbahçe Milli Takım Mı?
Kariyerine Amerika'da, Kolej Ligi'nde devam etme kararı aldıktan sonra bir anda hem kulübü hem de federasyon yetkililerini karşısında bulan genç basketbolcu Ömer Faruk Yurtseven'e Fenerbahçe'nin ardından Milli Takım kapısı da şimdilik kapandı.Haber yukarıda... Fenerbahçe nin genç oyuncularından Ömer Faruk Yurtseven kulübü ile kontrat yapmak istememiş ve Fenerbahçe tarafından kadro dışı bırakılmış. Oyuncu açısından bakıldığında kendince haklı sebepleri var, bir basketbolcu olarak bu işin zirvesi Amerika'da oynamak bir hayal, bir hedef, hele ki kolej liginde yer almak başlı başına bir hedef, zira bildiğimiz kadarıyla sporcuları burslu olarak kabul ediyorlar, Ömer hem basketbol kariyerine devam edecek hem de diploma sahibi olacak. Bir de kolej ligi NBA'in sürekli radarinda, göz önünde olmak istemiştir genç oyuncu. Fenerbahce'de özellikle Euroleague maçlarında sahadaki 5 oyuncunun tamamının yabancılardan oluştuğu düşünülürse, ne zaman forma giyecek bu genç çocuk.
Yetiştiği takım olan Fenerbahçe'nin profesyonel kontratını, NCAA (Amerika Kolej Ligi) fırsatını değerlendirmek için kabul etmeyen Ömer Faruk Yurtseven bu kararı sonrası çok sert eleştirilere maruz kalmıştı ve geçtiğimiz hafta kulübü tarafından A Takım ile olan ilişiği kesilmişti.
Ömer kulübündekinden sonra yeni bir şoku da Milli Takım'da yaşadı.Yaş kategorisinde Milli Takımın en önemli oyuncusu olan Ömer, Genç Milli Takım'ın son aday kadrosunda olmasına rağmen kampa davet edilmedi. Ömer 25 Mart ile 3 Nisan arasında Almanya'da düzenlenecek Albert Schweitzer turnuvasının aday kadrosunda yer almış bu da TBF'den resmi olarak açıklanmıştı.
KAMP BAŞLAMADAN KADRO DIŞI
CNN Türk'ün aldığı bilgiye göre Ömer Faruk aday kadroda yer aldığı Genç Milli Takım'dan kamp başlamadan önce çıkarıldı. Ömer'in adı dün kampın başladığını duyuran TBF'nin haberindeki listede hala yer alıyor fakat antrenman fotoğraflarından da görüleceği üzere Ömer Faruk kampta bulunmuyor.
TBF NOT DÜŞTÜ
Resmen açıklanan aday kadroda hala adı bulunmasına karşın genç oyuncunun neden kampta olmadığına dair TBF'den bir açıklama yapılmadı. Ancak CNN Türk'teki haber üzerine Türkiye Basketbol Federasyonu bir not düşerek Ömer Faruk Yurtseven'in kadrodan çıkartıldığı bilgisini verdi.
ERDENAY VE TÜRKOĞLU ELEŞTİRMİŞTİ
Hatırlanacağı üzere Ömer Faruk Yurtseven'in aldığı kararı hem Türkiye Basketbol Federasyonu Başkanı Harun Erdenay hem de Türkiye Basketbol Federasyonu CEO'su Hidayet Türkoğlu eleştirmiş ve Türkoğlu oyuncuların kaçarak NBA yolunu tutmalarının doğru olmadığını söylemişti.
Fenerbahçe tarafından baktığımızda da kulüp haklı, kendi yetiştirdiği oyuncuya mukavele yapmak istiyor ki ileride başka kulube transfer durumunda bonservis ücreti isteyebilsin. Biz ne kadar duygusal ve romantik yaklaşsak da spor dünyası para etrafında dönüyor, özellikle Aziz Yıldırım yaptığı yatırımlarının sonucu ısrarla bekleyen bir başkan. Oyuncu kulübünün sunduğu kontratı kabul etmeyince, onu kadrodan çıkarmak da genç takıma yollamak da kulübün kararı...
Lakin Ömer Faruk'un milli takımdan çıkarılma gerekçesi nedir? Kulübünun kontratını geri çevirip, kendi geleceğini kurmak istemesi milli formayı cikarttirma sebebi olabilir mi? Özellikle potansiyeli olan ve ulusal takıma büyük fayda sağlayacak bir basketbolcu, Fenerbahce'nin maddi çıkarlarına aykırı davranıyor diye milli takıma hizmet etmekten alikonulabilir mi? Yoksa Fenerbahçe Milli Takım mi? Ergin Ataman konusunda olsun, Galatasaray kadın basketbol takımını hükmen mağlup ederken olsun, Türkiye Basketbol Federasyonun Aziz Yıldırım'in etkisinde kalmış izlenimi veren eylemlerinin bir benzerini de Ömer Faruk vakasında mi yaşıyoruz acaba? Merak etmiyor değiliz hani... Harun Erdenay Fenerbahce'de top oynamış olabilir ama tarafsız bir başkan olması gerektiğini aklından çıkarmamali yoksa basketbolculuk kariyeri boyunca kazandığı saygıyı çok çabuk tüketebilirler...
21 Mart 2016 Pazartesi
Kloop Tam Bir Psikopattı
"Kloop tam bir futbol psikopatıydı. Sürekli pres ve kontra atak yapmamızı istiyordu. Oysa Tuchel bizim yaşantımızı çok değiştirdi, şimdi oyunu kontrol ediyoruz ve atak yapmak için daha çok özgürlüğümüz var. Hocama şükürler olsun ki artık takıma daha çok fayda sağlıyorum."
Henrikh Mkhitaryan
Borussia Dortmund'lu Futbolcu
20 Mart 2016 Pazar
EURO 2016 Milli Takım Formaları
Euro 2016'ya aylar kala milli takımların da turnuvada giyeceği formalar ortaya çıktı. Bizim formalarla ilgili düşüncelerimizi daha önce belirtmiştik, peki diğer ulusal takımların ekipmanları sizce nasıl? En beğenilen forma hangisi?
Bizce Hırvatların klasik damalısı ile İtalyanların beyazı liderliği paylaşıyor... Öyle değil mi?
Almanya
Arnavutluk
Avusturya
Belçika
Fransa
Galler
Hırvatistan
İngiltere
İrlanda Cumhuriyeti
İspanya
İsveç
İsviçre
İtalya
İzlanda
Kuzey İrlanda
Macaristan
Polonya
Portekiz
Romanya
Rusya
Slovakya
Türkiye
Çek Cumnhuriyeti
Ukrayna
Sizin İnsanlığınız Kaç Para?
"Sizin insanlığınız attığınız paralardan daha değersiz"
Hatırlanacaktır, PSV Eindhoven taraftarı Şampiyonlar Liginde takımlarının oynayacağı Atletico Madrid maçı için geldiği İspanya'da sokakta dilenen sığınmacılara bozuk para atıp, onlarla dalga geçmişti. Bu görüntüler sosyal medyada yer almış, Hollandalılara çeşitli kesimlerden tepkilerden gelmişti. Bugün oynanması planlanan lakin güvenlik nedeniyle ertelenen Galatasaray-Fenerbahçe derbisi öncesi de Galatasaray taraftarı "Sizin insanlığınız attığınız paralardan daha değersiz" pankartı astı tribünlere...
ultrAslan-UNİ'yi duyarlılıklarından dolayı kutlarız...
Türkiye Milli Takımı 2016 Avrupa Şampiyonası Formaları
Milli Takımın bu yaz Avrupa Şampiyonasında giyeceği formalar federasyonun web sitesinde görücüye çıktı ve 24 Mart tarihinde kargoya verilecek şekilde ön siparişle satışa sunuldu. Forma koleksiyoncuları vakit kaybetmeden arşivlerini zenginleştirmek için siparişi vermişlerdir de, bana göre Nike, Galatasaray formalarında olduğu gibi yine çuvalladı bu işte. Al bayrağın renklerinden oluşan kırmızı-beyazlı formalar gitmiş ve yerine ne hikmetse siyah-kırmızılı bir ekipman ortaya çıkıvermiş... Hatta çorabı ve şortuyla topçuların üzeri kırmızıdan ziyade siyahın ağırlıkta olacağı bir düzene bürünmüş. Oysaki, milli takımların karakterisitik formaları olur, ana şekil bellidir de, belki ufak tefek hatlarla oynama yapabilir forma tedarikçileri. Milli takımın da göğüste şerit üzerine ay-yıldız vazgeçilmezdir, değişmemelidir.
Değiştirilimiş...
Kim karar vermiş?
Bilemiyorum...
İkinci forma da ilkinin bir benzeri, hatta yıllar evvel karşı çıktığımız turkuaz rengin ağırlıkta olduğu bir kombin yapmış Nike tasarımcıları... Modada her sene belki renkler değişir ama ulusal takımlar olsun, kulüp takımları olsun renkleri sabittir, sevsen de sevmesen de, sıkılsan da sıkılmasan da, renklerle oynayamazsın, yeni renkler türetemezsin...
O renkeler aşık olup, takım tutan milyonlarca taraftar varken, o renklerin kulüpler için tek tek anlamı ve manası vardır...
Kırmızı ve beyaz bizim milletimizin rengiyken, turkuaz ve siyahın bu formalarda ne işi var, ne manası var, bize bir zahmet bu formaları tasarlayanlar anlatabilir mi?
siyahın, turkuazın manası nedir? Neden siyah ve turkuaz?
Kısa ve öz cevaplar bekliyoruz...
Lütfen
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)