Galatasaray'ı yenmek ya da Galatasaray'dan puan almak istiyorsan ilk yapman gereken maçtan öncen teknik adamlarına konuşma yasağı getirmek. Önce Kayserispor'un hocası "komando-öldürmek" tarzı bir şeyler "zırvaladı", sonra Bülent Uygun "Galatasaray yenilmez değil, yeneceğiz, tik tak, tak tik" diye "hayaller" kurdu, en son da Sivasspor'un tecrübeli teknik adamı Samet Aybaba "Galatasaray 60. dakikadan sonra oyundan düşüyor. Bizim de o dakikadan sonra onlara sürprizimiz olacak" dedi, 3-0 kaybettiği maçın 2 golünü bahsettiği dakikalardan sonra kalesinde gördü... Bi' susun be kardeşim...
Tabii bunlar işin "magazinsel" boyutları ama ligin üçüncü haftasına geldiğimizde Galatasaray sahada aç bir aslan misali hala saldırmaya, rakiplerini boğmaya devam ediyor, bu oyunun karşılığını da üçer üçer goller atıp, üç puanları haneye yazdırarak alıyor. Geriye kalan haftalara baktığımızda Tolga Ciğerci'nin attığı gollerle sanki yeni transfermişçesine ön plana çıktığı görülüyor. Galatasaray Sportif Direktörü Cenk Ergün basın mensuplarına "Sürpriz bir transferimiz olacak" demiş, gözler Arda Turan'a çevrilmişti de, Cenk bey bu söyleminde Tolga'yı kast etmiş olmasın? Igor Tudor'un bu sezon takıma oturtmak istediği rakibe en uç noktada basan ve oyun kurmasını engelleyen oyun tarzında klasik kanat oyuncusundan çok "ısıran" özelliği ile kadroda yer bulan Tolga, çok koşmasının ve kendini tamamen oyuna vermesinin semeresini bulduğu pozisyonlar ve attığı gollerle de alıyor. Hal böyleyken Galatasaray taraftarının mutluluğunun tersi Fenerbahçeliler de bu performanstan mutsuzlar ki, benim izlemediğim, izlenmemesini salık verdiğim Rıdvan Dilmen de NTVSpor'daki programında "şeytanlığını" konuşturmuş: "Tolga'nın üst üste gol atması kendisi adına sıkıntı. Diğer maçlarda da niye atmıyorsun diye eleştirecekler"... Vay ki vay...
Osmanlıspor maçı sonrası benim adını ilk defa duyduğum, lakin "internet fenomeni" diye bahsedilen Hakan adında bir çocuğun Gomis'le ilgili ırkçı söylemleri olan tweet çok konuşulmuş ve Galatasaray taraftarı maça Gomis maskeleri ile gelmiş, tribünlerde ırkçılığı lanetleyen pankartlar açmışlardı. Maskeler tribünde de kalmamış, yedek kulübesindeki sarı-kırmızılı topçular da yüzlerine takım arkadaşlarının maskelerini takıp ona destek olmuşlardı. Güzel hareketler bunlar ama "bir hiç"in lafı bu kadar büyütülüp Gomis'in üzerinde baskı yarattığı Sivasspor karşısında düştüğü ofsaytlardan o kadar belli oldu ki. Ali Sami Yen'i ( Türk Telekom Arena ya da Türk Telekom Stadyumu demek hoşuma gitmiyor, Galatasaray'ın mabedi Ali Sami Yen'dir) dolduran 55 bin taraftarın desteğine bir an önce golle cevap vermek için çok telaşlandı "kara panter" ve yan hakemlere de hep bayrak kaldırma "zevki tattırdı". Gol atmak istiyordu, 1-2-3 ya da daha fazlası ama "kontrolsüz güç güç değildir" söyleminde olduğu gibi "hız radarına yakalandı". Bereket N'Diaye penaltı yaptırdı da klasik sevincini bir kez daha taraftara gösterdi Gomis ama hocası onu alkışlatmak için oyundan alınca, biraz sitemkardı, doymamıştı oynamaya, geçmemişti hırsı, penaltıdan atmamak kesmemişti onu, atacaktı belki bir gol daha... Neyse darısı Antalya maçına...
Galatasaray hırslı ve coşkulu oyununda "oyun aklı" Fernando bir makine nizamında oynamaya devam ediyor. Savunmadan oyun kuruyor, savunmaya son hamlelerde yardımcı oluyor. Bu hafta Sivasspor hocası Samet Aybaba, Galatasaray'ın "kalbi" olarak gördüğü Brezilya'lıya baskı taktiği ile rakibini bozmak istedi, bunda da ilk devre başarılı oldu ama bu kez de oyun N'diaye ve Tolga üzerinden kuruldu, Fernando ise savunmada yaptığı hamlelerle ön plana çıktı. Geçen haftalar Galatasaray'ın rakip ceza sahası cıvarında kaptırdığı bir top sonrası Usain Bolt misali 80 metre sprint atmış ve savunmada son adam pozisyonuna geçen ön libero, bu hafta da 38. dakikada Sivasspor'un Galatasaray'lı bekleri ilerde yakalayıp gelişen ani kontra atağında aynı sprinti gösterip Kone'nin önüne geçmiş ve faulü kazanarak takımını yemesi olası golden kurtarmıştı. Aslında bu geçen seneki Galatasaray ile "yeni" Galatasaray'ın farkını da gösteriyor. Bu koşuları geçen sene yapan yoktu ki, dün gece bile 76.dakika oyuna giren taze kuvvet Selçuk, 89. dakikada kırmızı-beyazlıların gelişen ani atağında önünden geçen topa müdahale edememiş, rakibin arkasından ise koşmayıp, yürümeyi tercih etmişti. (Bir sakatlığı yoksa, bu hareket tamamen "ihanet"tir ama biz yine de günah almayalım). Selçuk İnan demişken, penaltı vuruşunu Gomis'e bırakması, ince bir hareket, alkışlamak boynumuzun borcu.
Geçen yılki Galatasaray'dan düne aktarılan hastalıklardan birini de sonradan oyuna giren Yasin hatırlattı Galatasaray taraftarına. Maçın son anlarında iki defa rakip ceza sahasında boş pozisyonda arkadaşları olup, kendisinden pas beklemesine rağmen Yasin Öztekin kendisi gol atmayı denedi, adını gazetelere yazdırmayı umdu. Oysa kendisi oyuna girene kadar sahada olan takım arkadaşlarının tek derdi vardı: El birliği ile, yardımlaşarak golü bulmak, kimin attığı önemli değildi... Bu yüzden de bu takım sevildi, 55 kişi bir hafta içi maçında tribünleri doldurdu... Gol atmaktan ziyade mücadele edip, arkadaşlarına attırmanın önemini Yasin'e hatırlatacaktır Igor Tudor milli maç arasında...
"Kadı kızının da kusuru vardır" daki kusurdu savunma bu sezonun parmak ısırtan oyununda Galatasaray'ın... Kayserispor ve Osmanlıspor'dan da gol yemişlerdi ama bu hafta kaleyi kapadılar rakiplere. Bunda Muslera'nın da bir ön libere gibi orta sahada kestiği pozisyonun da payını unutmayalım. Kendi kalesini korurken hava toplarında "sıkıntılı" olan stoperler Maicon ve Serdar, söz konusu rakip kale olunca "dev" kesiliyorlar. Osmanlıspor maçında Maicon kafayla fileleri havalandırdı, dün gece de Serdar Aziz, Tolga'nın ilk golünde kornerden gelen topu kafayla Gomis'e indiren oldu. Devamını bekliyoruz...
"Asamoah geldi gelecek" derken, yakında "Ne gerek var, bizim Linnes'imiz var "diyeceğiz, durum onu gösteriyor. Üç haftası geride kalan sezonda Norveçli oyuncu her hafta daha iyiye gidiyor. İlk hafta Gomis'e yaptığı asisten sonra bu hafta da Tolga'nın attığı ikinci golde yine başrol oynadı. Ters taraftaki mevkidaşı Mariano gibi ileri çıkışlarda rakibi bozarken, Galatasaray'ın oyun kurarken de doğru pozisyon almaları ile Fernando, N'diaye, Tolga ve Belhanda'ya topu terse atıp, oyunu geniş alana açma şansı yaratıyorlar.
Sneijder sevgimiz belli, inkarımız yok ve bu yazacaklarımı da o sevgiden bağımsız yazıyorum, Belhanda şu ana kadar Galatasaray takımının en zayıf noktası. Faslı oyuncunun hal ve hareketlerinde bir "ciddiyetsizlik" göze çarparken, Sivasspor maçında sanki çaylak topçu misali top kontrolleri "kontrolsüz", ara pasları hep rakibin ayağına gitti. Hele hele durum 1-0iken ve rakibin "fişini çekecek" pozisyon piyango misali önüne düştüğünde "umarsızca" auta attığı top Umut Bulut'u hatırlattı. Bu tek pas oyunda Wes klasında bir "playmaker" takımda kalsaydı, neler olacağını varın siz düşünün... Artık Sneijder olmadığına göre ve Feghouli sakatlıktan döndüğünde kimi keser sorumuzun cevabı Belhanda olacak galiba... Tabii, Igor Tudor'un adaleti şaşmazsa...
Maç içinde adından pek söz ettirmeyen hakem iyi hakemdir, işini başarıyla yapmıştır ama Ali Palabıyık yönetiği maçlarda hep bir "rol çalma" telaşında. Dün gece kazasız belasız giden maçın ilk yarısında golü yiyene kadar aut atışlarını sürekli geciktiren Sivasspor kalecisi Rochet'e göz yumup, 66. dakikada Muslera'ya "zaman geçiriyor" uyarısı yaparak, tribünlerin nefretini çekti üzerine. Ne gereği vardı Ali küfür yemeye?
Son söz de tribünlere gelsin... Hafta içi maçı olmasına rağmen "kapalı gişe" oynadı Galatasaray yıllardan sonra. Pankartlar, yapılan tezahürat, rakibi baskı altına alma, eski günleri anımsatıyor ama yeni stadın olması, e-biletin gelmesi, teknolojinin ilerlemesi taraftar profilini de bir hayli değiştirmiş. Tezahürat yaparken, takım maça çıkarken sesi kısılırcasına, avuçları patlarcasına alkışlamak yerine cep telefonu ile anı ölümsüzleştirmek derdinde tribündekiler... Kardeşim, bırakın anı ölümsüzleştirmeyi, anı yaşayın, maçı yaşayın, zevkini çıkarın...
STAT: Türk Telekom Stadyumu
HAKEMLER: Ali Palabıyık, Kemal Yılmaz, Serkan Olguncan, Serkan Tokat
GALATASARAY: Muslera, Mariano, Maicon, Serdar, Linnes, Rodrigues, Tolga (Selçuk 76), Fernando, Ndiaye, Belhanda (Yasin 87), Gomis (Eren 87)
DG SİVASSPOR: Sergio Rochet, Elderson, Djakov, Bjarsmyr, Hakan Bilgiç, Auremir, Hakan Arslan, Emre, Kone, Leandrinho (Mert 72), Cyriac (Muhammet Demir 80)
GOLLER: Tolga Ciğerci 41 ve 71, Bafetimbi Gomis 83
SARI KARTLAR: Mariano, Serdar Aziz, Tolga