30 Eylül 2018 Pazar

Galatasaray:1-0:Erzurumspor


"Her şeye rağmen cuma gününde alınan 3 puan iyidir." diyordu Fatih Terim, 1-0 kazanılan Erzurumspor karşılaşmasından sonra.
Peki, neydi bu "her şeye rağmen"?

Ligde oynadığı karşılaşmalarda sadece iki beraberlik alabilmiş ve hocasını Galatasaray maçı öncesi göndermiş olan "Dadaşlar"ın İstanbul'da Galatasaray'a kafa tutacaklarına kimse ihtimal vermiyordu. Öyle de oldu, hakemin ilk düdüğü ile beraber geri çekildiler, Galatasaray'lı topçular kendi evlerinde her zaman yaptığı gibi "horozlandılar" ve baskıyı kurdular. Hatta öyle bir baskı ki, geçen sezondan ağzımızda tadı kalan ve bu sene Ali Sami Yen'de pek yapamadıkları rakibi sağdan soldan kapatıp, boğma eylemini gerçekleştirdiler. Tarafın da desteğini arkasına alıp, ilk düdükle birlikte Galatasaraylıların "baskınına" maruz kalacağını elbette bekliyordu mavi-beyazlı topçular da bu kadarı fazla geldi, şaşkına döndüler, ayağına gelen topları rakiplerine verdiler, oyun kuramadılar, adeta amatör bir takım görüntüsü sergilediler.


O anlarda Galatasaraylılar ne mi yaptılar? Maicon'un ilk dakikada direkten dönen vuruşu hariç, geçen haftadan kalan "Laubali, la la laubali" şarkısını söylemeye devam ettiler. Özellikle Garry Rodrigues'in Brumalaştığı ve mahalle maçlarındaki bencil veletler misali "top benim istediğime atarım, istediğime atmam" dercesine pas tercihleri Erzurumspor'un oyunda tuttu. Sadece Garry değildi tabii Erzurumspor kalecisi Sehiç'i "yıldız" yapan, Donk'un Hagivari pasında N'Diaye'nin top kontrolünde beceriksizliği, Emre Akbaba'nın cılız vuruşları da Bosnalı kaleciyi ön plana çıkardı...

Galatasaray aradığı golü bulamıyordu, ciddiyetsiz oynuyordu da, bu onların sorunuydu. Yakasındaki FIFA kokartının söküleceği de hakem Alper Ulusoy'un sorunudur, Galatasaray'ın değil. Hakem işini yapmalıydı, gördüğünü çalmalı, duyduğunu uygulamalıydı ama Alper Ulusoy ceza sahası içinde Garry Rodrigues'in çekilmesini gördü, VAR'dan uyarıyı da aldı ama penaltı noktasını işaret edemedi. Çok ilginç değil mi? Eskiden "hakem görmedi" denir paçayı kurtarırdı hakemler de, şimdi Video Hakem Uygulaması ile bizlerin televizyondan gördüğünü, 5-6 ekranın karşısında oturan VAR hakemleri de görüyor ama yine yanlış kararlar veriliyor... Kafamızda binbir tilki ile maça çıkıp, yüreğimizde korkularla maç yönetince, adil oyun için teknoloji de fayda etmiyor. Sonra neden bize Avrupa Şampiyonası vermiyorlar diye üzülüyoruz. Vermezler arkadaşım, vermezler...


Galatasaray "kilidi açacak" golü bulamayınca Erzurumspor'a da bir heves geldi, hem savunmada dirençlendiler, hem de ufak ufak Muslera'nın kalesine gitmeye çabaladılar ilk devrenin sonlarına doğru. Soyunma odasının sihrini bekledik de, değişen bir şey yoktu ikinci yarıda da. Eren'le ve N'Diaye ile yine kaleci çalıştırmaya devam ediyordu sarı-kırmızılı topçular da, Fatih Terim Emre Akbaba'nın ilk devre sakatlanarak oyundan çıkması sonrası yapması gereken hamleyi yaptı: Donk'u kenara alıp Onyekuru'yu da oyuna soktu, Feghouli de 10 numara pozisyonuna geçti. Hal böyle olunca da Galatasaray tekrar baskıyı kurdu, topu daha hızlı dolaştırdı ve kazanılan korner atışında Maicon bu sezonki ilk golünü attı. Golde sol bek olmasına rağmen sağ kanattan ortayı yapan "Galatasaray'ın çocuğu" Ömer'in de hakkını teslim edelim. Yuto'yu dinlendirmek için bu sezon ilk defa çocukluk sevdası parçalı formayı giyen Ömer, bindirmeleriyle, enerjisi ve çalışkanlığı ile beğeni toplasa da, çoğu ortasının rakip savunmaların kafasına isabet etmesi "zaafını" geliştirmeli formayı Yuto'dan almak için.


Sadece Galatasaray'ı rahatlatmadı Brezilyalı savunmacı Maıcon, oyunun son dakikalarında "Ha bir sıfır olmuş, ha iki sıfır, ama atarsam puan alırım" düşüncesi ile Galatasaray kalesine cesurca gelen Erzurumspor'lulara geçt vermedi, maçın da yıldızı oldu...

Yazının başında hocanın sarf ettiği "her şeye rağmen" sözünü kısaca özetlersek:
-Galatasaraylı futbolcuların kafalarının Porto maçında olup, ciddiyetsiz oyununa,
-Emre Akbaba'nın ilk yarıda sakatlanmasına,
-Hakemin tartışmasız penaltı olacak pozisyona devam kararı vermesine,
-Milyon euroluk Feghouli'nin sahada "sağlıklı yaşam için spor yapmasına"
rağmen maç kazanılıyorsa, sevinmek lazım...


Bir zamanlar e-bilet yoktu, biz de giderdik maçlara, iç saha deplasman fark etmez değil, deplasmana daha bir istekle giderdik. O vakitler de dışarıda kaybederdi Galatasaray, hem de felaket oyunlar da oynardı. "Ulan bi' daha gelmeyeceğim" diye oflayan puffayanlara "Lan oğlum, hadi Ali'ye küstün, Veli'ye küstün anlarım da Galatasaray'a nasıl küseceksin?" diyen Alpaslan abimiz vardı. On yıldır da yok... Kahrolsun kara Eylül diyoruz hep o vahim kazayı hatırladıkça. Alpaslan Abi şimdi bizi Metin Oktay'la Ali Sami Yen'le Karıncazmez Şevki'yle yan yana cennetten izliyor da, onun öğretisini devam ettiriyor Galatasaray tribünleri, ultrAslan'ın üniversiteli gençleri. Geçen pazar hiç beklenmedik bir Akhisar yenilgisi sonrası yine hayıflanmalar, küfürler havada uçuşmuştur Akhisar deplasman tribününde de, cumaymış, iş günüymüş, İstanbul trafiğimiş, soğukmuş demeden Ali Sami Yen'i dolduran yine aynı arma sevdalılarıydı...  Hem de bu kez sadece Alpaslan abilerine selam çakmadılar yaptıkları pankartlarla, Çorlu'da meydana gelen tren kazasında hayatını kaybeden Galatasaray aşığı "Büyük kaptan Oğuz Arda Sel"e de selam yolladılar.


Son söz teşekkürler Dadaşlar... Sami Yen'e gelen bazı "vefasız" ve saygısız taraftarlar gibi Galatasaray'ın değerlerine küfür etmek yerine "Alpaslan ölmedi kalbimizde yaşıyor" tezahüratı ile tribün koşturanların tribün emekçisine verdiği değeri gösterdiğiniz için...


STAT: Ali Sami Yen Spor Kompleksi Türk Telekom Stadyumu
HAKEMLER: Alper Ulusoy, Mustafa Emre Eyisoy, Volkan Ahmet Narinç, Mustafa Öğretmenoğlu
VAR HAKEMLERİ: Hüseyin Göçek, Ali Şansalan
GALATASARAY: Muslera, Mariano, Maicon, Serdar, Ömer, Donk (Onyekuru 65’), Feghouli (Yunus 83’), Badou, Emre (Fernando 38’), Rodrigues, Eren
BB ERZURUMSPOR: Sehic, Auremir,Acka, Lokman, Schwechlen, Kone, Scuk, Sunu (Erhan 70’), İbrahim (Taylan 74’), Emrah (Osman 89’), Munsy 
GOL: Maicon (74’)
SARI KARTLAR: Ömer (45’), Kone (49’), Lokman (62’), Fernando (71’), Mariano (90’)

Hiç yorum yok:

Blog Widget by LinkWithin