Uzun lig yarışının tehlikeli virajlardan biri olan Alanyaspor deplasmanı üç puanla atlatıldıktan sonra Galatasaray evinde Erzurumspor'u konuk edecekti ama herkesin aklını kurcalayan rakipten ziyade Türk Telekom Stadyumunun zeminiydi. 15 gün evvel Kasımpaşa maçında "balçık" tarlasına dönen saha "iki pas" yapılacak hale gelmiş miydi? Yoksa sarı-kırmızılı topçular rakipten çok "zorlu saha koşullarıyla" mı mücadele edecekti? Zemine atılan çim tohumları, onların korunması için serilen örtüler işe yarayacak mıydı? Topçular sahaya ısınmaya çıkıp, yayıncı kuruluş yayına geçtiğinde tüm bu soruların az da olsa cevabını bulabilmiştik: Seyrek seyrek kahveringilerin arasında yeşillikler gözümüzü alıyordu, fena değildi zemin...
Sahanın toparlanmasıyla birlikte, Muslera'ya verilen plaketle birlikte keyfimiz daha da yerine gelmişti. Galatasaray formasıyla Süper Ligde 300. maçına çıkan Fernando Muslera'ya Fatih Terim plaket vermişti. Dile kolay 300 maç... Nice futbolcunun hayalini dahi kuramadığı bir rakam ve şimdi de tek dileğimiz Muslera ile yönetimin en yakın zamanda sözleşmeye imza atıp, bu rakamın 400e çıkması...
Fatih Terim, geçen hafta Alanya deplasmanında başlayan takımı, Erzurum karşısında da sahaya sürerken, güzel hisler içinde başlayan karşılaşma, beklendiği gibi Galatasaray'ın kontrolü altında gitti. Dadaşlar ise kalelerini savunup, yakalayabilirlerse, ani ataklarla Muslera'yı mağlup etmenin hesaplarını yapıyorlardı, bir bakıma oyunu kilitlemekti niyetleri ve nispetten de başarılı oldular, zira Galatasaray'ın ilk atağı ilk çeyrek saat dolarken Yedlin'in ortasında Onyekuru'nun savunmadan dönen şutu ile gerçekleşti. Erzurumspor da taktiğine uygun kontrayı yakaladı, sağ kanattan gelişen atakta ceza sahası çizgisi cıvarından Gomez'in şutu Muslera'da kaldı.
Dakikalar geçtikçe düzeldiğini zannettiğimiz zemin ağırlaşmaya başlamış, Galatasaray'ın pas oyunu da sekteye uğramıştı. Kolay geçmesi beklenilen müsabaka, pozisyonsuz, tatsız, tuzsuz bir orta saha mücadelesine dönüşmüştü. Birinin "fitili ateşlemesi" gerekiyordu ki o isim de yeni transfer Yedlin oldu. İlk yarı Luyindama'nın sıkça yaptığı gibi atılan uzun bir topta rakibinin arkasında olmasına rağmen, pes etmeyip mücadele eden Amerikalı savunma oyuncusu takımına korner kazandırmış, Ömer'in kullandığı köşe vuruşunda seken topta Emre Kılınç topu ceza sahası içine bir kez daha ortalamış ve Onyekuru'nun kafa vuruşu kaleciden dönerken, "golcü" Mostafa Mohammed ağları sarsıyordu. Ayak içi plase, penaltı, kafa vuruşu derken bu hafta da repertuvarından "fırsatçılığı" ve "füzeleri" çıkarıvermişti. Belki de devreyi eşitlikle bitirmeyi kafalarına koyan Erzurumsporlular yedikleri gol ile yıkılmış ve peşi sıra kalelerinde pozisyonlar görür olmuşlardı. Önce Arda'nın jeneriklerde yer alabilecek sert şutu iki direğin birleştiği noktadan dönerken, devre biterken Arda'nın ofsaytta olduğunu bilip, hareketlenmediği Luyindama'nın pasında ceza sahasında topla buluşan Mostafa Mohammed Allah'a sığınıp Metin Oktay gibi fileleri yırtmak için abandı, bereket kale direkleri sağlamdı, yıkılmadı ama Galatasaray iki farklı öne geçiverdi.
Çok pozisyon bulmadan, yakaladıklarını gole çevirerek 2-0 öne geçen Galatasaray ikinci yarı vites küçültüp, savunmada da bireysel hatalar yapınca, Erzurumspor belki de maçtan evvel hayal kurmadığı kadar Muslera ile karşı karşıya kaldı ama Gomes'in, Aaatıf'ın, Rashani'nin ataklarında kalesini gole kapamayı aklına koymuş bir Muslera vardı, haliyle kendisi için özel bir günde gol yemek yoktu aklının ucunda. Ev sahibi beklemediğimiz bir şekilde taktik disiplinden kopmuş, rakibini kendi kalesine davet etmişti ama istediği anda da pozisyon bulabileceğini de gösteriyordu. O anların birinde Onyekuru'dan seken topu Arda önünde bulmuş, "akıllıca" pasında Emre Kılınç şık bir plase ile kaleciyi üçüncü kez avlamıştı ama Mete Kalkavan VAR'dan gelen uyarıyı dinleyip, pozisyonda topun Onyekuru'nun eline çarpması nedeniyle golü iptal ediyordu. Top Henry'nin eline çarpmıştı ama ona bunu yaptıran müdahalede bulunan Da Costa'nın tekmesi görmezden gelinmişti. Ne diyelim, Galatasaray'ın golü iptal olunca sıkıntı olmuyordu!
Skorbordda dakikalar 86yı gösterirken saha kenarında dünyaca ünlü golcü Falcao, Mostafa Mohammed ile yer değiştirmek için bekliyordu. Çocukluğunda televizyonda maçlarını izleyip, onun gibi goller atmayı düşlediğin forvet senin yerine oyuna giriyor. Ne büyük bir gurur, değil mi? Umarım önümüzdeki maçlarda yan yana da izleriz bu iki golcüyü...
Kağıt üstünde kolay ve rahat geçmesi beklenilen müsabaka, ilk devrenin son 20 dakikalık oyunu ile Galatasaray lehine sonuçlandı ama bir kez daha gördük ki bu uzun maratonda dikkatsizliğe ve gevşemeye yer yok, her maça final gözü ile bakıp, tam konsantrasyon ile hazırlanacak bir Galatasaray da mutlu sona ulaşacak takım olacaktır...
Stat: Türk Telekom
Hakemler: Mete Kalkavan, Ceyhun Sesigüzel, Kemal Yılmaz
Galatasaray: Muslera, Yedlin, Luyindama, Marcao, Ömer Bayram, Etebo (Dk. 72 Taylan Antalyalı), Gedson Fernandes, Emre Kılınç (Dk. 72 Belhanda), Arda Turan (Dk. 83 Babel), Onyekuru (Dk. 83 Kerem Aktürkoğlu), Mustafa Muhammed (Dk. 86 Falcao)
Büyükşehir Belediye Erzurumspor: Mehmet Göktuğ Bakırbaş, Schwechlen, Da Costa, Teikeu, Butko, Cenk Ahmet Alkılıç (Dk. 76 Emrah Başsan), Omolo, Rahman Buğra Çağıran (Dk. 46 Rashani), Chahechouhe, Osman Çelik (Dk. 76 Mehmet Murat Uçar), Gomes (Dk. 67 El Kabir)
Goller: Dk. 38 ve 45 Mustafa Muhammed (Galatasaray)
Sarı kartlar: Dk. 23 Etebo, Dk. 79 Mustafa Muhammed, Dk. 81 Taylan Antalyalı (Galatasaray), Dk. 48 Teikeu, Dk. 63 Chahechouhe, Dk. 90 El Kabir (Büyükşehir Belediye Erzurumspor)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder