Yine bir milli ara ve yine bir Galatasaray klasiği: Sakatlar...
Milli takımlara en fazla oyuncu gönderen takımlardan olan Galatasaray, sağlam yolladığı topçularını yine çok defa olduğu gibi sakat karşılıyordu: Feghouli ve Barış ulusal takımlarında sakatlanmış, Muslera Uruguay-İstanbul uçağından, İstanbul-Trabzon uçağına direk geçiş yapmış, Sacha Boey de idmanda sakatlanmıştı...
Öte yandan ev sahibi Trabzonspor ise transferlerini en erken tamamlamış, lige de adına yaraşır şekilde "fırtına" gibi başlangıç yapmıştı... Onların da Gervinho ve Gianini gibi sakat oyuncuları vardı...
Tabii, maçın doğal favorisi Trabzonspor idi ama Galatasaray'ın gençleri öyle bir başlangıç yaptı ki maça ev sahibi topçular adeta dona kaldılar, ne yapacaklarını şaşırdılar. Sanki Sami Yen'de taraftarını arkasına almışçasına piranaların suya düşmüş avlarına saldırısı gibi her topa bir basmaları vardı ki Fatih Terim'in gençlerinin...
İleri uçta Halil stoperleri zorluyor, Emre ve Kerem beklere basıyor, orta sahada Cicaldau ve Morutan onlara destek olurken, Berkan sahada basmadık yer bırakmıyordu. "Bu sıcağa kar mı dayanır" derler ya, Trabzonsporluların hata yapacağı belliydi ve o hatayı da Edgar yaptı, Emre kaptığı topla açılış golünü atıverdi.
Galatasaray golü attı ama durmaya da niyeti yoktu. İkinci gol için Uğurcan'ın kalesine geldi, Morutan ve Cicaldau'nun vuruşlarında genç kaleci başarılıydı, hatta 32. dakikada Muslera'dan başlayan atakta Emre'nin pasıyla ceza sahasına giren Kerem'i de durdurdu ama seken topta Halil'in pasında Emre Kılınç'ın plasesinde yapacak bir şeyi yoktu...
Galatasaray savunmadan oyun kurmaya çalışırken, hem Muslera olsun hem önündeki stoperler olsun bir çok maçta hata yapıp, topu kalelerinden çıkarmak zorunda kaldılar ama Fatih Terim'in ısrarla bu anlayışı yerleştirmek istemesinin nedeni hem topu rakibe verip, tekrar kapmaya çalışmamak, hem de savunma oyuncularının atacağı uzun toplarla rakibi hazırlıksız yakalayıp golü bulmak. Trabzon'da atılan ikinci gol, bu çalışmaların ürünü.
Galatasaray adına Kerem oldukça fark yaratan bir oyuncu. Gençliği ve hızı sayesinde iki golde de kritik oyuncu oldu, ilk gol öncesi kaptırdığı topta Abdülkadir'e pres yapıp topu kaptı, ikinci golde de ceza sahasına yaptığı koşu ile Uğurcan'ı bozdu. Lakin, genç oyuncunun gençliğinin getirdiği tecrübesizliği de saha içinde görüyoruz, ilk top kontrolleri sıkıntılı, hatalı paslar yapabiliyor ve saha içinde yerini kaybedip, rakip kovalamıyor. Trabzonspor'un attığı ikinci golde Hamsik'in peşinden koşsa, Slovak oyuncu o kadar rahat hareket edemeyecekti ceza sahası içinde...
Deplasmanda 2-0 öne geçen Galatasaray için akıllarda bir soru vardı: Acaba maç geçen seneki Trabzon deplasmanı gibi rahata mı dönecek yoksa Kasımpaşa maçı tekrarlanacak mı?
Aranan cevap devrenin bitimine 4 dakika kala Cornelius'un golü ile cevabını buluverdi: Milli aradan önceki Kasımpaşa maçı tekrar ediyordu...
"Devreye iki farklı önde girmek başka, 2-1 önde girmek başka senaryo gerektirir" diyordu ya Fatih Terim, o da attıkları golün etkisiyle "gaza gelen" Trabzonspor'luları durdurmak için Morutan'ın yerine Aytaç, sakatlanan Emre'nin yerine Babel ile başladı ikinci 45 dakikaya... Babel'in tecrübesinden faydalanıp biraz daha oyunu elde tutmak, Aytaç ile de Wakaeme'nin ataklarında Yedlin'e destek olmaktı...
Ama olmadı, ilk golde yerini kaybeden Luyindama, ikinci golde de Cornelius'tan hava topu alamadı, o top Hamsik'e gitti ve üç savunmacıyı "pazara gönderen" tecrübeli oyuncu Wakaeme'ye al da at pası verdi, Trabzonspor da beraberlik golünü yakaladı...
Beraberlik sonrası iki takım da skoru bozmaya çalıştı, Galatasaray'da Muslera eski günlerine döndüğü sinayalleri verirken, Trabzonspor adına ise göz yaşları içinde sahayı terk eden Abdülkadir Ömür'ün yerine Yusuf Sarı Halil'in şutunu çizgiden çıkararak takımı adına 1 puanı kurtaran oyuncu oluyordu...
İki farklı öne geçip bir puana razı olmak, hele ki aynı olay iki hafta arka arkaya gerçekleşiyorsa her Galatasaraylının canını yakıyordur ama Trabzonspor gibi şampiyonluğa kafayı takmış bir takımın evinde alınan 1 puan oldukça değerlidir. Yine aynı şekilde ligin başından beri iç sahada (Ali Sami Yen) oynamamış bir takımın topladığı puanlar oldukça değerli. Bir de unutulmamalı ki bu takım yeni oluşturulmuş ve yaş olarak belki de ligin en genç oyuncularından kurulu... Bu çocuklara inanırsak, bu çocuklar çok büyük işlere imza atacaklar...
Pandemi sebebiyle iki yıla yakın zamandır maçlar seyircisiz oynanıyor ve izlediğimiz maçlardan hiç mi tad almıyoruz. Bu sene aşılamanın başlamasıyla birlikte stadyumlara yarı yarıya taraftar alınıp, eski günlere dönüş yolunda önemli adımlar atıldı ama Trabzonspor taraftarının Abdülkadir gibi genç ve yetenekli bir oyuncuya yaptıkları sonrası, insan ister istemez soruyor: "Acaba maçlar seyircisiz oynanmaya devam mı etseydi?"Stat: Medical Park
Hakemler: Ali Palabıyık, Mustafa Emre Eyisoy, Ceyhun Sesigüzel
Trabzonspor: Uğurcan Çakır, Peres, Edgar, Hugo, İsmail Köybaşı (Dk. 37 Trondsen- Dk. 53 Denswil), Berat Özdemir, Hamsik, Abdülkadir Ömür (Dk. 37 Yusuf Sarı), Bakasetas (Dk. 82 Siopis), Nwakaeme, Cornelius (Dk. 82 Koita)
Galatasaray: Muslera, Yedlin, Luyindama, Nelsson, Van Aanholt, Berkan Kutlu, Cicaldau (Dk. 83 Taylan Antalyalı), Emre Kılıç (Dk. 46 Aytaç Kara), Morutan (Dk. 46 Babel), Kerem Aktürkoğlu (Dk. 74 Mostafa Mohamed), Halil İbrahim Dervişoğlu (Dk. 82 Oğulcan Çağlayan)
Goller: Dk. 20 ve 33 Emre Kılınç (Galatasaray) Dk. 41 Cornelius, Dk. 62 Nwakaeme (Trabzonspor)
Sarı kartlar: Dk. 5 Berkan Kutlu (Galatasaray) Dk. 36 Berat Özdemir, Dk. 63 Edgar (Trabzonspor)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder