Biraz müsade...
***
***
***
"... güzel bulduğum fikirleri karıştırmayı ve karıştırdıklarımdan ortaya çıkan yeni düşünceyi ve yüzü daha çok seviyorum. Aslında ben uyumsuzların uyumunu tercih eden biriyim" diyordu Buket Uzuner'in Su kitabındaki kayıp kahraman "Uyumsuz Defne Kaman"... Galatasaray'ın devre arasında yaptığı "sansasyonel" Sneijder ve Drogba transferleri sonrası "yıldızlar gezegenine" dönen kadrosunda kimin oynayacağı, kimin kenarda bekleyeceği kimin ise tribünde çekirdek çitleteceği tartışmaları memleket spor ulemalarını yorarken, en son oynanan Gençlerbirliği maçı sonrası "rakamlarla kafayı" bozan Uğur Meleke yüzünü ekşirterek "Hocanın ne yapmak istediğini anlamış değilim, maç öncesi hangi taktik varyasonu yazıyor tahtaya, forvet üçlü mü tek Burak'a mı emanet, ortada kaç kişi oynuyor" derken, futbol romantiği ve Bill Shankly "hastası" Okay Karacan, gol krallarının dolu olduğu takımın 2 haftadır "kuraklık" yaşadığından dem vuruyordu. Medyanın içinde insanların biz taraftara göre hocayı daha iyi tanımaları gerekirken, bu tuhaf serzenişler tebessüm yaratıyor, İmparatoru tanıyanlar olarak Almanya'daki maç için "şapkadan" tavşan çıkaracağını çok iyi biliyorduk, zaten geçen sene ve bu sene o ve onun takımı değil miydi "kritik" maçlardan "zaferle" ayrılan... Süper Final'in "final" maçında Kadıköy'de ışıkları söndürten, etrafın yakılıp yıkılmasına sebep olan şampiyonluk, Çeyrek Finale çıkma maçı olan Braga'da "kendi göbeğini kendi kesen" karşılaşma, Erzurum'da 10 kişiyle kazanılan Süper Kupa yakın geçmişe dair ilk akla gelenlerken, hocanın 200 ruhuyla oluşturduğu Galatasaray CV'sinde ise bu tür maçlar saymakla bitmezdi...
Hem büyük maçları kazanmayı severdi, hem de bizim gibi "sayılardan" hoşlanmazdı hoca... Bursa, Antalya, Akhisar, Ordu, Eskişehir, Gençler maçlarında hep "güzel fikirleri karıştırmıştı" hoca da" karıştırdıklarından ortaya çıkan uyumu" Almanya'da sergilemişti parçalıyla mücadele eden aslanlar... O da bilirdi soyunma odasında taktik tahtasına kuru kuru rakamları yazıp, üzerine topçu adları dizmek ama "menajerlik" oyunlarıyla, "play station"larla büyümemişti bizim nesil, sahada ruhunu ortaya koymak lazımdı, mücadele lazımdı... Ve sadece 11 oyuncu değil, kulübede olanlar da aynı ruhu yaşamalıydı, ancak böyle kazanılırdı tarihe adını yazdıracak zaferler. Maçın bilmem kaçıncı dakikasında televizyon kameraları Fatih Terim'i işaret ettiğinde, hoca "kalp spazmı" geçirir gibiydi, Alman meslektaşı ise kuru kuru sahayı izlerken... Hoca böylesine istekli olunca, sadece ilk kez çeyrek final heyecanı yaşayacak olan bizim yurdun topçuları değil, bu kupadan şampanyalar içmiş Sneijder ve Drogba bile ilk kez bu Şampiyonlar Ligi maçı oynar gibi istekli ve hevesliydiler. Hal böyle olunca da İsveçli hakem bile durdurmadı ilk devrede Galatasaray'ı, Arena'da sürpriz yapan Almanlar rahat kazanacakları düşündükleri maçtan, ilk devre boynu bükük ayrıldılar...
Geriye koşmak nedir bilmeyen, takıma sürekli ilerde baskı yaptıran Terim demedi mi takıma sanki son 45te geri yaslanmamalarını, ama dedik ya "makineler" oynamıyor bu oyunu, insanız nihayet, baskıyı "koruma" iç güdüsü gelişti ikinci yarı, Almanlar da morallendi ama yukarları daha çok isteyen bizim takımdı, futbol ilahları da bizim yanımızda olmalıydı, öyle de oldu, kah Muslera kurtardı, kah rakip dışarı vurdu, kah şans yanımızdaydı... Bütün gereksiz "istatistikler" paramparça dört bir yana savrularak, ruh makine ve sistem karşısında galip geldi 12 Mart gecesi...
Maçı ve "uğurunu" yazacağız demiştik ya, Galatasaray belki yine turu atlardı ama bizim yeni misafirimiz bu maçı seyretmemiş olsaydı Hamit'in o topu gol olur muydu, Riera'nın rakipten meşin yuvarlağı çalmak için yatarak topa yaptığı müdahale Burak'a asist olur muydu, Galatasaray'a bu kadar "güç kuvvet" gelir miydi, hiç zannetmem... Teşekkürler "meleğim"...
Stat: Veltins Arena
Hakemler: Jonas Eriksson, Mathias Klasenius, Daniel Waernmark (İsveç)
Schalke 04: Hildebrand, Höwedes, Bastos, Höger (Dk. 85 Meyer), Farfan, Pukki (Dk. Obasi), Uchida, Draxler, Matip, Neustaedter (Dk. 46 Fuchs), Kolasinac
Galatasaray: Muslera, Semih (Dk. 78 Gökhan Zan), Dany, Hamit, Selçuk, Melo, Riera, Sneijder (Dk. 70 Amrabat), Eboue, Drogba, Burak (Dk. 85 Umut)
Goller: Dk. 17 Neustaedter, Dk. 63 Bastos (Schalke 04), Dk. 37 Hamit, Dk. 41 Burak, 90+5 Umut (Galatasaray)
Sarı kartlar: Dk. 12 Drogba (Galatasaray), Dk. 15 Höger, Dk. 85 Kolasinac (Schalke 04)
4 yorum:
Yakışır sana yakışır sana şampiyonluk yakışır sana...
tek kelimeyle muhteşem o ilkyarı turu hakettiğimizi söylüyordu.
"Minik Sofuoğlu"nun uru kesinlikle. Allah analı babalı büyütsün abi. :))
Boşver maçı olm kızını yaz kızını...:)
Yorum Gönder