24 Aralık 2013 Salı

Galatasaray:2-1:Trabzonspor


59. dakika. Trabzonspor'un gelecek vaat eden forveti Yusuf güzel bir orta yapıyor, Henrique çok şık bir kafa vuruşu ile deplasmancıları öne geçirecekken, Muslera yüzde yüzlük, ya da izlemeyenler için yazalım yüzde bin gol olacak bir vuruşu inanılmaz bir refleksle çıkarıyor ve hem takımının skorda geriye düşmesini önlüyor hem de moral motivasyonunu arttırıyordu. Tabii pozisyon bitmiyor, kaleciden dönen topu Selçuk, Sneijder'in önüne yuvarlıyor, Hollandalı bir müddet sürdükten sonra Drogba'ya veriyor ve "görevim bitti" deyip seyretmiyor, koşusuna devam ediyor, Fil Dişili de topu "eveleyip gevelemeden", kontrol ve pas olmak üzere iki hareketle boş koşu yapan arkadaşının önüne mükemmel bırakıyordu. Ceza sahasında tekrar topla buluşan Sneijder, iki Trabzonsporluyu "pazara gönderip" arkalarına salıyor meşin yuvarlağı ve Burak da biraz zor da olsa golünü kaydediyordu. İşte Galatasaray sahanın bir ucundan diğerine ortaya konan "klas hareketlerle" öne geçerken, futbolun da "klas topçularla" oynandığını bir kez daha sergiliyordu izleyenlere.


Bir kaç yıldır başladı sanırım Lig TV'nin "koşu mesafelerini" ölçme hastalığı, kim kaç kilometre koşmuşu görüp, "tembel" ve "çalışkan" yorumları da cabası... Elbetteki ki bir topçu koşacak ama sadece "deli dana gibi" çimleri ezmesi de fayda etmiyor, gerektiği yerde sprintini yapacak, gerektiğinde de aktif dinlenecek ama top kendisine geldiğinde de yukarıda Muslera'nın, Sneijder'in, Drogba'nın yaptığı gibi "klasını" gösterecek... Ve koşu mesafelerinden dolayı değil, söz konusu "klas hareketlerle" skoru değiştirdikleri için sezon sonlarında bol sıfırlı mukavelelere imza atıyor bu topçular, medyanın taraftarı şişirdiği gibi "Ulan bu adam hiç koşmuyor, bu kadar parayı neden alıyor ki?" serzenişinin cevabını vermek için değil...

Fenerbahçe'nin kaybettiği haftada Trabzonspor gibi formda bir takımla "çatır çatır" bir kapışma sonrası kazanılan üç puan sadece puan farkını indirip, yüzleri güldürmedi, aynı zamanda ortaya konan mücadele de ligin ilk yarısı biterken önümüzdeki devre için umutları yeşertti. Fatih Terim'in gönderilmesi sonrası başkan Aysal'ın sene sonu "Bak hocayı yolladın, şampiyonluk gitti" eleştirilerine karşı, ara transferde elini cebine atacağını tahmin ediyorduk, gelen "transfer fısıltılarına" göre de yanılmayacağız galiba. Her geçen gün takımın Mancini'ye, İtalyan hocanın takıma ve Türkiye ligine ısındığını da hesaba katarsak, Trabzonspor maçı "mayıs ayındaki" kupanın bir pırıltısı olarak tarihe not düşülmeli...


Üstü kapatılsın, zemin ısıtılsın, o da yetmez bir de çatıdaki ısıtıcılar da çalışşsın da kış günü t-shirtle maç izleyelim şımarıklığı zaten alışamadığım TT Arena'ya karşı daha da soğumama neden oluyor. Yazın terlersin, kışın üşürsün, mevsimlerin tadı tuzu bu da, Sneijder "Allah ne verdiyse abanacak", Onur panter gibi doksandan top çıkaracak ve taraftar ısınacak, o da mı yetmedi, çekersin bi "Re re re, Ra ra ra, Galatasaray Galatasaray Cim Bom Bom" ve peşinden de "Cim bom bomum, sen çok yaşa canım feda olsun sana, hiç bi' şeye değişilmez...." bak bakalım donuyor musun o tribünde... Sami Yen'de "ufo"mu vardı da her maç sonu terden sırılsıklam terkediyorduk tribünü...


Onur demişken, iki gol yemiş kaleci maç sonu alkışlanıp, haftanın karmasına girer mi, girer tabii. Dün gece kafasında sadece top oynamak olan Onur, öyle kurtarışlar yaptı gibi, maç bitimi Drogba ve Burak kendi takım arkadaşlarından önce rakip file bekçisini tebrik ettiler. Sanırım menajeri de bu maçın DVD'sini bolca kopyalayıp, sene sonu Avrupa kulüplerine dağıtacaktır.





Maç öncesi rahmetli Alpaslan Dikmen'in doğum günü vesilesiyle ve Trabzonspor'la ilgili açılan pankartlar bu güzel maçın başka bir güzelliği olurken, Drogba'nın maçın uzatmalarında Aykut Demir'le girdiği münakaşa gereksizdi, Aykut'un bir ara "kızgın boğa" misali gemileri yakıp Didier'in ayağına "kırmak" için dalacağından korkmadım değil. Burası Türkiye, burada maç esnasında ayağında topu 3-5 kez sektirdi diye maç sonu tartaklanan topçu var, bunları da unutmadık...




Stat: Türk Telekom Arena
Hakemler: Fırat Aydınus, Serkan Ok, Aleks Taşçıoğlu
Galatasaray: Muslera, Sabri Sarıoğlu, Gökhan Zan, Semih Kaya, Riera (Dk. 80 Chedjou), Yekta Kurtuluş, Melo, Selçuk İnan (Dk. 88 Ceyhun Gülselam), Sneijder (Dk. 85 Aydın Yılmaz), Burak Yılmaz, Drogba
Trabzonspor: Onur Recep Kıvrak, Bosingwa, Mustafa Yumlu, Bamba (Dk. 85 Kadir Keleş), Aykut Demir, Olcan Adın, Aykut Akgün, Zokora, Colman, Yusuf Erdoğan (Dk. 70 Emre Güral), Henrique
Goller: Dk. 60 ve 67 Burak Yılmaz (Galatasaray), Dk. 65 Olcan Adın (Trabzonspor)
Kırmızı kart: Dk. 76 Colman (Trabzonspor)
Sarı kartlar: Dk. 45+1 Mustafa Yumlu, Dk. 64 Bamba (Trabzonspor), Dk. 77 Riera, Dk. 79 Drogba (Galatasaray)

1 yorum:

HotSauce21 dedi ki...

Biz objektif yorum yapmaya çalışalım ama "Erman Tüneri" gibi sığırlar gelip burda Galatasaray'a laf etsin. İlla bize şike dedirteceksiniz, sonra cevap olarak "6S" yazacaksınız, utanıcaz...


Bu yazıda da katılmadığım nokta ise kaleci Onur konusu. Performansı konusunda haşa ağzımı açamam ama "Dün gece kafasında sadece top oynamak olan Onur" cümlesine kesinlikle katılmıyorum. Maçın ilk dakikasından itibaren kendisine gelen topları bile ayağıyla kontrol edip bekleyerek zaman geçirmesi aslında kafasında sadece top oynamak değil oynamamak olduğunu gösterir, ama başta Sneijder olmak üzere GS'li oyuncular onun oynamasına yardımcı olmaya çalıştılar diyebiliriz bence...

Blog Widget by LinkWithin