27 Ocak 2014 Pazartesi

Gaziantepspor:0-0:Galatasaray


Koyun Dolly'i hatırladınız mı? Ya da hiç duydunuz mu? Eskiler, 96 yılında dünyanın düzenini kökünden sarsacak olan klonlama hikayesini anımsayacaklardır. Edinburg üniversitesi uzmanları tarafından bir koyunun meme bezinden alınan bir hücrenin yeni bir bireyi yaratabileceği ispatlanarak, Dolly ismindeki hayvan klonlandı. Bilim dünyasında oldukça büyük sansasyon yaratan bu olay, dünya kamuoyunu da meşgul etti ki, klonlanma sayesinde sonsuz bir hayatın olup olamayacağı tartışılmaya başladı. Dolly'den sonra başka hayvan klonlandı mı, ya da bu deney insanlar üzerinde uygulandı mı, bunlar "gizli sırlar" olarak devletlerin arşivlerinde saklıdır da, dün geceki Gaziantepspor maçında Melo'yu seyrederken aklıma düştü bu "kopyalama" meselesi. Transferin bu son günlerinde hala oyuncu derdindeki Mancini'ye biri Melo'dan 3-4 tane klonlasa ve hediye etse, İtalyan hocadan daha mutlusu olur mu?

Galatasaray'la sözleşme yaptığından beri güçlü güçsüz her takımdan gol yiyen defansını "adam etmek" için 3-5-2, 4-4-2, 4-3-1-2 gibi formasyonlar deneyen ve Melo'yu ön liberodan "sarkık libero"ya devşiren Mancini, Antep'te de Brezilyalıyı geride sağında Semih solunda Hakan Balta'yla başlattı oyuna.  Defans 20 dakika boyunca sıkıntısızdı ama orta alanda Selçuk ve Emre'nin yanına Melo lazımdı. Bu sefer hoca defansı dörtledi ve Pitbullu ortaya yolladı ama maalesef arka taraf gedik vermeye başladı. Rakibin beceriksizliği, Muslera'nın becerisi sayesinde gol yemedik de forvette de çok cılız kaldık, Drogba ve Umut'un yanına da bir Melo olsa, kim hayır derdi ki? Sadece mücadelesi değildi Melo'yu vahim kılan, bir de takımın üzerine çökmüş olan "uyuşuk" havayı dağıtacak olan kazanma ruhu da sadece onda vardı...


Dünya kupası yaklaştıkça sakatlık haberleri daha bir can sıkar oldu, Bruma'nın genç yaşta boy gösterme şansının olacağı kupadan uzak kalacak olması, ardından Falcao'dan gelen üzücü haber, Theo Walcott'un memleketini televizyondan izleyecek olması bir çok topçunun rüyalarına sakatlık kabusunun girmesine vesile oluyordur ister istemez. Ve bu süreçte Melo gibi ulusal takımda yer edinme mücadelesindekiler "insanüstü" gayret gösterirken maçlarda, Drogba gibi yeri garanticiler, topa girerken "iki kere düşünmektedirler". Türkiye'ye geldiğinden beri kazanma azmine hayran kaldığımız Drogba'nın son maçlarda sahada yürümesini başka nasıl izah edebiliriz ki? Ya da kendini Chelsea maçlarına saklıyor dersek, iyimser mi düşünmüş oluruz?

Ligin ilk yarısında kaybedilen puanlardan sonra şampiyonluk hedefi için kayıpların minimum olması gereken maçlara girilmişken, daha ilk maçta Antep'te 2 puanın kaybedilmesi moralleri bozarken, başkan Aysal'ın da kafası fena atmış ki, yabancılardan kim kalacak kim gidecek "nazlanması"nı bitirip bugün Amrabat'ı Malaga'ya kiralarken, Riera'nın da sözleşmesi feshedilmiş, Dany için de Trabzonspor'a teklif sunulmuş... Bu hareketlilik sonrası transfer edilen Telles  ve Hajrovic'e yer açılmışken, olası bir transfer daha yolda demektir... Haydi hayırlısı...


Stat: Kamil Ocak
Hakemler: İlker Meral, Cem Satman, Hakan Yemişken
Gaziantepspor: Karcemarskas, Şenol Can, Medunjanin, Turgut Doğan Şahin (Dk. 85 Ekrem Hayyam Dağ), İbrahim Akın (Dk. 78 Birol Hikmet), Kemal Tokak, Serdar Özbayraktar, Stantevicius, Binya, Mustafa Durak, Cenk Tosun
Galatasaray: Muslera, Melo, Selçuk İnan, Sneijder, Drogba, Umut Bulut (Dk. 64 Salih Dursun), Hakan Kadir Balta, Semih Kaya, Eboue (Dk. 71 Ceyhun Gülselam), Emre Çolak (Dk. 56 Amrabat), Sabri Sarıoğlu
Sarı kart: Dk. 12 Cenk Tosun (Gaziantepspor)

1 yorum:

Blog Deposu dedi ki...

Blogger yeni bir düzenlemeye gittiği için artık izleyiciler gadget'iniz çalışmıyor. Bu problemi gidermek için burayı tıklayınız

Blog Widget by LinkWithin