28 Şubat 2014 Cuma

Galatasaray.1 Chelsea.1

  • Sıkıştırılmış kupa maçlarının bunaltıcı havasından, ligde puan farkının bir artıp bir azalmasına kendimizi kaptırdığımız hengameden şöyle bir kafamızı kaldırıp olaylara büyük pencereden bakmak için bulunmaz bir fırsat şu Şampiyonlar Ligi karşılaşmaları. Ortamıyla, havasıyla, suyuyla, tezahüratlarıyla, müziği ile ligin 2.yarısında da bu atmosferi yaşama şansını bulmak bile insana keyif veriyor.
  • Fonda Ercan Taner'in Juventus maçındaki golunun anonsu ve barkovizyonda da Sneijder'in golunun görselleri ile metro çıkışında yaratılan karlı ortam gerçekten başarılı bir pazarlama aktivitesiydi.
  • Takımlar ısınmaya çıktığında tribünlere ilk çağrılan Beşiktaş maçındaki hareketiyle tarihe geçen Semih Kaya idi. Mourinho'nun da bu hadiseyi takip edip Semih'i ısınmaya giderken tebrik etmesi kendine yakışan bir büyüklüktü.
  • Öte yandan DrogbaKopenhag maçındaki hareketini eleştiren Beckenbauer'e nazire yaparcasına ısınmada yine takımı etrafında toplayıp konuşmasını yaptı. Beckenbauer'dan karşı bir yorum bekliyoruz. 

  • Hocaların ilk 11 tercihlerinin her zaman bir açıklaması vardır ama bir maçta doğru düzgün birlikte oynamamış Eboue ile Hajrovic'in kanatta uyum sorunu yaşayacağı aşikarken birlikte oynatılması ile Semih'in yedekte olmasının düzgün bir açıklamasını bulamadım. Mancini de bulamamış olacak ki 45 dakikanın sonunda 2 değişiklik hakkını çoktan harcamış oldu.
  • Chelsea, maça çok hızlı başladı ve ilk 10 dakikada fırtına gibi esti. Golu bu aşamada yemeyip bu baskıyı atlatabilseydik oyun çok farklı gelişebilirdi. Golden sonra daha fazlası için bastıracaklarını düşünürken, garip bir şekilde frene bastılar. Hatta, işi o kadar abarttılar ki Cech daha 20.dakikada zaman geçirmeye yönelik hareketler yapmaya başladı. Bu gibi davranışlarda hakemler bekler bekler 90.dakikada kaleciye sarı kart gösterirdi, bu sefer hareketler o kadar fazla tekrarlandı ki ilk defa 60.dakikada bir kaleciye zaman geçirmeden kart gösterildiğine şahit oldum. 

 
  • Burak'ın hemen hemen sıfırdan attığı hayatının golunun Terry'nin sahaya 2.topu atmasıyla iptal edilmesine ne demeli? Hem de daha Kasımpaşa-Beşiktaş maçının tartışmalarının dumanı üzerindeyken. Maç sonrası Mourinho'nun tam da Semih'i tebrik etmesinin nedenini açıklamasının akabinde çok güzel bir göndermeyle, Mourinho'ya bu pozisyonu adil oyun açısından nasıl değerlendirildiği soruldu ama tercümanın düzgün ifade edememesi nedeniyle cevap kaynadı gitti.
 
  • Chelsea taraftarları düşündüğümden az ilgi göstermişlerdi deplasman tribününe. Öne geçmelerine rağmen orada olduklarını takımlarına pek hissettiremediler. Mourinho boşuna bu atmosferin %10'unu bizim taraftar yaratsa bana yeter demiyormuş.
  • Chelsea'nin kariyerindeki yeri nedeniyle aylardır bu maçı bekleyen, İngiliz basınının bir dakika üzerinden gözünü ayırmadığı Drogba'nın, hem de Burak tel tel dökülürken oyundan çıkarılması da gecenin bir başka kafamı karıştıran hamlesiydi. Drogba, kulübeye giderken Mancini'nin kulağına ne dedi, o kadar merak ediyorum ki... 
  • Geçen sene de 2.tur ilk karşılaşmasında Schalke ile evimizde 1-1 berabere kalmış, ardından deplasmanda işi bitirmiştik, kader yine aynı skorla bizi deplasmana götürüyor. 2.yarıdaki baskımız, Mourinho'nun uzun süredir takımından memnuniyetsiz olduğuna dair ifadeleri ve sahada da Chelsea futbolcularının bunu doğrularcasına çekingen oyunları insanı ister istemez Londra'ya giderken ümitlendiriyor. Hakkımızda hayırlısı... 

27 Şubat 2014 Perşembe

ultras/Movement Blog Artık Line'da!


2007 yılının haziran ayı başında başlamıştı ultras/Movement'ın blog macerası. Gerçi isim daha eskiye dayanıyordu, fanzin çıkartmıştık da, yazdıklarımız eline ulaşamayanlar internetten okusunlar istemiştik ultras/Movement'ı, hem de hazırlıklarına başladığımız ikinci sayının tanıtımıydı niyetimiz. Öyle uzun uzun yazmak aklımızda yoktu da, fotoğraf paylaşıp, ilginç haberleri not ederken bloga, Slaven Koprivnica karşılaşmasıyla da başlayıverdik Galatasaray maç yorumlarına... Hem de ne başlama... Yazdıkça yazdık, yazdık, yazdık. Kimi zaman sevindik, coştuk yazdık, kimi zaman üzüldük, acımızı yazdık, kimi zaman kızdık, öfkeyle yazdık, ama usanmadan hep yazdık. Biz ultras'Movement blog sayfalarına yazdıkça, siz de üşenmediniz okudunuz, beğendiniz, beğenmediniz, eleştirdiniz, hatta küfrettiniz ama okudunuz. Bu iletişim bizi yazmaya daha da çok itti, evlendik, düğün yaptık maç yazısı yazdık, çocuğumuz dünyaya geldi ertesi gün bloga "post girdik", yurt dışına gittik, internet cafeden deplasman anısı yazdık, dedik ya "yazdık durduk"...  Ve geriye dönüp bakınca 7 sene ne de çabuk geçmiş deyiverdik... Bu uzun zaman dilimi içinde internet aleminin de modası "rüzgar" gibi değişip durdu, youtube açılıp kapandı, formspring soruları unutuldu, tumblr pek tutmadı, bloglar gözden düştü, twitter altın çağını yaşadı, akıllı telefonlar notebookların yerini aldı. Teknolojinin bu hızlı değişimine blog olarak hep ayak uydurmak çabasındayken, en son olarak Line'dan gelen teklifle "canlı maç yorum" hadisesine de başlamış olduk. "goaLine GALATASARAY" diye bir kaç haftalık deneme yazılarımız beğenildi ki, bu işi uzun vadeli olarak yerimiz ve duruşumuza uygun olarak "Galatasaray Ruhu" adıyla yapmaya karar verdik.

Peki ne mi yapıyoruz: Galatasarayımızın maç günleri karşılaşmadan saatler öncesinden başlayıp maç bitiminden saatler sonrasına kadar karşılaşmayla ilgili haberler, duyurular, maç kadroları, istatistikler, ilginç anektodlar, tezahüratlar, videolar, maçtan fotoğraflar, tribün koreografi resimlerini takipçilerimizin cep telefonlarına yolluyoruz. Üstelik öyle kontör filan hesabı da yok, ücretsiz... Kısaca, bugüne kadar ultras/Movement blog üzerinde maç sonu yazdığımız "maç yazılarını" Line'ın da yardımıyla artık maç esnasında "canlı canlı" takipçilerimizle paylaşıyoruz... Sadece paylaşmakla kalmıyor, "On Air" vasıtasıyla da onlardan anında geri bildirim alıyor, sorularını cevaplıyor, sevinç, üzüntü, hırs, öfke duygularını paylaşıyoruz.

"Hayatımız Galatasaray" dedik durduk yıllarca, burada da Galatasaray adını duyduk girdik bu işe. Allah yüzümüzü kara çıkartmaz umarım derken, tüm lig ve kupa karşılaşmaları öncesi-esnası-sonrasında Line üzerinde Galatasaray Ruhu'nda bizimle olmanızı bekliyoruz... Karşılaşmaların heyecanına özel hediyelerimiz olacaktır müjdesini de verelim... Takipte kalın, ultras kalın...
***
Edit: Kulübümüzden gelen uyarılar sonrası "Galatasaray" ismini kullanmamız engellendiği için blogumuzun ismi olan ultrasMovement olarak Line üzerinden yayınlarımıza devam edeceğiz.
***
Line uygulamasına erişmek için akıllı telefonlarınızdan  Line uygulamasını indirin ve resmi hesaplardan ultrasMovement'i takip edin. Ben zaten takip ediyorum diyorsanız, "Arkadaşlar" bolümüne gelip "Resmi Hesaplar"dan ultrasMovement'i seçip "Tavsiye Et" butonuyla arkadaşlarınızı davet edebilirsiniz...

25 Şubat 2014 Salı

Dans Etmek ve Ceza Yemek






Bu ülke bugüne kadar "ahlaksızca" neler neler gördü de, rakip takım taraftarın olmadığı bir ortamda, maç sonunda sevinirken hem de kendi taraftarına doğru memleketin yerel dansını yapan Melo ne hikmetse Displin Kuruluna sevk edildi. Brezilyalıya buradan ceza gelirse, yine dünyada bir ilki yaşamış olacağız zira, futbol sahalarında Ronaldo'dan Marcelo'ya, Dani Alves'ten Neymar'a, Leto'dan Reus'a bir çok topçu, hem de rakip taraftarın olduğu sahalarda eğlenerek bu dansı yaparken coşkuyla alkışlandı da bizde yerildi, yerden yere vuruldu...



Galatasaray futbol takımı oyuncularından Felipe Melo, kazanılan bir maçın sonrasında, kendi taraftarlarıyla paylaştığı bir sevinç gösterisi nedeniyle  -genel istek üzerine- PFDK'ya sevkedildi.
Bu sevki yapanlar dahil, tüm kamuoyu, futbolcumuzun, hiç kimseyi aşağılama amacını taşımadığını ve sevincini ülkesinin geleneksel dans figürleriyle ortaya koyduğunu biliyor.
Üstelik, taraflı-tarafsız pek çok yayın organı, günlerdir, futbolcumuzun yaptığı dansın benzerinin, gerek ülkemizde, gerekse yeryüzünün hemen her köşesinde, Latin kökenli futbolcular tarafından tekrarlandığını görüntüleriyle ortaya koyuyor.
Futbol, artık günümüzde yalnızca ulusal futbolcularla değil, "dünya vatandaşları"yla oynanan oyunun adıdır. O dünya vatandaşları, yalnızca ülkelerinin futbol anlayışlarını temsil etmezler, aynı zamanda ülkelerinin ve halklarının kültürlerini ve folklorik değerlerinin paylaşımını sağlarlar.

FİFA'nın ve UEFA'nın, yabancı futbolculara kapılarını ardına kadar açması, ırkçılığa karşı mücadeleyi öncelikleri arasına koyması, sadece futbol dünyasının çeşitlenmesi amacını taşımamaktadır. Ondan da öte, kültürlerin paylaşılması yoluyla sporda kardeşliğe ve dünya barışına katkı sağlanacağı öngörülmektedir.
Ülkelerin ve halkların kültürel ve folklorik özellikleri birbirine benzemeyebilir ve bir başkası için yadırgatıcı olabilir. Ama farklılıkların bir arada yaşama olgusu zaten böyle bir şeydir, farklılıklara anlayış ve tahammül gerektirir. FİFA'ya, UEFA'ya ve evrensel değerlere göre ırkçılık, yalnızca renklere değil, kültürel değerlere de tahammülsüzlüğün adıdır. (İroni olarak söylemek gerekirse Yeni Zelandalıların uluslararası üne sahip  "Haka" dansı, folklorik anlamının dışında değerlendirilirse neler olur?)
Öte yandan, böyle bir sevkin yapılmış olması bile, ülkemizde, rakip takımlarımızda ter akıtan, "Melo'nun Brezilyalı kardeşleri" açısından da  üzüntü vericidir.
Özetle, futbolcumuzun, -genel istek üzerine- gerçekleşen bu işlemin sonrasında ceza almayacağına ve PFDK'da bu konuda sağduyunun hakim olacağına inanıyoruz.
Ancak, kamuoyunda yaratılmak istenen algı ve ön yargılara da karşı bu açıklamayı yapmayı bir borç biliyoruz.
Saygılarımızla

GALATASARAY SPOR KULÜBÜ

Giggs Efsanesi


Yıl 1993... Ryan Giggs, Paul Ince'le birlikte forma giymekte ve bir kupa kutlaması sırasında, benim burada ne işim var gibilerinden bakan ufaklığın ismi Tom Ince...
Ve 21 sene sonra...
Yıl 2014...  Ryan Giggs hala sahalarda ve karşısında top oynayan veledin ismi Tom Ince...


24 Şubat 2014 Pazartesi

T-Shirt


İçimizden biri Semih...

23 Şubat 2014 Pazar

Galatasaray.1 Beşiktaş.0

  • Bu sene iç saha karşılaşmalarında gösterdiğimiz yüksek performans, uzun süredir Beşiktaş'a karşı kolay kolay maç kaybetmeyişimizle birleşince taraftarlar soğuk bir kış akşamında 3 puandan şüphe duymadan yol aldı Arena'ya.
  • Önemli karşılaşmaların öncesinde hazırladıkları başarılı kareografilerle çıtayı hayli yükselten Ultraslan, geleneği bu maçta da bozmadı. Ultraslan artık bu konuda Avrupa'daki en tecrübeli taraftar gruplarından biri, her maç daha da kusursuz gerçekleştiriyorlar görsel şovları. 

  • Bilic'in heyecanlı bir teknik direktör olduğunu 2008 Avrupa Şampiyonası'ndan bu yana biliyorduk ama tribünden izleyince ne kadar hareketli olduğunu daha da net gördüm. Uzatma dakikalarında bir ara dayanamayıp kenardan sahanın içerisine bile girdi.

  • Son 2 iç saha maçımızın aksine bu sefer oyunu rakip kaleye yığarak başlayamadık. Beşiktaş'ın da, bizim de çok net pozisyonlara giremediği ilk 30 dakika beraberlik havasında geçti. Sonrasında bu tür penaltılar yapmasına alışık olduğumuz Dany, bu sefer de bizim yüzümüzü güldürdü de maça biraz olsun hareket geldi.
  • Yeni transferlerden Alex Telles her geçen gün iyiye gidiyor, üç senelik sol bek hasretimiz galiba bitiyor. Maç boyunca oldukça istekli gözüken Veysel ise ilk yarıdaki ileri çıkışlarını ikinci yarıda pek gösteremedi. Sabri bu kadar formda giderken yerine tercih edilmesi ciddi bir riskti.
  • Eskilerden ise Selçuk ve Drogba'da ciddi form düşüklüğü görülüyor. Ayağındaki topları ileriye oynamasına alıştığımız Selçuk, bu maçta sürekli gerideki arkadaşlarını tercih ederken, Drogba da nedense 3 futbolcu arasına girip topları eziyordu.
  • Öte tarafta da Burak Yılmaz ise her zamanki hallerindeydi. Hele 2. yarıda Sneijder'le Drogba müsaitken, ceza sahası köşesinden kaleye attığı şut vardı ki evlere şenlik. Melo ise galiba ciddi ciddi 2014 Dünya Kupası'na gitmeyi kafasına koymuş. Her maç bir önceki maçın üzerine koyarak ve işe her zamanki gibi hırsını da katarak takımın en iyisi olmayı hak ediyor.


 

  • Maç bir türlü kopmayınca, tribünlerin performansı da bundan etkilendi. Her ne kadar Beşiktaş'ın gol atması pek olası gözükmese de, taraftarlar her an olabilecek bir kazaya karşın tedirgindi. 2.golu bir şekilde bulabilseydik daha renkli ve coşkulu tezahüratlar olacaktı.
  • Cüneyt Çakır'ın aut verdiği pozisyonda, Semih Kaya'nın topun kendisinden çıktığını itiraf etmesi elbette tarihe geçecektir. Galatasaray'da teknik direktör iken savunmada yaşanan sıkıntıda Semih'i tercih etmeyip Kewell'ı stoper oynatan Bülent Korkmaz'ın konuyla ilgili yorumu da ilginç: "Ben olsam söylemezdim, tecrübelenince de umarım aynı davranışı devam eder"
  • Zaman su gibi aktı geçti, çarşamba gecesi Chelsea ile oynama vakti geldi. Drogba'nın İngilizlere nazire yaptığı, Burak'ın saç-baş yoldururken birden golu bulduğu, Sneijder'in patlama yaptığı, Muslera'nın her zamanki gibi devleştiği bir maç diliyoruz...

21 Şubat 2014 Cuma

Tükürmedim


"Başımda fazla saç yok ve ter üzerimden akıp düştü. Şunu açıkça belirtmeliyim ki, tükürmedim ve hayatımda böyle bir şey asla yapmadım. Zaten, eğer böyle bir şey yapmış olduğumu görürseniz, şartsız kuralsız bana 10 maç ceza verin. Cezayı da geçelim, bir rakibime tükürme hatasına düşersem, asla ailemin yüzüme bakamam."
Arjen Robben
Bayern Münih'li Futbolcu
Arsenal maçında rakibine tükürmediğini anlatırken

Liverpool 2014-2015 Formaları


Bu seneki forma fiyaskosundan sonra Liverpool yönetimi, işi biraz sıkı tutmuş ve "hiç de fena değil" diyebileceğimiz 3 formanın siparişini vermiş tedarikçi firmaya. Her zaman olduğu gibi gönlümüz kırmızıdan yana da, sarı forma da satın alınabilecek nitelikte... Umarım "Premier Lig Şampiyonu" sıfatıyla seneye giyer bu formaları "KOP'un Çocukları"...




Neydim Ne Oldum #37

Mesut Özil ve Manuel Neuer


10 Kutsal Hatırlatma

Futbolculuk kariyerinin büyük çoğunluğu Dinamo Bükreş'te geçen ve yolu kısa bir süre de olsa Altay'a düşen, Romanya Liginde tüm zamanların en fazla forma giyen oyuncusu olan Ionel Danciulescu, bugün Dinamo Bükreş kulübüne Genel Menajer olurken, basın toplantısında Dinamo taraftarının kendisine futbolculuk yıllarında verdiği bir çerçeveyi basın mensuplarıya paylaştı. "Nereye gidersem bu 10 hatırlatmayı hep yanımda taşıdım ve onlara uygun davranmaya çalıştım" diyen Danciulescu'nun söz ettiği 10 kutsal cümle şu şekilde:

1- Unutma! Stadionul Dinamo senin evindir.
2-Unutma! Biz senin aileniz.
3-Unutma! Senin ailen seni kahraman olarak görüyor.
4-Unutma! Senin ailenden kardeşlerin ve abilerin ülkenin bir çok yerine senden imza almak ya da sana dokunabilmek için deplasman yapıyor.
5-Unutma! Kin, nefret, hain dolu bu ülkede, senin bizim güvenimizi ve saygımızı kazandın.
6-Unutma! Senin bizden gördüğün sempati ve güveni bir çok politikacı parayla elde etmeye çabalıyor.
7-Unutma! Bizim sevgimiz satın alınamaz.
8- Unutma! Sen Steaua Bükreş'te değil Dinamo Bükreş formasıyla jubileni yapacaksın.
9-Unutma! Sen adını bu kulübün tarihine yazdırdın.
10-Unutma! Köpek her zaman köpektir.

Not: Köpek, Dinamo Bükreş'in sembolüdür...

Sis Bombası #8

 Djugardens IF

 Liiestrom FC

Spartak Moskova

Gol Sevinçlerine Özgürlük

Galatasaray'da Didier Drogba ve Emanuel Eboue vakasının bir benzeri İspanya'da yaşandı ve bizde olduğu gibi mutlu sonla neticelendi. Hatırlanacağı üzere Nelson Mandela'nın ölümü sonrası takımımızın iki siyahi oyuncusu formalarının altlarına giydikleri t-shirtlerde Mandela'ya yapmış olduğu mücadeleden dolayı şükranlarını belirtmiş ve "huzur içinde yat" mesajı yollarken, Federasyon tarafında Disiplin Kuruluna sevk edilmişler, gelen tepkiler sonrası "affedilmişlerdi"... İspanya Secunda Division (İkinci Lig) takımlarında Real Jaen'in golcüsü Jonathan Mejia, attı gol sonrası formasını kaldırıp, t-shirtüne yazdığı "Sevgili küçükler, cesaret" yazısı nedeniyle 2000 euro cezaya çarptırılmış. Takımının Las Palmas'ı 3-0 yendiği gün, Dünyada Çocuk Kanseriyle Mücadele Günü olmasından hareketle, bu amansız hastalıkla mücadele edenlere "moral" vermek için böyle bir işe niyetlenen Jona, maçta da gol atarak eylemini gerçekleştirmiş. Tabii, kurallar ne duygu, ne moral tanır, Jona'ya basmışlar cezayı ama bereket Tahkim Kurulu yapılan itirazı haklı bulmuş ki, bu iyi niyetli topçunun cezası düşmüş... Bizde, İspanya'da ve haberini alamadığımız nice ülkede, bu "aptalca" yasak uygulandığı sürece böyle haberlere çok rastlayacağız, oysa en doğal hakkı değil midir futbolcunun gol sonrası sevinmek, isterse tellere tırmanarak sevinir, isterse formasını çıkarır, isterse eşine dostuna mesaj yollar t-shirt üzerine yazdıklarıyla... Öyle değil mi?

Samsung, Hayalinin Peşinden Gidenleri Arıyor

Samsung,dünya çapında ses getiren “Hayalinin Peşinden Git” kampanyası ile  tutkusunun peşinden koşanları başvuruya davet ediyor.
İstanbul, 07 Şubat 2014 - Samsung Electronics, tüm dünyada hayallerini ve tutkularını hayata geçirmek için teknolojiyi kullanan insanların sahip oldukları potansiyeli keşfetmeyi, paylaşmayı ve desteklemeyi hedefleyen “Hayalinin Peşinden Git” kampanyasını Türkiye’de başlattı. Başarılı mesleki kariyerleriyle tanınan ünlü mentorların da, başvuranlara fikir önderliği yapacağı kampanyaya başvuru için  www.hayalininpesindengit.com adresi ziyaret edilebilir. Kampanyaya başvurular 28 Şubat 2014 tarihine kadar devam ediyor.

“Hayalinin Peşinden Git” kampanyasının kazananları, Samsung ve mentor desteğiyle potansiyellerini açığa çıkararak, hayallerini gerçeğe dönüştürme fırsatını yakalıyor.
Her gün, heyecan verici şeyler yapmak için Samsung ürünlerini kullanan insanlardan ilham alan kampanya; tutkulu kullanıcıları hayallerini ve fikirlerini paylaşmaya davet ediyor. Fotoğrafçılık, mutfak sanatları, spor ve girişimcilik alanlarında başvuruların kabul edildiği kampanyanın kazananları  projelerini hayata geçirme evresinde Samsung’un teknoloji desteğinin yanı sıra, aralarında Fotoğrafçı ve eğitmen Muammer Yanmaz, Kantin’in sahibi ve şefi Şemsa Denizsel, Spor spikeri ve yazarı Caner Eler ve B-Fit’in kurucu ortağı, girişimci ve Schwab Vakfı tarafından “2013 Yılının Sosyal Girişimcisi” seçilen Bedriye Hülya’nın da bulunduğu mentorlerin tecrübelerinden faydalanma fırsatı da bulacak.  
Samsung Electronics Türkiye Başkanı Yoonie Joung projeyle ilgili olarak;  “Samsung olarak teknolojinin, hayal gücüyle bir araya geldiğinde insanların hayatına anlam kazandırdığına inanıyoruz. Dünyanın dört bir yanında insanlar, Samsung teknolojisini kullanarak farklı ve yenilikçi başarılara imza atıyor. Ortaya çıkan hikayelerin yarattığı ilham doğrultusunda geliştirdiğimiz “Hayalinin Peşinden Git”  kampanyasını Türkiye’de hayata geçirmekten mutluluk duyuyoruz. Diliyoruz ki bu proje ile, Türkiye’deki tüketicilerimizin sadece kişisel tutkularını keşfetmelerine değil, aynı zamanda dünya üzerindeki diğer tüketicilere de ilham vermelerine yardımcı olacağız” dedi.
Katılım koşulları
“Hayalinin Peşinden Git” kampanyasına  www.hayalininpesindengit.com adresinden ya da Samsung Türkiye Facebook sayfasındaki “Launching People” uygulamasından başvurmak mümkün. Başvurular, 28 Şubat 2014 tarihine kadar gerçekleştirilebilecek.
Bir boomads advertorial içeriğidir.
-->

19 Şubat 2014 Çarşamba

Pablo Batalla Beijing Guoan'da


Bursaspor tribünlerinin "bayrak adamıyken", Daum'la anlaşamadığı için takımdan ayrılan Martin Pablo Batalla, Çin'in Beijing Guoan kulübüyle 3 yıllık sözleşme imzaladı. Yeni takımında 17 numaralı formayı giyecek olan Arjantinli futbolcu için Çin kulübünün bonservis ücretini Bursaspor hesabına yatırmadığı için, yeşil-beyazlılar da sözleşme fesih belgesini federasyona vermediklerini belirttiler. Batalla, Bursa'dan uzaklara giderken, çok sevdiği yeşil-beyazlı taraftarlardan ayrılmasına sebep olan Daum'un da suyu ısındı, hatta kaynamakta bile...

Teksas'tan Gece Baskını


 Bursaspor'da uzun zamandır süren memnuniyetsizlik artık "dillenmeye" başladı ve taraftarlar dün gece Bursa Atatürk Stadı, antrenman tesisleri ve şehrin çeşitli bölgelerine "istifa" pankartları açarak, başkan ve Daum'u görevlerini bırakmaya davet etti. Bununla da kalmayacak Bursaspor sevdalıları, cuma günü de yönetimi ve Türkiye Futbol Federasyonunu protesto etmek için bir yürüyüş düzenleyecekler...







Blog Widget by LinkWithin