14 Mart 2015 Cumartesi

Fenerbahçe:1-0:Galatasaray


Bu sene ligin heyecanını arttırmak için sık sık vurgulanan “Dördüncü Yıldızı Kim Takacak?” sorusunun cevabının Galatasaray olması için puan durumunda avantajlı bir konumda gitti Kadıköy’e Galatasaray. Liderdi Hamza hocanın takımı ve ev sahibi Fenerbahçe onların 4 puan gerisinde yer alıyordu. Bu hesap Galatasaraylı topçulara bir rahatlık getirmişken, öte yandan medyanın “bilmem kaç yıldır Kadıköy’de Galatasaray kazanamıyor” söylemi bir baskı unsuru olarak şüphesiz ki üzerlerinde dönüp dolaşıyordu hafta boyunca. Rakipte ise durumlar tam tersine işliyor, kaybetmeleri halinde Galatasaray’la fark neredeyse üç maça çıkacak, şampiyonluk hesapları iyice meşakatlanacak  ve zaten son haftalarda yaptıkları puan kayıpları sonrası taraftar tepkisi  iyice ayyuka çıkacaktı. Hatta, İsmail Kartal’ın koltuğunun tehlikede olduğu söylentileri de fısıldanıp duruyordu sağda solda. Bu aksiliklere karşın sarı-lacivertliler de iç sahada oynamak gibi bir avantaja sahiptiler, seyirci desteği ile rakiplerine ilk dakikalardan itibaren baskı kurup, erken golle maçı lehlerine çevirmeyi planlıyorlardı.


Derbi maçının heyecanı ve Kadıkoy’de oluşacak taraftar baskısını kaldıramayacakları düşüncesiyle Hamza Hamzaoğlu son haftalardaki başarılı ve istikrarlı kadrodaki Bruma, Koray ve Yasin gibi oyuncuları yanına oturtmuş ve “büyük” maç tecrübesi fazla olan Hakan Balta ve  Umut‘u sahaya sürmüştü. Sadece tecrübe değil, aynı zamanda “kora kor” mücadeleyi yapabilecek fiziki kapasitesi yüksek oyuncularla da oynamak hedefindeydi Hamza hoca, zira böyle maçlarda duran toplar oldukça değer arzediyordu. Diğer pek çok sezonda olduğu gibi yine hızlı başladı oyuna Galatasaray, hatta daha 4. dakikada öne bile geçecekti, Selçuk’un ceza sahası dışından gelişine vurduğu topla.  Galatasaraylı oyuncular Ali Sami Yen’de oynarmışçasına rakiplerini öyle bir baskıya aldılar ki, 11. dakikada Burak, Volkan’la baş başa kaldığında zoru başardı, topu auta attı. Maçın da kırılma noktasıydı bu erken dakikalarda kaçan pozisyon, öne geçebilseydi sarı-kırmızılılar, mutlak kazanmak zorunda olan Fenerbahçeli futbolcular her geçen dakika daha da strese gireceklerdi.  Gol olmadı da, oyunun kontrolünü yine rakibine vermedi Galatasaray ilk yarıda, oldukça bilinçli oynadılar, topun arkasında hep kalmayı başardılar ve deplasmanda derbi nasıl oynanır dersi verdiler seyirciler…


Lakin, devre sona ererken, maçın o dakikaya kadar yıldızlarından olan Hamit’in acemice Hakan Balta’ya verdiği pasta Emenike’nin araya girmesi  Hakan’ın sakatlanmasına vesile olurken, Hamza Hamzaoğlu’nun da derbi planlarını altüst ediyordu. Zira, hiç hesapta olmayan bir Hakan-Koray değişikliği ile ikinci yarıya başlıyor ve oyuna müdahale şansı azalıyordu. Oysa, Fenerbahçe’nin tüm hatlarıyla gol bulmak için Galatasaray yarı sahasına yığıldığı anlarda Umut ve Telles’in yerine Bruma ve Yasin değişiklikleri ile hem ani hücum silahı elde edilecek, hem de Sneijder’in verimliliği artacaktı, ki Yasin ikinci yarıda takımı adına önemli pozisyonlarda ismi geçen futbolcuydu. Ayrıca, Hamit’in yorulmaya başladığı dakikalarda Emre’nin oyuna dahil olması Galatasaray orta sahasına direnç getirecekti ama beklenmeyen sakatlık planları bozdu. Buna rağmen, rakip Fenerbahçe’ye Sow’un ceza sahası içinde vurduğu ve Muslera’nın çıkardığı pozisyon ile sonrasında kornerden yapılan kafa vuruşu  ve bir serbest atışta direkten dönen top dışında pek de etkili bir gol pozisyonu vermedi Galatasaray savunması.  İşler pek de fena gitmezken, Galatasaray’ın gol için yüklendiği bir dakikada Sabri’nin boşluğundan yararlanan Kuyt, ceza sahasına girmeye cesaret edemeyip, uzaktan salladığı bir şutta futbolun ilahlarının da yardımıyla takımını öne geçirip, Fenerbahçe’de bu sene sık sık görmeye alışık olduğumuz “sakatlık numaralarının” startını veriyordu. Memleketin en gözde hakemlerinden sayılan Cüneyt Çakır, bu “yatışları” normal sürenin içinde kabul ediyor ve sadece 4 dakika uzatma gösteriyordu, oysa ikinci yarı oyun oynanırken 5 oyuncu değişikliği yapılmış, FIFA oyun kurallarında her değişiklik için 30 saniye eklenirken, sadece bu “gir-çıklar”  iki buçuk dakikaya tekabül ediyordu. Kim bilir Galatasaray'ın uzatmada bulacağı bir gol keyifleri kaçırabilirdi...


Kadıköy’den mağlubiyetle dönen Galatasaray şampiyonluk yolunda bir rakibi ekarte etme şansını kaybetti ama hala 1 puan farkla liderliğini sürdürmekte ve bu hafta sonu oynayacağı Başakşehir maçı oldukça kritik bir öneme sahip. Kısacası ipler hala Hamza hoca ve oyuncularının elinde...


Hamit Altıntop:
Melo’nun ameliyatı sonrası Hamit’in onun yerini doldurup doldurmayacağı en büyük endişelerinden biriydi Galatasaray’ın. Tecrübeli oyuncu Sivas ve Erciyes maçlarında gösterdiği performansla rahat bir nefes aldırdı hocasına ve takım arkadaşlarına. Fenerbahçe derbisinde de pek başarılıydı Hamit, ta ki ilk devrenin son dakikasında yaptığı o gereksiz geri pasa kadar. İkinci yarı, fiziksel olarak oyundan da düşünce, rakip takım daha çok baskılı gözüktü Galatasaray yarı sahasında… Ama yine de maçın yıldızı olabilirdi, maçın sonlarına doğru "yolladığı güdümlü füzeyi" Volkan son anda çıkarmasaydı...

Olcan Adın:
Gaziantep, Trabzon gibi oynadığı takımlarda hep hücum hattında görmeye alışık olduğumuz Olcan, Hamza hocanın ani bir plan değişikliği ile sol beke monte edilmişti. Oynadığı maçlarda fena işler de çıkarmıyordu ama onu esas görmeyi arzuladığımız en yakın maç Fenerbahçe derbisiydi. Kadıkoy’de de sol bek başlattı Olcan’ı Hamza ve oyuncusu da onu yüzüstü bırakmadı. Sarı kart gördüğü Emenike’yi düşürdü pozisyon dışında konsantrasyon kaybı yaşamadı ve artık Galatasaray’ın "kadrolu" sol beki olduğunu tescilledi bu maçla…

Galatasaray taraftarı:
Derbide yoktu Galatasaray taraftarı, yıllar öncesi çıkan manasızca deplasmana rakip taraftar almama kararı sonrası ama onlara bu cumartesi büyük görev düşmekte. Bu sene pasoligi protesto eylemi neticesinde tribünler büyük güç kaybetti ama yine de 20-30 bin Galatasaraylının pasolig sahibi olduğu bilinmekte. Bu kişiler cumartesi akşamı Ali Sami Yen’i doldurup takımlarına sahip çıktıkları takdirde, Galatasaray da rakibini çok farklı yenecek ve bu sinerji şampiyonluğun yolunu açacaktır.  Eskiler hatırlar, 96-97 sezonunda Galatasaray Ali Sami Yen’de Fenerbahçe ile karşılaşmış ve 4-0 gibi ağır bir yenilgi almış ama o maçın ertesi hafta  İnönü stadında oynanan Sarıyer maçında taraftar tribünleri salkım saçak doldurmuş, Galatasaray 4-0 galip gelmiş ve o “gaz” Galatasaray’a şampiyonluk ve şampiyonluklar  getirmişti.

Duygun Yarsuvat:
Başkana söyleyecek söz çok ama kulüp başkanı olmasından dolayısıyla saygımızdan tek ricamız var: Başkanım, nolur susar mısın artık?



Stat: Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu
Hakemler: Cüneyt Çakır, Bahattin Duran, Tarık Ongun
Fenerbahçe: Volkan Demirel, Gökhan Gönül, Alves, Egemen Korkmaz, Caner Erkin, Mehmet Topal, Emre Belözoğlu, Kuyt, Diego (Dk. 77 Webo), Emenike (Dk. 66 Alper Potuk), Sow (Dk. 85 Selçuk Şahin)
Galatasaray: Muslera, Sabri Sarıoğlu, Chedjou, Hakan Balta (Dk. 46 Koray Günter), Telles (Dk. 58 Yasin Öztekin), Hamit Altıntop (Dk. 89 Emre Çolak), Selçuk İnan, Olcan Adın, Sneijder, Burak Yılmaz, Umut Bulut
Gol: Dk. 81 Kuyt (Fenerbahçe)
Sarı kartlar: Dk. 43 Hakan Balta, Dk. 58 Umut Bulut, Dk. 62 Olcan Adın, Dk. 64 Burak Yılmaz (Galatasaray

Hiç yorum yok:

Blog Widget by LinkWithin