24 Mart 2015 Salı

Kasımpaşa:2-3:Galatasaray


Kötü haberi başta verelim: Seneye Galatasaray'ın başında Hamza Hamzaoğlu olmayacak... Lakin bu Hamza hocanın Galatasaray'dan ayrılacağı anlamına da gelmiyor, Prandelli sonrası yaptıklarıyla ve takımı tanıması dolayısıyla yeni yönetimin getireceği muhtemelen yabancı bir hocanın, Klinsmann olur, Heynckes olur, Lucescu olur veya başka birinin yardımcısı olarak Florya'da görev yapmaya devam edebilir. Hatta ve hatta Milli Takımdan kovulacağını düşündüğüm ve gelecek yeni yönetimin yabancı bir teknik adam bulamadıkları takdirde kapısını çalacakları Fatih Terim'in yardımcısı olarak da Galatasaray görevine devam edebilir. İlk defa bir Avrupa Şampiyonasına grup üçüncülerinin dahi gitmesi söz konusuyken, Türkiye Milli Takımı üçüncü bile olamazsa, Yıldırım Demirören, Fatih Terim'e "yeter" diyebilir, zira bu elemelerde Fatih hoca "karizmayı fena çizdirdi".  Öyle ya da böyle kesin bir şey var ki, Fenerbahçe maçı sonrası oynanan Başakşehir ve Kasımpaşa maçlarında çıkardığı kadrolar ve oyuncu değişiklikleriyle Galatasaray gibi bir kulübe "hafif" geldi Hamza Hamzaoğlu. Bir hafta evvel Başakşehir karşısında takım 2-0 önde giderken, fark belki daha da açılacakken, sahanın iyilerinden Yasin'i çıkarıp, oyunu rolantiye alma düşüncesi çok değerli 2 puana mal olurken, bu cumartesi gecesi de az kalsın şampiyonluk yarışına veda ediyordu Galatasaray, hem de "ahı gitmiş vahı kalmış" Kasımpaşa karşısında.


Geçenlerde Louis van Gaal'in Manchester United'da takımı maça nasıl hazırladığına dair bir yazı okudum bir yerlerde. Kendileriyle oynayacağı rakibinin 2 hafta evvelden iki maçını izlettiriyor bir hocasına ve onun raporları doğrultusunda Ryan Giggs bir analiz hazırlıyor. United kurmayları bir araya gelip, bu analiz doğrultusunda Manchester'in oyun planını oluşturuyorlar ve oyunculara bunu sunuyorlar. Ertesi gün idman sahasına geçip, 11'e 11 çift kale yaparken, Ryan Giggs rakip takım hocası oluyor, asıl takımı da diğer yardımcısı Albert Stuivenberg çalıştırıyor ve rakip üzerinde değişik oyun varyasyonları deniyorlar. Ertesi gün, idman görüntülerini oyunculara- savunmacılar, orta sahalar ve forvetlere- ayrı ayrı izlettirip, hatalarını ve eksikliklerini gösteriyorlar... Adam markajı yapacak oyuncularla da tek tek görüşen United teknik ekibi, en son her oyuncuyla bireysel görüşmeler yapıp, maça hazırlıyor. Sonra da maç öncesi ve devre arasında pek söyleyecek sözüm kalmıyor diyor Hollandalı hoca... Elin yabancısı bu kadar detaylı çalışırken, Hamza hocanın Kasımpaşa'yı seyretmediğini söylemeyeceğim ama nasıl analiz edemediğine şaştım kaldım maçı seyrederken. Zaten Galatasaray'da maç analistleri, yardımcı hocalar, oyuncu scotları hangi kritere göre seçiliyor, ahbap çavuş ilişkileri mi yeterlilik düzeyleri mi derseniz, "hamili kart yakınımdır" prensibi daha ağırlıkta zannedersem... Orası ayrı bir yazı konusu olsun, biz maça dönersek, hocası gitmiş, bir hafta kiminle çalıştığı belli olmayan ve kontra atak dışında herhangi bir silahı olmayan Kasımpaşa'dan Galatasaray iki tane içler acısı gol yedi... Göz göre göre bile bile... Birinde savunma oyuncumuz "kaval kemiği" ile top uzaklaştırma amatörlüğü gösterdi, birinde de sanki maçın 90+ları oynanırmışçasına tüm takım gol için Kasımpaşa ceza sahasına gitti.


Yeni hoca geldiğinde takımda bir hava değişikliği olur, oyuncular canlanır denir de, bu bizim takımlara Türk hoca geldiğinde gerçekleşir, van Gaal'in tersine bizimkiler maç günü ve maçtan dakikalar öncesi bolca nutukla, "vatan millet Sakarya" edebiyatıyla, "aslanım, koçum" gazlamasıyla sahaya sürerler topçuları, onlar da bu motivasyonla ekstra bir gayret sarfederler. Kasımpaşa'da Jan Wouters bunları yapacak bir kişilik olmadığı için Galatasaray'ı analiz edip, güçleri doğrultusunda bir takım sürmüş sahaya. Gücü diyorum, elde avuçta olan topçulardan hücümcular belli seviyedeyken, savunmacılar Bank Asya ayarında bile değildi. Gencecik ve belli ki maçtan evvelki gece gözüne uyku girmemiş kaleci Ertaç, Galatasaray'dan savunma yapmayı, pozisyon almayı bilmediği için gönderilen Veysel, 19 yaşında çaylak Dvali ve uzun zaman sonra forma giyen İlhan... 15 dakika içinde bu savunmaya Galatasaray'ın üç gol atması şaşılacak ve abartılacak bir sonuç değilken, ilk devre bu golleri atamaması şaşırtıcı ve sinir bozucu bir durum...

Maçtan evvel Pınar Argun'a verdiği demeçte "Sabri de Burak da sakat ama biz Sabri'yi riske girerek oynatacağız ama Burak'ı oynatmayacağız, maçın gidişatına göre oyuna alabiliriz" derken, Fatih hocadan "Burak'ı Hollanda maçına sakla, Hamza" talimatı mı aldı acaba Hamza Hamzoğlu... Zira, Umut'un tek forvet olmayacağını "çoluk çocuk" görmüşken, takımını golcüsüz sahaya sürmenin başka nasıl bir açıklaması olabilir ki? Burak'ın CV'sindeki Gol Kralı apoleti bile tedirgin etmeye yetti oyuna girdikten sonra Kasımpaşa savunmasını ki, goller de o şaşkınlık dakikalarında geliverdi.


Ve Olcan Adın... Sol açık, sağ açık, ileri uçta "yokları oynayıp" kovulmanın eşiğine gelmişken, Hamza Hamzaoğlu'nun takdir edilesi bir kararıyla sol beke monte edilen ve o bölgeye de "aşısı tutan" Olcan'ı tekrar sağ açığa görevlendirmek fikrini kim soktu acaba hocanın aklına. Belki bekleneni veremiyor Bruma ama bu kadar geniş alanların olduğu, orta sahaların kolay geçildiği bir mücadelede çok daha verimli olabilirdi.

Galatasaray ilk defa 2-0dan maç çevirmedi, Sami Yen'de Real Madrid'i de soyunma odasına iki farklı mağlup gittikten sonra üç golle uğurlamıştık İspanya'ya ama bu Kasımpaşa'dan 2 gol yemek şampiyonluk arzuluyorum diyen bir takıma yakışmadı. Kötü oynarken kazanmak iyidir, hoştur ama bu kötü oyunların sayısı artarsa, puan kayıpları gelir ki bu da bitime 9 hafta kala pek de hoş karşılanacak bir durum olmaz.

Karamsar bir yazı oldu da, Yasin'in her maç yükselen formu, Hamit'in Melo'nun boşluğunu aratmaması, Sneijder'in maç sonu taraftara üçlü çektirmesi kara bulutlar arasından yansıyan gün ışığı gibi içimizi ısıttı, onları da belirtmeden koymayalım noktayı bu haftaki yazıya...



Stat: Kasımpaşa Recep Tayyip Erdoğan
Hakemler: Hüseyin Göçek, Mustafa Emre Eyisoy, Erdem Bayık
Kasımpaşa: Ertaç Özbir, Veysel Sarı (Dk. 88 Malki), Donk, Dvali, İlhan Eker, Scarione, Castro, Alpaslan Öztürk (Dk. 78 Barış Başdaş), Tunay Torun (Dk. 61 İbrahim Halil Çolak), Babel, Adem Büyük
Galatasaray: Muslera, Sabri Sarıoğlu (Dk. 85 Emre Çolak), Chedjou, Hakan Kadir Balta, Telles, Olcan Adın (Dk. 46 Burak Yılmaz), Selçuk İnan, Hamit Altıntop, Yasin Öztekin (Dk. 90+1 Yekta Kurtuluş), Sneijder, Umut Bulut
Goller: Dk. 16 Castro, Dk. 43 Tunay Torun (Kasımpaşa), Dk. 52 Selçuk İnan, Dk. 55 Umut Bulut, Dk. 65 Burak Yılmaz (Galatasaray)
Sarı kartlar: Dk. 36 Veysel Sarı, Dk. 62 Alpaslan Öztürk, Dk. 87 Barış Başdaş (Kasımpaşa), Dk. 58 Telles, Dk. 66 Burak Yılmaz (Galatasaray)

2 yorum:

Adsız dedi ki...

gencecik kaleci Ertaş 89 doğumlu :)
Emir

Playful Penguin dedi ki...

Manchester ile ilgili yazıyı nerede okudunuz, hatırlayabildiniz mi?

Blog Widget by LinkWithin