Süper Kupa... Adı üstünde, o ligin en büyük kupası... Uzun bir lig maratonu sonu şampiyonluk ipini göğüslemiş takım ile bir çok elemeden hasarsız atlamış ve ülkenin ikinci kupasını almış ekibin kapışması... Sezonun en iyi iki kulübünün "en iyilerin iyisi" olma mücadelesi... İşte böyle "manalı" bir maçın takımlar yeni kamptan dönmüşken Ağustos ayında değil de sezon finali olarak Haziran ayında, daha takımlar tatile gitmeden oynanması lazım, başka bir deyişle takıma yeni katılan topçularla değil de Süper Kupa arenasında mücadele etmeye hak kazanan topçularla oynanması gerekir fikrindeyim yıllardır. Belki şampiyon olmuş kadrosuna güvenmesinden, belki de bizim gibi düşünüp "hak eden topçulara hakkını verdiğinden" Şenol Güneş, yeni transferleri kenarda tutup, takımda geçen yıldan kalan futbolcularla çıktı sahaya Konya'da... Jan Olde Riekerink ise zaten geçen sene "yırtık yamalı" bir kadroyla kazandığı Türkiye Kupası'nın verdiği krediyle Olcan, Umut, Tarık gibi esame listesini dolduran "boş" topçuları da kadro dışı bırakarak, yeni oluşturulan Galatasaray'da Tolga Ciğerci ve Bruma'yi eklemişti geçen sezonun "eskilerinin" arasına.
Bruma, hazırlık kampının yıldızıydı da Tolga Ciğerci kimdi? Lucas Leiva, Johansen, Lassana Diarra derken Melo'nun boşluğunu doldurma görevi Tolga Ciğerci'ye verilmişti ve Riekerink eldeki Dzemali, Hamit ve Donk'tan daha formda görüp takımla henüz 3-4 idman yapan genç topçuya formayı teslim etmişti. Kadrolar açıklandığında "acabalar" vardı akıllarda ama 120 dakika ve penaltılar bittiğinde soru işaretleri "Hımmm, olur bu çocuk"a dönmüştü. İzlediğimiz kadarıyla iyi bir kesici Tolga, rakibe dişini gösteriyor, öyle elini kolunu sallaya sallaya geçilmeyecek Galatasaray orta sahası. "Yumuşak karın" bu sene sertleşeceğe benziyor... Bir de penaltı attı... Sneijder, Eren, Bruma dururken... Cesaretli ve özgüvenli de...
Bruma demiştik, Süper Kupa'nın kahramanı kurtardığı penaltılar ile Muslera oldu ama karşı kale tarafında Galatasaraylıları heyecanlandıran hep Bruma oldu. Hazırlık maçlarında attığı "plase" gollerle "Thiery Henry'yi mi seyretmiş bir sene boyunca" dedirtti de onun işi bu sene fileleri sarsmaktan ziyade "asist" olacak. Lakin, daha genç, daha da pişmesi lazım, her geçen gün de üstüne koyarak gidecektir. Bir pozisyonda Beck'in üzerinden aşırttığı top ve sonrasında Marcelo'yu geçip Beşiktaş ceza sahasına girdiğinde, tecrübeli olsa herkesin beklediği kale çizgisinin önüne atmak yerine meşin yuvarlağı penaltı noktası cıvarında boş durumdaki arkadaşına aktarırdı ama Bruma kolayı seçti maalesef. Şimdilik yeri garanti gözüküyor da "sarı" Sinan, Yasin ve Podolski rekabeti bakalım ne düzeyde olacak ters kanat için.
Linnes de fena gözükmedi gözüme aslında dün gece, oysa Manchester United maçında yapılan hatalar sonrası apar topar "sağ bek" arayışına girilmiş ve Cavanda transfer edilmişti Trabzonspor'dan. Yeri gelmişken bir dip not, ne zaman Trabzon'dan topçu alsak şampiyon olmuşuz, istatistik bilimi böyle söylemiş. ( Selçuk, Burak, Olcan geldikleri sezonlarda şampiyonluk yaşamışlar) Konumuza dönelim, maça çok iyi başlamış olmasa da, iyi bitirdi Linnes, özellikle Quaresma karşısında bocalamadı. Cavanda rekabeti "rahatını" bozacak, idmanda forma mücadelesi kıran kırana olacak. Ters tarafta Carole de maçın ilk dakikalarında yaptığı hatalı bir geri pas dışında fena değildi, şimdilik en sağlam onun mevkisi ama Cavanda'nın da sol bek oynamışlığı var, oraya da devşirebilir hoca Belçikalıyı...
Hollanda'nın Fransa'da Avrupa Şampiyonası oynamaması Galatasaray için büyük şans oldu. Hatta Uruguay'ın da Copa Amerika'dan erken elenmesi başka bir piyango bizim takım adına. Zira Sneijder ve Muslera yaz tatilini aileleriyle doyasıyla geçirdiler, kafa dinlediler, hazır döndüler takıma. Kampta olsun, hazırlık maçlarında olsun Wesley takımın en formda ve hırslı oyuncularından, dün gece de öyleydi, çoğu sezon bu aylardaki "göbekli" görünüşünün tersine fit hali ve dayanıklılığı gözlerden kaçmadı. Orta sahada rakibine bastı, kaleyi gördüğünde "sağlam" yapıştırdı...
Geçtiğimiz günlerde sürpriz bir kararla kaleci hocamız Claudio Taffarel Galatasaray'dan ayrıldığını açıklamıştı, yemek verdi bizimkiler onun onuruna, pasta kesildi, çiçeklerle uğurlandı Tafo ama "branştaşına" en klas vedayı Muslera yaptı. Türkiye'ye geldiği ilk yıllarda Dünya Kupası maçlarında kurtardığı penaltılarla nam salmıştı Claudio Taffarel. Hatta Arsenal finalinde onun kalede olması kaçırtmıştı Suker'e Viera'ya penaltı atışlarını. "Hocasını" da kurtardığı iki penaltı ve kaledeki kendinden emin duruşuyla Cenk'e kale direğinin üzerinden topu auta attırmasıyla uğurladı Muslera dün gece. Sadece kaleciliği de değil, sempatikliği de kapmış Taffarel'den Uruguaylı eldiven, Neydi o kurtardığı penaltı sonrası dansı?
Son olarak gelelim tribünlere. Pasoligin olmaması, derbide iki takım taraftarına da eşit yer ayrılması özlediğimiz görüntülerdi. Tribünler de pankartlarla, bayraklarla ve meşalelerle derbinin atmosferine renk kattılar. Tabii yine maç yorumcularından "nasıl sokuyorlar bunları" laflarını duyduk da, meşalenin futbolun ruhu olduğunu öğretemedik. Meşale, konfeti, davul, pankart, bayrak, bunlar tribünün olmazsa olması... Ama sahaya atmayın be kardeşim? Hele ki Muslera'yı da çıldırttıysak, vardır bi' yerde bi hata, değil mi ama?
Galatasaraylıların "başkanıyla hocasıyla, oynanan maçlarıyla yaşanılan krizlerle" kısaca "keşke hiç yaşanmış olsaydı"dediği bir sezonda kazanılacak üç kupanın ikisini almak Galatasaray'ın büyüklüğünü bir kez daha ispatladı dosta düşmana. Mehmet Demirkol'un da dediği gibi "Galatasarayın genetiğinde zafer var"... Kazanılacak bir kupa varsa, Galatasaray finaldeyse, maçın sonucu zaten bellidir...
Stat: Konya Büyükşehir
Hakemler: Mete Kalkavan, Ceyhun Sesigüzel, Esat Sancaktar, Ali Palabıyık
Beşiktaş: 29- Tolga Zengin (K), 6- Dusko Tosic, 10- Olcay Şahan, 13- Atiba Hutchinson, 15- Oğuzhan Özyakup, 18- Tolgay Ali Arslan (Dk. 73, 17- Ömer Şismanoğlu), 20- Necip Uysal (Dk. 106, 3- Adriano Correia), 21- Kerim Frei (Dk. 46, 7- Ricardo Quaresma), 23- Cenk Tosun, 30- Marcelo Antonio Guedes, 32- Andreas Beck.
Galatasaray: 1- Fernando Muslera, 8- Selçuk İnan (K), 10- Wesley Sneijder, 11- Lukas Podolski (Dk. 43, 9- Eren Derdiyok), 14- Martin Linnes, 18- Sinan Gümüş (Dk. 87, 7- Yasin Öztekin), 20- Bruma, 21- Aurelien Chedjou, 22- Hakan Kadir Balta, 23- Lionel Carole, 27- Tolga Ciğerci.
Sarı Kart: Dk. 57 Andreas Beck, Dk. 87. Oğuzhan Özyakup, Dk. 99 Necip Uysal (Beşiktaş), Dk. 77 Tolga Ciğerci (Galatasaray)
Goller: Dk. 100 Hakan Kadir Balta (Galatasaray), Dk. 107 (Kendi kalesine) Aurelien Chedjou (Beşiktaş)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder