26 Eylül 2018 Çarşamba

Akhisarspor:3-0:Galatasaray


Cep telefonlarını atıp, beş köpeği, bir atı ve eşeği ile köy hayatına geçiş yapan çocukluğumuzun rock şarkıcısı Özlem Tekin'i günümüz Play Station çocukları hatırlamayacaktır belki de, Galatasaray'ın çok da iyi oynamadığı Akhisar deplasmanında Serdar Aziz'in ceza sahasında "el ense" yapılarak yere fırlatılması ile kazanılan penaltı vuruşunu kullanmak için topun üzerine gelen Garry Rodrigues'i anımsadıkça, maçtan üç gün sonra bile dudaklarımdan ister istemez bir nakarat dökülüyor:
"Laubali la la laubalı
Laubali la la la la la la..."

Salı gecesi Şampiyonlar Liginde Rus rakibi Lokomotiv Moskova'yı Rocky Balboa'nın rakibi İvan Drago'yu devirmesi gibi 3-0 gibi çarpıcı bir skorla yenen Galatasaray, Akhisar deplasmanında kelimenin tam manasıyla "kayboldu"... Yorgunluk mazeret sayılmazdı, rakip Perşembe oynamıştı maçını, zemin desen pırıl pırıldı, ev sahibi taraftar baskı kurdu desen, adama gülerlerdi... Peki, neydi 5 günlük süre içinde Galatasaray futbol takımındaki bu gece ile gündüz gibi birbirinin zıddı bu performansın sebebi?

Fatih Terim her ne kadar kabul etmek istemese de, geçen sezondan beri futbolcuların üzerinde bir deplasman fobisi oluşmaya başladı... İlk hafta Ankara deplasmanında geriye düşülmüş ama erken gelen eşitlik golü ve peşinden rakibin kendi kalesine attığı gol takımı rahatlatmıştı. Ama Trabzon'da böyle olmadı, ev sahibi yine golü erken buldu, arkasından bir tane daha attı ve Galatasaray kırıldı. Belhanda ve sonrasını zaten yazmak istemiyorum...


Ligin üçüncü deplasmanı olan Akhisar, diğer iki maça göre oldukça rahat geçmesi muhtemel bir karşılaşmaydı. Rakip lige istediği gibi başlayamamış, hocasını göndermiş ve yardımcı antrenörle maça çıkmış, üstelik perşembe günü UEFA Avrupa Ligi maçı da oynamıştı...
Bütün bunları üst üste koyunca, biz taraftarlarda olduğu gibi, futbolcularda da bir rahatlama ve gevşeme oluşması doğaldı... Ev sahibi aslında "Seni fena yaparım" diye sinyali çaktı daha ilk yarıda, Regettin yakın mesafeden rövaşeta ile yüreğimizi ağzımıza getirirken, Manu'nun şutunda Ozan'a çarpan topu Muslera ağlarından çıkardı... Sezon başladığından beri "Ellere VAR da bize yok mu?" dediğimiz VAR, ilk defa Galatasaray lehine işledi de gol iptal oldu... Galatasaray'lı futbolcular için fonda Özlem Tekin'den Laubali çalarken, Serdar Aziz'in kazandırdığı penaltı sonrası Fatih Terim'in takımlarında pek olmayan bir şey gerçekleşti ve takımın penaltıcısı olarak soyunma odasından lanse edilen Sinan'ın elinden topu Garry Rodrigues kapıverdi... Sinan'ın ahı mı tutmuştu, yoksa Gomis'in Galatasaray'dan Arabistan'a gidiş biletini kesen Fatih mi şanslıydı bilinmez de Galatasaray kötü oynadığı bir ilk devreyi önde bitirme şansını, büyük ihtimal da maçı kazanma ihtimalini elinin tersiyle tepmişti...


Meşhurdur ya Fatih Terim'in soyunma odası konuşmaları, "fırçayı yiyen " topçular, ikinci yarıya üzerlerindeki "gamsızlığı" atıp başlayacaklar diye umarken, değişen bir şey yoktu görüntüde. Üstelik Akhisar takımı ilk devrede fragmanını izlettiği golü Manu ile atıp, işleri daha da zorlaştırdı... O andan sonra Fatih Terim, sezon başından beri hayalini kurduğum sağ kanatta Onyekuru, solda Rodrigues ve ortada Eren Derdiyok üçlüsüne döndü de, Mourinho'nun deyimiyle Akhisar takımı kendi kalesi önüne "otobüsü çekmiş" ve kontralarla ikinci ve üçüncü golü aramaktaydı.  İkisini de buldular, birinde Yaşar Kemal Uğurlu yardım etti çaldığı "uyduruk" penaltı ile, diğerini de Muslera hediye etti.


Ev sahibinin üçüncü golünü atan Mustafa Yumlu, bir savunma oyuncusu olarak nadir yaptığı işlerden biri olan gol atmak eylemini gerçekleştirdiği için çok sevinmiştir maçtan sonra, hakkı da sevinmek... Tebrik edelim kendisini de, evli midir bilmem, çocukları var mıdır acaba? Eğer bir erkek evlada sahipse ve oğlunu arkadaşlarıyla koşuştururken ya da maç yaparken, birinin çelmesi ile yere düştüğünü hayal ederse, o vakit Henry'ye attığı o tekmeden utanacaktır... Futbol oyun kuralları belki o harekete sarı kart uygun görüyor ama Mustafa Yumlu "güzel futbol dilencilerinin" gözünde futbol katili damgası ile yaftalanmıştır...

Metin Oktay'ın golleri leblebi gibi attığı ve Galatasaray taraftarının gönlünde taht kurduğu günlerde Fenerbahçe başkanı kendisine yanaşır, sarı-lacivertli formayı giymesi karşılığında bir çek uzatır ve üzerine istediği rakamı yazmasını söyler. Taçsız Kral tebessüm eder ve "Bizi sevenleri üzmeyelim baba, bizi sevenlere ihanet etmeyelim" der... Kralın bu veciz sözü Galatasaray taraftarı tarafından pankartlarda, atkılarda, flamalarda bolca yer alıyor da, Fatih hoca ve ekibinden ricam, bu sözü takımda forma giyen yabancı oyuncuların da ana dillerine tercüme ettirip, Florya'ya asmasıdır... Zira, Galatasaray taraftarı o kadar büyüktür ki, formayı ıslatanı, hakkını vereni sonuna kadar destekler, bayrak adam yapar da, "ihanet edeni" asla affetmez...
Bu arada son bir uyarı, tercüman Mert ya da bilen biri yapsın bu tercüme olayını zira google translate kullanırsak "kaş yapayım derken göz çıkarırız"...



STAT: Spor Toto Akhisar
HAKEMLER: Yaşar Kemal Uğurlu, Serkan Olguncan, Erdinç Sezertam
AKHİSARSPOR: Fatih Öztürk, Vrsajevic, Caner Osmanpaşa, Mustafa Yumlu, Kadir Keleş, Regattin (Dk.65 Aykut Çeviker), Sissoko, Eray Ataseven (Dk. 82 Onur Ayık), Güray Vural, Serginho (Dk. 86 Dany), Manu
GALATASARAY: Muslera, Mariano, Serdar Aziz, Ozan Kabak, Nagatomo, Sinan Gümüş (Dk. 57 Eren Derdiyok), Ndiaye, Fernando (Dk 66 Muğdat Çelik), Rodrigues (Dk 83 Feghouli), Emre Akbaba, Onyekuru
SARI KARTLAR: Dk. 31 Ndiaye, Dk. 60 Muslera, Dk. 83 Serdar Aziz (Galatasaray), Dk. 42 Serginho, Dk 43 Güray Vural, Dk. 52 Regattin, Dk. 59 Mustafa Yumlu (Akhisarspor)
GOLLER: Dk. 51 Manu, Dk. 80 Güray Vural (penaltıdan), Dk. 84 Mustafa Yumlu (Akhisarspor)

1 yorum:

Unknown dedi ki...

Malatya Rent A Car Olarak Sizi Takip Ediyorum Başarılarınızı Diliyorum İyi Bloglamalar :)

Blog Widget by LinkWithin