The Athletic'ten Nick Miller, bu geceki "tarihi" Kopenhag-Galatasaray maçı öncesi Kerem Aktürkoğlu ile ilgili bir yazı kaleme almış...
Buyurun, ultras/Movement blog takipçileri için tercüme ettim.
Kerem Aktürkoğlu depremde enkaz altında kaldığı günleri pek hatırlamıyor çünkü ailesiyle depremi yaşadığında daha 10 aylıktı. Ağustos 1999'da 7.6 şiddetinde Türkiye'yi yasa boğan deprem yaşandığında Aktürkoğlu ailesi İzmit'te yaşıyordu.
Kerem'in dedesi kasabanın belediye başkanıydı, bu yüzden hem işi gereği hem de kişisel olarak bu dehşetin ağırlığını yaşadı. O, bebek Kerem'in aramalarına öncelik etti, bebek sağ-salim bulundu, Aktürkoğlu ailesi de depremi çok az fiziksel yara ile atlattı. Ama depremin aile üzerinde psikolojik etkisi büyük oldu, bu yüzden- Galatasaray'da forma giyen ve Manchester United'a her iki maçta da gol atan- Kerem, geçen şubat ayında Türkiye'nin güneyini vuran deprem sonrası bir şeyler yapmak zorunda hissetti kendisini.
"Ailemleydim ve depremi ilk duyduğumda aklıma gelen tek şey orada olmam gerektiğiydi" şeklinde konuştu Kerem The Athletic'e.
Türkiye'de liglere uzun bir zaman ara verildi, bir çok kulüp deprem bölgesine yardım yolladı. Felaketten en fazla etkilenen şehirlerin takımları olan Gaziantepspor ve Hatayspor Süper Ligten çekilirken, Hatayspor forması giyen eski Chelsea ve Newcastle oyuncusu Christian Atsu hayatını kaybetti.
Deprem bölgesine yardım yollayan kulüplerden biri de şahsen bölgeye giden ve orada kordinasyonu sağlayan başkan yardımcısı Erden Timur önderliğindeki Galatasaray'dı. Kerem Aktürkoğlu da onunla gitti. Bugüne kadar yaptıkları ile ilgili pek fazla konuşmadı ama kişisel geçmişinden dolayı sadece para göndermeyip, bizzat orada bulunmak istediğini biraz da utanarak bizlere anlattı.
"Biz, Türk ve İslam kültürüne göre yaptıklarımız ya da birine verdiğimiz bir şey hakkında konuşmayı sevmeyiz. Bir elin verdiğini diğer el görmemeli fikrindeyiz. Sessizce yardım ederiz. Bu yüzden bu konuda konuşurken oldukça çekingenim."
Ama bu anlatılmaya değer bir hikaye.
"1999 depremini yaşayan insanlar gerçekten deprem mağduru olmanın ne olduğunu iyi bilirler, her ne kadar ben hatırlamasam da benim ailem de bu sıkıntıları yaşadı."
Erden Timur ve Galatasaray kulübü deprem felaketini yaşayan insanlara maddi yardım sağladı ama Kerem onların hislerini en iyi anlayan kişiydi. "Başkan yardımcımız deprem bölgesine yardım malzemesi dolu bir çok tır gönderdi, biz de bu yardımların ailelere ulaşmasına yardım ediyorduk. Bu işin bir bölümüydü ama orada ailesini kaybetmiş ya da enkaz altından gelecek bir haberi bekleyen insanlarla olmak, onlarla konuşmak, psikolojik destek vermek çok daha önemliydi. İnsanlarla konuşup, onları bir nebze de rahatlatmak için etrafta dolaştım."
Kerem, Galatasaray'ın Başakşehir'i 7-0 ile geçtiği maçta hattrick yaptığı topu depremzedelere yardım kampanyasında açık arttırma ile satılması için bağışladı. "Bizden, bizim için oldukça değerli olan bir şeyleri vermemizi istediler. Bir çoğumuz maddi olarak yardım etti ki bu çok önemliydi. Öte yandan, kişisel olarak bir dokunuş, oradaki insanların duygularını anlamak da çok önemliydi. Eğer orada olabildiysem, o insanlara biraz da olsa ümit verebildiysem, bir şeyler başarmışım demektir."
Ülkenin en ünlü futbol simalarını yardım kolileri taşırken görmek bir kaç kişi için ilginç gelmiş olabilir ama herkes o kadar meşgül ve felaketten etkilenmişti ki kimsenin ünlü peşinden koşacak zamanı yoktu.
"Aile bireylerini kaybeden insanların hikayelerini duydum. Onların üzüntülerinin parçası olmak, onları teselli etmeye çalışmak ve "bizimle olduğun için teşekkürler" cümlesini duymak çok değerli hissettirdi. Onlarla olduğunu, onların bir parçası olduğunu hissetmeye başlıyorsun. Aile üyelerini kaybettikleri için çok acı çektikleri anları onlarla paylaşıyorsunuz. Bu çok değerli, benim için çok şey ifade ediyor. Bunu bireysel olarak üzerinize alıyorsunuz ve görevinizi yapmış hissediyorsunuz."
"Oradayken o acıyı görüyor, o felaketi hissediyorsunuz. Birini kaybetmiş insanlarla konuşuyorsunuz, ağlamamak çok zor. Gerçekten zor. Eğer ağlarsanız, onlardan biri olduğunu hissetirirsinız ama onlar için güçlü durmak zorundasınız. Sürekli bu iki çelişki arasında hissettim kendimi. Bunu yaşamak lazım, televizyondan görülenden çok farklı."
Lige Şubatın ilk haftasından Martın ilk günlerine kadar ara verildi. Ama maçlar tekrar başladığında Kerem ezeli rakipleri Fenerbahçe'ye 8 puan fark atan şampiyon Galatasaray takımının kilit oyuncusuydu.
Bu sezon da bu iki takım (Galatasaray ve Fenerbahçe) zirve için yarışıyor, benzer rekorlara sahipler, 15 maç sonrası bir beraberlik ve bir mağlubiyetle topladıkları 40 puana sahipler. Lig üçüncüsü Kayserispor 29 puanla onların çok gerisinde. Bu iki takım önce 24 Aralıkta karşılaşacaklar ve aradan bir hafta geçmeden Süper Kupa için Riyad'da bir kez daha kozlarını paylaşacaklar.
Belki de bu iki İstanbul büyüğünün geçen yaz transfere harcadığı para düşünülünce pek sürpriz değil, her ikisi de eski tarz transfer çılgınlığına girdi. Fenerbahçe Edin Dzeko, Fred ve Dusan Tadiç'i getirirken, Galatasaray Mauro Icardi'nin bonservisini aldı, Wilfried Zaha, Tanguy Ndombele, Hakim Ziyech ve Davinson Sanchez ile kadrosunu güçlendirdi.
Zaha'nın transferi Kerem için önemliydi zira bu genç oyuncunun pozisyonunda bir değişiklik demekti: Genellikle solda oynarken bu sezon daha çok 10 numara oynadı ve çok da başarılıydı. Galatasaray gibi büyük kulüpler yurt dışından önemli isimleri transfer ettiğinde, yerli oyuncular sıkıntı çeker ama Kerem yeni rolünü benimsemede çok başarılıydı.
"Oyunumu geliştirmem için bana daha fazla imkan sunuyor" diyor Kerem "Yıllarca sadece solda oynadım ama şimdi daha çok ortada oynuyorum. Bu bir meydan okuma ama aynı zamanda benim için de fırsat. Benim için sanki "Hey, yerimi korumak çok daha iyi olmalıyım" der gibi ve bu beni motive ediyor. Ne kadar iyi topçular gelirse, benim için de o kadar iyi."
Ayrıca bu rekabet, onun takımda ayrılma vakti geldiğinde ona bir hazırlık olarak da iyi gelecek. Kerem şimdiden gelecek için yüksek hedefli kariyer planları yapıyor.
"Kariyerimde bir sonraki adımı atmak kesinlikle bir hedef, zamanı geldiğinde, en üst liglerden birinde ve en iyi takımlardan birinde oynamak istiyorum. Bu yüzden her gün sıkı antrenman yapıyorum. Şu anda oynadığım maçların hepsi bir süreç — her yıl daha gelişiyorum. Bunu sürdürdükçe, kariyerimdeki bir sonraki adım doğal olarak gelecek.”
“Bu seviyedeki bu oyuncularla oynamak başka bir lige gitmem durumunda benim adaptasyon sürecimi kısa veya hiç olmayacak şekilde hazırlıyor.”
Şampiyonluk yarışı önemli ama Şampiyonlar Ligi bambaşka bir şey. Galatasaray, Avrupa kupası kazanan tek Türk kulübü olmaya devam ediyor (2000 UEFA Kupası, Arsenal'ı penaltılarla yendikleri sezon) ve kimse onlardan bu sezon büyük olan kupayı kaldırmalarını beklemiyor, ancak bugün (Salı) Kopenhag'ı yenerlerse, on yılın ardından ilk kez eleme turuna kalacaklar.
Ve Kerem Aktürkoğlu bu başarıda büyük bir rol oynadı, özellikle Manchester United'a attığı gollerle: ilki, Galatasaray'ın 3-2 kazandığı maçta Old Trafford'da şık bir bitiriş, diğeri ise İstanbul'da iki hafta önceki çılgın 3-3 beraberlikte harika bir driplingle atılan tek gol, o gece Andre Onana'nın hatasının olmadığı tek gol.
"Bu gerçekleşmiş bir hayal. Şampiyonlar Ligi'nde oynamak ve gol atmak bir hayaldi, özellikle de Manchester United gibi bir takıma karşı attığım bu özel iki golle daha da güzel hale geldi."
Bu gollerin ardından Kerem'in gol kutlamasını fark etmiş olabilirsiniz; o kutlamada havada hayali bir sihirli değnek sallıyordu. Bu, Harry Potter'a bir selam.
"Harry Potter ile aramda bazı benzerlikler var - aynı renklere sahibiz (Galatasaray ve Gryffindor kırmızı ve sarı) aynı forma numarasına sahibiz (yedi, karakterin Quidditch formasındaki numara) ve yuvarlak gözlüklerimi taktığımda bazı taraftarlar bana 'Kerem Potter' demeye başladılar."
"Bunu ben oluşturmadım, taraftarlarımız yaptı. Şimdi bu kutlama benim bir parçam oldu. Antrenmanda bile takım arkadaşlarım yapıyor. Son maçta (Adana Demirspor'a karşı) gol attım ama düştüm ve biraz sakatlandım, bu yüzden Dries Mertens kutlamayı yapmaya başladı."
Aktürkoğlu'nun gelişimi devam ederse, bu kutlamayı herkes daha çok görebilir. Kerem, Türkiye Milli Takımı için de önemli bir oyuncu ve eğer Türkiye'yi önümüzdeki yaz Avrupa Şampiyonası'nda başarıyla temsil ederse, özellikle Galatasaray ile Avrupa'da daha ileri gitmeyi başarırlarsa ve başka bir lig şampiyonluğu kazanırlarsa, bir çok kulübün transfer listesinde adını görebilir.
Ama bunların hiçbiri gerçekleşmese bile, Kerem belki de çoğu insanın bilmediği diğer önemli şeylerin ne kadar önemli olduğunu ve futbol dışındaki yaşamın gerçekten ne anlama geldiğini çok daha iyi biliyor.