11 Haziran 2007 Pazartesi

Garrincha...


1953 yılında, Brezilya Botafogo Takımı'nın sol beki Nilton Santos, kendisine hiç bitmeyecekmiş gibi gelen ve sürüm sürüm yerlerde süründüğü bir antrenman maçı sonrasında yöneticilere koşar, "Bu topal canavarı hemen takıma alın, bir daha sakın karşıma rakip çıkarmayın, yoksa halimiz harap!" der. Henüz yirmi yaşındaki topalın adı Manuel Francisco Dos Santos'tur ve saka kuşu demek olan 'Garrincha' lakabıyla anılacak, Santos'la birlikte 13 yıl top koşturacak, Brezilya'ya iki dünya şampiyonluğu kazandırdıktan sonra, futbol tarihine bütün zamanların 'Selaçao'su diye yazılacak ve bu unvanı yalnız Pele ile paylaşacaktır. Garrincha, resmen topaldır. Sağ dizi içeriye, sol dizi dışarıya dönük olup, ölçümlere göre sol bacağı diğerine göre tam altı santim daha kısadır ve gözlerinde de belirgin bir şaşılık vardır. Ancak Garrincha, o bacaklarla kimsenin koşamadığı gibi koşmakta, üstelik ne yana koşacağı anlaşılamamakta; aldığı topu sanki çarpık bacaklarında mıknatıs varmış gibi bırakmamakta ve onun ne yana vuracağını kestirmeye çalışan rakip futbolcular, şaşılığı dolayısıyla nereyi şavulladığını bir türlü görememektedirler. Yalnız fiziksel değil, ruhsal anlamda da gariptir Garrincha. Okumaz ve yazmaz, takım toplanıp taktik saptanırken, kendisinden dışarıya çıkıp ping pong oynaması istenir, çünkü hiçbir taktiğe uymak alışkanlığı yoktur; futbolu aklına estiği gibi, içgüdüleriyle oynamaktadır. 1958 Dünya Kupası'nın ilk iki maçında, Brezilya oynatmaz Garrincha'yı. Psikoteknik testleri geçememiştir ve 'dengesizliğine' güvenilmemektedir. Canavar saka, adını tarihe SSCB'ye karşı oynanan maçta yazar. Rus sol beki Boris Kuznetzov ve kaleci Lev Yaşin için karabasana dönüşen karşılaşmada, 'bilimsel' Sovyet futbolunu darmadağın eder Garrincha. 2-0 kazanılan maçtan sonra, İsveç'e atılan 5 golle Brezilya dünya şampiyonu ve çarpık bacaklı melek, yeryüzündeki tüm sol beklerin korkulu düşüdür. 1962 yılında, Pele sakatlanınca geminin dümenini ele alan ve iyice azan Garrincha, artık sol beklikle yetinmez ve tüm sahaya yayar egemenliğini. Çekoslovakya'ya karşı kazanılan 3-1'lik dünya şampiyonluğu sonrasında, tüm Brezilya, Manuel'in kısaltılmışı olan 'Mane' temposuyla dans etmektedir.Ancak Garrincha'nın özel yaşamı da bacakları gibi çarpıktır. Hamile bıraktığı için on dokuz yaşında evlenmek zorunda kaldığı Nair adlı karısından yedi kızı vardır ve bir gecekonduda yaşatmaktadır ailesini. Okumaz ve yazmaz olduğu için, kontratlarını zar zor imzalar ve sayıları bilmediğinden 'ücret' hanesini boş bırakır. En önemlisi, alkoliktir. Hep değerinin altında kazandığı parasını har vurup harman savururken, ülkenin ünlü şarkıcısı Elza Soares'e âşık olur. Elza da tutulmuştur çarpık bacaklı küçük sakasına. Tam 15 yıl sürer beraberlikleri, ama Elza'nın tüm uğraşları Garrincha'yı alkolden koparamaz.1966 Dünya Kupası'nda, sağ dizindeki menüsküsler alınan büyük oyuncu, yerlerde sürünmektedir. Kasap antrenörler, kortizon vuruşlarıyla oynatmaktadır hasta sakayı. Elza'nın kendisini terk etmesinden sonra, içki parası için kasaba takımlarına düşer. Ve 1982 yılının Noel gecesi, 49 yaşında, bir Rio sanatoryumunda kortizon ve alkolden harap gövdesi son soluğunu verirken, bir zamanlar yeşil çim sirklerinin neşesi olan bu acıklı palyaço, tek başınadır. Ancak Garrincha'nın yaşam öyküsü, Ruy Castro'nun yazdığı 'Yalnız Yıldız' kitabıyla ölümsüzleşmiştir.
Mine Kırıkkanat (Radikal)

3 yorum:

ultras/Movement dedi ki...

Garrincha ve Pele

Garrincha ile Pele ilk maçlarını 1958 Dünya Kupası'nda oynadılar. Birlikte oynadıkları hiçbir maçı kaybetmemiş olmaları bir efsaneye dönüşmelerine neden oldu. Buna rağmen araları hiçbir zaman çok iyi olmadı. Aslında iki futbolcu da kendi stillerinde birer zirveydi. Pele hırs, plan, disiplin sahibi bir futbolcuyken, Garrincha futbolun neşeli yüzünün simgesiydi.

Garrincha kadınlara ve içkiye düşükündü, çalışmayı sevmezdi. Bunun yanında Pele gibi salon insanı da değildi. Futbolu hep sevdiği için oynadı, kariyerini ya da maddi servetini artırmak için bir yol olarak değil. "Kazanan değil eğlenen" bir futbolcu tipiydi. Bu özelliğiyle de Brezilya dışındaki inanışın aksine Brezilya futbolunun gerçek simgesi Pele değil Garrincha'dır.

Garrincha hayatının büyük bölümünde yoksulluk çekti, dünya futbolunun zirvesindeyken bile. Bunda Garrincha'nın amatör ruhunu kullanarak hakettiği parayı vermeyen Botafogo Kulübü (takımındaki en düşük ücreti aldığı söyleniyordu) payı varsa da Garrincha'nın iş bilmezliği ve savrukluğu da baş rolü oynar. Oysa Pele kendi döneminde en çok para kazanan futbolcu olmakla kalmayıp hem bu kazançlarını başka alanlarda yatırım yaparak artırmış hem de kendi ismini markalaştırarak günümüze kadar para musluklarını açık bırakmayı başarmıştır. Sahada ne kadar estetik futbolun oynarsa oynasın Pele aklın temsilcidir, Garrincha ise tutkunun. Apollon ve Dionysos geriliminin futboldaki en büyük meydan savaşı Garrincha ile Pele arasında halen sürmektedir.

ultras/Movement dedi ki...

Garrincha doğduğunda efsane bir futbolcu olacağını tahmin etmek neredeyse imkansızdı. Bir bebek için çok küçük olmasının yanı sıra bacaklarında anatomik bozukluklar vardı. Sol bacağı içeri sağ bacağı ise dışarı doğru çarpıktı. Ayrıca sağ bacağı 6 santimetre daha kısaydı. Bu bozukluklar futbol oynamasını engellemek bir yana efsanevi çalımlarının en büyük sebebidir. Bu bozukluklar yüzünden Garrincha'nın ne zaman ne yapacağı kestirilemiyordu. Bu yüzden tüm zamanların en iyi top sürücüsü olarak kabul edilir.

Futbol kariyerinde hep sağ açık olarak oynamıştır. Zamanının futbol anlayışıyla da uygun olarak topu çok severdi. Topu aldıktan sonra en son noktaya kadar taşırdı, kaleye şut atması veya gol pası vermesi gerekmedikçe hemen hemen hiç pas vermezdi.

Futbol sahalarında görülebilecek en hırs yoksunu insandı. Futbolu yalnızca zevk aldığı için oynardı. Ama aşırı da bir düşkünlüğü vardı bu oyuna. Bacaklarındaki bozukluk yüzünden kıkırdak problemleri yaşayıp eskisi gibi futbol oynama şansı kalmadığı zaman üzüntüden kendini alkole vermişti. Zekası da ortalamanın altında olduğu söylenir. Bütün bu özellikleriyle bir futbol romantiğiydi.

Her efsane gibi onun da lakabı ve hatta lakapları vardır: "Futbolun Chaplin'i", "İnsanların gururu ve neşesi" gibi. Futbolun gülen yüzü olmuş Garrincha, kuvvetle muhtemel, Brezilya'da tüm zamanların en sevilen futbolcusudur.

ultras/Movement dedi ki...

Hayatı

28 Ekim 1933 yılında Rio de Janeiro yakınlarındaki Pau Grande şehrinde dünyaya gelmiştir. Bir rivayete göre doğumda çok küçük olduğu için ablası ona çalıkuşu anlamına gelen Garrincha ismini taktı. Başka bir rivayete bu isim Mato Grosso'da yaşayan yerel bir kuştan gelmektedir. Bu kuş çok çirkindir ve Manuel'de neredeyse onun kadar garabettir. Bu yüzden ağabeyi bu ismi layık görmüştür kardeşine. Gerçek hikayenin hangisi olduğunu bilemesek de Garrincha isminin bir efsane olduğunu ve Manuel isminden çok daha fazla tanındığını biliyoruz.

İlk gençliğinde Pau Grande'deki tekstil fabrikasında çalışmaya başladı. Bu arada futbol yeteneği bütün Pau Grande'de konuşuluyordu. 19 yaşındayken Botafogo Kulübü'nün seçmelerini kazandı ve ilk maçında 3 gol attı.

İlk evliliğini 18 yaşındayken sevgilisi Nair hamile kaldığı için yapmıştır. Nair evlilikleri süresince 8 çocuk doğurmuştur. Ama Garrincha'nın çocuk sahibi olduğu tek kadın Nair değildi. Rio'daki sevgilisinden 2, Dünya Kupası için gittiği İsveç'teki sevgilisinden de 1 çocuğu vardır. Son sevgilisi ise Brezilya'nın ünlü sambacılarından Elza Soares'ti. Brezilya'nın sembolü olan samba ve futbol'un zirvesi Elza Soares ve Garrincha'ydı. Bu yüzden onların aşkı Brezilya'nın aşkıydı. Fakat, Garrincha'nın maddi olarak kandırıldığını farkedip Botafogo'lu yöneticilerden para istemesi ile bu aşk aynı döneme denk geldiği için (Botafogo'lu yöneticilerin de alttan alta desteğiyle) bu talep Garrincha'nın kadınlarla para yemek için daha çok para açgözlülüğü olarak lanse edildi. Elza Soares ise yuva yıkan, para yiyen kadın oldu.

1963 yılında Garrincha'nın dizi kötüleşmeye başladı. Futbol hayatının sonu gelmeye başlamıştı. 1966 yılında kendi kullandığı otomobilin kaza yapması sonucu Elza'nın annesi hayatını kaybetti. Bu olayın etkisiyle intihara teşebbüs etti. Bu intihar girişiminden kurtulduysa da asla depresyondan kurtulamadı. Artık onu hayata bağlayan futboldan da kopuyordu. Bu durum onu daha fazla alkole yöneltti. Elza ona yardım etmek istiyordu. Hava değişikliği olması için Roma'ya taşındılar, ama işe yaramadı. Brezilya'ya döndüklerinde Elza bir çocuk doğurdu, ama işler daha da kötüleşti. Sonunda Elza, Garrincha'yı terk etti. 15 yıllık masal bitti.

Garrincha üçüncü ve son evliliğini yaptı. Bu evlilikten de bir kızı oldu. Ancak artık vücudu iflas etmişti. 19 Ocak 1983 tarihinde alkol komasına girdi. Hastaneye kaldırıldı ama komadan çıkamadı ve 20 Ocak 1983 tarihinde sabaha karşı 6'da Rio de Janeiro'da öldü. Geride 10 kız 3 erkek çocuğu bıraktı. Fakat acıları Garrincha'yı takip etmeye devam etti: oğullarından biri 9 diğeri 28 yaşında öldü, ikiside futbolcuydu. Mezarı kendi vasiyeti doğrultusunda Pau Grande'dir. Mezar taşında şu dizeler yazmaktadır:


O küçük bir çocuktu

Kuşlarla konuşurdu.

Blog Widget by LinkWithin