9 Ekim 2007 Salı

Alayına İsyan İnadına Ankaragücü


Taraftarın edebiyat alemine bir katkısı da Ankaragücü tribününden geldi..Duygu -Berkay ikilisinin hazırlamış oldukları kapsamlı araştırma, tüm "ultras"lara bir selam mahiyetindedir..Yayın Epos yayınevinden çıkmış, bugün yarın raflarda yerini alacaktır...Kitaptan bir alıntı yapalım ve biz de selam çakalım bir kez daha yazarlara:

"...: Taraftarlık, deplasman otobüsündeki “geyiktir”. Maçı izlemeden gidip gelinen yüzlerce kilometredir. Taraftarlık hatırlamakta zorlanacak kadar anı biriktirmektir. Şenliktir. Taraftarlık kavgadır, abartmadır bazen yalandır. Taraftarlık hem sıradan olmak, hem aykırı olmaktır. Dostluktur, sürekli yeni insanlarla tanışmaktır. Egemen medyaya alternatif oluşturmaktır. Taraftarlık espridir, ayrıntılara dikkat etmektir. Hayal kurmaktır, şu acımasız ve illüzyon dünyasında Behrengi’nin “küçük kara balık”ı olmaktır. Taraftarlık eylemektir, yüksek sesle bağırmak, ses tellerine garezi olmak ve sürekli “ergen” olma halidir. Aşktır, tutkudur, hesapsızlıktır. Taraftarlık müziklerden rocktır, protest olanıdır ve elbette arabesktir; illa klasik batı müziğinden örnek verilirse Beethoven’in Dokuzuncu Senfoni’sidir. Taraftarlık cop ve biber gazı yeme olasılığının yüksekliğidir, kendini Don Kişot hissetmektir. Tenefüs zilidir ve tenefüsün kendisidir. Kimi zaman kurgulanan bir itaattir. “Beleş biletle” işi olsun olmasın bu süreci bilendir. Taraftarlık örgütlü olmaktır, Kıvılcımlıcı bakışla “ilkelliktir”. Haylazlıktır, tebessümdür, “sert yapmaktır”. Her dinlediği müzikte “beste çıkar mı” diye düşünmektir. Çokça dendiği gibi “hayata gider yapmaktır”. Taraftarlık bazen kronik depresif hal, kimi zaman gülme krizidir. Sokaktır, gece parkta kalmayı bilmektir. Kuşak çatışmasıdır, çelişkidir. Amire, patrona ve yetkiliye bazen içinden, bazen kamusal olarak sövmektir. Ayar vermektir, şakadır. Yıldızlı gökyüzü, sıkılmış yumruktur. Bir açıdan bataklıktır, kaybeden olmaktır. Düğünlerde kesin sahnede olmaktır veya köşede durup sürekli ters bakmaktır. Komedi, gerilim, macera ve romantik filmdir. Çocukluğun Şeker Bayramı anılarıdır. Havadan ve sudan konuşmaktır. Efes’in efsane şişesine, sadece bir basit “şişe” gözüyle bakmamaktır. Dumandır, sistir, Bob Marley’dir, arka mahalledir. Duygudur, tatili sevme halidir, “damat” Lafargue’nin bahsettiği tembellik hakkıdır. Getto’dur, evde musluktan su içmektir. Taraftarlık, İtalya’da “ultras”, İngiltere’de “holigan”, Arjantin’de “barras bravas” olmaktır. Çocuklar gibi tedbirsiz, gezginler gibi tetikte olma halidir...

Hiç yorum yok:

Blog Widget by LinkWithin