29 Eylül 2025 Pazartesi

Galatasaray'da Olmak Büyük Bir Gurur


Galatasaray'ın yarın akşam "Ali Sami Yen'de" oynayacağı Liverpool maçı öncesi The Athletic'te Nick Miller'ın, Okan Buruk'la yapmış olduğu röportaj yayınlandı. 

Ada'da Chelsea, Manchester United ve Tottenham'ı çalıştıran Mourinho'ya İngilizlerin ilgisi malum, o sebeple Miller de yazısına Jose Mourinho'nun Türkiye Kupası maçı sonrası Okan Buruk'un burnunu sıkmasıyla başlarken Türk futbolseverlerin bildiği o hadiseyi okurlarına anlatmış ve Okan hocadan da mevzuyu dinlemiş. "Bir futbolcu gibi yere düştüm, biraz abarttım ama ondan da böyle bir şey beklemiyordum. "diye konuyu dillendirirken Okan Buruk, "Normalde maçtan sonra el sıkışırdık, ben hakemlerle el sıkışıp, galibiyeti kutlamak için diğer tarafa geçerken, o bana geldi" diye devam etmiş...

Nick Miller de bu olayı Türk futbolunun kaotikliği üzerinden ele alırken, Mourinho varsa da mevzu vardıra getirmiş...

Konuyu Fenerbahçe eski teknik direktörü Jose Mourinho'dan devam ederek "Fenerbahçe'ye geldiğinde çok konuşmaya başladı Jose, şüphesiz herkes onun ne yapmak istediğini biliyor, sadece saha içinde değil, saha dışında da oynamak istiyor ve bunun için pek çok şey denedi ama sonunda biz ondan daha iyiydik ve ona karşı şampiyon olduk. Başka bir deyişle ben ondan daha iyiydim." diyen Galatasaray teknik direktörü, Mourinho'ya karşı iki maç daha oynamak istediğini ve gittiği için üzüldüğünü belirtiyor.

"Eskisi gibi odaklanmıyor" diye devam ediyor sözlerine Okan Buruk. "Eskisi kadar futbolla ilgilenmiyor. Antrenör olarak tarzını hiç değiştirmedi. Çok önemli bir karakter, çok önemli bir karizması var ama futbol açısından her yıl kendimizi geliştirmemiz lazım. Belki de onun sorunu, kendisini teknik direktör olarak geliştirmemesi."

Röportajın devamında Nick Miller, Okan Buruk'un Galatasaray ile üç sezon boyunca kazandığı şampiyonluklar, topladığı puanlar ve kırdığı rekorlardan bahsederken, sözü yine başarılı hocaya veriyor: "Biz Galatasarayız: tüm maçları kazanmak zorundayız. Geçen yıl, iki maç kala şampiyon olmuştuk, ama o iki maçı da final gibi oynadık. Galatasaray asla ‘bitti’ demez."

Ve söz geliyor Galatasaray'ın Avrupa hedeflerine. Ligde üç sene arka arkaya şampiyon olan Galatasaray'da tabii ki dördüncü şampiyonluk hedefteki yerini korurken, 96-2000 yılları arasında lige ambargo koyup, UEFA kupasını kazanan kadronun bir topçusu olan Okan Buruk sözlerine şöyle devam ediyor: "UEFA Kupasını oyuncuyken kazanmak çok önemliydi.4 sene üst üste şampiyon olduk, sonra UEFA Kupasını kazandık. Bu sene de önümüzde aynı senaryo bulunuyor: ligde dördüncü şampiyonluğu kazanırken, Avrupa'da da bir kupa hayalimiz var."

Okan Buruk, Şampiyonlar Liginde kupa hayalinden bahsedince, Nick Miller de Galatasaray'ın Liverpool maçı sonrası Diego Simeone’nin Atletico Madrid’i ve Pep Guardiola’nın Manchester City’si gibi güçlü takımlarla maçları olacağından bahsediyor ve bunların Okan Buruk için birer test olduğundan dem vuruyor. 

En çok etkilendiği teknik adam sorusuna cevap olarak da "Her zaman sorunları çözen Guardiola" diyen Okan Buruk "Geçen yıl Mourinho'ya karşı meydan okudum ve kazandım. Normalde Galatasaray-Fenerbahçe ya da Galatasaray-Manchester City olur maçlar ama teknik direktör olarak özel bir şey başarırsam, Pep’e karşı bir şey yaptım diyebilirim" diye soruyu cevaplamaya devam eder.

Röportaj biterken, Nick Miller'in "Gelecek hedefiniz nedir ?" sorusuna Okan Buruk, öncelikle Galatasaray'da kalıp, dördüncü, hatta beşinci şampiyonluğu kazanmak cevabı verirken, bu seneki Şampiyonlar Ligi performansının hem takımı hem de kişisel hedefleri için önemli olduğunu, bir gün yurt dışına gitmek istediğini ve Premier Ligin hocalar için değerli olduğu, orada büyük bir rekabet ve meydan okumanın varlığından söz etmekte. Ve sözlerini şöyle noktalamakta:

"Ama en önemlisi Galatasaray’ın teknik direktörü olmak, Galatasaray ile kupalar kazanmak. Galatasaray altyapısına 11 yaşında girdim, şimdi 51 yaşındayım ve Galatasaray’ı çalıştırıyorum. Burada olmak büyük bir gurur. Bu benim takımım. Böyle devam edersek daha çok rekor kıracağımızı umuyorum.

27 Eylül 2025 Cumartesi

Alanyaspor:0-1:Galatasaray

 


"Başka bir şey yok kardeşim, en büyük Galatasaray" diyordu bir zamanlar,  Alanya'da oğlunu efsanesi olduğu takıma karşı seyretmeyen gelen George Hagi. Bir yanda saha kenarında eski takım arkadaşı Okan Buruk, öte yandan 10 numaralı Galatasaray formasıyla Leroy Sane... Ianis'i seyretmeye gelmişti Hagi ama Pereira onu son 20 dakika oyuna alınca, "Karpatların Maradonası" da bizim gibi "ızdırap" çeken bir Galatasaray izlemek zorunda kaldı. İkinci yarı Sane'nin düşürülmesi ile kazanılan serbest atışta "Ah şimdi orada olsaydım" diye içinden geçirdiğine yemin edebilirim de ispat edemem... Ya Sane'yi seyrettikçe, "Bu forma kimlere kalmış" dememiş midir?


Saha dışından, oyun alanına dönersek, taraftarın kafasının 3 gün sonra oynanacak olan Liverpool maçında olması belki doğaldı da Okan Buruk ve topçular da salı gecesini düşünür gibiydiler. Osimhen denenmek için kadroya alınmış, Lemina, İlkay ve Yunus da kenarda dinleniyorlardı. Alanya'da Sara Torreira'ya eşlik edecek, Sane oyun kuracak, Sallai de orjinal bölgesi kanattan akacaktı rakip kaleye.


Ev sahibi ekip içerde Beşiktaş'ı yenmiş, deplasmandan Fenerbahçe'den puan almanın özgüveni ile lidere de ilk puan kaybını yaşatmayı amaçlıyordu. Taraftarlarının desteği ile baskılı da başladılar maça, Galatasaray'ın oyun kurmasını engelleyince, Okan Buruk'un takımının tek opsiyonu Uğurcan'ın vurduğu uzun topları Icardi ve Barış'ın indirip pozisyon bulmasıydı. Bir de Singo'nun cesurca topla rakip sahaya dikine girmesi.  Maçta ilk çeyrek biterken ilk atak da Singo'nun slalomu ile oldu Galatasaray adına. Sonra Eren'in ortasında arka direk dibinde Sane cılız bir kafayla skoru değiştiremedi de Galatasaray'ın Alanya sahasına yerleştiği o dakikalarda Singo "şapkadan tavşan çıkardı" rakibi Yusuf'u geçti ve pasında Icardi topukla şahane bir gol kaydetti. "Kilolu" filan dedikleri golcü her maç ağları sarsmaya devam ederken, bu maç takımın ayakta kalan topçularından biriydi.


Frankfurt deplasmanında da Galatasaray ilk yarım saatte öne geçmiş ama sonrası rakip attığı gollerle Şampiyonlar Ligi ilk haftasını Okan Buruk ve takımı için kabusa çevirmişti. Alanya'da da aynı filmi seyrettik, ilk yarım saatten sonra maç ev sahibi topçular ile Uğurcan arasında geçti. 26'da Ogundu'yu karşı karşıya engelleyen Uğurcan, on dakika sonra savunmanın hatasından yararlanan İbrahim'e de gol izni vermedi. 

İkinci devre Torreira'nın yerine oyuna Lemina'nın dahil olmasıyla Singo-Sanchez ve Abdülkerim'le üçlü savunma denemesi yapan Okan Buruk, özellikle sol tarafından açık verince, 15 dakika sonra Jakobs ile Apo ve Sara ile İlkay'ı değiştirdi ve takımına direnç kazandırmak istedi de maçta deplasman ekibi adına değişen bir şey olmadı. Alanyalılar şutladılar, Uğurcan çıkarmaya devam etti, takım arkadaşları da seyretmeye...


Perreira'nın Ianis ve Ruan değişiklikleri takıma güç katarken, Okan Buruk'un Konya maçında yaptığı "manasız" oyuncu değişiklikleri gibi Sane'nin yerine Metehan'ı almasını anlayan var mıydı? Sağ beke geçen genç topçu, bekten ziyade ceza sahasına yakın oynayınca Uğurcan'ın çıkardığı bütün topların başlangıcı Yusuf'la oluyordu.

Galatasaray'ın Trabzon'dan transfer ettiği Uğurcan kurtarışlarıyla kariyer rekoru kırarken, topun iki defa direkten dönmesi ve 90+3te Mounie'nin iki adımdan topu auta atması da futbol tanrılarının kendisine hediyesiydi.

"En kötü Galatasaray performansıydı" diye beylik sözler etmeyeceğim, bugüne kadar bir çok felaket maç da izledim de, Alanya karşısında Galatasaray bu senenin en zayıf oyununu oynadı. Futbol böyle bir şey işte, bazen tek kale oynarsın, toplar girmez, puan kaybedersin, bazen de rakipler seni boğar, sen savunma yaparsın, bir tane atar üç puan kazanırsın... 

Ligde 7 maçta kazandığı 21 puanla Galatasaray zirvede farkı açarken, bu süreçte kalesinde sadece iki gol görmesi ve deplasmanlarda gol yememesi de defterin kar kısmına yazılacaklar arasında. Peki, zarar kısmı, o da Okan Buruk ve ekibinin işi... Liverpool maçıyla birlikte önlerinde oldukça zor bir fikstür var ve bu engelleri aşarken de çok bilmişlik ve ukalalık yerine onlara destek olma zamanı... Tabii Galatasaray'ı seviyor, Hagi'nin dediği gibi  "Başka bir şey yok kardeşim, en büyük Galatasaray" diyebiliyorsak canı gönülden...



Stat: Alanya Oba

Tarih: 26/09/2025

Hakemler: Zorbay Küçük, İbrahim Çağlar Uyarcan, Mehmet Salih Mazlum VAR: Alper Çetin

Alanyaspor: Ertuğrul Taşkıran, Lima, Aliti, Ümit Akdağ, Hadergjonaj (Ruan dk. 70) Makouta (Janvier dk. 80) Maestro, Yusuf Özdemir, İbrahim Kaya (Hagi dk. 70) Hwang (Mounie dk. 58) Ogundu

Yedekler: Victor, Efecan Karaca, Enes Keskin, Güven Yalçın, Fatih Aksoy, Viana

Teknik Direktör: Joao Pereira

Galatasaray: Uğurcan Çakır, Singo, Sanchez, Abdülkerim Bardakcı (Jakobs dk. 63) Eren Elmalı, Torreira (Lemina dk. 46) Sara (İlkay Gündoğan dk. 63) Sallai, Sane (Metehan Baltacı dk. 77) Barış Alper Yılmaz (Osimhen dk. 84), Icardi

Yedekler: Günay Güvenç, Yunus Akgün, Berkan Kutlu, Ahmed Kutucu, Kaan Ayhan

Teknik Direktör: Okan Buruk

Gol: Icardi (dk. 23) Galatasaray

Sarı kartlar: Makouta, Aliti (Alanyaspor), Sanchez (Galatasaray)

23 Eylül 2025 Salı

Galatasaray:3-1:Konyaspor

 


When you walk through a storm

Hold your head up high

And don't be afraid of the dark

At the end of the storm

There's a golden sky and the sweet silver song of the lark

diyor Liverpool'un o meşhur You'll Never Walk Alone şarkısında....

Dilimize çevirirsek 

Fırtınanın içinden geçerken

Başını dik tut,

Ve karanlıktan korkma.

Fırtınanın sonunda

Altın bir gökyüzü açılır

Ve bülbülün tatlı,

Gümüş gibi şarkısı duyulur.


Galatasaray Şampiyonlar Ligi ilk hafta maçında Eintracht Frankfurt'a farklı mağlup olunca, başta Okan Buruk ve takımı için günlük güneşlik yaz mevsimi fırtınalı bir kara kışa dönüşüverdi. Sanki bu takım ve teknik heyeti 3 sene peşi sıra ligin tozunu atmamış gibi, ne beceriksizlikleri kaldı, ne futbol cahillikleri, ne de fiziksel güçsüzlükleri...

Perşembeden pazartesiye kadar Galatasaray sosyal medyası "Frankfurt aşağı, Frankfurt yukarı, Okan Buruk istifa" hashtagleri ile çalkalandı. Böyle bir durum içinde lige iyi başlayan ekiplerden Konyaspor ile oynanacak maça hazırlanmak, pek de kolay olmasa gerekti. Galatasaray moralsiz, deplasman ekibi ise 9 günlük hazırlık sonrası istim üstündeydi.


Geniş kadrolar kurulurken, lig, Avrupa ve kupa hesaba katılıp rotasyon düşünülür, Okan Buruk da hafta içi oynayanlardan Sanchez, Eren ve Lemina'yı kenara çekip yerlerine Abdülkerim, Jakobs ve Icardi'yi görevlendirmişti. Uğurcan ve İlkay da ilk defa Sami Yen'de Galatasaray taraftarı karşısına çıkacaktı.

Galatasaray'ın oyuna istekli ve baskılı başlayacağını beklerken, esas hamle Recep Uçar'ın takımından geldi. Ön alanda baskı yapıp, ev sahibinin o bilindik baskılı oyununu engelleme gayret ettiler, bir çok defa da başarılı oldular. Durum böyle olunca, Galatasaray'ın atağa çıkış noktası Uğurcan'ın uzun topları oluyordu ki, 22de Barış'ın getirdiği ve Yunus'un tamamladığı, 45te de yine Barış'ın taşıdığı ve Yunus'un harika asistinde Icardi'nin fileleri sarstığı golün başlangıcı Ugurcan'dı. Futbol öyle bir oyun ki, "Arifeyi gösterip, bayramı göstermiyor" ya da "Atamayana atarlar" mı desek, Galatasaray'ın ilk golünden önce Muleka iki adımdan topu filelerle buluşturamayınca, daha saç baş yolmasına fırsat kalmadan santra vuruşunu yapmak zorunda kalıyordu yeşil-beyazlılar.


Okan Buruk'un da maç sonu dediği gibi Galatasaray'ın çok daha iyi oynadığı maçta perşembe gecesi 3-1 yenik girerken soyunma odasına, bu gece çok daha verimsiz oynayıp, iki farkla gidiyordu 15 dakikalık istirahat odasına.

İkinci yarıya daha arzulu başladı ev sahibi, Yunus ve Sallai ile genç kaleci Deniz'i zorladı, skoru değiştiremedi ama bitime yarım saat kala Torreira'nın uzaktan şutuna sadece bakıyordu Deniz. Uruguaylı golü atmış ve görevini yapmış bir şekilde sevinmeden orta sahaya yönelirken, tepkisi Frankfurt maçı sonrası takıma hakaret eden trollereydi.


Farkın üçe çıkması Okan Hoca ve kurmaylarını rahatlatmış olacak ki, birden 3 ve 2 şeklinde daha 73. dakikada oyuncu değişikliklerini bitiriverdiler. Bir sakatlık ya da kaleci kırmızı kartı olması durumunda takım 10 kişi kalacaktı. Kötü senaryo gerçekleşmedi ama Sanchez'in oyuna dahil olmasıyla Sanchez-Singo-Abdülkerim üçlü defans hattını bekleyenlere sürpriz Sallai'nin sol beke, Singo'nun sağ beke yollanması oldu. Anlaşılan o ki, Okan Buruk sahanın yer bölgesinde oynayabilen ikinci bir Barış Alper yaratmak istiyor Sallai'den...


Yapılan oyuncu değişiklikleri ile Galatasaray oyunu "rolantiye"alınca, Konyaspor daha "güçlü" geldi rakip ceza sahasına ve yaşanılan bir karambolde Umut Nayır takımını ümitlendiren golü atıverdi. Geriye uzatmalarla birlikte 15 dakika vardı ve yeşil-beyazlılar bir umudun peşine takılmıştı. Özellikle 83.dakika üst üste Uğurcan'ın kalesini "bombalasalar" da Galatasaray'ın taze kalecisi kalitesini gösterirken, kalan dakikalarda da ikinci bir gole geçit vermeyince maç 3-1 ile sona eriyordu...



İcardi için her şey denir de "vefasız" hiç denmez, Arjantinli golcü "sevgiden" formasının sırtına adını yazdırdığı Ali Koç'un Fenerbahçe başkanlığından gidişini de attığı golden sonra uyku işareti ve eliyle bitti yaparak uğurladı.

Türkiye Süper Liginde oynadığı altı maçta 18 puan kazanıp, kalesinde sadece 2 gol gören Galatasaray için Konyaspor galibiyeti "fırtınanın içinden geçerken başını dik tutmak" manasına geliyordu. Ve fırtınanın sonunda mayıs ayında gökyüzü tekrar havai fişeklerle aydınlanıp, Galatasaray'ın zaferi kutlanacak memleketin dört bir yanında.

Biz inanıyoruz, Okan hoca ve yardımcıları inanıyor, topçular inanıyor, o halde inanmayanlar için kapı orda...


Stat: Rams Park

Tarih:22/09/2025

Hakemler: Yasin Kol, Abdullah Bora Özkara, Bahtiyar Birinci VAR: Ali Şanşalan

Galatasaray: Uğurcan Çakır, Roland Sallai, Wilfried Singo, Abdülkerim Bardakcı, Ismail Jakobs (Davinson Sanchez dk. 69), Lucas Torreira (Mario Lemina dk. 68), İlkay Gündoğan (Berkan Kutlu dk. 75), Leroy Sane, Yunus Akgün (Gabriel Sara dk. 68), Barış Alper Yılmaz (Kaan Ayhan dk. 74), Mauro Icardi

Yedekler: Günay Güvenç, Metehan Baltacı, Ahmed Kutucu, Yusuf Demir, Arda Ünyay

Teknik Direktör: Okan Buruk

Konyaspor: Deniz Ertaş, Yhoan Andzouana, Uğurcan Yazğılı, Adil Demirbağ, Guilherme, Marko Jevtovic (Morten Bjorlo dk. 81), Alassane Ndao (Tunahan Taşçı dk. 46), Melih İbrahimoğlu (Jin-ho Jo dk. 68), Enis Bardhi (Marius tefanescu dk. 88), Jackson Muleka (Pedrinho dk. 81), Umut Nayir

Yedekler: Bahadır Güngördü, Yasir Subaşı, Josip Calusic, Melih Bostan, Riechedly Bazoer

Teknik Direktör: Recep Uçar

Goller: Yunus Akgün (dk. 23), Mauro Icardi (dk. 45+1), Lucas Torreira (dk. 64) (Galatasaray), Umut Nayir (dk. 80) (Konyaspor)

Sarı kart: Lucas Torreira (Galatasaray)

20 Eylül 2025 Cumartesi

Eintracht Frankfurt:5-1:Galatasaray

 


Harika başlangıç, berbat sonuç...

Galatasaray'ın Şampiyonlar Liginde konuk olduğu Eintracht Frankfurt maçını uzun uzun anlatmak yerine, yukarıdaki dört kelime yeterli aslında...

Eyüpspor karşısında kadroda olmayınca, Frankfurt'a saklanıyor denilen Osimhen'in adını Almanya kafilesinde görmemek ilk sürprizken, maçın ilk onbiri ekranlara verilince ikinci sürpriz yaşanıyordu: Abdülkerim yedek, Singo stoper. Hafta içi sosyal medya "ulemaları" Apo'yu yavaş ilan etmiş, Okan hocanın aklına girmişlerdi, aynen geçen yıl Young Boys rövanş maçına takımı çift forvet çıkarmak gibi... Apo kenara, Singo sahaya çıkınca, Sanchez'in de yeri değişti, sol stoper oluverdi: iki şüpheli hamle... Sara'nın yerine bu ligin tecrübelisi İlkay'ın başlayacağı kimseyi şaşırtmadı, nasıl ki Osimhen'in yerine Icardi değil de Barış'ın seremoniye çıkması gibi...


Futbol rakiple oynanıyor, karşı tarafı yok sayamazsın, o sebeple ev sahibi de Galatasaray kadar siftahı 3 puanla yapmak istiyordu, ki zor fikstürlerinde göze kestirdikleri takım Galatasaray'dı. Taraftar kuralar çekildiğinden beri maça fena halde hazırlanıyordu, maç öncesi koreografi ile coşkularını belli ederken, ultrAslan Avrupa da onlardan alta kalmadı, ilk düdükle birlikte meşale şov ve bestelerle sarı-kırmızılıları desteklediler. 

Her ne kadar ilk dakikada ev sahibi gole yaklaşsa da Galatasaray maça akıllı ve dengeli başladı. İlkay'ın liderliğinde top çevirdi, oyunu kontrol ederken, savunmada özellikle Singo'nun Sallai'nin enerjisi öne çıkıyordu. Rakip çok adamla önde basarken, Uğurcan ve savunma oyuncuları uzun toplarla Yunus ve Barış'ı kaçırmayı amaçlıyordu ki yine ev sahibinin çok oyuncuyla geldiği bir anda kapılan topta Sane Yunus'a verdi ve kaptanın çalımlar sonrası şutu maçın açılış golü oluyordu.


Galatasaray öne geçmiş, ipleri eline almış, karşı taraftaki genç takım bocalamıştı. O anlarda Galatasaray'ın eline farkı açma şansı da geldi, Sallai'nin ortasında İlkay'dan önce kaleci topu uzaklaştırdı da beş dakika önce kazanılan serbest atışta Barış Alper Yılmaz,  Puşkaş Yılın Golü ödülünü kaçırıyordu. Herkes İlkay'ın topu kaleye vuracağını beklerken, tecrübeli topçu barajın yanında bomboş Barış'a plaseledi ama Barış kolay yerine zoru becerip, skoru değiştiremedi.

Rahat giden, geleceğe dair hayaller kurduran bir maçtı ve yine Eintracht Frankfurt'un savunmamızdan dönen bir atağı demişken Yunus topu kaptırınca, Doan Uğurcan'ı aşırttı ve auta gidecek top Sanchez'e çarpınca ev sahibi tribünler ayağa kalkıyordu. Pozisyon vermeden gol yemenin okullarda gösterilecek bir örneğiydi.

Türkiye Süper Liginde 5 maçta sadece bir gol yemek, Galatasaraylı topçular için maçların boyutunu değiştirmişe benziyor: Gol yemezsen kazanırsa, yersen kaybedersen.

Skorda eşitlik vardı ama kalesinde golü görünce başta Yunus olmak üzere bir çok topçu kontak kapatmıştı. Aslında Barış'ın attığı ama hakemin faul nedeniyle geçersiz saydığı gol, belki uyandıracaktı sarı-kırmızılıları da İtalyan yanlış düdük çaldı, maçın da kırılma noktalarından biri oldu.


Sonrası ise freni patlamış kamyon gibi yokuş aşağı giden bir Galatasaray seyrettik. Yine Yunus'un İlkay'ın zor pasında topu kaptırması ile hızlı gelişen bir atağında Can Uzun doksana taktı, arkasından daha skorbord değişmeden serbest vuruşta Singo mu Burkardt mı değdi top bilinmez, Uğurcan filelerden üçüncü kez topu çıkarıyordu...

Soyunma odasında yapılan konuşmalar çokça kez faydalı olmuştur ama bu kez pek de işe yaramıyor, aynı moral bozukluğu içindeki Galatasaray, rakip kaleyi uzaktan attığı şutlar dışında zorlayamazken, Ev sahibi topçular ise ani ataklarla ve Galatasaraylı savunmacılara yaptıkları baskılarla kazandığı toplarla tehlike yaratıyordu. O anların birinde Burkardt'ın kafasını Uğurcan kucaklamadan, Sanchez diziyle kendi kalesine yolluyor, birinde de Sara savunmadan top çıkarırken kaptırıp, beşinci gole sebebiyet veriyordu.


Lemina İcardi, Sane Sara ve Eren Jakobs değişiklikleri oyunu değiştirmezken, Galatasaray için geçen sene lig başlamadan Süper Kupada Beşiktaş karşısında alınan 5 gollü mağlubiyet gibi Almanya'dan da 5 golle dönmek önümüzdeki maçlar için alınacak büyük bir ders niteliği taşıyordu...

Okan Buruk ve ekibi "ödevine" çok daha iyi çalışması gerekirken, Galatasaray taraftarının görevi de son yıllarda sosyal medyada virüs gibi yayılan taraftar görünümlü etkileşim budalalarını bir kenara bırakıp, takımına ve hocasına sahip çıkmak...

 


Stat: Deutsche Bank Park Frankfurt

Tarih: 18/09/2025

Hakemler: Marco Guida, Giorgio Peretti, Giuseppe Perrotti

Eintracht Frankfurt: Zetterer, Theate, Koch (Aurele Amenda dk. 79), Knauff, Chaibi, Burkardt (Elye Wahi dk. 71), Larsson (Ellyes Skhiri dk. 79), Doan (Michy Batshuayi dk. 84), Brown, Collins, Can Uzun (Bahoya dk. 71)

Yedekler: Jens Grahl, Kaua Santos, Elias Baum, Timothy Chandler, Oscar Hojlund, Mahmoud Dahoud, Aurelio Buta

Teknik Direktör: Dino Toppmöller

Galatasaray: Uğurcan Çakır, Roland Sallai, Wilfried Singo, Davinson Sanchez, Eren Elmalı (Ismail Jakobs dk. 67), Lucas Torreira, Mario Lemina (Mauro Icardi dk. 55), İlkay Gündoğan (Sara dk. 67), Leroy Sane (Ahmed Kutucu dk. 67), Yunus Akgün (Kaan Ayhan dk. 78), Barış Alper Yılmaz

Yedekler: Batuhan Şen, Günay Güvenç, Metehan Baltacı, Abdülkerim Bardakcı, Arda Ünyay, Berkan Kutlu, Yusuf Demir

Teknik Direktör: Okan Buruk

Goller: Davinson Sanchez (dk. 37 k.k.), Can Uzun (dk. 45+2), Burkardt (dk. 45+4 ve 66), Knauff (dk. 75) (Eintracht Frankfurt), Yunus Akgün (dk. 8) (Galatasaray)

Sarı kartlar: Burkardt (Eintracht Frankfurt), Okan Buruk (Teknik Direktör) (Galatasaray)

18 Eylül 2025 Perşembe

El Enseci Mert Hakan

 Mert Hakan neden herkese el ense çekiyor?





14 Eylül 2025 Pazar

Eyüpspor:0-2:Galatasaray


 "Yazı tura atıldığında ben hep tura derdim. Varsın tura gelmesin. Benim tek derdim, Atatürk'ün yüzü yere gelmesin."

Dolmabahçede iki direk arasına sıkışan Galatasaray sevdalılarının koca ülkeye akın akın yayılmasını sağlayan Taçsız Kral Metin Oktay'ın ölüm yıldönümüydü 13 Eylül... Boğaziçi köprüsü çıkışı 55 yaşında hayatını kaybetmişti trafik kazasında 13 Eylül 1991de.

Maç öncesi topçuların ısınma t-shirtlerinde Metin Oktay yoktu, Türkiye Futbol Federasyonun yeni sloganı "Nefret Yok, Futbol Var" yazıyordu da Galatasaraylılar efsaneyi unutmamışlardı, attıkları gollerde eller kalbe gidip, Krala saygı duruşunda bulundular...

Tatsız geçmişti milli ara, ulusal takım İspanya karşısında hezimete uğramış, Osimhen de uzak diyarlarda sakatlanıp gelmişti İstanbul'a. Olimpiyat stadında oynamak gibi sevimsiz bir tarafı daha vardı cumartesi öğleden sonrasının. Ev sahibi Eyüpspor, memleketin en büyük stadının yarısını Galatasaray taraftarına ayırmış ve bilet başı 2 bin lira talep ediyordu... Bu sene Galatasaray taraftarı kime misafir gidiyorsa, ev sahipleri deplasmancıların kesesine göz koymuş durumda.   Yayıncı kuruluş da renk-ışık dengesini ayarlayamayınca maç esnasında top gölgeye gittiğine oyunu seyrettik, diğer yerlerde "körebe" oynadık sanki. 


Galatasaray'da Okan hoca sakat Osimhen'i Kemerburgaz'da bırakmış, yerine Icardi'yi görevlendirmiş, yine milli aradan yorgun gelen Lemina'yı da yanına oturtmuş, İlkay'a çocukluk aşkına kavuşma şansı vermişti. Ayrıca, Muslera sonrası kaleyi emanet alan Günay, bir başka yeni Uğurcan ile görev değişimi yapıyordu. 


Ev sahibi Eyüpspor'un "güçlü ekiplere" karşı bu seneki oyun tarzı belliydi, kaleciden başlayarak savunmada pas yapıp, ani ataklarla pozisyon yaratmak. Yine aynı başladılar Galatasaray'a karşı, tüö hatlarıyla savunma yapıyor, Ampem ve Draguş'u Sanchez ve Abdülkerim'in arkasına kaçırmayı deniyorlardı. Onlar kalelerini koruma işini ilk devre fazlasıyla iyi yaptılar da hücüm taraflarında Uğurcan'ı pek zorlayamadılar ama Galatasaray da 4. dakikada Sane'nin altı pastan auta attığı top ve devre biterken Torreira'nın uzaktan şutu dışında taraftarını pek de heyecanlandıramadı. Yunus'un bir slalomcu edasıyla tüm rakip savunmayı peşine takıp, son hamleyi yapamamasını da unutmayalım tabii. İlkay, Sane, Yunus ve Sara gibi ayağında topla başarılı topçular yan yana olunca, bir çok kez birbirlerinin alanlarını daralttılar, oyunu genişletemediler. Icardı de sakatlıktan sonra ilk defa maç başında oyuna dahil olup, sert savunmayla karşılaşınca, sakatlığın etkisinden dolayı çokça kez "sakınarak" topa müdahale ediyor, dolayısıyla top kayıpları artıyordu.

İkinci yarıya Galatasaray maçtaki en tehlikeli atağı ile başladı ve Icardi'nin pasında Yunus kaleciyi aşırttı ama top yan ağlarda kaldı. Bir kaç dakika sonra Sanchez'in ortasında Icardi'nin şutu dışarı giderken, ev sahibi kornerden fileleri sarstı da Robin Yalçın ofsayttaydı.


Ve maçın kırılma noktası... Sezona harika bir başlangıç yapmışken "transfer" serüvenine girip arkadaşlarından uzak kalan Barış Alper oyuna girince, "işin rengi" de değişiverdi. Önce Icardi'nin ortasında genç topçunun kafası Felipe'yi zorluyor, bir kaç dakika sonra da İlkay'ın pasında plase şutu direği sarsıyordu. Gol geldi gelecekti de kim atacaktı? Okan Buruk'un Ahmed ve Singo'yu da oyuna dahil etmesiyle Galatasaray iyice bastırıyor ve Ahmed Icardi'ye asisti yapıyordu...

Galatasaray zor da olsa öne geçince, ev sahibi psikolojik olarak oyundan düşüyordu ve maç Galatasaray adına rahatlarken, yine savunmanın pasla çıkmaya çalıştığı bir anda Barış hatalı pası kapıyor, Yunus'a "al da at" diye yuvarlıyor o da Metin Oktay gibi fileleri delmeye çalışırcasına abanarak farkı ikiye çıkarıyordu...


Asist yapan Barış, taraftarla barışıp, Metin Oktay selamı vermek için kalan dakikalarda çabaladıkça çabalıyor da şans yanında olmuyordu, özellikle maç biterken Ahmed'e asist yapma yerine golü düşününce, maç sonu Kaan'ın "Ahmed'e verip, çocuğu da sevindirseydin ya" serzenişine maruz kalıyordu...

Galatasaray, ligde 5 maç sonrası 15 gol atıp 1 gol kalesinde görürken artık Şampiyonlar Ligi macerası ile birlikte haftada iki maç oynayıp yoluna devam edecek...

Başarılar dileyelim şimdiden...

Stat: Atatürk Olimpiyat

Tarih: 13/09/2025

Hakemler: Batuhan Kolak, Anıl Usta, Hakan Yemişken VAR: Alper Çetin

Eyüpspor: Marcos Felipe, Robin Yalçın, Luccas Claro, Nihad Mujakic, Serdar Gürler (Umut Bozok dk. 79), Yalçın Kayan (Mateusz Legowski dk. 79), Kerem Demirbay, Umut Meraş (Halil Akbunar dk. 61), Svit Seşlar, Prince Ampem, Denis Draguş

Yedekler: Cengiz Alp Köseer, Gilbert Mendy, Emir Ortakaya, Talha Ülvan, Metehan Altunbaş, Taşkın İlter, Taras Stepanenko

Teknik Direktör: Selçuk Şahin

Galatasaray: Uğurcan Çakır, Roland Sallai, Davinson Sanchez (Wilfried Singo dk. 69), Abdülkerim Bardakcı, Eren Elmalı, Lucas Torreira (Berkan Kutlu dk. 86), Gabriel Sara (Barış Alper Yılmaz dk. 57), Yunus Akgün, İlkay Gündoğan, Leroy Sane (Ahmed Kutucu dk. 69), Mauro Icardi (Ismail Jakobs dk. 86)

Yedekler: Günay Güvenç, Metehan Baltacı, Kaan Ayhan, Arda Ünyay, Mario Lemina

Teknik Direktör: Okan Buruk

Goller: Mauro Icardi (dk. 73), Yunus Akgün (dk. 89) (Galatasaray)

Sarı kartlar: Nihad Mujakic, Denis Draguş (Eyüpspor), Davinson Sanchez (Galatasaray)

2 Eylül 2025 Salı

Galatasaray:3-1:Çaykur Rizespor

 


"Zafer, "Zafer benimdir" diyebilenindir. Başarı ise, "Başaracağım" diye başlayarak sonunda "Başardım" diyebilenindir." der Mustafa Kemal Atatürk...

30 Ağustos Zafer Bayramının coşkusu akşam saatlerinde bir çok il ve ilçede fener alayları ile kutlanırken, Ali Sami Yen'de de Galatasaray taraftarı elinde Türk bayrakları ile karşılıyordu iki takımı da. Stadyumun yeni ledleri de sokuya daha bir ihtişam katıp katkı sunuyordu.

Ligin ilk üç haftasında rakiplerine 10 gol atıp, kalesini de kapayan Galatasaray hem Milli maç arasına kayıpsız girmek hem de yeni bir rekor kırmak için çimlere çıkmıştı. Rakip Rizespor ise geçen hafta maç yapmamış, 15 gündür tek konsantrasyonu Galatasaray olmuştu. 


Kayseri deplasmanında görev almayan Lemina formasını almış, Barış Alper Yılmaz ise yine evden seyredecekti "takım arkadaşlarını"... 

Her zamanki gibi rakibi kendi yarı sahasına hapsedip, bol sayıda pas yaparak başladı oyuna Galatasaray, top hep ev sahibindeydi, basketbol takımı gibi set yapıp, yarmaya çalışıyor Rize defansını ama pek de başarılı olamıyordu. Hal böyle olunca kayda değer ilk pozisyon 11. dakika Sallai'nin uzaktan auta attığı şut oldu. Sonrasında ApoKerim'in ortası direğe takılınca Galatasaray taraftarı bir heyecan yaşadı da üç dakika sonra Taha Günay'ın kalesinin direğini sarsarak aynı coşkuyu deplasman tribünündeki az sayıdaki Rizeliye yaşattı.

Geçen hafta 10 numara pozisyonunda harika işler yapan Yunus'a Okan Buruk yine kanadı bırakıp içe yönelme talimatı verince Galatasaray'ın sol bölgesinde Eren yalnız kaldı, Rize de hep o "madeni" işledi durdu. 


Geçen sezon şampiyon olurken attığı gollerin neredeyse yarısını duran toptan atan Galatasaray, ilk 20 dakika dolarken yine klasik bir golle perdeyi açtı: Sara kornerden ortaladı, Sanchez en yükseğe sıçradı ve uzak köşeye topu bıraktı. "El Patron" sadece takımın ilk golünü değil aynı zamanda Galatasaray'ın resmi olarak 4000. golünü atarak tarihe de geçiyordu. Gecenin ilk ikramı Sara'dan gelmişti...

Aradığı golü bulan Galatasaray rahatlarken, deplasman ekibi de ani baskılarla kaptığı toplarla Laçi ile iki gol de buldu ki, ilki az farkla ofsayt olurken, ikinci gol öncesi hem Sane'ye faul yapıldı hem de pası veren Sowe çok açık ofsayttaydı. Skor tabelası ilk devre değişmedi belki lakin Galatasaray'ın bu maçtan gol yemeden ayrılması zor gözüküyordu ki ikinci devre hiç gereksiz bir pas ve top kaybı sonrası Günay 7 maç sonra kalesinde gol görüyordu.


İlk devre "rolantide" oynayan Galatasaray soyunma odasında "fırça yemiş" olmalı ki  ikinci devre daha arzulu ve istekli başladı ve Sara'nın akıl dolu serbest vuruşunda Torreira'ya pasında olsun, Yunus'un ara pasında Sara'nın şutunda olsun, Yunus'un çalımlarla ceza sahasına girip vuruşunda olsun tabelayı değiştiremedi ama Abdülkerim'in bir sol açık edasıyla yaptığı ortada Osimhen kafayla en rahat gollerinden birini atıyordu. Gecenin ikinci ikramı da Abdülkerim'den gelmişti...

Fark ikiye çıkınca Lemina-İcardi değişikliği taraftarı tekrar ayağa kaldırmışken, Galatasaray kalesinde golü gördükten sonra biraz bocalasa da son dakikalarda yeni transfer Singo'nun oyuna dahil olup Sallai'nin sağ kanada geçmesi ve yaptığı şok presle kaptığı topla bu hafta Icardi'den hediyeyi kapacak oyuncu oluyordu. Kral da Zafer Bayramında sevincini asker selamı ila kutlamaktaydı... Gecenin üçüncü ikramının sahibi Sallai olmuştu...


Uzatmalarda atılan gol maçın skoru olacak derken, Rize'nin son nefeste Galatasaray ceza sahasına girip, boş pozisyonda iki topçunun birbirini rahatsız etmesiyle belki de deplasman ekibi bir golden oluyordu...

Bir yandan Şampiyonlar Ligi kuraları, diğer taraftan transfer sezonu biterken gelecek ya da gidecek topçular, Barış Alper süreci, Kerem Aktürkoğlu'na Avrupa Kupalarında oynama izni verilmesi protestosu gibi gündemlerin altında "konsantrasyonun" çok düşük olduğu maçı Galatasaray hiç de "alkışlanacak" bir oyun oynamayarak kazandı ve yoluna kayıpsız devam etti.



Stat: RAMS Park

Tarih:30/08/2025

Hakemler: Ali Yılmaz, Ceyhun Sesigüzel, Mustafa Savranlar VAR: Onur Özütoprak

Galatasaray: Günay Güvenç, Roland Sallai, Davinson Sanchez, Abdülkerim Bardakcı, Eren Elmalı, Lucas Torreira, Mario Lemina (Mauro Icardi dk. 67), Yunus Akgün (İsmail Jakobs dk. 84), Gabriel Sara (Kaan Ayhan dk. 83), Leroy Sane (Nicolo Zaniola dk. 83), Victor Osimhen (Wilfried Singo dk. 90)

Yedekler: Jankat Yılmaz, Metehan Baltacı, Berkan Kutlu, Ahmed Kutucu, Arda Ünyay

Teknik Direktör: Okan Buruk

Çaykur Rizespor: Erdem Canpolat, Taha Şahin, Husniddin Alikulov (Attila Mocsi dk. 72), Samet Akaydin, Casper Hojer, İbrahim Olawoyin (Muhamed Buljubasic dk. 73), Giannis Papanikolaou, Halil Dervişoğlu (Altin Zekiri dk. 60), Kazim Laçi (Vaclav Jurecka dk. 88), Mithat Pala (Dal Varesanovic dk. 60), Ali Sowe

Yedekler: Efe Doğan, Taylan Antalyalı, Modibo Sagnan, Furkan Orak, Emrecan Bulut

Teknik Direktör: İlhan Palut

Goller: Davinson Sanchez (dk. 20), Victor Osimhen (dk.65), Mauro Icardi (dk. 90+2) (Galatasaray), Dal Varesanovic (dk. 73) (Çaykur Rizespor)

Sarı kartlar: İbrahim Olawoyin, Husniddin Alikulov, Casper Hojer, Erdem Canpolat (Çaykur Rizespor), Roland Sallai (Galatasaray)

Blog Widget by LinkWithin