31 Aralık 2007 Pazartesi

Mutlu Yıllar


Torcida Verde











Sporting Clube de Portugal / Torcida Verde

30 Aralık 2007 Pazar

Kubi Abi Çözmüş Şifreyi


Tahminci İstatistikçi Televizyoncu Akapunkturcu Doktor Kubilay Gürkan abi, yine vurmuş turnayı gözünden... Fenerbahçe'nin Şampiyonlar Ligi'nde karşılaşacağı Sevilla takımını nasıl alt edeceğinin şifresini veriyor... Okuyalım bakalım:
Transfere her yıl 5-6 milyon euro gibi küçük bir para ayırır Sevilla. Kimisi bunu cimrilikten zannedebilir ama aslı 'işbilirlikten' kaynaklanır bu tutumları. Şimdi 22 maçını izlediğim ve analiz ettiğim bu 'işbilir takımı' F.Bahçe nasıl yener ona bakalım...

SEVİLLA 4-4-2'Yİ YAKAR!
Sevilla'nın rakipleri 4-4-2 oynuyorsa, orta sahanın ortasındaki 2 adam da iyi birer savunmacı özelliğine sahip ön libero değilse, o takımın canı yanıyor. Nitekim kazandığı 7 maçın 5'inde (Getafe, Valencia, R.Madrid, Murcia, R.Santander) rakipler sahaya 4-4-2 ile çıktı. Rakibin 2 santrforunun top çalma ortalaması da İspanya standardının altında kalınca Sevilla adama 'borcunu ödemeyen bacanak' muamelesi yapıyordu. Üstelik bu maçlarda Sevilla maç başına 3 gol attı. Kazandığı diğer 2 maçta rakipler 4-2-3-1 oynuyordu ama o rakipler Levante ve Recreativo gibi İspanyol liginin boğazlık takımları. Sonuçta 16 maçta atılan 28 golün 23'ü karşısında (4-4-2) dizilişi ile oynayan takımlara ve çoğunluğu, 'araya girerek top kazanma özelliği' fazla olmayan oyuncuların olduğu takımlardı bunlar. O zaman F.Bahçe ne yapmalı etmeli; bırakın başka takıma satmayı, Deniz-Aurelio ikilisini kuş sütü, kuru üzümle beslemeli. Özellikle Aurelio, 'doğru pozisyon alarak, rakibin pas vereceği bölgeyi önceden kapama konusunda' Avrupa'nın en iyileri içinde. Aurelio giderse bu kez Deniz-Selçuk ikilisi oynar ama bu ikili 'savunma çıkışı top kaybı' bakımından en sıkıntılı oyunculardır. O nedenle Aurelio'nun yerini ancak Yaya Toure, Xabi Alonso ya da Obi Mikel tarzı biriyle kapatabilir Fener. Aurelio'suz ya da Aurelio klasında bir adamsız Fener'in Sevilla'yı geçmesi, neredeyse mümkün değil.
Ne kadar güzel söylemiş... 20 küsür maç izle takımı çöz... Futbol bu, o kadar basit!!... Grup maçlarında 5 galibiyet alırken kimse çözemedi bu İspanyolları, ama artık "Pandoranın Kutusu" açıldı... Neymiş, 4-4-2 oynamayacaksın... Duydun mu Ziko, çevirsene Samet, Brezilyalı anlamaz bizim dilimizden...

Basın Yalan Yazıyor Şampiyon Olmayınca #23


Nakamura



Pek sevmiştik kendisini 2006 Dünya Kupasında izlerken yaz geceleri... O sevimsiz, sadece görev yapan "robot" Japon takımının parlayan yıldızıydı Nakamura... Gerçek anlamda bir yıldız gibi "ışıldıyordu" oynadığı ve oynattığı oyunla... Hatta, istatistikçi olmaya kalktık, "bu adam hiç mi hatalı pas yapmaz" diye... Yapmazdı valla, yapmazdı billa... "Gelse bize" diye içimizden geçirdik, çekerken biramızdan soğuk bir yudum... Alkollü dilek dilersen, çıkarmış... Evet, dilek tutarmış da , ters tepermiş... Japon topçu geldi Sami Yen'e gelmesine ama Nakamura değil, İnamoto idi onun adı... "Klas hareketler" yerine "sadece mücadele" eden Japon'du gelen... Bizim istediğimiz "çekik gözlü" ise "ekose eteklileri" mest ediyordu uzak diyarlarda... İç geçirdik, "ya tutarsa" dedik, Nasrettin Hoca misali her 10 numara transfer haberinde...Olmadı, soluyamadık aynı havayı ortak mekanlarda... Şimdi Celtic'ten ayrılacakmış haberleri dolaşıyor... Bırakmazlar ki Yoncalar ama Yokohama Marinos takımı 5 Milyon Euro'yu da gözden çıkarmış... Kimlere ne dolarlar, marklar, eurolar harcamışken bu kulüp, bastırsak parayı da alsak bu satırları yazanın görmiş olduğu en "kibar" Japonu...

Galatasaray SK-AS Roma












20-11-2001

GALATASARAY: Mandragon, Perez, Emre Asik, Bulent Korkmaz, Hakan Unsal, Capone, Bulent Akin(Fleurquin), Ayhan, Hasan Sas, Sergen, Umit Karan (Arif Erdem)
Yedek: Kerem, Serkam, Victoria, Suat, Vedat.
T.Direktör: Lucescu.

ROMA: Antonioli, Zebina (Fuser), Samuel, Aldair, Cafu, Tommasi (Cassano), Emerson, Lima (Assuncao), Candela, Totti, Batistuta.
Yedek: Cejas, Cufre, Siviglia, Tomic.
T.Direktör: Capello.

Hakem: Colombo (Fra)

Goller: Perez(22), Emerson(90+2)

Football is Coming to Kuwait







2006 Dünya kupası sırasında Kuveyt'li Wataniya Telecom'un reklam kampanyası...

Agency: hasan & partners, Finland
Copywriters: Eka Ruola, Paul Hicks
Art Director(s): Nono Alakari
Photographer(s): Magnus Rossander
Account director: Timo Julkunen
Prod.planner: Laura Schmedes
Advertiser's supervisors: Timo Everi, Riham Al Ayyar

Hangi Forma Mevzusu



Tribün Dergi'de "Nike'ın Tasarladığı Turkuaz Milli Forma Satışta!!!"başlığını okurken rastladım eski forma ile yeni forma arasındaki 7 fark karşılaştırılmasına... Okumak isteyenlere link burada... Ben en çok son maddeyi beğendim... Yukardaki resim de "ne şiş yansın ne kebap yansın" misali forum kullanıcısı sioux'tan...Emeğine salık diyoruz ama karşıyız bu turkuaza karşı... Anketimiz de sona yaklaşırken, "sosyolojik" bir saptama yapmamıza yardımcı oldu "sağ olsun"... İlk açıldığında büyük bir oyla eski klasik forma önde giderken, daha sonra turkuaz forma oyları yavaşça toplamaya başladı... Zevklerimiz mi değişti yoksa "resmi forma tedarikçimiz" medyadan yardımla "pembe haberler" yayarak zevklerimizi mi değiştirtti...

7- Eski forma, amatör spor ruhunu temsil eder...
Yeni forma, endüstriyel futbol anlayışının yansımasıdır...

29 Aralık 2007 Cumartesi

Chelsea'den 70 Milyon Euro



70 milyon Euro ve transfer olayına iyice kafayı takmışken bir haber de Chelsea'den verelim... Abramovich kesenin ağzını gene açmış ve transfer piyasında topçu bırakmamaya niyetli gibi... Transfer sezonun açılmasıyla birlikte Londralılar, Dani Alves, Nicholas Anelka ve Inter''li Maicon'a "mavi" formayı giydirme derdine düşmüşler bile... Tabii bu oyuncular ortalama 70 milyon Euro.. Gerçi ufak bir sorun var, Dani ve Maicon Şampiyonla liginde Chelsea'de oynayamayacaklar... Bunların yanında Luka Modric'te Chelsea'ye yakın... Zaten Hırvat başkan İngiltere'de "o kulüp senin bu kulüp benim" oyuncusunu satma derdinde... Bunlarla yetinmeyen Abramovich, Lokomotiv Moskova'dan Diniyar Bilyaletdinov ve Branislav Ivanovic'i de kulübünde görmek istiyor... Cebinden çıkacak miktar ise 20 milyoın Euro... "Money talks" felsefesiyle nereye kadar Mr. Abramovich...

C.Ronaldo 2008'de Madrid'te Mi?



İspanyol AS gazetesinin haberine göre Real Madrid, 2008 yılında en büyük transfer hedefi olarak Cristiano Ronaldo'yu belirlemiş... Gazetenin haberine göre İspanyollar, 70 milyon Euroyu gözden çıkarmışlar bile... Beckham'ın yerine 7 numaralı formanın tek adayı olarak Sporting Lisbon'dan transfer edilen Cristiano, "Kırmızı Şeytanlar"da gösterdi başarılı performans ile bu sene sözleşmesini 5 yıl daha uzatmıştı... Bakalım gelecek 70 milyona Sir Alex ne diyecek? O pek göndermeye niyetli olmayacak, Ronaldo 'da "teklif beni sevindirdi ama ben şu an United'in sözleşmeli futbolcusuyum" tarzı kelamlar ediyor ama Dünya Kupasında İngiltere maçından sonra gelseydi teklif "bodoslama" atlardı hemen...

Juventus-Banega Dirsek Teması


Başlık biraz Fanatikvari oldu ama "esas konuyu" kavratmıştır umarım... Madem bir post aşağıda gelecek vaad eden oyuncular var, taliplileri de olması normal... İşte, Juventus kancayı takmış Banega'ya... Arjantinli de yuvadan uçmaya çoktan niyetli, taraftarlarla arayı gün be gün bozmakta... Yetenekli olunca, talipliler de çoğunlukta, Juve dışında Milan, Real Madrid ve Barcelona'da Boca'nın kapısını çalmakta... Bakalım 19 yaşındaki topçu seneye hangi ülkede kaç milyon dolarlara top koşturacak...

2008 Top 20


The Sun gazetesi 2008 yılına damgasını vuracak 20 genç "yeteneği" sıralamış...Adamımız yukarda, liste aşağıda, poster ise burada...

Breno, 18, Bayern Munich, defender
Denilson, 19, Arsenal, midfielder
Macauley Chrisantus, 17, Hamburg, striker

Lorenzo De Silvestri, 19, Lazio, defender

Franco Di Santo, 18, Chelsea, striker
Giovani dos Santos, 18, Barcelona, striker

Stevan Jovetic, 18, Partizan Belgrade, striker

Bojan Krkic, 17, Barcelona, striker

Toni Kroos, 17, Bayern Munich, midfielder

Lucas Leiva, 20, Liverpool, midfielder
Lulinha, 17, Corinthians, midfielder

Alexandre Pato, 18, AC Milan, striker

Gerard Pique, 20, Manchester United, defender
Ivan Rakitic, 19, Schalke, midfielder

Adel Taarabt, 18, Tottenham, midfielder

Carlos Vela, 18, Arsenal, striker

Theo Walcott, 18, Arsenal, striker

Sergio Aguero, 19, Atletico Madrid, striker

Ever Banega, 19, Boca Juniors, midfielder
Karim Benzema, 20, Lyon, striker

28 Aralık 2007 Cuma

Çekilsene be Kadın #11[29-30Aralık]

29 Aralık Cumartesi
17:00 Chelsea - Newcastle United (Fox)
17:00 Celtic - Gretna (Business)
19:20 Coventry City - Ipswich Town (Business)

30 Aralık Pazar
13:30 VVV Venlo - Ajax (Business)
15:30 PSV Eindhoven - NAC Breda (Business)
18:00 Manchester City - Liverpool (Fox)
Kaynak

"Giorgio Armani, formalar, blucinler" Bilgin Gökberk

Sorun milli formamızın renklerinde değil...
Dizaynında.
Dizayn çok sıradan.
Albenisi yok.
Özen gösterilmemiş.
Basmakalıp hazırlanmış.
* * *
Galatasaray'ın, Beşiktaş'ın, Fenerbahçe'nin klasik formaları da milli takımınkinden farklı değil.
Diğer takımlarınki de.
* * *
Kulüp başkanlarının, yöneticilerinin, genel giyim tarzına bakın...
Anlarsınız kulüplerinin formalarının niye bu kadar zevksiz olduğunu.
* * *
Türkiye'de 400 küsur futbol yorumcusu var.
Haftada, ortalama her biri bir yorum yazsa, eder 400 yorum.
52 haftada 20 küsur bin yorum...
Bir tane "bu forma şık" diyen bir yorum veya yorumcu var mı?
Yok.
Hem şık forma yok, hem de şıklığa önem veren.
Kadın yorumcular bile sistemlere, taktiklere takılıyorlar.
* * *
Forma sade olmalı.
Basit.
Renkler birbirinden bağımsız olmalı, iç içe geçmemeli.
Ama çarpıcı olmalı.
Çarpmalı.
"Beni al" demeli.
* * *
İtalya'nın modacıları 90'ların ortasında, milli takımlarının formasına el attılar.
En seksi forma seçildi 98 Dünya Kupası'ndaki forma.
Üst aynı mavi üsttü, şort da aynı beyaz şort...
Değişen dikimi, kesimi, kumaşıydı.
Özen gösterilmişti.
Vücudu sarıyordu.
* * *
Kadınların en çok ilgisini çeken takım, İtalya oldu o kupada.
Futbolları her zamanki gibi tatsız tuzsuzdu.
Forma çok şıktı.
* * *
Yüzlerce, binlerce, on binlerce jean markası var.
Uzaktan bakıldığında, hepsi birbirinin aynı gibi.
Altı üstü mavi kotlar.
Peki gerçekten öyle mi?
* * *
Her sene iki model çizdirip, iki milyon dolar verdikleri stilistleri var, önemli jean üreticilerinin.
Enayi mi onlar?
"Alt tarafı kot"a bu kadar para verilir mi?
Giyince diğerleriyle arasındaki farkı fark ediyorsunuz. Giyince fark ediliyorsunuz.
* * *
Sizi de belki yolda çevirip "bu jeani nereden aldınız?" diye soran olmuştur.
İşi biliyorsanız.
Beni çok çevirdiler.
İşi bilenler.
Yani...
Jean deyip geçmeyin.
Forma da öyle.
Ve...
Forma, sahadaki futbol kadar önemli, futbolcu kadar da.
İlk o fark ediliyor.
Forma, federasyon başkanının, teknik adamların, yöneticilerin, hatta üretici firmanın zevkine teslim edilemeyecek kadar önemli.
Formayı giyenler, en az birer milyon dolarlık oyuncular.
Bir forma için bir milyon dolar sokağa atılabilir.
Bir forma için, bir teknik direktöre verilen bir yıllık para, sokağa atılabilir.
Mesela Giorgio Armani'nin oturduğu sokağa...
* * *
Yıllardır, lacivert ve beyaz tişört giyiyor, dünyayı giydiren Giorgio...
Özel üretiyor o tişörtleri.
Onlardan bir tane giyin, anlarsınız farkını.
Ona hâlâ "terzi" diyorlar İtalyanlar.
Diğerlerine "modacı"...
Giorgio da "terzi" denmesiyle gurur duyuyor.
Ve...
Marcel Desailly'nin kitabında, Paolo Maldini'nin kast ettiği Milanolu terzi de Giorgio...
* * *
Laf formaya gelmişken ya da ben lafı formaya getirmişken...
Mesela Türk kahvesi (Levent Ciner'in kulakları çınlasın) ve Türk çayı...
İki sembolümüz, iki geleneğimiz, iki alışkanlığımız.
İki olmazsa olmazımız.
Mesela kahverengi de olabilir formamız, dem rengi de.
Türk kahvesinin, Türk çayının rengi.
Anlamlı da olur.
Pazarlamış da oluruz.
Korumuş da oluruz.
Üstelik...
İkisi de tat olarak 10 numara.
Ve...
Birisi içildikten sonra da para ediyor.
Falıyla.
Onu da satabiliriz.
* * *
Bağlayalım...
Eğer formanın rengi değişecekse, formayı mesela Giorgio Armani dizayn etsin.
Ama önce bu formayı bu renklerle dizayn etsin...
Görürsünüz "böyle kalsın, değiştirmeyelim" diyeceksiniz.
Ve...
Tabii bence.

Çal Oynasın


Damarlarında Tür kanı dolaşan hangi insan evladı, dansöz izlemeye hayır diyebilir? Onları sadece 5 dakika izleyebilmek için yılbaşı gecelerini bekledik. Sahneye çıktıkları anda yediğimizi içtiğimizi unutup gözümüzü kırpmadan izledik...
diye başlanmış oyunun tanıtımı Efe rakının sitesinde... Eğlenceli bir oyun... Klavye veya mikrofon ile oynanan oyunda tek yapılması gereken, ritmi tutturmak... Siz space bara vuruosunuz dansöz Nuran Sultan dans ediyor... Gözlerinizi Nuran Sultan'dan alabilirseniz, puanları toplarsınız... Hadi kolay gele...Tıklayın başlayın oynamaya...

Portekizli 11 Oyuncu ve Antrenör


Romanya'nın Pandurii Targu Jiu takımı Portekizli teknik adam Joaquim Teixeira'yı 2.5 yıllığına takım başına "kümede kalma" hedefiyle getirdikten sonra antrenörün isteği ile 11 tane Portekizli oyuncu transfer etti... Daha önce Porto ve Portekiz milli takımın antrenörlerinden biri olan Joaquim, Romen takımı "çalıştırmayı kabullenen" 3. Teknik direktör... Bakalım Portekizli "hemşo"larıyla ligte kalacaklar mı yoksa, sene sonunda bir otobüse tıka basa bindirilip "Portekiz yolları taştan, sen çıkardın beni baştan" şarkısıyla yol mu alacaklar...

Barton aka "Bi' Ton Sorun"

Newcastle'ın haşarı elemanı Joey Barton, yine başını belaya sokmaktan uzak duramadı... "Çok genç yaşta A takıma girdim, ve benden beklentiler beni strese soktu... Geride kalanlara sünger çekip, yeni bir hayata başlıyorum" diye geçen sene açıklama yapan 25 yaşındaki oyuncu, Perşembe gecesi Liverpool'da saldırı ve kavga sebebiyle yanındaki 1 erkek ve bayanla göz altına alındı... Daha önceki durumu incelenince-Manchester City'den takım arkadaşı Ousmane Dabo'ya saldırı sonrası hala görülen bir davası bulunmakta- Barton, nezarette kalırken, diğerleri kefaletle bırakıldılar... Joey Barton'ın "suç" dosyası ise oldukça kabarık:
-2004 senesinde hazırlık maçında kavga çıkarmak;
-2004 senesinde takım arkadaşının gözüne sigara fırlatmak;
-2005 senesinde 35 yaşında bir yayanın ayağını ezmek;
-2005 senesinde 15 yaşında bir taraftarla kavga etmek;
-2006 Eylül'de Everton taraftarına "arkası" nı göstermek;
-2007 Mayıs'ta Ousmane Dabo'ya saldırmak
Bu olay, Newcastle taraftarlarını iyice "kudurtacağa" benziyor ki, Barton, Liverpool'a kaybettikleri maçtan sonra :"Hayatımda böyle ahlaksız taraftar grubu görmedim...Bizi destekleyeceklerine, şerefsizce davrandılar" demişti...

Palermo: "Ne Mafyası"


Resimdeki Mafya lideri Salvatore Lo Piccolo'nun yakalanmasından sonra İtalyan basınında çıkan "Palermo-Mafya" ilişkilerini Palermo kulübü resmi sitesinden yalanladı... Kulüp yetkilileri "Hiç kimse hiç bir şekilde ne yönetimimizi, ne bir antrenörümüzü ne de oyuncumuzu baskı altına alamaz" şeklinde açıklama yaptılar... La Gazzetta dello Sport'ta çıkan habere göre Lo Piccolo'nun tutuklanmasından sonra yapılan aramada kendisine Palermo'nun genç takım antrenörünün adının ve yeni yapılacak stad ile ilgili bilgilerin geçtiği bir mektup bulunmuş... Bu haber üzerine gazeteye bilgi veren külüb yöneticisi Rinaldo Sagramola " Şu an yeni yapılacak stadın planları üzerinde çalışıyoruz... Böyle bir projeyle ilgili olarak yasal kuruluşların ilgi göstermesi kadar "illegal" kişilerin de meraklanması çok doğaldır" dedi...

UEFA Team of the Year 2007


Romanista blogunda tanıtmış, ben uzun uzun yazmayacağım..Oy vermek isteyenler için aha da link... Ben de "gönlümce" bir 11 ve çalıştırıcı belirledim... Daha iyiler listede olmayı hak ediyor ama "gönül bu , ota da konar boka da"...

27 Aralık 2007 Perşembe

2007 Senesinin Takımı


Fransızların L’Equipe gazetesi 2007 yılının Avrupa All Star'ını belirlemiş..Liste aşağıda...

Buffon (Juventus),

Alves (Seville), Vidic (ManUtd), Gallas (Arsenal), Evra (ManUtd),
Kaka, (AC Milan), Fabregas (Arsenal), Gerrard (Liverpool), Ronaldo (ManUtd),
Drogba (Chelsea), Van Nistelrooy (Real Madrid)


Bir de ultras/Movement'tan size yılbaşı hediyesi için tıklayınız...

Anelka-Drogba-Mourinho

Transfer sezonu açıldı, söylentiler de başladı tabii doğal olarak... Şu anda İngiltere'de Modric'in kime gideceği, Micah Richards'ın takımda kalıp kalmayacağı, Klinsmann'ın kimi çalıştıracağı yanında Drogba'nın Milan'a transferi oldukça fazla konuşulmakta... "Fısıltı gazetelerine" göre Milan'ı seneye Ancelotti'nin yerine Mourinho çalıştıracak... Anlaşma çoktan yapıldı ki Jose, İngiltere Milli Takımı çalıştırıcılığı teklifini "gözünü kırpmadan" reddetti... Milan da Portekizlinin verdiği listeye göre transfere başlamış... a4 kağıtta ilk sırada Didier Drogba var, eski oyuncusu... Telafuz edilen rakam 23 milyon Pound... Antrenörler zaten pek severler eski oyuncularını yanlarında taşımayı... Fatih Hoca da Ümit'i, Rui Costa'yı getirmişti Milan'a... Bu haberler tabii "işkembeden" sallama çıkmıyor, Chelsea'nin Anelka'nın peşine düşmesi, Fil Dişiliyi gözden çıkardığı şeklinde yorumlanıyor... "Tabloid basın yazar, işi ne?" demeyelim bence...

Yaz Yaz Yaz...


Mor Ve Ötesi


Ajda Pekkan


Barış Akarsu

Neden senle hiç durmadan tartışıp duruyoruz ki biz
Bile bile üstüme gelmene ne gerek var
Neden dostça ve insanca ayrılamıyoruz ki biz
Ve bunca yaşanmış yılların da hatırı var
Eğer hergün bu işkence, eğer her gün bu karmaşa
Eğer her gün bu kavgaya katlanırım sanıyorsan

Sen de yaz yaz yaz bir kenara yaz bütün sözlerimi
yanılırsam çık karşıma göster kendini
Belki zamanla teker teker silinirler aklından
Anlarsın ki boşuna geçmiş bunca zaman

Carlos Ischia


Boca Juniors, ligte istediğini alamdıktan sonra bir de Dünya Kulüpler Şampiyonası finalinde Milan'a "ezilince", fatura teknik direktör Miguel Angel Russo'ya kesilmişti... Ve takımın başına sürpriz bir şekilde Carlos Ischia getirildi... "Sürpriz" dedik çünkü Carlos, daha 1-2 ay önce Rosario Central son sıradayken takımdan kovulmuştu..."geri dönmekten çok mutluyum" diyen Ischia, daha önce Carlos Bianchi'nin yardımcısı olarak çalışmıştı Boca'da...

Batsın Bu Dünya/Bitsin Bu Rüya


Foto, dün oynan Derby-Liverpool maçından...Son dakika Gerrard'ın golünden sonra Derby'li oyuncular... Hayal kırıklığının resmi...

Maradona : "İran'a Sevgilerle"



Fidel Castro, Hugo Chavez'den sonra Maradona'nın tanışmak istediği bir diğer Amerika düşmanı da Ahmadinejad... Buenos Aires'teki İran büyükelçiliğine giden Arjantinli, orada üzerinde "İran halkına bütün sevgilerimle" yazan imzalı t-shirtünü hediye etti... "Tüm kalbimle İranlıları destekliyorum. Buna inanıyorum, bunu söylüyorüm" şeklinde sözlerini sürdürdü Diego... Konsolosluk görevlileri ise bu sözlerden oldukça mutlu olduklarını ve hediyeyi özenle Dışişleri Bakanlığının hediye müzesinde sergileyeceklerini belirttiler... Ahmadinejad ile görüşür mü, görüşür, olmayacak şey değil... Ama bir de onun dövmesini yaptırır mı... Kendisine kalmış...


Sagnol Savaşı


Alex Ferguson'un Ocak ayı transfer listesinde yer alan Fransız Willy Sagnol'a şimdi de Chelsea kancayı taktı... Sene sonunda Chelsea'den gönderilecekler listesinde yer alan Paulo Ferreira'nın yerine ilk aday olan Sagnol, Bayern Munich'te "misyonunun" tamamlandığını düşünüyor ve emekli olmadan "bir transfer vurgunu" yapma derdinde... Durum böyle olunca da kendisinin tercihi de Londralı zenginler olacak gibi... Sir'de kafayı taktığı adamı kolayca bırakmaz... Şubatta poundlar dolarlar eurolar havada uçuşacak gibi...İzleyelim görelim...

26 Aralık 2007 Çarşamba

Genel Kurmay Başkanlığı'ndan



Üçüncü hava herkatı sonrası Genel Kurmay Başkanlığı'nın Basın Açıklaması:

TARIH : 26 Aralık 2007

NO : BA - 42 / 07


Türk Silahlı Kuvvetlerinin Irak'ın kuzeyinde uzun süreden beri izlediği büyük bir terörist grubun, Zap bölgesinde bulunan 8 adet mağara ve barınaklarda kışı geçirmeye hazırlandığı tespit edilmiştir.

Türk Hava Kuvvetlerine bağlı savaş uçaklarımız, 26 Aralık 2007 günü sabah saatlerinden itibaren, söz konusu terörist gruba ait hedefleri etkili bir nokta operasyonu ile vurmuşlardır.

Türk Silahlı Kuvvetlerinin Irak'ın kuzeyinde teröre karşı yürüttüğü mücadeleye paralel olarak, yurt içi operasyonlar da aynı yoğunluk ve kararlılıkla devam etmektedir. Bu kapsamda, 25 Aralık 2007 günü Şırnak/Küpeli Dağı'nda icra edilen operasyonda, ikisi kadın 5 terörist silahları ile birlikte etkisiz hale getirilmiş ve teröristlere ait bol miktarda mühimmat ve yaşam malzemesi ele geçirilmiştir.

Operasyonlarda elde edilen başarılar; mevsim koşulları, görüş durumu ve arazi yapısının, Türk Silahlı Kuvvetlerinin teröre karşı verdiği mücadeleye engel oluşturmadığının en açık göstergesidir.

Türk Silahlı Kuvvetleri, kutsal vatan savunma görevini her türlü koşulda yerine getirme azim, irade ve kararlılığına sahiptir.

Kamuoyuna saygı ile duyurulur.


Genel kurmay Başkanlığı yapılan hava harekatları sonucu ortaya çıkan bilançoyu açıklamış:

TARIH : 25 Aralık 2007

NO : BA - 41 / 07


Türk Silahlı Kuvvetlerinin, PKK/KONGRA-GEL terör örgütüne karşı, 16 ve 22 Aralık 2007 tarihlerinde, Irak'ın kuzeyinde ve Kandil Dağı bölgesinde icra ettiği harekatın hasar ve zayiat tespiti ile ilgili değerlendirmeler devam etmektedir.

16 Aralık 2007 tarihinde icra edilen harekat esnasında, Irak'ın kuzeyinde Metina, Zap, Avaşin ve Hakurk bölgelerinde 22, Kandil Dağı bölgesinde 11 olmak üzere; her birinin içinde pek çok tali hedef bulunan, ayrıntılı bir analiz sonucu tespit edilmiş, defalarca doğrulanmış ve sadece teröristlerin kullandığı tesislerden oluşan toplam 33 adet hedef grubu (200'den fazla münferit hedef) savaş uçaklarımız ve karada konuşlu ateş destek unsurlarımız tarafından ateş altına alınmıştır.

En gelişmiş hedef tespit ve atış kontrol sistemlerinin kullanıldığı hava harekatında, ateş altına alınan tüm hedefler tam isabetle vurulmuştur.

Bu kapsamda; PKK terör örgütünce kullanılan 3 adet komuta, 2 adet muhabere, 2 adet eğitim ve 9 adet lojistik tesisi ile 182 adet muhtelif sığınak/barınak, 10 adet uçaksavar mevzii (mürettebatı ile birlikte) ve 14 adet silah/mühimmat deposu tahrip edilmiştir. Söz konusu tesislerde bulunan çok miktarda silah, mühimmat ve malzeme tamamen kullanılamaz hale getirilmiştir.

Terörist kayıpları konusundaki çalışmalar devam etmekle birlikte; ilk belirlemelere göre, açıkta veya korunaksız yapılarda bulunan 150-175 teröristin etkisiz hale getirildiği anlaşılmıştır. Bu rakamlara hava harekatı sonucunda çöken sığınak ve mağaralarda etkisiz hale getirilen terörist sayısı dahil değildir. Ayrıca, çok sayıda yaralı teröristin, Irak'ın kuzeyinde yer alan Erbil, Raniyah, Kaladiza ve Choman'daki hastanelere götürüldüğü tespit edilmiştir.

22 Aralık 2007 tarihinde uçaklarımız ve ateş destek vasıtalarımız tarafından icra edilen harekatta ise, Zap bölgesinde bulunan PKK terör örgütüne ait barınaklar ve uçaksavar mevzileri vurulmuştur.

Harekata katılan uçaklar tarafından çekilip basın mensuplarına dağıtılan filmlerde, hedeflerin ne kadar özenle seçildiği ve büyük bir doğrulukla vurulduğu açıkça görülmektedir. Hava fotoğrafları ise hedeflerin vurulmadan önceki ve sonraki durumlarını göstererek, hava harekatının hedefler üzerindeki etkisini analiz etme imkanı sağlamaktadır.

Öte yandan, 24 Aralık 2007 tarihinde Irak'ın kuzeyi ve merkezi hükümeti temsilen yapılan basın toplantısında, bir yetkilinin ağzından verilen "hava harekatında bir çok sivilin hayatını kaybettiği" şeklindeki beyanat tamamen gerçek dışıdır. İnsanlığın ortak düşmanı terörü cesaretlendirecek bu tür asılsız iddiaların, sadece sahiplerine zarar vereceği açıktır.

Türk Silahlı Kuvvetleri, kendisine verilen yetki çerçevesinde operasyonlarına kararlılıkla devam edecektir.

Kamuoyuna saygı ile duyurulur.

West Ham'lıların Partisi

Geçenlerde Chelsea'liler yapmıştı bir "maskeli balo", şimdi de sırada West Ham var... Tanıyabilecek misiniz arkadaşları?













Ayar Vermek


Ferguson dedik, şu fotoyu da koymak farzdır... Burda da Sir, vermiş ayarı, kendisi pis pis sırıtırken Chelski'ler kudurmuş, salyalar saçmaktalar, Jose "şekilden" sakin olun ayaklarında...

Fergie: "Parti Marti Yok Artık!"


Olacağı buydu zaten... Manchester United'ın patronu bundan sonra yapılacak bütün partileri yasakladı, ki buna şampiyon olmaları halinde gerçekleşmesi planlanan Şampiyonluk Kutlamaları da dahildir... 1 aya yakın süredir kulübün adı futboldaki başarılı sonuçlardan çok, oyuncuların düzenledikleri Noel Partisindeki tecavüz idiaları ile anılmakta... Alex kesmiş raconu, kimsenin "gıkı" çıkmaz artık... "Bana ne ya! Ben eğlenirim" diyene de 1 milyon Poundun üzerinde ceza kesilecek... Sıkıysa kutla...

"Şışşt Şışşt Nereye?"


"Askerliğini yapmayana kız vermezler" diye bir sözümüz vardır Anadolumuzda... Erkek 18 yaşını doldurduktan sonra askerlik çağının gelmesi ile davullu zurnalı asker ocağına uğurlanır... Kışlada da "Her Türk Asker Doğar" yürüyüş kararı sayılarak uygun adım gidilir her yere... "At Avrat Silah"tır Türk'ün düsturu... "Şehitler Ölmez Vatan Bölünmez" diye öfkeyle haykırırız haince katledilen askerlerimizin ardından... Ve şimdi de yurt dışına kaçış hazırlığında olan sporcularımızı okuyoruz gazetelerden. Haber Milliyetten:
Milli Savunma Bakanlığı tarafından sevk işlemleri tehir edilmediği takdirde, 31 Aralık 2007'den itibaren pekçok ünlü futbolcu ve sporcu, ya kışlanın yolunu tutacak ya da yurt dışına çıkacak!
Kamuoyunda Fenerbahçeli Tümer Metin ile birlikte anılan ve askerliklerinin 33 yaşına kadar tecil edilmesini öngören yasa hükmü yılbaşından önce değiştirilmezse milli basketbolcular; İbrahim Kutluay ve Mirsad Türkcan'ın da aralarında bulunduğu 50'ye yakın sporcunun silah altına alınacağı bildirildi.
Milli formayı da giyen bu oyuncuların, daha 2 ay evvel ülkemiz insanının yaşlı genci askere gitmek için dilekçeler verirken, askere alınmamak için yurt dışına gitmeleri hiç de "şık " olmadı... Daha bugün bir arkadaşımın "2008'de askerim" diye gözleri parlarken, ulusal formayı layik gördüklerimiz "transfer?!" peşinde... "Sen yanmazsan, ben yanmazsam, nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa" der şair, " Dağların tepesine, eşkiyanın alnına, kızların kalbine, ölümsüz Mehmetçik yazacağım" yazar Komando şafak defterine ama siz kaçın arkadaşlar!, bu vatan uğruna canını verecekler, bayrağı hep dalgalandıranlar mutlaka olacaktır... Unutmadan, giderken Fazıl Say'ı da almayı unutmayın...

25 Aralık 2007 Salı

Fred Perry



Blog Widget by LinkWithin