16 Ocak 2008 Çarşamba

Tecavüzcü Coşkun


“Amigo değil tribün şovmeniyim“ demiş Coşkun Lig TV adına yapılan röportajda... Daha evvel okumuştum, Antalyaspor il ilgili bir resim ararken çıktı karşıma... Okumayanlar için ilginç bilgiler var... Fotoda ise Adana tribünlerini kovalarken Coşkun Abi poz vermiş..

"BAK TECAVÜZ GEÇİYOR"

-Yiğit lakabıyla anılır derler. Doğru mudur?
Doğrudur tabii.

-Senin bir lakabın var. Herkes seni lakabınla tanıyor. Soyadın biliniyor mu?
Enteresan bazen böyle apışıp kaldığım, şok olduğum yerler oluyor. Biliyorlar. Bazen soyadımı ben bile doğru söyleyemiyorum ama bunu imlasıyla harfiyle söyleyen bir çok insandan duydum. Soyadım yüzünden uçak biletlerim iptal oldu, askerliğim 13 gün uzatıldı. Soyadım, Gögen ouyor, Böben oluyor, Ögen oluyor.

-Lakabından dolayı mı daha çok sıkıntı yaşadın, soyadından dolayı mı peki?
Soyadımdan dolayı daha çok sıkıntı yaşadım. Artık alıştım tabii, sokakta yürürken insanlar "Bak tecavüz geçiyor" diyorlar.

-Tecavüzcü Coşkun mu diyorlar, tecavüz mü diyorlar?
Tecavüz diyorlarlar. Ama bu beni rahatsız etmiyor.

-Hiç?
Evet etmiyor.

"TÜRKİYE'YE TECAVÜZ EDEN ADAM"
-Çok seviliyorsun.

Tecavüz kelimesi aslında çok kötü. Ama insanlar beni bayağı seviyorlar. Çok büyük bir sevgi seli var, saygı var. Kafalarında şöyle yönlendiriyorlar, "Sen bir sanatçısın" diyorlar. Ben çok daralsam da, “Biz gazete okuyarak aktör olmadık. Bizde bir senaryoda ne yazıyorsa, okunduğu gibi yaptık. Onun dışına çıkmadık başarılı olduk” diyorum. O zaman insanlara daha anlamlı geliyor. İşte o başarı bana lakap olarak döndü. Zaten bu lakap basından kaynaklandı. Üzeerine gitmekte hiç şansın yok. İlk kez bana tecavüz denmesi 25 sene önce bir Galatasaray maçına giderken bir bakkaldan aldığım gazeteyle başladı. O zaman Tan gazetesi vardı. Bakkal bana “Abi sen bugün maça falan gitme evde kal, başın belaya girer. Şu gazeteye bir bak.” dedi. Baktım tam sayfa “Türkiye’ye tecavüz eden adam” diye başlık atmışlar benim için. Önce güldüm, biraz üzüldüm, utandım, daraldım ama ben Galatasaraylı olarak tribünleri yanlız bırakamazdım çünkü herkes beni arardı. Maça gittim, kimse ses çıkartmıyor. Taraftarları tam tezahurata başlatacağım, baktım binlerce gazete ellerde, “Yolundayız” diye bağırıyorlar.

"ÇOCUKLAR BABALARININ TAKIMINI TUTAR"
-Galatasaray aşkı nereden geldi?

10-11 yaşlarındaydım, 1954-55 seneleri, Beşiktaş-Galatasaray maçı oynanıyor Dolmabahçe Stadı'nda. Galatasaray 5-4 yenilmişti ve Recep Adanır atmıştı golleri. O maçta babamın şapkasını sahaya attım. Ve çocuklar babalarının tuttuğu takımı tutarlar. Haksızlık olduğuna inandım ve babamın şapkasını kafasından alıp sahaya attım. Öyle Galatasaraylı oldum. Ben o zaman Kocamustafapaşa'da oturuyordum. 1 sene sonra da Galatasaraylı olmak için Taksim'de Beyoğlu'nda Kurtuluş'ta oturdum. Galatasaray kulübünün 3 dükkan yanında berber çıraklığı yaptım. O yaşlardan beri tribünlerdeyim yani. O zamanlar biz maça gitmek için yarım gün yol yürürdük.

"BEN TRİBÜN ŞOVMENİYİM"
-Galatasarayda bir amigoluk dönemi oldu mu?

Aslında ben tribün şovmeniyim. Benim içimde şovmenlik var. Ne Galatasaray, ne şu andaki konumda Antalyaspor'da kimseden para almadım. Amigoluk derken şimdi onların dernekleri bile var yani. Onlara yardım eden bir finansman var yani. Biz öyle bir şey görmedik.

-Yıllarca Galatasaray tribünlerinde varoldun, Galatasaray'la yaşadın. 18 yıl önce de Antalya'ya yerleştin ve Antalyaspor taraftarı oldun. Antalya'ya değil de Denizli'ye yerleşseydin Denizlispor, Manisa'ya yerleşseydin Manisaspor taraftarı mı olacaktın?
Evet tabii. Bak taraftar nasıl olunur, ben açıklamasını yapayım. Sen koskoca bir Galatasaray takımının tribün şovmenliğinden geliyorsun. 28 sene kaldım tibünlerde. Deplasmanlara gittim, bütün Avrupa Kupası maçlarına gittim. Antalya'ya geldim ve bir halı saha açtım. Sonra Antalyaspor'u seven insanlar bana geldiler ve "Sen artık Antalyalı oldun bizimle beraber tribüne çık" dediler. Ben de o günden beri Antalyasporluyum.

"GALATASARAYLILIĞIMA KİMSE LAF SÖYLEYELEMEZ"
-Tabii ki Galatasaraylılığın çok daha ağır basıyor ama.

Onu hiç karıştırma, Galatasaraylılığıma kimse laf söyleyemez. Ama bak Galatasaray-Antalyaspor maçlarında tribüne Antalyaspor formasıyla çıkıyorum. Ve bundan hiç rahatsız olmuyorum.

-O zaman Antalyaspor'un Galatasaray'ı yenmesini istiyorsun.
O farklı bir şey. Yenip yenmemek ayrı bir şey. Ben o takıma hizmet ediyorum o takımın seyircisi bana inanmış.

-Peki Coşkun'un içinde nasıl hisler oluyor? Antalyaspor Galayasaray'ı yendi diyelim. Coşkun eve gitti. Neler yaşıyorsun. Yıkılmıyorsun?
Ben profesyonelim. Kim iyi oynarsa o kazanır ve alkışlanır. Ben biraz cins adamım herhalde.

"BURADAKİ SEYİRCİ İSTANBUL'DAKİLERDEN ÇOK FARKLI"
-18 yıldır Antalyaspor tribünlerinde neler yaşıyorsun?

Bizim buradaki seyirciyle İstanbul'daki seyirci çok farklı. Bir kere burada ben geldiğimden beri Aliş diye bir abimiz var. Bir de benimle aynı tribünde Miloş diye bir kardeşim var. Ama bunları tanımak lazım. Bunlar adam gibi adam. Harbi Antalyalılar ve Antalyasporlular. Çok emek vermişler. Ben dışarıdan gelen bir adamdım ama beni yadırgamadılar. Bağırlarına bastılar. Beni hep pohpohladılar. Tribünlere renk getirdiğimi söylediler.

"ANTALYA'DA TARAFTARI GÜCENDİRMİŞLER"
-18 yıldır Antalyaspor'da neler yaşadın?

İnanmayacaksın ama benim ilk geldiğim seneler burada tribünler çok kalabalıktı. Burada seyircinin istediği takım kurulamamış. Başarılı olunamamış çoğunlukla. Yalnız seyircilerin eskiden çok azimli olduklarını biliyorum. İzmir, Ankara bütün deplasmanlara 2. ligde oynadıkları zaman 200-300 otobüs gidermiş buradan. Bunlar sonra bıkmışlar herhalde. Antalya'da Antalyaspor'u seven çok büyük bir taraftar var ama gücendirilmişler. Birşeyler olmuş.

-Antalya bir turizm şehri. Antalya'da çok büyük bir ekonomi var ama bu şehrin takımı yıllardır başarılı olamamış. Biraz önce bunun cevabını sen verdin ve "İnsanlar bıktırılmış" dedin.
Evet, ben bunu hissettim. Ama yeniden toparlanıyoruz. Tribünlerimiz iyi oldu. Geçen sene Yılmaz hoca geldi ve işin seyri değişti. Başarılı gidiyoruz.

"YILMAZ HOCA ÇOK HOŞ ADAM"
-Yılmaz hoca da çok farklı bir yapıya sahip. Maçlarda adeta yerinde duramıyor.

Yılmaz hoca da içinden geldiği gibi hareket ediyor. Çok hoş adamdır, çok severim. Çok eskiden tanırım kendisini. Bana tribünde çok iyi bir renk olduğumu söyler. "Sensiz ve Miloşsuz bu tribünler olmaz" der.

-Antalyaspor taraftarının zaman zaman Yılmaz hocaya tepkileri de oldu.
Evet oldu, çok oldu.

"BİZ SOSYETE TRİBÜNÜYÜZ"
-Tribünlerde bir bölünme mi var peki?

Bizim bulunduğumuz tribüne sosyete tribünü derler. 6-7 bin kişilik bir tribün orası. Bunun 3 bini kombine bilet zaten. Onlar yarım kilo çekirdekle gelirler ya da 2 tek atıp gelirler. Biliyorsun Antalya'da alkol tüketimi çok. Bu tribünlere de sıçrıyor zaman zaman. Ne yalan söyleyeyim şişeyle içeni görmedim ama alkol alıp gelenleri gördüm. Ama ne Miloş ne ben alkol almayız.

"ADOPEN TRİBÜNÜ BİZİ SEVMEZ, BİZ ONLARI SEVERİZ"
-Ama o sosyete tribünü olarak adlandırdığın tribünleri coşturuyorsununuz.

Heyecanlandırmaya çalışıyoruz işte. Ali abimiz var ve ıda 3-4 bin kişilik bir tribünü ayaklandırıyor. Bir de Adopen tribünümüz var biliyorsun. Bak orası çok tehlikeli yani. Onlar bizi sevmezler.

-Niye tehlikeli? niye sizi sevmezler?
Onlar bizi sevmezler ama biz onları severiz. Bizi niye sevmediklerini bilemiyorum ama biz onları severiz. Onlar taraftır. Seyirciyle taraftar farklıdır. Bizim seyircimiz var onlaf taraftar.

"ONLAR ZOR TARAFTARLAR"
-Yani sizin tribünlerdekiler seyirci..

Bizimkiler sosyete, onlar kavasaki. Onlar her an herşeye hazırlar. Onları çok seviyoruz. Aralarındaki problemleri hallettikleri zaman çok faydalı oluyorlar. Zaman zaman da kapris yapıyorlar. Ama ben ve Miloş onları severiz. Çünkü ilk kıvılcımı onlar çıkarıyorlar. Diğer taraftakiler de mecburen ortama girmek zorunda kalıyorlar. Biz de onlardan aldığımız heyecanla sonrasında onları da yükseltebiliyoruz. Onlar maça inandıkları zaman maçı da kazandırabiliyorlar. Ama o taratftar değişik fantaziler yaşarsa, birilerine sinir olursa, futbolcuları da etkiliyorlar. Onlar zor taraftarlar. Onlar bildiğin gibi değiller. Onlar lazım, lazım da çok sinirlenmemeleri lazım. Bir bildikleri vardır ama bizimle paylaşmıyorlar.

-Tribünlerdeki seyirciyi nasıl ateşliyorsunuz, özel sloganlar, besteler yapıyormu sunuz?
Özel sloganlar işte o dediğim tribünden çıkıyor. Sinirlenmedikleri zaman çok etkililer. 10 bin kişyi heyecanladırıyorlar. İşte o zaman biz de hadi bakalım diyoruz bizim tribündekilere. Bizim tribünü ayakta tutabilmek çok büyük beceri istiyor. Biz Miloş ile ikimiz elimizden geldiği kadar tezahurat yaptırıyoruz. Zaman zaman onlar çok sinir oluyor, bize yalpa yapıyorlar, bize kızıyorlar.

-En çok hangi tezahuratları yaparsınız?
Tribünler 4’e bölünür. Kırmızı-Beyaz-En büyük-Antalya tezahuratını yaparız ve bu uzunca devam eder.

"BURSASPOR TARAFTARI MUHTEŞEM"
-İstanbul'da Galatasaray, Beşiktaş, Fenerbahçe tribünlerinde marşlar söylenir, sloganlar üretilir. Sizlerde bu pek olmuyor herhalde?

Bu bizde fazla yok. Bizimkiler sinirlendikleri zaman özel besteleri küfürlü olarak yapıyorlar. Biz 18 takımın içinde en sağ duyulu olan taraftarlardan birisiyiz. Şişeler, masalar, sandelyeler falan pek olmaz. Bir tek Bursa maçında olmuştu ama hemen toparlandık. Şunu da söyleyeyim burada o maçta 500 tane Bursaspor taraftarı vardı. Benim Türkiye'de görmek istediğim taraftar Bursaspor taraftarı.

-Niye?
Abi onlar muhteşem ya. Onlar bir koro. Senin dediğin herşeyi anında çizen yazan besteleyen tipler. Bir anda bir ağızda götürüyorlar.

-Olması gerektiği gibi taraftar dediğin Bursasporlu bazı taraftarlarla kulüp başkanı Levent Kızıl arasında yaşananları biliyorsun değil mi?
Ama onların bir de ters tarafları var. Onlar farklı taraftar. Her 2 zıtlığı da yaşıyorlar. Zaten Allah göstermesin çıldırdıkları zaman onları kimse tutamaz. Eskiden 15-20 sene önce Kocaeli'de öyle taraftarlar vardı.

"EN ETKİLİ TARAFTAR BEŞİKTAŞ'TA"
-Sana göre 3 büyük takım tribünlerini kıyasladığın zaman hangisi ön plana çıkıyor?

Ben hayatım boyunca, çok iyi bir Galatasaraylı olmama rağmen hep Beşiktaş taraftarının tribünde bizden daha komple ses çıkaran taraftar olduğunu gördüm.

-Şükrü Saracoğlu 55 bin kapasiteye ulaşıyor.
Stat büyüklüğüne bakmam. Ben ne o statı gördüm, ne içinde oldum. Ama buna rağmen Beşiktaş seyircisinin takıma çok daha fazla etki verdiğine inanıyorum. Bilhassa o kapalı tribün. Mesela Beşiktaş maçı için Çarşı Grubu taraftarları Antalya'ya geldiler. Konuştuk, "Buyurun oturun" dedik. "Abi sizin tribünlerde ses çıkmıyor" dediler. "Bizim sesimiz bu kadar çıkıyor. Bizim bu tribün sosyete, fazla bağırmazlar." dedim.

"LİGİN EN BAŞARILI TAKIMI ANTALYASPOR"
-Bu sene ligi nasıl değelendiriyorsun?
Ligin en başarılı takımı, futbolcuları ve hocası Antalyaspor'dur. 3 büyüklerden, 8 büyüklerden falan hepsinden başarılıdır. Diyeceksin ki "Bunu neye dayanarak söylüyorsun?". Bizim takımımızın elyafı belli, paramız belli, transferimiz belli. Hocamız bu takıma ekstra. İlk yarıda son dakikalarda yediğimiz ve kaybettiğimiz maçları düşünmezsen, bak istatistiklere en başarılı takım Antalyaspor’dur. Bu takımın ambiansı çok farklı. 5 tane yabancı oyuncu oynuyor, Polonyalılar var, Güney Afrikalılar var. Lisanları da farklı yani. Ama git antrenmana bak herkes konuşuyor, şakalaşıyor, aslan gibiler.

"3 BÜYÜKLERİN BU KADAR PUAN KAYBETMESİ SKANDAL"
-Ligde şampiyonluk yarışından bahsedeklim biraz. Zirve yarışını nasıl değerlendiriyorsun?
3 büyüklerin bu kadar puan kaybetmesine skandal mı diyeyim ne diyeyim bilmiyorum ama bence skandal. Şanssızlık da diyemeyeceğim ben buna, çünkü bunlar büyük takımlar. Bunların içinde bizimkilerin adı geçmez ama biz Fener'den de Beşiktaş'tan da Galatasaray'dan da daha iyi top oynayan bir takımız.

"RE RE RE RA RA RA İLE ÇOK MAÇ KAZANDIK"
-Galatasaray’ın UEFA ve Süper Kupa'yı almasından sonra yaşadıklarını nasıl değerlendiriyorsun?

Galatasaray bir düşüşte. Geçen sene şampiyonluğu aldık ama biraz da tesadüfler ve diğer takımların beceriksizliğiyle oldu. Bana sorarsan hocadan mı futbolculardan mı yönetimden mi kaynaklanıyor ama ben o topa girmem. Ben Galatasaraylıyım ve sonuna kadar öyleyim. Ben 14 sene şampiyon olamamış bir takımın tribün şovmeniyim. Tribünlerde 25 bin seyirci 14 sene o takımı destekledik biz. Her maçta 25 bin kişi... Bu bir başarı, bu bir lüks, bu bir Galatasaraylılık. Biz "Re re re ra ra ra" ile büyüdük. Sıkıştığımız zaman ağlardık ve bu tezahuratı yapardık. Herkesin tüyleri diken diken olurdu. Öyle çok maç kazandık.

-Bu sene şampiyonluk yarışında hedefe kimi daha yakın görüyorsun?
Beşiktaş şans yakaladı ama iyi top oynamıyor. Galatasaray'ın da şansı var. Net bir görüş belirtmek zor.

Kaynak: Lig TV

Hiç yorum yok:

Blog Widget by LinkWithin