10 Nisan 2011 Pazar

Galatasaray:0-1:Trabzonspor


"Karanlığın sonu aydınlığa en yakın olan zamandır" diyor Bülent Ünder maç sonu yaptığı basın toplantısında.
Hoca, çok haklı zira 14.sırada yer alan Galatasaray için bu durumdan daha beterini ne düşünmek ne de söylemek istiyorum...

Şampiyonluk mücadelesi yapan Trabzonspor'a karşı Galatasaray bu gece oldukça başarılı bir oyun sergiledi, maçı koparacak pozisyonlara da girdi, lakin 3 puanı gol atanı vermekteler ve o işi de Trabzonspor, Burak ile başardı ve maçtan galip ayrıldı.
Tabii, Kazım'ın acımasızca atılmasını da görmezden gelmemek lazım. Galatasaray şampiyonluğa oynasaydı ve böyle bir kırmızı kart sonrası oyuncusu atılsaydı, bu hafta bütün medya bu olayı konuşacaktı ama şimdi kimse bahsetmeyecek bile bu haksızlıktan. Nasılsa kartı gören "mimli" Kazım, Galatasaray paramparça olmuş, yönetimi kendini kurtarma derdinde, maçın hakemi memleketin güvenilir hakemlerinden...

Maçtan ve karttan ziyade bu hafta konuşulacak olan konu, Bülent Ünder'in Pino'yu "ruhsuzlukla" suçladığı açıklamaları olacaktır... Kimileri hocanın televizyon kameralarına böyle bir açıklamanın yanlışlığına değinirken, kimileri de topçuların "biletinin kesilmesini" doğru bulacaktır...

Oysa benim takıldığım nokta Bülent Ünder ile çıkılan iki maç ve sonrası yaşanılanların Hagi'nin haklılığını ortaya çıkarması oldu. Antalyaspor maçında kaleye geçen Ufuk'un yaptığı hatalar ve tereddütler sonrası bu gece kaleyi tekrar Zapata alırken, Bülent Hocanın gelir gelmez Hagi'nin en eleştirilen yanı olan Neill-Cana bölge rotasyonuna el atıp, kamuoyunu memnun edecek şekilde Arnavut topçuyu orta sahaya çekince de Galatasaray, Antalyaspor önünde top yapamaz oldu, rakibini zorlayamadı bile...
Bu gece ise Insua'nın neden oynamadığını daha iyi anlamış olduk, tek isabetli ortası olmazken, ikili mücadelelerin de neredeyse hepsinde topu rakibe bıraktı Arjantinli futbolcu.
Ve Pino mevzusu ile kapatalım yazıyı...
Misimoviç üzerinden Hagi'ye sallayanlar, şimdi de Pino üzerinden Bülent Ünder'e yüklenecekler, oysa hocaların bu topçulara neden tavır takındıklarını düşünmeye zahmet dahi etmeyecekler. "Arma için, forma için oyna" diye bağırırken biz taraftarlar, hocaların futbolcularından arma ve forma için oynamasını istemelerini ve oynamayanları dışlamalarını neden yadırgıyoruz ki?
Galatasaraylılığı ile beğendiğimiz Abdürrahim Albayrak'ın Fenerbahçe maçı sonrası belki de kendisine Galatasaray adına en büyük mutluluğu yaşatmış Hagi'ye "Pino'yu neden oyuna almıyorsun? Galatasaray'ı mahvettin" diye çıldırmış gibi bağırması hala kulaklarımda. Peki, Bülent Hocanın bugün Pino'yu ruhsuzlukla suçlaması sonrası Hagi'nin de Pino'da aynı hareketleri görmesini neden düşünemedik de Hagi'ye salladık durduk...
Daha iki maç oynandı Hagi'den sonra ama onun yapmak istediklerini şimdi çok daha iyi anlıyoruz. "Zaman zaman" diyordu ya hoca, zaman kendisini haklı çıkarıyor şimdi...

Stat: Ali Sami Yen Spor Kompleksi Türk Telekom Arena
Hakemler: Bünyamin Gezer, Orkun Aktaş, Mehmet Cem Hanoğlu
Galatasaray: Zapata, Sabri (Dk. 67 Pino), Gökhan Zan, Servet, Insua, Neill, Yekta (Dk. 5 Mustafa Sarp), Ayhan, Culio, Arda, Kazım
Trabzonspor: Tolga, Serkan, Giray, Glowacki, Piotr Brozek, Selçuk, Colman, Alanzinho (Dk. 61 Yattara), Jaja (Dk. 85 Ceyhun), Burak (Dk. 87 Pawel Brozek), Umut Gol: Dk. 81 Burak (Trabzonspor)
Kırmızı Kart: Dk. 74 Kazım (Galatasaray)
Sarı Kartlar: Dk. 23 Jaja, Dk. 53. Alanzinho, Dk. 82 Burak, Dk. 90+1 Colman (Trabzonspor), Dk. 24 Ayhan, Dk. 58 Neill, Dk. 63 Gökhan Zan, Dk. 90 Pino (Galatasaray)

Hiç yorum yok:

Blog Widget by LinkWithin