8 Eylül 2012 Cumartesi

Ama


"Hakemler hakkında konuşmak istemiyorum ama biraz daha dikkatli olmaları gerekiyor. Büyük emek veriyoruz ve morale ihtiyacımız var."
Samet Aybaba

"Hakemler hakkında konuşmak istemiyorum ama bir iki pozisyonda faulle aldılar. Kendimizi kontrol etmeye çalışıyoruz ancak biz de insanız."
Ziya Doğan

"Hakemler hakkında konuşmak istemiyorum ama sahaya atılan pili götüren futbolcuya gösterilen sarı kartı anlayabilmem imkansız. Bu tip maçlarda kaybetmek çok üzüntü verici."
Şenol Güneş

"Hakemler hakkında konuşmak istemiyorum diye ama bugün hakemler hakkında konuşmamız gerekiyor."
Tayfur Havutçu

"Hakemler hakkında konuşmak istemiyorum ama sayın Dereli ’bu yenilginin hazırlayıcısı oldu’ diye düşünüyorum."
Engin İpekoğlu

"Hakemler hakkında konuşmak istemiyorum. Ama biraz daha dikkatli olmalılar. Takımların kaderleriyle oynuyorlar."
Rıza Çalımbay

"Hakemler hakkında konuşmak istemiyorum ama " diye başlayan ve artık "geyik" mertebesine yükselen Türk futbolu deyimi artık hepimizin malumu. Yukarıdaki alıntılar google üzerinde bir araştırma yaptığımda gelişi güzel karşıma çıkan örnekler. Kim bilir buna benzer nice futbolcu ve teknik direktör maç sonu kelam etmiştir... Ve bu gece Rıdvan Dilmen, "ama"lı bu "klasiğe" başka bir boyut getirdi:

"Hocaların tercihini hiçbir zaman eleştirmem ama Abdullah hocanın Selçuk İnan tercihinde duygusal davrandığını düşünüyorum. Bu kadronun içinde kaleciyi oynatmam Selçuk'u oynatırım."


İngiliz anahtarı gibidir maşallah bu "ama" bağlacı Türk futbolunda, "ben çok kibarım, efendiyim" lakin "lafımı da sokmadan edemem" diyen herkesin dilinin ucunda. Oysa, canın yandıysa hakem kararıyla "orta sahada top çevirmeden"  ya eleştirirsin o maçta düdüğü çalanı ya da sessizce boynunu büker çeker gidersin soyunma odasına... Hakem eleştirilerini bir noktaya kadar yine de anlarım da teknik direktörlerin meslektaşlarını "ama"lı sözlerle eleştirmesinin izahı var mıdır? Hele hele ulusal takımı çalıştıran kişiyi, CV'sinde sadece 5 hafta Süper Lig hocalığı yapmış olan bir televizyon yorumcusunun yargılaması hiç yakışık kalmıyor.

Milli takım hocası, kulüp takım hocası farkı olmadan oturduğu yerden eleştiren "şeytan" Rıdvan Dilmen, bir gün kolaycılıktan kaçıp 9 sene sonra bir kulübü çalıştırma cesareti bulursa, bizim de "ama"lı bir cümlemiz olacaktır mutlaka:

"Rıdvan televizyonda iyi sallıyordu ama..."



1 yorum:

Celal Abbas dedi ki...

70 milyon sahada nasıl bir Hollanda ile oynadığımızı görürken ,kafasında hayal Aleminden Matrixden bir Hollanda ile maç yapan Abdullah Avcıyada bir çift söz olsun lütfen. Oyunu Okuma ,Oyunun gidişatını görebilme adına çok kötü bir sınav veren ABdullah Avcı vardı sahada. Oynattığı oyun yada Seçimleri değil beni umutsuzluğa sürükleyen Abdullah Avcının Nasıl bir Hollanda ile oynadığımızın farkına varamaması hala maç sonu demeçinde iyi oynadık pozisyonlarımız vardı zaten yenilmeye gelmiştik Selçuksuz versiyonu deneyelim dedik tadında.

Blog Widget by LinkWithin