Toplumca "kaos"u seviyoruz, işlerin rayında gitmesi pek de hoşumuza gitmiyor, Akdenizliyiz ya, illaki bi' hareket lazım bünyeye, doğru yol varken, dikenlisinden gitmek ayrı bir merak uyandırıyor. Toplumumun pek çok alanında gördüğümüz bu "kaotik" yaşam, futbolda da pek tabii ki karşımıza çıkıyor. İki sene peşı sıra şampiyon olmuş, kadrosunu Avrupanın sayılı yıldızlarıyla donatmış, üstelik lige de Avrupa'da Emirates, içerde Süper Kupa kazanarak başlamış, "işlerin tıkırında" gittiği bir takımı, medyanın, onun bunun gazıyla "paramparça" ediverdik. "Hoca telefonlara çıkmıyor" bahanesi kimseyi tatmin etmezken, aldığı ücret meseleyse, onun yerine durumu toparlamak için getirilen Mancini de "bedavaya" çalışmayacaktı tabii, yok ki öyle "uç kuruşa beş köfte", iyi hocalar sağlam para alır, hak eder de, Terim de, Mancini de...
Dedik ya "kaos"u seviyoruz, ama kargaşadan kurtulmayı da daha çok seviyoruz. Hatta ödüllendiriyoruz bile... Gruplardan lider çıkamayıp, Avrupa Şampiyonası yahut Dünya Şampiyonasına gitmeyi play-offlara bırakan, orada başarılı olunca da arabalar, primler alan milli topçular aklıma geliyor da, bu satırları yazarken bir tebessüm oluşuyor yüzümde, zira grup birincisi olsalar bu kadar "değere binmeyecekler"dir... Galatasaray'da yönetim de Fatih Hocayı yollayıp, kendi yarattığı kaostan kurtulmak için kritik Juventus maçına 2 gün kala Mancini'yi "soktu" Florya'ya ve Torino'dan gelen beraberlik, ki Kassai olmasa galibiyet bile olabilirdi, camiaya "bahar" havası estirdi...
Çok mu bir şeyler yaptı Roberto Mancini, hayır! Yapması da beklenemezdi zaten, İtalya yolculuğu dahil aradan geçen 2 günde, sadece motive edilebilirdi topçular, onu da dil sorunu nedeniyle ne kadar yaptığı soru işareti. Taffarel'den aldığı bilgilerle, kendi tanıdığı oyunculara güvenip, Drogba'nın liderliğinde sürdü takımı Juventus karşısına. Top oyunculardaydı esas, maçın yönünü belirlemek onalar kalmıştı, 15 gün evvel Arena'da "şanlarına" yakışmayan bir "rezil" skor almışlardı, temizlik yapmak gerekti, onlara kariyerlerinin en "mutlu anlarını" yaşatmış Fatih Terim'e "vefa" borcu ödemek lazımdı, bu bilinçle oynadılar, galibiyeti kaçırdılar, şampiyonlar liginde biz de varız dediler, Melo ve Drogba'nın maç sonu twitter ve instagram hesaplarında belirttikleri gibi de Terim ve yardımcılarına adadılar kazanılan 1 puanı...
Saha dışı olayların, yeşil zeminin önüne geçtiği bu maçtan akıllarda kalanlar ise hakemlerin dışarda biz Türk takımlarına karşı hala ön yargılı olmaları, Mancini'nin 2 senedir mecburiyetten sol beke "devşirilen"Riera'yı orjinal mevkisinde oynatması, Chedjou'nun kazanma azmiyle uzatmalarda yerde yatan Eboue'yi "sağlam haşlaması", Amrabat'ın hakemin eline koz verdiği gereksiz penaltı hareketiyle bundan sonra Mancini'den forma yüzü görmeyecek olması, Selçuk'un yine düşük performansı ve son dakikada atılan "Umut golüyle", Galatasaray'daki fırtınalı havanın durulması...
Stat: Juventus
Hakemler: Viktor Kassasi, György Ring, Vencel Toth (Macaristan)
Juventus: Buffon, Barzagli, Bonucci (Dk. 68 Llorente), Chiellini, Lichtsteiner (Dk. 46 Isla), Pogba, Pirlo, Asamoah, Vidal, Tevez, Vucinic (Dk. 26 Quagliarella)
Galatasaray: Muslera, Eboue, Semih Kaya (Dk. 25 Gökhan Zan), Chedjou, Riera (Dk. 60 Amrabat), Melo, Selçuk İnan, Hakan Balta, Sneijder (Dk. 73 Umut Bulut), Bruma, Drogba
Goller: Dk. 36 Drogba, Dk. 88 Umut (Galatasaray), Dk. 78 Vidal (penaltıdan), Dk. 87 Quagliarella (Juventus)
Sarı kartlar: Dk. 71 Muslera, Dk. Gökhan Zan (Galatasaray)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder