Kulübün başkanı etkisiz olabilir...
Yönetim kurulu ondan da pasif olabilir...
Galatasaray formasını hak etmeyen bir çok topçu parçalı ile sahada eli belinde gezebilir...
Lakin Galatasaray sahipsiz değildir...
Bu takımın temel direği taraftarıdır ve kimse Galatasaray taraftarını hafife almasın,
bu büyük taraftarın sabrını sınamayı denemesin...
Galatasaray halktır...
Galatasaray Türkiye'dir...
Galatasaray üzerine oyun oynamayın, zira altında kalır, ezilirsiniz...
Karabük, Başakşehir ve Beşiktaş maçlarındaki izahi olmayan hakem kararlarından (hata demiyorum, bilerek verilmiş kararlar olduğuna inancım tam) sonra dün gece de sahneye Ali Palabıyık çıktı. Hani Beşiktaş-Fenerbahçe kupa maçında taraftara dil çıkaran Van Persie'ye kayıtsız kalıp, Bruma'nın "sus" işaretine kartını çıkaran, aynı kupa maçında Şenol Güneş'in Fenerbahçeli topçunun çenesini sıkmasına seyirci kalıp, Igor Tudor'un yedek kulübesindeki doktor çantasına tekme atmasına hocayı tribüne yollayan Ali...
Hakemle ilgili görüşümüzü daha adını ilk duyduğumuz günlerde blog okurları ile paylaşmıştık, fikrimiz hala sabit...
"Egosunun altında ezilen gerçekten kötü bir hakem"
Ali Palabıyık oyunu berabere bitirmeye gayret gösterse de, Eren Derdiyok sahneye çıktı ve tüm planları bozdu. Galatasaray'ın bu sezonki yeni golcüsü birbirinden harika iki golle maça damga vururken, sahada da basmadık yer bırakmadı. Sneijder, Podolski ve De Jong gibi Dünya Kupası finali görmüş yıldızların yokluğunda deplasmanda alınan bu galibiyet oldukça manidar zira takımda yeni hocanın izleri görülmeye başladı bile.
Pabucun pahalı olduğunu anlamış Galatasaraylı topçular, ne diyordu Yasin maç sonu basın toplantısında "Hoca bana at gibi koş dedi" ve ekranda koşu mesafeleri gözüktüğünde 10 kilometre koştuğu için hayıflanıyordu... Semih de göze batmaya başladı Tudor'un gelişiyle, hem takımın en fazla mesafe kat eden topçularından biriydi Antalya deplasmanında, hem de kritik anlarda kritik hamleleri ile galibiyette söz sahibi oldu...
Sonradan geldiğin takımda, hele hele senin seçimin olmayan topçularla "aklındaki formasyonu" uygulamak şüphesiz ki zor ve Igor Tudor bu zorluğun peşinde son iki maçtır. Semih-Chedjou ve Ahmet'li üçlü savunma ile kaleyi koruyup, Yasin ve Carole'u hem ofansif hem de defansif oynatıp orta saha ve rakip alanda sayısal çoğunluğu sağlamak niyetinde Hırvat hoca. Bu alışkanlığı oyuncularına kazandırırken de yeşil alan dışında, oyunu onlarla birlikte yaşıyor Igor Tudor... Hal böyle olunca da, tribüne de yollanabiliyor...
Olsun...
İnandığım bir doğrum vardır, sahadan atılan hoca, bizim gibi maçı yaşan hocadır...
Dolayısıyla başımıza gelen en güzel şeydir...
Hakemler: Ali Palabıyık, Baki Tuncay Akkın, Serkan Olguncan
Antalyaspor: Fornezzi, Celustka, Chico, Diego (Dk. 78 Horic), Sakıb Aytaç, Salih Dursun (Dk. 46 Zeki Yıldırım), Charles, Danilo, Deniz Kadah, Serdar Özkan (Dk. 75 Emre Güral), Mbilla
Galatasaray: Muslera, Semih Kaya, Chedjou, Ahmet Yılmaz Çalık, Carole (Dk. 64 Linnes), Tolga Ciğerci, Selçuk İnan, Yasin Öztekin, Josue (Dk. 75 Rodrigues), Bruma, Eren Derdiyok
Goller: Dk. 24 Bruma, Dk. 36 ve Dk. 90+6 Eren Derdiyok,(Galatasaray), Dk. 44 Mbilla, Dk. 53 Deniz Kadah (Antalyaspor)
Kırmızı kart: Dk. 84 Bruma (Galatasaray)
Sarı kartlar: Dk. 57 Tolga Ciğerci, 90+6 Eren Derdiyok (Galatasaray), 90+1 Sakıb Aytaç, 90+4 Chico (Antalyaspor)
1 yorum:
Sneijder, Podolski ve Dejong'un yokluğunda kazanmamız manidar kısmını tam anlayamadım; Sneijder'in yerine Josue, Dejong'un yerine Tolga ve Podolski'nin yerine Eren oynadı; bu ilk kez olan bir şey değil zira Tolga-Dejong, Eren-Podolski tercihleri, sezon başından beri ortada.. Sneijder'in olmadığı maçlarda (ikinci yarıdaki Karabük, Kayseri, Rize maçları) Josue hep elinden geleni yaptı ve o maçları nasıl kazanamadığımızı zaten yazınızın başında anlatıyorsunuz..
Bir de şu var, Tudor evet yeni bir sistem deniyor ama bu medyada abartıldığı kadar radikal bir değişiklik içermiyor, Riekerink döneminde oynanan futbola göre daha kompakt bir yapı var ana hatlarıyla bu kadar. 3'lü 4'lü diziliş değil oyunu nasıl oynadığınız önemli.. Bu maçta atılan ilk iki gol tipik Galatasaray golleri, tamamen bu sezon ki takım alışkanlıklarının ürünü; Bruma ile kanatlardan ileriye hızla taşınan top, 1. ve 2. bölgede yapılan hazırlık pasları sonunda tekrar kanattaki Bruma'ya gelir, onun içeri driblingiyle açılan alanda 10 numaranın merkezde olduğu kısa ve hızlı paslaşmalarla merkezden pozisyon bulunur; olay bu kadar basit.. Bu maçta Bruma'yı serbest oynattı ve takım en iyi bildiği şeyi yapabildi, oysa BJK maçında bu esnekliği vermediği için pozisyon üretemedik.. Elbette ileride o da olur, ama özellikle hücumda en önemli şey oyuncu ezberidir ve bu da zamanla kazanılır, Riekerink sezon başından beri aynı oyunu oynattığı için bu ezberler oturdu, Tudor da kendi sisteminin ezberlerini yaz kampında oturtur..
Takım karakterine gelirsek, Bu takım sezon başından beri aynı karakteri gösteriyor, lütfen haksızlık etmeyelim; Riekerink'i yiyenler şimdi Sneijder üzerine oynuyor, oyuna gelmeyelim..
Yorum Gönder