20 Mart 2017 Pazartesi

Trabzonspor:2-0:Galatasaray


Galatasaray'da iyi niyetiyle hizmet etmeye çalışan Jan Olde Riekerink gitti... Daha doğrusu gönderildi... Daha da açık bir dille yazarsak Galatasaray karşıtı medya tarafından kulübün pasif yönetimine "göndertildi"...
Şimdi sırada Igor Tudor var... Galatasaray'a geldiği günden beri kendi sistemini yerleştirmeye çalışan, tribündeki taraftarın arzuladığı "savaşçı" oyunu futbolcularına oynatmak için uğraşan hoca hedef tahtasına oturtulmaya çalışılıyor...
Bütün bu oyunlar ve kara propagandaların hepsine yıllardır alıştık ama son yıllarda sosyal medyanın hayatımızın içine dahil olmasıyla "kendi takımını acımasızca eleştiren" yepyeni bir Galatasaray taraftar "türü" türedi... Basın ve televizyonlarda köşeler kapmış "Galatasaraysevmezlerin" sözleriyle hareket eden bu yeni nesil, akıllı telefonlarıyla, tabletleriyle, bilgisayarlarıyla hocadan topçuya saldırmaktan haz almaktadırlar...
Hal böyle olunca, saha içinde Galatasaray da her maç hakemler tarafından acımasızca ve cesurca doğranmaktadır... Galatasaray'ın hakem hatalarından bu kadar çok puanının gittiği başka bir sezon hatırlayan var mı? Başkanı "başkanlık vasıflarına sahip olmayınca", taraftarı da takımının arkasında durmayınca, meydan Cüneyt'ten, Mete'den, Ali'den sonra dün gece meydan da Halis'e kaldı... Meireless'in tükürüğünden sonra hakemliği bırakıp, şu anda görev yaptığı okulda sporcu öğrenciler yetiştirmesi gereken Halis Özkahya, Galatasaray lehine iki penaltıya göz yumarak, "görevini başarıyla tamamladı"...
Yeni taşındığı stadında ilk derbi maçına çıkan Trabzonspor'un baskılı oyunu karşısında Galatasaray ilk devre boyunca rakip kaleye şut çekemeyecek kadar etkisiz bir oyun oynamış olabilir, rakip takım on kişi de kalmış olabilir, Galatasaray beraberliği ya da kazanmayı da hak etmemiş olabilir ama hakemin görevi saha içinde kuralları uygulamaktır, gördüğü pozisyonlarda gerekli düdükleri çalmaktır, kuralsızlıklara göz yummak değildir...
Dedik ya, daha önceki bariz hatalara hesap soran olmayınca, Halis Özkahya da kafasına göre "rahat" bir maç yönetti...
İğneyi geçtim, biz sürekli çuvaldızı kendimize batırdıkça, yakında bıçaklar, kılıçlar, baltalar bize karşı  rahatlıkla çekilecektir, karşı duracak halimiz kalmayacaktır...
Tudor'un Trabzonspor karşısındaki Cavanda ve Carole'lu savunma üçlüsünü görünce "eyvah" çekmedim dersem yalan söylemiş olurum da, özellikle Cavanda pek eleştirilecek bir oyun oynamadı. Belki hocalarının onları sahaya sürme sebebi olan klasik stoperlere nazaran "topa ayaklarıyla hükmetme" yeteneklerini gösterip savunmadan oyun kurmada başarılı olamadılar ama bunda rakibin arzulu oyununu da göz ardı etmemek lazım. Maçı izlerken aklıma geldi, Igor Tudor savunmada Carole yerine Rodriguez'i deneyemez miydi? Hatta Chedjou ortada, sağda Semih solda Rodriguez'li bir anlayışı önümüzdeki maçlarda denese nasıl olur? Nasılsa her maç gol yeme alışkanlığı kazandık, en azından hücuma sağlam destek gelir Rodriguez'le... Çılgınlık mı? Denemeden bilemeyiz...

Ersun Yanal, Gençlerbirliği ve Ankaragücü günlerinden bildiğimiz "adam seni geçerse indir" anlayışını Trabzonsporlu topçulara da benimsetmiş ki, Bruma'ya, Rodriguez'e yürüme şansı dahi tanımadılar bordo mavililer. Belki oyundan atıldılar, ama o anlayıştan vazgeçmediler. Oysa Galatasaray'ın yediği ikinci golde Trabzonspor'lu Olcay taç çizgisi kenarında topu kaparken, ne Linnes onu düşürdü, ne de Carole yanından geçen rakibini yere indirip pozisyonu sonlandırmayı aklına getirebildi. Zaten o pozisyon maçın kırılma anıydı ki atılan gol Trabzonspor'u iyice rahatlattı...

Ayrıntılar çok şeyi anlatır ya, aynı taç çizgisi kenarında ilk devrede Galatasaray'ın ani atağa çıktığı bir anda Trabzonlular, Yasin'i düşürürken, Igor Tudor oyunu bir an önce başlatması için yanda çırpınırken, Yasin Öztekin ağır çekimde takla atmakla meşgüldü. İşte, Hırvat hocanın Galatasaray'da başarılı olması için mesai harcayacağı durumlardan biri. Yasin, hocasının istediği "at" gibi koşuları yapmaya başladı ama teknik direktörünün istediği oyun zekası seviyesine de çıkmalı...

Yeni hocayla birlikte olumlu yönden değişen biri de Selçuk İnan oldu. Gençlerbirliği maçından sonra dün gece de sahanın Galatasaray adına en arzulu ve istekli futbolcusu Selçuk oldu. Pabucun pahalı olduğunu görmüş olmalı ki Selçuk, Galatasaray'a geldiği sezonki oyununa benzer bir karşılaşma çıkardı... Devamını bekliyoruz...

Guardiola'nın City'de, Kloop'un Liverpool'da oynatmaya çalıştığı sistem esnasında aldığı mağlubiyetler ve gelen eleştiriler, hatta Conte'nin bu seviyeye gelmeden Chelsea'de kovulmanın ucuna geldiği günümüz futbol anlayışında Igor Tudor da her hafta acımasızca eleştirilecektir de Galatasaray taraftarının görevi hocasına sahip çıkmaktır. Sadece son 20 dakikada bile hakem gördüğünü çalsa, Sinan boş kaleye topu yuvarlasa, Yasin biraz daha becerikli olsa Galatasaray maçı alabilecekken, Tudor'un idmanları ve hırsıyla bütünleşecek Galatasaray'ın önümüzdeki haftalarda neler yapabileceğini  hayal etmek içimizi ısıtıyor...




Stat: Medical Park Arena
Hakemler: Halis Özkahya, Kemal Yılmaz, Mehmet Cem Hanoğlu
Trabzonspor: Onur Recep Kıvrak, Pereira, Uğur Demirok, Medjani, Mas, Okay Yokuşlu, Onazi (Dk. 70 Mustafa Akbaş), Olcay Şahan, Yusuf Yazıcı (Dk. 84 Bero), Castillo (Dk. 63 Yusuf Erdoğan), N'Doye
Galatasaray: Muslera, Cavanda, Semih Kaya, Carole, Yasin Öztekin, Tolga Ciğerci (Dk. 79 Sinan Gümüş), Selçuk İnan, Linnes (Dk. 57 Rodrigues), Sneijder (Dk. 62 Josue), Bruma, Podolski
Goller: Dk. 23 N'Doye, Dk. 49 Yusuf Yazıcı (Trabzonspor)
Kırmızı kart: Dk. 65 Uğur Demirok (Trabzonspor)
Sarı kartlar: Dk. 51 Podolski, Dk. 90 Yasin Öztekin (Galatasaray), Dk. 66 Yusuf Yazıcı, Dk. 71 Pereira, Dk. 90+3 Bero (Trabzonspor)

Hiç yorum yok:

Blog Widget by LinkWithin