7 Ağustos 2021 Cumartesi

Galatasaray:1-1:St. Johnstone

 


Değişimler hiç kolay olmaz... Hele bir de köklü bir değişim peşindeyseniz, daha da sancılı olur... Galatasaray Spor Kulübü de yeni seçilen başkanı Burak Elmas'ın önderliğinde kulüpte yönetimsel bir değişikliğe giderken, teknik direktör Fatih Terim de futbol takımını "günü kurtaran" bir ekip olmaktan ziyade 2000 yılı kadrosu gibi hem Galatasaray'a, hem de ulusal takıma uzun yıllar başarıyla hizmet edecek oyunculardan kurma çalışmalarına sancılı bir şekilde devam ediyor...

Şampiyonlar Ligi ön eleme turunda PSV mağlubiyetleri sonrası UEFA Avrupa Liginde gruplara kalmak için rakip İskoçya'nın St. Johnstone takımıydı. Kendimize toz kondurmayıp, pek severiz rakipleri küçümsemeyi de, ülkeler sıralamasında her geçen ay dibe son sürat ilerliyoruz, bunu görmek isteyen yok. "Köy takımı" lakabını hemen yapıştırıverdik İskoçya kupa şampiyonuna. Hal böyle olunca beş atarızlar, 10 atarızlar havada uçuşuyordu. 

Beklenti büyüktü ve az kalsın da gerçekleşiyordu. Daha ilk 7 dakikada skor 2-0 olabilirdi, biraz becerikli olsaydı sarı-kırmızılı topçular. Önce Aytaç'ın harika ortasını Mostafa klas kontrol etti ama bir o kadar da "kötü"vurdu, sonra yine Aytaç'ın ortasında Mustafa Kerem'e verdi, genç topçunun vuruşu direkten döndü. Bazı maçlarda kilidi erken açmak önemlidir, şayet Galatasaray bu iki pozisyonda fileleri havaladırabilse, maç da kolaylaşacak ve herkesin beklediği goller gelecekti...


Ama olmadı... İlk devre kalesinde tek pozisyon vererek bitiren ev sahibi, ikinci yarı kimsenin aklına gelmeyecek Aytaç-Muslera birlikteliğinden doğan bir hata ile hem kalesinde golü görüyor, hem de 10 kişi kalıyordu. İki PSV maçından sonra bu maçta da Muslera'nın hata yapmasını kimse beklemezken, Uruguaylı eldiven ayağı ile rahatça uzaklaştıracağı topa dizi ile  müdahale edip, topu kaptırıyor, üstelik de rakibini düşürüp kırmızı kart görüyordu. Fernando Muslera'nın neden böyle davrandığını üç sebeple açıklamaya çalışacağım: Öncelikle Aytaç'ın kısa kalan topunda rakibinden önce topla buluşan Muslera sıkça yaptığı gibi rakibine çalımı basar ve topu en yakın arkadaşına verirdi ama PSV maçında kaptırdığı ve gole mal olan toptan sonra öz güveni törpülenmiş. İkinci olarak Rizespor maçında rakibiyle çarpışıp ayağının kırılmasına neden olan pozisyon bilinçaltından çıkmamış olacak ki, sert bir şekilde gelen rakibine doğru ayağını uzatamadı. Son olarak da Türkiye Süper Ligi biter bitmez hiç dinlenmeden Uruguay milli takımı kampına katılan ve Güney Amerika Şampiyonasında görev yaptıktan sonra yine tatil yapmadan Galatasaray ile maçlara çıkan Nando, zihinsel yorgunluk yaşıyor olabilir...

Kelimenin tam manasıyla "şok" edici golün etkisini Galatasaray erken atlattı. Kerem'in pası ile rakip ceza sahasına giren Boey sert ve düzgün bir vuruşla beraberliği sağlarken, profesyonel kariyerinin de ilk golünü atmış oluyordu. Eksik kalan Galatasaray, galibiyet için rakip kaleye gitmeye çalışsa da ilk devre yakaladığı net pozisyonları bulamadı ve ikinci maç öncesi sahadan beraberlikle ayrıldı...


Rumen oyuncu Alex Cicaldau'nun daha önce eski takımıyla UEFA Avrupa Ligi ön eleme oynadığı için kadroya alınamadığı maçta gözler yeni transferler Berkan, Patrick van Aanholt ve Sacha Boey'deydi. Fatih Terim, Alex'in yokluğunda orta sahayı Aytaç-Taylan-Berkan üçlüsünden oluşturdu. Üçü de genç, dinamik ve savaşçı oyunculardı ama yaratıcılık konusunda eksiklik göze çarptı. Taylan sakatlığı atlatmış ve eski formunda gözükürken, Berkan da Alanyaspor ile iyi bir kamp dönemi geçirmiş ve "Galatasaray'ın çocuğu" olduğunu gösterircesine canla başla sahada basmadık yer bırakmadı. İnsanın kalbi yüzüne yansır derler ya, Berkan'ın bakışları, gülümsemesi Galatasaray sevdasını açıkça gösteriyordu. Bu çocuk bu formayla çok başarılı olacak, hem o sevinecek hem de biz, çünkü sevdamız ortak:Galatasaray... Aytaç da fena bir maç çıkarmadı ama yaptığı hata ile maalesef "skorsever" taraftarın ıslıkları altında terk etti sahayı. Taraftar demişken, sadece sosyal medyada değil, tribünlere de gelen ve takımı desteklemekten çok "ön yargılı" bir şekilde futbolcuları ıslıklayan bir kitle çığ gibi her geçen gün büyümekte. Maçtan sonra Fatih Terim'in söylemi dikkate değer: "Taraftar bizim silahımızdır ama o silah bize doğru dönerse faydadan çok zararı olur."


Takıma yeni katılan iki bek de Galatasaray adına sahanın iyileri arasındaydı. Hollandalı oyuncu van Aanholt, fizik eksikliği sebebiyle sadece ilk 45 dakika sahada kaldı ama oynadığı süreçte sadece yetenekleri ile değil tecrübesi ile de takıma faydalı olacağının sinyallerini verdi. Rakibin Galatasaray kalesine gelmeye çalıştığı bir kaç pozisyonda arkadaşlarının görev bölgelerini terk ettiğini görüp, kendisi bir "libero" gibi savunmanın sonuna geçip, diğer oyuncuları sahada görevlendirdi. Hücüm oyuncularının da karakter ve özelliklerini tanıdıkça hucuma çıkışlarında da çok etkili olacağına inanıyorum. Onun ve Babel'in sahada kaldığı ilk devre, Galatasaray neredeyse tüm ataklarını sol kanattan yaptı. 

Oyunda Galatasaray'ın tek golünü atan Sacha Boey ise ilk devre daha durgun bir izlenim sergilerken, ikinci 45 dakika kanadını "otobana" çevirdi. Rakip takım Galatasaray üzerine pek gelemediği için Fransız oyuncuyu savunmada pek değerlendirme şansı bulamadık ama ileri çıktığı anlarda birebirde kolayca adam geçip, isabetli ortalar yaptı, attığı golde de şut çekme özgüveni ileriki maçlar için olumlu bir sinyaldi...


Son olarak sosyal medyada Fatih Terim'in Babel ve Arda tercihleri sıkça eleştiriliyor da Taffarel-Popescu-Hagi döneminden beri hocanın kafasında sahada mutlaka tecrübeli bir oyuncunun olması fikri bulunuyor. Başka bir deyişle askerlerin arasında tecrübeli bir komutan arzuluyor Fatih Terim, Arda ısrarı da o sebeple. Arda ve Babel de fizik kondisyonları yettiğince bu görevi yerine getirmeye çalışıyorlar... Takıma uyum sürecini atlattıktan sonra van Aanholt'un da bu pozisyona geçeceğini bekliyorum...


Stat: Başakşehir Fatih Terim 

Hakemler: Sandro Scharer, Bekim Zogaj, Jonas Erni (İsviçre) 

Galatasaray: Muslera, Boey, Luyindama, Marcao, Van Aanholt (Dk. 46 Ömer Bayram), Taylan Antalyalı, Aytaç Kara (Dk. 57 Berk Balaban), Kerem Aktürkoğlu, Berkan Kutlu (Dk. 86 Sekidika), Babel (Dk. 46 Arda Turan), Mustafa Muhammed (Dk. 46 Diagne) 

St. Johnstone: Clark, Kerr, Gordon, McCart, Rooney (Dk. 88 Brown), McCann, Davidson, Wotherspoon, Devine (Dk. 88 Booth), O'Halloran (Dk. 76 Hendry), Kane (Dk. 62 May) 

Goller: Dk. 58 Kerr (Penaltıdan) (St. Johnstone), Dk. 60 Boey (Galatasaray) 

Kırmızı kart: Dk. 55 Muslera (Galatasaray) 

Sarı kartlar: Dk. 31 Kane, Dk. 51 Kerr, Dk. 79 Devine (St. Johnstone), Dk. 49 Taylan Antalyalı, Dk. 80 Marcao, Dk. 90 2 Arda Turan (Galatasaray)

Hiç yorum yok:

Blog Widget by LinkWithin