25 Ağustos 2021 Çarşamba

Galatasaray:2-1:Hatayspor



Geçen sene ligin kaderini etkileyen takımdı Hatayspor...

Birinci ligden Süper Lige çıkıp, oynadığı oyunla herkesi büyülerken, koca sezon yaptıklarını tek bir maçla yerle bir edivermişlerdi: Beşiktaş deplasmanında 7 gol yemenin açıklamasını hala yapamıyorlardır bile...

Beşiktaş'tan 7 gol yemekle kalmamış, Galatasaray'ı da 3-0la Hatay'dan yolculamışlar ve toplamda  siyah-beyazlılara Galatasaray karşısında +10 gibi müthiş bir averaj hediye etmişler ve Galatasaray da 2 golle şampiyonluğu kaçırmıştı...

İşte Galatasaray, pazartesi gecesi rüzgarlı bir Olimpiyat stadı atmosferinde bu Hatay'ı konuk etti. Galatasaray için Olimpiyat Stadı pek tatlı anılar barındırmıyor ama ne derler: "Denize düşen yılan sarılır". Yakında adı değişecek olan "Türk Telekom Arena" ya da bize göre "Ali Sami Yen"in çimleri yeni sezon yetişmeyince Başakşehir Fatih Terim Stadından sonra bir de İkitelli'ye düştü yollar...


Takım Danimarka'dan dönmüş, Marcao-Kerem kavgası hala akıllardan çıkmamış, başkan Burak Elmas TFF'nin Rizespor vasıtasıyla "aba altından sopa göstermesine" sessiz kalmayıp, "hodri meydan" demiş, taraftarlar da "Buraya stad yapanın" diye küfrede küfrede almışlardı tribünlerdeki yerlerini... Bunca olumsuzluk içinde ilk defa yan yana oynayan Luyindama ve Nelsson'un "ayaklarının kayması" da hiç yadırganacak bir talihsizlik değildi ve Galatasaray da Lobjanidze'nin golü ile yenik duruma düşüyordu, daha dakikalar üçü gösterirken... Geçen yıl Ankaragücü'nde, bu yıl Hatay'da, Galatasaray'a gol atmayı seviyor Gürcu oyuncu Saba...

Geçen sezon "Galatasaray geriye düştüğü maçları çeviremiyor" diye bir algı vardı ve bu anlayış gittikçe topçular üzerinde de baskı oluşturmuş, takım gol yediğinde krizlerin meydana gelmesine neden oluyordu. Hatay karşısında iki devrede de attığı gollerle bu algıyı ortadan kaldırdı Fatih Terim'in "genç" takımı...

Algı demişken "idmanlarda ayak tenisi oynuyor" denilen takım, 113 bin km ile dört büyükler arasında haftanın en fazla koşan takımıydı istatistiklere göre. Çıplak gözle de görülüyordu Galatasaraylıların hırs ve azimleri. Rakibe birinci bölgede baskı yapıp, bir çok top kazanırken, tek eksik meşin yuvarlağı kaleye sokmaktı. Köşe vuruşlarında da eski maçlara göre fark göze çarpıyordu, kaleyi tutmasa da yapılan ortaları rakipten çok sarı-kırmızılılar vuruyordu.


Geçen hafta Giresun'da Feghouli'ye "asistin asistini" yapan Taylan, bu kez de 45 metreye Kerem'e uzun attı, genç topçunun getirdiği topta Cicaldau, Romanya'da sıkça yaptığı ceza sahası içine koşularından birini yapıp, topu direğe nişanlarken, Feghouli kendi adına sezonun ilk golünü atıyordu. Gol güzeldi, mutluluk verdi de Taylan'ın pası hepsinden özeldi. İdolü "Gerrard" olan bir topçu bunları maç içinde daha çok tekrarlamalı...


İkinci devre de kaldığı yerden devam etti Galatasaray: Diagne'nin sırtı dönük oyunu, Taylan-Berkan'ın enerjisi, Boey'in "Ne ciğer var be arkadaş" denilen performansı ile rakip takımı iyice boğarken, tek eksik golün gelmemesiydi...

Ve dakikalar 66yı gösterirken Fatih Terim, van Aanholt, Berkan ve Cicaldau'nun yerine Babel, Ömer Bayram ve Emre Akbaba'yı saha sürerken inceden de olsa tribünden bir uğultu yükseldi... Futbolcu yuhalamak zaten kitabımızda yok da pandemi ile birlikte taraftarları saran bir hastalık da türedi: Futbolcuya karşı ön yargı. 

Youtube kanallarında, twitter hesaplarında "Ömer bayram maça girdiğinde televizyonu kapatırım" diyenler maalesef Ömer'in Feghouli'ye al da at pasını ve Ömer'in Luyindama'ya asistini kaçırdılar... Oyunun bitmesine 3-4 dakika kala Ömer önce taç çizgisi kenarında faulu aldı, golü getiren orta ile sarı-kırmızılı forma altında 21. asistini yaptı... 

Takıma yeni katılan oyuncuların ayaklarının tozuyla mucize yaratmalarını beklemek "komik ötesi" olur, o sebeple Nelsson'u da ilk maçtan ne yerer ne övmek isterim ama seyrettiğim kadarıyla ülkesinin vermiş olduğu karakteristik yapı olarak soğukkanlı ve basit oynamayı seven bir oyuncu. Ayrıca, "ayağı da temiz" ve pas alışverişinde pek sıkıntı yaşamıyor. Takıma gelen yeni topçuların ilk maçta gol atma alışkanlığı vardı, Danimarkalı da penaltı kazandırıyordu az kalsın ama hakem Hüseyin Göçek beyaz noktayı göstermeye cesaret edemedi maalesef...

Hüseyin Göçek demişken, iki sezon önce Konya maçında verdiği "alakasız" penaltı sonra Galatasaray maçı alamayan hakem ilginçtir federasyonla Galatasaray'ın arasının "limoni" olduğu bir dönemde maç yönetmek üzere görevlendirildi. Peki neler mi yaptı? Baskı altında olduğu o kadar belliydi ki, düdükleri tereddütlü çaldı, Nelsson'un düşürüldüğü pozisyonda penaltı vermeye cesaret edemedi. Bu arada iki haftada iki penaltı güme gitti... Bakalım bu seri ne kadar sürecek?



Stat: Atatürk Olimpiyat 

Hakemler: Hüseyin Göçek, Mustafa Emre Eyisoy, Mehmet Kısal  

Galatasaray: Muslera, Boey, Luyindama, Nelsson, Van Aanholt (Dk. 66 Ömer Bayram), Taylan Antalyalı, Berkan Kutlu (Dk. 66 Babel), Feghouli (Dk. 86 Barış Alper Yılmaz), Cicaldau (Dk. 66 Emre Akbaba), Kerem Aktürkoğlu (Dk. 77 Mustafa Muhammed), Diagne 

Atakaş Hatayspor: Munir, Kamil Ahmet Çörekçi, Falette, Fatih Kuruçuk, Adekugbe, Ribeiro (Dk. 46 Onur Ergün), Lobjanidze (Dk. 88 Sadık Baş), Boudjemaa, Diouf (Dk. 76 El Kaabi), Emre Çolak (Dk. 46 Traore), Saint Louis (Dk. 62 Kamara) 

Goller: Dk. 3 Lobjanidze (Atakaş Hatayspor), Dk. 30 Feghouli, Dk. 88 Luyindama (Galatasaray) 

Sarı kartlar: Dk. 2 Luyindama (Galatasaray), Dk. 23 Ribeiro, Dk. 84 Falette (Atakaş Hatayspor)


Hiç yorum yok:

Blog Widget by LinkWithin