4 Kasım 2007 Pazar

Dar Alanda Kısa Paslaşmalar

torba suat: niye böyle oldu be abi? ben çok sevmiştim be abi. o kadar mektup gönderdim insan bir cevap yazar. benim günahım ne be abi?
hacı: bak koçum! belli olmuyor ama benim bir tek kulağımın arkası kaldı. artık acı çekmekten ve acı çektirmekten zevk almamayı öğrendim. sevgililer...heh! bizim olanlar ya da olmayanlar... hepsi iz bırakır. bu izler şimdi seninki gibi çok derinini çiziyor. hepsi kalır! ama inan yeni izler de olacak. yaşlıları düşün... sanki her şeyi bilirlermiş gibidirler. ama öyle değil. heh!.. ne kadar acı çekersen çek şunu hiç unutma; çizilecek bir yer hep vardır ve çizecek bir yer... ressam olur insanlar başkalarının kalbini kazıya kazıya, ya da resim olurlar senin gibi; kazına kazına.
torba suat: beni çok derin kazıdılar be abi... ama altından sarı yeşil çıktı hehe!...
"Hayat futbola fena halde benzer. Futbol şahsi beceri gerektirir ama aslinda ayakla oynanan bir spordur. Ayni zamanda toplu halde oynanan bir oyundur. Dört dogru pas, %90 goldür. hayat da öyle degil mi?.." diye yaşantımıza dair ince ipuçlar veren, endüstriyel futbola karşı mahalle kültürümüzü yücelten bir yapım... Rafet El Roman'dan Müjde Ar'a, Savaş Dinçel'den Erkan Can'a kadar filmde rol alan bütün oyuncular üzerlerine düşen görevi layıkıyla yapmış, bize de CD'sini tekrar tekrar izlemek düşüyor...Ayrıca,burdan amatör futbolun emekçilerine bir selam da çakalım ve pası filmin özetine atalım:

Hiç yorum yok:

Blog Widget by LinkWithin