29 Şubat 2008 Cuma
ultrAslan Sabri
"Kimi İstersem Alırım"
Haluk Ulusoy
29.02.2008
Bugün Gazetesi
"Bi' Sus be Totti"
Joe Lewis
Piyango, Sheffield Wednesday'e Vurdu
"Eduardo, Gol At!"
Toprak Sahalarda Bu Hafta#5
Tarih | Stat | Saat | Takım 1 | Takım 2 |
---|---|---|---|---|
01 03 2008 Cumartesi | ÇATALCA SAHASI | 12:30 | ÖZNAKKAŞ | D.KÖŞKLER |
01 03 2008 Cumartesi | ÇATALCA SAHASI | 14:15 | BİNKILIÇ | GÜMÜŞPINAR |
02 03 2008 Pazar | ÇATALCA SAHASI | 12:30 | SUBAŞI | KESTANELİK |
02 03 2008 Pazar | ÇATALCA SAHASI | 14:15 | İHSANİYE | TEM TERKOS |
"Top Nerede Saklı"#3
B-Yeşil Topun Altında
C-Mavi Topun Altında
D-Kırmızı Topun Altında
Top Nerede Saklı #2 Cevap
"Top Nerede Saklı" yarışmamıza 87 arkadaşımız iştirak etmiş ve %33 lük çoğunluk(29 oy) mavi rengin altında cevabını verirken, 24 oyla yeşilin altında diyenlerin yüzdesi ise %27...Diğer iki seçenekten %21(19 oy) ile mavi ve %17 (15)ile sarı cevabı gelmiş. Soru ve cevap aşağıda:
Bir Röportaj ve Getirdikleri...
Bursaspor’un Texas’ı, İstanbul takımlarının Ultraaslan, Çarşı ve Genç Fenerbahçeliler gibi ateşli taraftarlarından...Bu haberin üzerine, "Texas tribün lideri S.K. ve Supporters adlı tribünün lideri M.U. bir gazeteye verdiği demeçte polisleri aşağılayıcı, taraftarları tahrik edici ve taraftarlar arası husumete ve suça teşvik ettiği tespit edildiğinden 39 bin 486 YTL idari para cezası ve 6 ay Bursaspor müsabakalarından men cezası ile cezalandırılması uygun görülmüştür" diye emniyetten yapılan açıklama ile stada girememe cezası alırlar. Röportajı yapan kıza ise 13 bin YTL para cezası gelir ama daha sonra bu ceza kaldırılır... İşte sözkonusu röportaj:
Bursaspor’un Texas’ı, İstanbul takımlarının Ultraaslan, Çarşı ve Genç Fenerbahçeliler gibi ateşli taraftarlarından sonra, Türkiye’de adından en çok sözettiren tek Anadolu tribünü. Vukuatlarını alt alta okuduğunuzda, holiganizmin resmini de çekmiş oluyorsunuz. En son geçtiğimiz hafta Galatasaraylı taraftarların otobüslerini taşlamaları ve otobüslerin kaza yapmasına sebep olmalarıyla konu oldular. Taraftar bıçaklamaktan, futbolcu ve teknik direktör dövmeye, yolda karşılarına çıkan bir eşeği öldürüp yanına Bursaspor bayrağı dikmekten, karşılaştıkları PKK sempatizanlarını taş yağmuruna tutmaya kadar karışmadıkları olay yok. "Futbol için ölmek, öldürmek çok vahşi değil mi" diye sorduğumda, "Bizden biri ölürse şehit olur, karşı taraftan ölürse allah günahlarını affetsin" diyecek kadar fanatikler. "Emanetsiz deplasmana gitmeyiz" derken, döner bıçağı, satır, pompalı tüfekten bahsediyorlar. Ama yanlış anlamayacakmışız, Bursa’nın meşhur döner bıçaklarını tanıtmak için yanlarında taşıyorlarmış! Zaten o kadar da vahşi değillermiş, vücudun üst tarafına vurmaz öldürücü yara verdirmez, belden aşağı vururlarmış! Hatta küçük deplasmanlarda, makara olsun diye döner bıçağının tersiyle saldırırlarmış. Her seferinde o kadar döner bıçağını, satırı nereden bulduklarını, ne kadar para harcadıklarını sorduğumda beni dumura uğratan cevabı veriyorlar: "Aramızda bıçak imalatçısı olanlar var, bazen de kafa kıyak olduğunda cam patlatıyoruz." Bursaspor’un kale arkası tribünü onlardan soruluyor. Sayıları 6 bin civarında. Holiganlık dışında müthiş tribün şovlarıyla da adlarından söz ettiriyorlar. Söylediklerine göre 2000 yılından sonra uslanmışlar. 5 yıl önce Texas, içlerindeki bazı anlaşmazlıklar yüzünden Texas ve Texas Supporters Club olarak ikiye ayrılmış. Ama bölünmüş olsalar da hep beraber kale arkasında Bursspor’un yanındalar ve birbirlerine laf söyletmiyorlar.
TRİBÜN LİDERLERİ ANLATTI
Texas’ın birkaç kez cezaevine girip çıkmış ve "Cezaevi günlerim ve hacılık hariç 22 yıldır tribündeyim" diyen tribün lideri Selim Kurtulan(38) ile kendilerini daha ılımlı Texas’lılar olarak tanımlayan Texas Supporters Club’ın 16 yıldır kesintisiz maçlara giden tribün lideri Mesut Ulusoy(28) spor dünyasının korkulu rüyası Texas’ı, en fanatik ruh halleriyle anlattılar.
TEXAS TRİBÜN LİDERİ SELİM KURTULAN
Ekmek mayasız maç küfürsüz olmaz Ben dahil 83 arkadaşımız olaylar yüzünden, Türkiye’nin neresinde olay çıkardıysak orada yatıp, çıktık. Üçer kez altı aylık stada girmeme cezası aldım, ama her seferinde yine stada girdim. Deplasmana gittiğimizde emanetleri öyle bir saklarız ki, polis bulamaz. Bir Trabzon deplasmanında 20 polis otobüsümüzü aradı telsizle birbirlerine "Temiz" diye haber verdiler. Daha önce Bursa’da çalışan bir polis Trabzon’da göreve başlamıştı. Beni görünce, "Selim, delikanlı gibi söyle otobüste emanet var mı" diye sordu. Delikanlı gibi cevaplarsam emanetleri almayacaksınız ama dedim, tamam dedi. Biz otobüse bir bindik 100’e yakın emanetle indik. Otobüsü arayan 20 polis şok oldu. Geçtiğimiz yıl Trabzon’da efendi gibi maç izliyoruz, elime bir demir parçası geldi, elimde iz oldu. Şimdi onlar buraya gelecekler, onları polis mi, jandarma mı, allah mı korur artık bilemem. Biz Trabzon’dan dönerken camlarımız kırılmış, içeri yağmur dolmuş vaziyette Bursa’ya döndüğümüzde ben tribünün gençlerinde, Trabzon bizim dostumuz kardeşim, nasıl diyeyim? Ama biz herşeye rağmen olaylar soğusun istiyoruz.
TEKNİK DİREKTÖRÜN GİTMESİ GEREKİYORDU, DÖVDÜK GİTTİ
Arkadaşlar sürekli olay çıkartıp içerde misafir olunca, işlerinden de oluyorlar. Meselá Şarap Necmi, 11 iş yerinden atıldıktan sonra nihayet Bursaspor’da bir iş buldu da rahatladı. Bir maçta Selçuk Dereli’ye saldırmak için sahaya indim ama sonra saldırmaktan vazgeçip sadece küfrettim. Polisler beni apar topar alıp, çete kurmaktan DGM’ye çıkardılar. 47 gün yattım çıktım. Bu cezalarla bizi yıldıramazlar. Ekmek mayasız, maç küfürsüz olmaz. Küfür yoksa, taş yoksa, kavga yoksa, o zaman herkes tiyatroya, parka gitsin. Ne işim var benim maçta. Hem 10 lira vereceğim, hem hiçbir şey yapmayıp öküzün trene baktığı gibi bakacağım. Burada bir emniyet müdürüne dedim ki, "Abicim tuttuğun takım gol kaçırdığında küfür etmiyor musun?" "Ediyorum" dedi. Bak abicim, hiç farkımız yok, siz solo söylüyorsunuz biz koro söylüyoruz, dedim. Tutturmuşlar, bunlar eğitimsiz diye. Kardeşim biz eğitimsiziz de, CHP kongresinde sandalyeleri havada uçuranlar, eğitimli mi? Bu ülkenin başbakanı bile küfür ediyor. Küfür bizim genimizde var, küfür etmeyen Türk olamaz. Taraftara bilet, otobüs verilmeyecek diyorlar. Bunların hepsi lafta. Bütün kulüpler taraftarına bunu yapar. Bursaspor’un menfaati varsa taraftar seve seve kullandırtır kendini. Bizde Berger diye bir hoca vardı. 2,5 trilyona imza atmış ama adam kötü, gitmesi lazım. Tutturmuş paramı almadan gitmem, diye. Yönetici telefon açıp, "Abicim biraz dövseniz" dedi. Markette yakaladık dövdük, tuvalette yakaladık dövdük, evinin önünde bekledik dövdük. Sonunda gitti. İcabında futbolcuları da döveriz. Piontek elimizden çok futbolcu kurtardı. Oynamayan iki futbolcuyu dövmeye gittik. "Abi söz bu haftadan sonra iyi oynayacağız" dediler. Adamlar yedi maç üst üste maç aldılar, dövmedik. Bizim arkadaşlar insaflıdır. Ellerinde döner bıçağı olsa da aman dileyene vurmazlar. İstanbul’a nazire Yedi tepen bir dağ etmez Siz üçsünüz biz tekiz farketmez Siz Bizansken biz Osmanlıydık Tarih hiç yalan söylemez
TEXAS SUPPORTERS CLUB TRİBÜN LİDERİ MESUT ULUSOY
Futbolcuları biraz elledik yoksa ikinci ligde kalacaktık Texas, Bursaspor kurulduğundan beri var olan bir tribün. Eskiden çok vukuatlıydık ama son 10 yıldır pek olay yaşanmıyor. O zamanlar deliydik ama şimdi taraftarız. Biz Texas’tan ayrılıp Supporters Club olduk. Çünkü Texas Bursaspor’u ekmek kapısı olarak görmeye başlamıştı. Yöneticiler taraftara para verip, şu futbolcu lehine bağır, diyordu. Biz bunlardan rahatsız olduğumuz için gruptan ayrıldık. Ama neticede hepimiz Bursaspor için canımızı veririz, birbirimizi hep koruruz. Son Galatasaray maçından önce polis beni arayıp, "Mesut Galatasaraylılar burada gezmek istiyorlar, çocukları salayım mı, olay çıkarmayacaksınız değil mi" dedi, bende "Gezsinler abi, ama parkın dışına çıkarlarsa garanti veremem" dedim. Artık kimse kavga peşinde değil, konsere gelir gibi gelip eğlenip gidiliyor. Ama Beşiktaş bizim iki yıl, ikinci kümede kalmamıza sebep olduğu için Çarşı grubu Bursa’ya giremez, girse de çıkamaz. Biz Texas Supporters olarak 3 bin kişiyiz. Bunların arasında abi konumunda 100 arkadaşımız vardır, bizim tribünün yaptığı herşeyden onlar sorumludur. O 100 kişiyi polis de, yöneticiler de, taraftar da, gazeteciler de bilir zaten.
SESİMİZ İÇİN ÇİĞ YUMURTA DEĞİL, ÇİĞ BİRA İÇİYORUZ
90 dakika durmadan tezahürat yaparız. Yanımızda bağırmadan oturan varsa, "Abicim sen şöyle bir çekil bakalım" diye biraz dürteriz. Ses tellerimize bir şey olmasın diye çiğ yumurta yerine çiğ bira içiyoruz. Futbolculara "Aslanlar gibi oynayın, yenilseniz de problem değil" deriz. Bir ara ikinci ligdeyken futbolcular fazla rahata kavuşmuşlardı. Biraz ellemeye başladık, toparladı arkadaşlar kendilerini. Ellemeye mecburduk yoksa ikingi ligde kalacaktık. Biz geçen yıl Beşiktaş maçına gidemedik, polis İstanbul’a girmeyelim diye her yerde bizi durdurdu ama en azından köprüye kadar gelip ismimizi yazıp geri döndük. İki yıl ikinci ligde kaldıktan sonra, geçen yıl Beşiktaş’la ilk maçta galibiyet bizim için şarttı. Allahtan maçı aldık, alamayıp yenilseydik maçı bitirmeyecektik. Karar vermiştik 80. dakikada 10 bin kişi stada girecek olay çıkaracaktık. Şimdi Kasım’da Beşiktaşla maçımız var. Çarşı pazardaki arkadaşları bekliyoruz, gelsinler. Ama gelmeden ana babalarıyla bir helalleşsinler, abdest alsınlar. Futbolcu sakatlanır maça gitmez ama bizde sakatlık yoktur, içerde dışarda her maça gideriz. Her deplasmana emanetlerle gideriz. Emniyetin "Kavga çıkmayacak" demesiyle olmaz, biz kavga çıkmaması için arkadaşları ikna ederiz. Maça maç seyretmek için değil, sırf bizim yaptığımız tribün şovlarını seyretmek için gelenler var. 20 bin kişi kaşkolları açıyoruz, sonra tişörtler çıkıyor, sonra hızımızı alamazsak ayakkabılar da çıkıyor. Ama bizim ayakkabılar biraz kaliteydi, diğerleri altı delik köseleleri çıkarınca olmadı tabii. Bir de ayaklar kokunca bir daha ayakkabı çıkarmadık. Kızlara "Bizden size hayır yok" mesajı Sen uyu ben deplasmana kaçayım Yollarda sigara sarayım Sevgilim bu gece bekleme beni, Aşkımdan önce gelir Bursa sevgisi
VUKUAT ÇETELESİ
1993’te Aydınspor maçına 100 otobüs giderken önleri kesilip taş yağmuruna tutulduklarında, otobüslerini durdurup karşılık verdiklerinde Aydınsporlu taraftarlar kaçmak zorunda kaldı. Hızlarına alamayan Texaslılar, şehri dağıtmak üzere yürüyüşe geçtiklerinde, jandarmanın yolu kestiğini haber alıp, yan yola saptılar ve karşılarına çıkan sanayi sitesini yerle bir ettiler. Bu da yetmedi, yoldan geçen bir eşeği öldürüp, yanına da Bursaspor bayrağı diktiler. 1993’te İnönü’de Çarşı grubuyla birbirlerine girdiklerinde, Beşiktaşlı bir taraftarı ağır yaraladılar. Her Beşiktaş deplasmanında Çarşı’yla kavgaları Allah’ın emri zaten. Geçtiğmiz yıl, kardeş takım dedikleri Ankaragücü maçından dönerken, Bozöyük civarında yolu kapamış eylem yapan PKK semtizanlarını görünce otobüslerini durdurup onlarla çatıştılar. Olaylardan sonra açıklama yapan Texaslılar, "Dua etsinler kardeş takımımız Ankara maçından dönüyorduk, yanımızda hiç emanet yoktu, yoksa hepsini öldürürdük" dediler. Sonra da Ankaragüçlü arkadaşlarıyla, marşlar eşliğinde 5 bin kişilik konvoyla Anıtkabir’e yürüdüler.
En sevdikleri yorumcu:Ali Sami Alkış
En nefret ettikleri yorumcu:Erman Toroğlu
En alerjisi oldukları hakem:Selçuk Dereli
En sevdikleri hakem:Bülent Demirlek
En sevdikleri taraftar:Ankaragücü
En nefret ettikleri taraftar:Beşiktaş
Pankartlar Artık Özgür
28 Şubat 2008 Perşembe
Kaka, 2013'e Kadar Milan'da
Fred Çakmaktaş
Bu da videosu:
Çarşamba Gecesi
- 24 saat maç nedeniyle ara verdiğimiz bloga, ancak bu saatlerde yazabilme şansına eriştim. Maçla ilgili olarak zaten bugün bütün gazeteler yorumda bulunmuştur, hakemi "yerden yere" vurmuştur, Volkan'ı "ırzını" koruyan yağız Türk delikanlısı, Lincoln'ü arsız küfürbaz, Gökhan'ı ise boynu bükük "küçük Emrah" ilan etmiştir. İş yoğunluğundan dolayı uzun ve detaylı inceleme şansım olmadı basını, gerçi pek de istemedim bu yazıya etkisi olmasın diye...
- 5-5 buçuk gibi Mecidiyeköy'e vardığımızda bir derbi gününe yaraşır bir kalabalık çoktan yerini almıştı. Store'un önünde her zamanki gibi bildik manzaralar vardı, fonda çalan müzğin eşiliğinde tezahürat yapanlar ve onları görüntüleyip, maç görüntülerinde "garnitür" niyetine kullanacak kameramanlar. kamerayı gören milletimdeki bu televizyona çıkma sevdası nedendir, anlamış değilim... Bir de canlı yayınlarda, röportaj yapan topçunun arkasına geçip, cep telefonu ile evdekilere arama durumu var ki, başka bir yazı konusu olur başlı başına...
- Hızla "sokağa" yol alırken, karşımızda yolu işgal ederek yürüyen tayfanın "İstanbul deplasman hiç fark etmedi/ultraslan UNİ hep sizinleydi/ Paralı köpekler alkışlasınlar/İşte kampüslerin tek efendisi" tezahüratını söylemesi, "vay be yaşlanmışız" düşüncesi geçirdi beynimde. 2001 miydi neydi Samsun'a yönetim otobüs kaldırmamış, UNİ grubu olarak bir otobüs ayarlayıp yola koyulmuştuk, işte orada çıkan bir besteydi bu... Sokağa geldiğimde, "mahşeri" bir kalabalık vardı, sanki bütün tribün buradaydı, herkes ellerinde biralar, dillerde anti-Fener besteler, maça hazırlanıyordu. Yoldan mesai çıkışı geçen "teyzeler", garip garip bakıp, içlerinden"ülkenin haline bakın, kayıp gençlik, yazık" diyorlardır, bakışlarından anlaşıldığı kadarı ile...
- Maça bir saat kala, içeriye girmeye karar verdiğimizde, eski açıkta nedense hiç sıra bekleyen kalabalık yoktu, rahatça girdik ve tellerin oraya indiğimizde, koreografi hazırlayan "eski dostlara" rastaldım... İnsanın birlikte bir çok şey paylaştığı arkadaşlarını uzun aradan sonra görmesi, tarif edilmez bir mutluluktur... Freedy, Godfather, Metin Oktay ve bunun gibi bir çok "atraksiyondan" sonra şimdi de Fred Çakmaktaş yapılmış... Tabii, tema Fenerbahçe'nin 25 küsür yıldır Türkiye Kupası kazanamamasına bir gönderme... Hep demişizdir, "sokakta rekabet yerine, tribünde rekabet" tercihimizdir...
- Fenerbahçeliler de gelmişler ama bu deplasman tribününe yapılan "buzlu cam"dan dolayı pek bir anlamı kalmıyor Eski Açık'ta maç izlemenin... Nerede o eliyle boynu kesme işareti yapıp, dışarda "duelloya" çağırma davetleri. Bir şey olacağı yoktur ama nedense hep her maçta yapılırdı...
- Maçın başlamasıyla beraber kartonların kaldırılmasıyla, kareografi gerçekleştirildi tabii herkesin meraki "acaba nasıl oldu" şeklindeydi, taa ki teknolojinin nimeti sayesinde cep telefonlarına gelen "görüntülü mesaj" sayesinde yine her zamanki gibi "harika" bir iş çıkarıldığı anlaşıldı, ve işte o an , bir hafta boyunca yapılan çalışmaların yorgunluğu unutuluverdi...Herkes "oskar" törenlerindeki gibi, sarılan sarılana idi...
- Oyuna çok hızlı başladı Galatasaray, zaten bir çok kişi maçı izlemiştir, çok uzun uzun anlatmanın anlamı yok, gol de daha 4 ya da 5. dakikada geldi Hakan'la, daha sonra da yapılan ataklar, çıkan kartlar ve herkesin bildiği olaylar... Okullarda yer alan Ödül ve Disiplin Yönetmeliğine göre ödev yapmamanın cezası Disiplin Kuruluna öğrenciyi sevk edip, uyarma cezasıdır ama bugüne kadar kimsenin uygulamadığı bir kuralı, ilk uygulayacak öğretmeni, herkes eleştirecektir. İşte, dünkü hakem de genelde "pas" geçilen kuralları uyguladı sadece ve bundan dolayı bu kadar "patırtı kütürdü" oluştu... Şimdi burdan ilan ediyorum, zaman geçirdiğinden dolayı sarı kart gören kaleciye, maçın devamında da hala aynı eylemi tekrarlamasından dolayı ikinci sarı kartı çıkarma cesaretini gösteren hakemin evine bir tepsi baklava yollayacağım...
- Son dakikada atılan gol kadar haz veren ve yenilen gol kadar tiksindirici bir şey yoktur...Dün gece bunu yaşadı iki tribün... Sosyolojik ve psikolojik bir araştırma konusudur bu... Tez yazacaklara duyurulur...
- Son olarak ise emniyetin maç sonu tutumundan dolayı burada bir teşekkürü hak ediyorlar. O kadar yıldır bu ülkenin değişik şehirlerinde tribüne maça gidiyorum, amatörden şampiyonlar ligi maçına kadar her derecede müsabakada görmediğim bir uygulama vardı maçta... 30-40 dakika kadar, ki ben o kadar durabildim, otogara yetişmem gerekirdi çıktım, hiç "hadi boşaltın beyler" diye itme kakma olmadı, herkes galibiyeti en coşkulu şekilde kutladı, hele hele "ithal" tezahürat Dale Cavase'nin ayakkabıları çıkarılması hali, kopardı herkesi...
27 Şubat 2008 Çarşamba
Dingiltere
Cem Uzan'lı yılların "efsane" gazetesi Star tarihe geçen manşetler atardı ki o zamanlar Fotomaç, Star'ın çok gerilerinde kalırdı bu tür "zeka!" belirtilerinde... İşte aşağıda meşhur yaratıcılıkların bir örneği, diyaloglara dikiz:
Amokachi mi Shorunmu mu?
Çekilsene Be Kadın#20[27Şubat-3Mart]
13:00 Kayserispor - Gençlerbirliği Oftaş (Lig TV) Futbol Türkiye Fortis Türkiye Kupası Bay
16:00 Beşiktaş - Çaykur Rizespor (Lig TV) Futbol Türkiye Fortis Türkiye Kupası Bay
20:00 Galatasaray - Fenerbahçe (Lig TV) Futbol Türkiye Fortis Türkiye Kupası Bay
21:30 Inter - Roma (Kanal 24) Futbol İtalya
29 Şubat Cuma
20:00 Konyaspor - Trabzonspor (Lig TV) Futbol Türkiye Turkcell Süper Lig Bay
01 Mart Cumartesi
13:00 Malatyaspor - Altay (D Spor) Futbol TÜrkiye Bank Asya 1.Lig Bay
19:00 Ankaragücü - Fenerbahçe (Lig TV) Futbol Türkiye Turkcell Süper Lig Bay
02 Mart Pazar
13:00 Gaziantep BŞB. - Diyarbakırspor (D Spor) Futbol TÜrkiye Bank Asya 1.Lig Bay
15:00 Bursaspor - Sivasspor (Lig TV) Futbol Türkiye Turkcell Süper Lig Bay
19:00 Beşiktaş - Galatasaray(Lig TV) Futbol Türkiye Turkcell Süper Lig Bay
03 Mart Pazartesi
19:00 Elazığspor - İstanbulspor (D Spor) Futbol TÜrkiye Bank Asya 1.Lig Bay
Kaynak
26 Şubat 2008 Salı
240 KM Karışık Mevzular
240 KM Karışık Mevzular
Eskişehirspor Taraftar Belgeseli
Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesi
Mayıs 2006, Eskişehir
Burada da youtube videosu yer almaktadır, sağlam hazırlanmış bir çalışma, geri sarıp sarıp izliyorum, işte böyle futbolu seviyoruz, verdiği acıları ve ızdırapları düşünmeden...
Pankartlarımızı Geri İstiyoruz
Katılım için.
http://www.teksas.net/pankartlaraozgurluk/
Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) tarafından stadın tel örgülerine asılması yasaklanan pankartların geri getirilmesi için Bursaspor taraftarları 'Pankartlara özgürlük' kampanyası başlattı.
Bursaspor'un kapalı kale arkası tribününde bulunan Teksas grubu üyeleri tarafından başlatılan kampanya kapsamında taraftarlardan imza toplanıyor. Pankartlarının tekrar stada asılması için http://www.teksas.net sitesinde başlatılan kampanyada toplanan imzalar Bursa Valiliği, Emniyet Müdürlüğü, Spordan Sorumlu Devlet Bakanı ve Türkiye Futbol Federasyonu'na gönderilecek.
Pankartın tribünü oluşturan en önemli öğelerden biri olduğunu belirten Teksas Taraftar lideri Recep Kurtuluş, "O tribünün duruşunu, zekasını, eğlencesini, protestosunu somutlaştırır. Görmesi gereken kişi veya kurumların önüne koyar. Anlık bir tepki değildir. Üzerinde durulur, düşünülür, daha güzel nasıl olabilir diye tartışılır ve bir karara varılır. Karar verilince de emek harcanir, para harcanır ve hazırlanır. Maç günü özenle stada getirilip açılır yada asılır. Kısaca pankart tribünün ve taraftarın imzasıdır. Maalesef pankartın tribünlerimiz için böylesine büyük anlamı varken 3 senedir asılması yasaklanmış durumda. Biz bu kampanya ile hareket geçtik. Pankartlarımızı tekrar stada asmak istiyoruz" dedi.
Kampanya kapsamında taraftarlar http://www.teksas.net sitesi aracılığı ile imza ve görüşlerini bildirebilecek.
Yazı: ultras/Movement Saat 22:22 1 Yorum Var / Bi' De Sen Yaz
Dosya: O An, Taraftar, Ultras Manifesto
Aílton Gonçalves da Silva
Tencere Dibin Kara
zihniyetinden
"Kombine kart satışında ikametgah ve nüfus sureti alınacak. Açık tribünlerin biletlerini ucuz tutuyorduk, ama artık bu olmayacak. Dışarıda iki bira içip, 10 YTL vererek stada girip koltuk kırıyorlar. Çapulcu taraftarı artık Ali Sami Yen Stadı'na sokmayacağız"
zihniyetine.
Çok bir şey değişecek gibi değil...
Adnan Polat
25.02.2008
Anadolu Ajansı
25 Şubat 2008 Pazartesi
El Clasico Turco
Sevilla galibiyetiymiş, Leverkusen mağlubiyetiymiş, Bursa ya kaybedilmiş, Kasımpaşa'dan tokat yenilmiş, hepsi bitti... Bugun itibarıyle derbi heyecanı başladı. Saat 10.00'da Biletix gişeleri ve internet üzerinden maç biletleri satışa çıkıyor. Fenerbahçe biletleri ise daha sonra. Sami Yen, çarşamba günü yine en kalabalaık günlerinden birini yaşayacak... Kazasız belasız bir derbi olması dileklerimizle...
27.08.2008
20.00
Ali Sami Yen Stadı
Bir Bir Eriyor
FC Barcelona: Valdés; Zambrotta, Puyol, Milito (Thuram, 66'), Sylvinho; Xavi, Touré, Iniesta; Messi (Giovani, 80'), Eto'o, Ronaldinho (Bojan, 72').
Levante: Kujovic; Descarga; Alvaro, Serrano; David; Juanma, Miguel Angel (Pedro León, 66'), Berson (Fuego, 22'), Curtois; Riga y Geijo (Saúl, 80').
Goles:
1-0, Xavi (13')
1-1, Riga (p) (39')
2-1, Messi (43')
3-1, Eto'o (55')
4-1, Eto'o (61')
5-1, Eto'o (86')
Real Madrid ise Getafe'ye 1-0 ile kaybetti ve Barcelona ile arasındaki puan avantajını 2 puana kadar eritti...
Real Madrid: Iker Casillas; Sergio Ramos, Cannavaro, Heinze, Torres (Soldado, m.83); Gago, Guti (Higuaín, m.75), Baptista (Drenthe, m.61); Robben, Raúl y Van Nistelrooy.
Getafe: Abbondanzieri; Cortés (Mario, m.9 (Albín, m.54)), Belenguer, "Cata" Díaz, Licht; Pablo Hernández, Celestini, Casquero, Cotelo; Manu (Tena, m.67) y Uche.
Goles: 0-1, m.64: Uche.
24 Şubat 2008 Pazar
Amatörde Bi' Hafta Sonu
- 1.Amatör maçlarının bitiminde başlaması gerelen 2.amatör lig, kar yağışı engeline takıldı ve bir hafta gecikmeyle bu Cumartesi-Pazar günlerinde oynandı. Hava şartları maçlar için oldukça müsaitti, gökte güneş aydınaltıyordu etrafı ve hafifçe de rüzgar "kendine getiriyordu" topçuları.
- 2.Amatör'ün futbol kalitesinin düşük olmasına rağmen, güzel yanlarından biri oldukça fazla seyirciyi çekmesidir. köylerinin maçı olduğu saatte, futbol sevdalıları doldurmuştı tribünleri, Bu kadar kalabalığı 1. Amatör ya da Süper Amatörde görmemiştim. Ayrıca, 1 günde 3-4 maç arka arkaya izlemek zevki de hiç bir şeye değişilmezdi. Bir de "ruh" la oynanan maçların kıran kırana pozisyonları var ki, Tanrıya bunları bize izlettiği ve ilerde de izlettirmesi için "amin" demeden edemiyoruz.
- Daha önceki Amatör maç yazılarında sık sık vurguladığım üzere, Çatalca sahasında bir "skor tabelası" mecbur. Maça 1 dakika geç gelsen, skor hakkında herhangi bir fikrin olmadan izliyorsun ve başlıyorsun dedektiflik yapmaya: etrafındakine sorsan, o da bazen bilemiyor, topçuların "hal ve tavırlarından" kimin önde olduğunu anlamaya çalışıyorsun, hocaya bakıyorsun vs vs... Atatürk Olimpiyat Stadına "bi' ton " çıkış kapısı yapıp, tek bir karayolu yapan müttahit mi yaptı acaba bu stadı; herşeyi baştan aşağı yenilendi, tartan pist, suni çim yapıldı ama skor tabelası yok... 1 Amatör maçları oynandı, kimse mi eksikliğini hissetmedi, yoksa "tepksizi" tolum olmanın bir başka örneği mi, hala tabela yok 2. Amatör maçlarında...
- Cumartesinin ilk maçı İzzetin-Fenerköy arasında idi. Fenerköy, Fenerbahçe'den esinlenmiş renkleri sarı-lacivert idi, yukarda belirttiğimiz skor tabelası eksikliğinden dolayı maçın skoru hakkında herhangi bir fikrim yok ama bir o taraf attı, bir de o taraf... Lakin, iki takım da çok "amatördü", beceriksizdi ve yeteneksizdi...
- İkinci maçtan sonra Kestanelik-Yeşilbayır maçı vardı ki, kalite olarak bu seviyenin çok üstünde bir maç oldu. Sezonun ilk maçı olması nedeniyle oyuncular yeni yeni alışmaya başlıyordu birbirlerine, sahaya, hakemlere, seyirciye... İlk devresi ortada geçen maçta Kestanelik ikinci yarı işi daha ciddiye alarak 1-0 öne geçti. Genç oyuncular ve tecrübeli kaleciden "sağlam" bir kadro yapan Kestanelik bir çok pozisyon harcadıktan sonra, yeni transferi Rıdvan ile 2-0 yaptı skoru. Maçın sonlarına doğru Yeşilbayır, 1 gol atsa da, 3 puan sarı-yeşillilere gitti.
- Günün son maçı Dağyenice-Akören arasında yapıldı. Maç öncesi favori Akören idi ki bu giyidkleri formalarından ve maç öncesi hazırlanmalarından belliydi. Morlu Akören takımı, Lescon markasından oldukça şık dizaynlı formalar satın almış, bir düzen içinde ısınıp, sahaya çıkarken, kırmızı beyazlı Dağyenice ise en son oynadıkalrı maçtan sonra formaları atmışlar çuvala, bu maç için de çuvaldan çıkarmışlar gibi, buruşuk soluk renkli formalarla yer almıştı"her daim yeşil" olan suni çimde. Maç içinde de bir taraf, taktik "variyasyon"lar denerken, diğer takım "bam güm" peşindeydi. Kimin taktiksel oynadığını söylememe gerek yok herhalde. Bu kadar kalite farkına rağmen maçın ilk yarısı 1-0 Akören üstünlüğü ile bitti, farkı kurtaran da Dağyenice kalecisiydi, ki kendisi maça çıkarken tribünden "Aha, dedem de oynuyor" şeklinde yaşı ile ilgili yorum yapılmıştı. Maç sonucu hakkında bilgiyi de istfit.org sitesinden alacağız, ayrılmak zorunda kaldık statdan ikinci devre...
- Pazar gününün ilk maçı Gökçeali-Esenyurt arasında idi ama yetişemedik izlemeye, stada vardığımızda Kabakça ile Öznakkaş oynuyordu. Yeşil-sarılı Kabakça rakibine göre daha derli toplu bir takım olduğu belliydi ama forvet hattında oynayan golcüleri "neler kaçırdı neler". Öznakkaş takımında ise kaleci ve 10 numaraları dışında topu bilen yoktu, bir de iki "şişman" topçularını unutmamak lazım. Amatör maçlar, öyle amatör görüntülere sahne oluyor ki iki-üç örnek hemen yazayım burada: Oyun değişikliği yapılacak, oyuncu daha orta sahada formasını çıkarıp "göbeğini" göstere göstere kenara geliyor, daha sonra hakem sarı kart gösterdiğinde, şaşırıyor; hakemin penaltı vermesine itiraz eden kaleci, kaleyi boş bırakıyor, penaltıyı atan oyuncu da boş kaleye topu yuvarlıyor ve gol; sakatlık tedavisi için dışarda olan oyuncu, iyilşip, hakemin "gir" demesini bekliyor, hakem izin vermeden, yanındaki mücadeleye hemen dalıyor ve kartı yiyor. Sonra da itiraz... Hakemlere acımamak elde değil... Unutmadan, seyirci de bağırıyor tabi : "Hocaaa, sen biliyor musn bir kulüp nasıl dönüyor, düdkle değil, parayla, paraylaaaaa."
- Son maç ise Gümüşpınar-B.Çavuşlu arasındaydı... Daha başta B.Çavuşlu 2 gol buldu ama 10. dakika olmadan son adamın elle topa müdahale etmesi sonrası 10 kişi kalıverdi. Eksik kalmanın paniği sonrası kalelerinde golü gördüler ama daha sonra toparlanarak devre bitmeden skoru 3-1 e getirdiler. İkinci devre ise "bir orda bir burda" bal yapmayan arı misali zaman geçsin, eve gidelim şeklinde oynandı ve B.Çavuşlu 3 puanı hanesine yazdırdı...
Başımız Sağ Olsun
TARIH : 24 Şubat 2008NO : BA - 19 / 08
Irak'ın kuzeyinde PKK terör örgütüne karşı icra edilen sınır ötesi harekatın 3' üncü günü olan 24 Şubat 2008 tarihinde, dört ayrı bölgede teröristlerle sağlanan sıcak temas aralıklarla devam etmiştir.
Dün gece ve bugün gündüz boyunca devam eden harekat esnasında, önceden hazırlanmış tahkim edilmiş mevzilerden oluşan ve bazı ağır silahlarla desteklenen terörist yuvaları; uçaklar, silahlı helikopterler ve kara ateş destek vasıtaları ile yoğun ve etkili bir şekilde ateş altına alınarak dağıtılmıştır. İlerleme istikametleri üzerindeki terörist unsurlar, birliklerimizin etkili manevraları ve çok yakın mesafeli çatışmalarla saf dışı bırakılmıştır.
Harekat ilerledikçe tespit edilen çok sayıda terörist barınma ve lojistik tesisi, içlerindeki silah, mühimmat ve malzeme ile birlikte tahrip edilmiştir. Geçilen bölgelerde terörist altyapıyı teşkil eden doğal ve yapay tüm tesisler, kısa sürede yeniden onarılamayacak şekilde kullanılamaz hale getirilmektedir.
Her birinde teröristlerin bulunduğu kesin olarak tespit edilmiş, derinlikteki 12 hedef grubu (63 hedef) Hava Kuvvetleri uçakları ile etkili bir şekilde vurulmuştur.
Harekat bölgesinde elde edilen hassas kaynak istihbaratından, çaresizlik içindeki örgüt mensuplarının birbirini ajanlıkla suçladıkları, bir kısmının Türk Silahlı Kuvvetlerine karşı koymak istemediği; bazı gruplar arasında çıkan iç çatışmalarda ise ölen ve yaralananlar olduğu öğrenilmiştir.
Bugün saat 16:00 itibarıyla harekat bölgesindeki mukavemetleri büyük oranda kırılan teröristler, çatışmalarda ölen arkadaşlarının cesetlerini tuzaklamak ve ilerleme yollarına el yapımı patlayıcı ve mayın döşemek suretiyle zaman kazanmaya ve yer yer panik halinde güneye doğru kaçmaya çalışmaktadırlar.
Iraklı yerel gruplardan, bölgesel barış ve istikrarın en büyük düşmanı olan PKK terör örgütü mensuplarının bölgelerine girmelerine ve orada himaye görmelerine mani olmaları beklenmektedir.
24 Şubat 2008 tarihinde terör örgütü mensuplarıyla çıkan çatışmalarda, içlerinde sözde lider kadroların da bulunduğu değerlendirilen 33 terörist etkisiz hale getirilmiştir. Bu teröristlerden 5'inin cesetlerinin patlayıcılarla tuzaklanmış olduğu tespit edilmiştir. Son rakamlarla birlikte harekatın başlangıcından itibaren etkisiz hale getirilen terörist sayısı 112'dir. Bu sayıya, uçaklar, silahlı helikopter ve uzun menzilli ateş destek vasıtaları ile tesirsiz hale getirilen terörist miktarları dahil değildir. Bunlar daha sonra istihbarat vasıtaları ile değerlendirilecektir.
Gün boyunca meydana gelen çatışmalarda 8 personelimiz şehit olmuş; bir helikopterimiz, bilinmeyen bir nedenle, sınırımıza yakın bölgede kırıma uğramıştır. Helikopter, olay yerinde ilgili teknisyenler tarafından incelenmektedir.
Sıcak temas durumu üç ayrı bölgede halen sürmekte olup; çetin hava ve arazi şartlarında ilerleyen birliklerimizin harekatı, planlanan hedeflere ulaşılıncaya kadar aynı kahramanlık ve kararlılıkla devam ettirilecektir.
Kamuoyuna saygı ile duyurulur.
Carling Cup Tottenham'ın
Tebrik ederiz...
Cumartesi'nin Ardından
Hafta içi de Fransa'dan gollü beraberlik kurtardılar, keyifleri yerinde şimdi "kırmızı şeytanların". Şampiyonlar liginin diğer mutlu takımı Liverpool, Tuncay'dan yediği 9. dakika golüne rağmen "İspanyol Boğası" Torres'in hattricki ile maçtan 3-2 galip ayrıldı. Ronaldo 21 gol yapmışsa, Torres'te 20 golde. Kop, Barnsley yenilgisinin acısını unutuyor gibi...
İspanya'ya baktığımızda ise Sevilla, Fener yenilgisinin acısını Real Zaragoza'dan fena çıkardı:5-0. İlginçtir Edu'dan sonra bu maçta da iki rakip oyuncu Sevilla'nın gollerine katkı sağladı. Koeman'ın takımı ise gittikçe dibe vuruyor, Vallencia, zayıf Recreativo Huelva karşısında 1-1 lik skorla 1 puanla yetindi.
Çizme'de ise son dakika penaltısı Juve'yı yıktı. 1-1 giden maçın uzatmalarında kazanılan penaltıyı Amoruso gole çevirdi ve Reggina'ya 2-1 ile 3 puanı getirdi. Tabii, siyah-beyazlılar buna ateş püskürüyor. Raineri : "Bizim üç penaltımız verilmedi ki bunlar icbergin görünen tarafı" diyerek, hakeme sallıyor. Günün en zevkli maçlarından biri de 4-4lük Torino-Parma maçıydı. Bundesliga'da ise Bayer Leverkusen, Perşembeden sonra dinlenmeden neredeyse çıktığı maçta Schalke'yi 1-0 ile geçti. 1-0 la biten dier maçta ise E.Frankfurt-Werder Bremen'i mağlup etti.
Bizde ise Bursa yine Kadıköy'de Fenerbahçe'yi yendi. Bu sefer 2-0, geçen sene 1-0 bitmişti... Maç sonu ise timsah şov görülmeye değerdi. Zico'nun kumarı şimdi eleştiriliyor ama ligin ikinci haftasında Kadıköy'deki Antep maçından sonra övülüyordu. İlginçtir, Avrupalılar çarşambadan sonra kazanırken, bizimkiler nedense hep ligde puan kaybı yaşıyor, profesyonel olamayacağız...
"Bu Kasap Bir Daha Sahaya Çıkmasın"
23 Şubat 2008 Cumartesi
"Lazım Kafa"
Gheorghe Hagi
"17 Mayıs Bir Şampiyonluğun Hikayesi" Belgeseli
Helal Olsun
Özhan Canaydın
23.02.2008
Sheraton Otel
Galatasaray SK Mali Genel Kurul