Saat 7 buçukta televizyon başına geçtiğimizde bu satlerde de maçların yazısına başlarken, bu duygularla bu düşüncelerle yazacağımız hiç aklımıza gelmezdi doğrusu... Türkiye çapındaki grev haberlerini takip ederken, biraz geç açtık Star'ı, bir baktım Almanlar 1-0 öne geçmişler, Beşiktaşlıların beklediği skordu bu, CSKA ile İnönü'de ölüm kalım maçı yapacaklardı, Ruslar da pek bastırmıyorlardı, işi oluruna bırakmışlardı sanki. İkinci yarı yavaştan gelmeye başladılar Wolfsburg kalesine, Krasic ile Dzagoev ile yoklarken rakip kaleyi 2 metrelik dev Necid beraberliği sağlayıp, Krasiç de "piyasa" yapan golünü atınca, Beşiktaş için herşey bitmiş gibiydi... Old Trafford'a çıkan siyah beyazlıların galibiyet dışında pek şansları yoktu, İngiltere'ye giderken buna inanıyorlar mıydı, bu galibiyetin coşkusuyla herkes "evet" diyecektir ama bence hiç de oradan galibiyet beklemiyorlardı. Bu gece öncesi tek istekleri Rusların yenilmesiydi... Sahaya çıkmadan rakibin esame listesi açıklanınca, belki o an bazı futbolcularda "neden olmasın" sorusu yer etti kafalarda, zira "çoluk çocuktan" ibaretti Manchester United, ama o çoluk çocuk maça öyle başladılar ki, tarihi fark gelebilirdi, biraz becerikli olsaydılar... Biraz beceri, biraz da tecrübe eksikliği, kendi kalelerinde golü de görmelerine neden oluverdi, Tello'nun da hakkını yemeyelim, iyi vurdu, çarptı filan ama vuruş güzeldi... Sonrası da beşiktaş defans elemanları ile Manchester ileri uçlarının mücadelesiydi, didişmesiydi... Bir de o sırada Fink atsaydı, ne olurdu bilinmez, "kelebek etkisine" inanırım, iyi de atmamış... Devre sonrası yine aynı senaryo devam etti, dakikalar gittikçe, "olur mu, olur mu" derken, son dakikalarda bile "Manchester atar mı" diye korkarken, Rüştü çıkıverdi sahneye... Enteresan kalecidir Rüştü, bazen olmadık goller yere, bazen de maçı tek başına alır, son dakikalarda çıkardığı iki topu asla unutamayacaktır... Şimdi artık ayın sekizine çevrildi gözler, iş üçlü avaraja kalmasın yeter...
A grubunda Bordeaux, Fernando ve Chamakh'ın golleriyle Juventus'u 2-0 yenerek liderliğini garantilerken, gruptan çıkacak ikinci takım ayın 8indeki Juventus-Beyern maçında belli olacak. beraberlik İtalyanların yanında, savunmayı iyi de yapıyorlar, taraftar desteği de onlardan yana olacak, Beyern'i Avrupa liginde görebiliriz...
C grubuna bakarsak, Real Madrid, El Clasico öncesi Zürih'i 1-0 ile geçti ve puanını 10a çıkardı, Milan içerde Marsilya'ya puan verirken, Fransiları hala yarışın içinde tuttu. Son maçlarda İtalyanlar, kendi sahalarında yenildikleri Zurih'i deplasmanda yenmeye gidecekler, Marsila ise Real'i ağırlayacak... Aslında mantık Real Madrid ile Milan'ın çıkacağını söylüyor ama Deschamps'ın öğrencileri Alcorcon'un 4 attığı "kralcılara" biz de 4 atabiliriz hesapları yapmaya başlamışlardı şimdiden... Atsalar hoş olmaz mı?
D grubunda zaten yola devam edecekler belliydi, hesaplar Avrupa Ligi için yapılıyordu. Apoel, beşinci dakikada öne geçtiği maçta 62de Simao'dan yediği golle işiniz zora soktu... Chelsea'de ise Anelka yine kurtardı takımını, lider olarak çıkacak İngilizler...
A Grubu:
Bordeaux:2-0:Juventus
Gol: Fernando 54', Chamakh 90+4'
Bayern München:1-0:Maccabi Haifa
Gol:Olic 62'
B Grubu:
Manchester United:0-1:Beşiktaş
Gol:Tello 20'
CSKA Moskova:2-1:Wolfsburg
Gol:Necid 58', Krasic 66/Dzeko 19'
C Grubu:
Milan:1-1:Marsilya
Gol:Boriello 10'/Lucho 16'
Real Madrid:1-0:Zürih
Gol:Higuain 21'
D Grubu:
Chelsea:1-0:Porto
Gol:Anelka 69'
Apoel:1-1:Athletico Madrid
Gol: Mirosavljević 5'/Simao 62'
26 Kasım 2009 Perşembe
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder