31 Ağustos 2011 Çarşamba

Şenlik Başlıyor


Bizim gibi basketbolla yatıp kalkan, hasbelkader bu spor dalı hakkında fikri olanlar için bulunmaz bir nimet Avrupa şampiyonaları. 2 senede bir yapılan bu turnuva bizim neredeyse her yaz ayımızın basketbolla geçmesini sağlıyor. Hele ki araya dünya şampiyonası ve olimpiyatlar da girdiğinde tadından yenmiyor. O yüzden son 3 yıldır her yaz "12 dev" ismi ile lanse ettiğimiz şirin adamları izlemenin, bu ülkenin çocukları olarak ne kadar güzel bir duygu olduğu tarif edilemez. Hele ki Nba'de krize giren bir sezon vuku bulmuşken, Avrupa kıtasından turnuvaya katılan ülkelerin Nba'de oynayan oyuncuları yoğun bakımda geçecek sezonları öncesi, bu turnuvaya adeta "zor bulunan bir hastalık vakası" gözüyle yaklaştılar.( itiraf ediyorum, istemeden de olsa ramazanda doktorlara göz attım. günde 20 saat yayınlanınca!) Hatta, benim gibi birçok basketbolseverin de favori olan İspanya elindeki kadronun kalitesi yetmezmiş gibi, Oklahama City Thunder'ın Kongo'lu Pivotu Serge İbaka'yı İspanyol vatandaşı yaparak spor haberi söylemiyle devam edecek olursak "gücüne güç kattı." İsmini değiştirmeye gerek kalmaz sanırım, zaten ismini duyan İspanyol zannedebilir. Bu arada takımdaki tek siyahi olduğunu da hatırlatalım.

Biz son dünya ikincisi olarak "herkesin bilendiği takım" hüviyetinde görünüyoruz ki bu durum aslında dünya ikincisi olmasak da deşişmeyecekti. Ev sahibi Litvanya'da bildiğiniz gibi Dünya 3.sü sıfatıyla konuklarını ağırlayacak. Litvanya'lılar maç esnasında bizim gibi iyi ev sahibi değillerdir. Şeker, çikolata ikramında pek bulunmazlar ki bu 3 takımla aynı gurupta olduğumuz için özellikle bizi gözlerine kestirmiş durumdalar. Çünkü kendileri de biliyorlar ki İspanya'yı yenebilecek tek takım Türkiye. O yüzden yıpratma politikasına bizimle başlamış durumdalar. Bizim maça, ulusal görev gözüyle baktıkları için üst düzey alarm seviyesine geçmişler. Daha ilk günden aşçımıza izin vermeyip soluğu pizzacıda almamızı sağladırlar bile. Ayrıca antrenmanları da en dandik saatlere koydurup keyif kaçırma stratejisi uygulamaya çalışmışlar. Tabi bunların bizi hırslandıracağını bilmiyorlar.

Bunların dışında, organizasyonda büyük aksaklıkların olduğu söyleniyor. Kalınan oteller, antrenman yapılan salonlar, akreditasyon işlemleri, takım kadroları, yemekler vs. bir çoğunda hep sorunla karşılaşıldığı, takımlar ve meyda tarafından dile getiriliyor. Hatta hemen üstte Marc Gasol'un twitter hesabından paylaştığı, kaldıkları otel odasının fotoğrafı, tüm bu söylentileri gerçeğe çevirmiş durumda. Fotoğrafta gördüğünüz üzre, O yatağa 2.10'luk Marc Gasol'u sığdırmaya çalışmak ve böylesi büyük bir organizasyon için sıvası dökük otel odasında misafir ağırlamak da sanırım yıldırma politikasının bir parçası. Fiba organizasyon komitesi bu fotoğraf üzerine Marc Gasol'e kızmış ve ceza verilebileceği söylentileri ayyuka çıkmış durumda. Adam ne yapsın, paylaşacak tabi. Gasol'e kızmak yerine Litvanya Federasyonunu fırçalasınlar. Keşke geçen sene İzmir'de ve İstanbul'da kaldıkları otel odalarının fotoğrafını koyup öncesi-sonrası yapsaydı da kıymetimiz bir kez daha ortaya çıksaydı. İşin özü İspanya'da böyle ali-cengiz oyunlarına gelecek takım değil. Marc Gasol'ün yüzündeki gülümseme de bunu ifade ediyor sanırım.

Bize tekrar dönecek olursak; turnuva'da ilk günkü rakibimiz Portekiz... Kendilerini daha çok futbol'da ön plana çıkan bir spor piyasasına sahip olmasıyla biliyoruz. Ancak Futbol'da ne kadar ön plandaysalar, basketbolda da o kadar gerideler. Pek bilinmeyen, yıldız veya tanınmış oyuncusu pek olmayan, kendine bir yer edinmeye çalışan bir takım görüntüsü var. Bizim kendilerinden, fazlasıyla üst düzey bir takım olduğumuz ortada. Ancak Şampiyonaların ilk maçları her zaman zorlu geçer. Maçı 3. periyot itibari ile koparıp ilk çiziği organizasyon duvarına atmamız kuvvetle ihtimal. Bizim de içinde bulunduğumuz A grubu maçları, Litvanya'nın 5. büyük şehri olan ve Seramik sanatıyla ilgili yapılan çalışmalarla ünlü olan Panevezys'deki Cido Arena'da oynanacak. Türkiye-Portekiz maçı saat 17:45'de başlayacak ve Şampiyona boyunca olacağı gibi Ntvspor'dan naklen yayınlanacak.

Emir, Enes ve tam anlamıyla hazır olmayan Sinan için bu maç ve yarınki Büyük Biritanya maçı önem arz edecek havaya girebilmeleri için. Bu paragrafın da özeti; bu maçı rahat kazanırız(kazanmalıyız). Turnuvaya güzel bir başlangıç yapıp, adım adım ilerleyip bence asıl hedef olan 2. tura, yani ölüm gurubu maçlarına sağlam ve sistemli bir şekilde ulaşmak en doğrusu. Bir turnuva atasözü olan "Nasıl başladığınız değil, bitirdiğiniz önemlidir"i hatırlatır, Dünya Şampiyonasındaki Savunma ve takım anlayışının bu turnuvada da katlanarak artmasını diler, sakat oyuncuların takım içindeki rolleri gereği önemine rağmen, 8-10 şampiyonluk adayından biri olduğumuzu hatırlatır ve başarılı olacağımızı umut ederim. Yarı Finalin altındaki her derece başarısızlıktır ve o dereceler bizim karşımızda artık yazmamalıdır. Umarım şampiyonlukla süslü bir turnuva ve şenlik olur.

Hiç yorum yok:

Blog Widget by LinkWithin