- Çok değil sadece 21 ay önce bu takım küme düşme hattından son hafta aldığı galibiyetlerle kurtulabilmişken, "Yenilsek dahi taraftarın gurur duyacağı bir takım olacağız" sözüyle başlamıştı Fatih Terim yola. Bu sözü gerçeğe bu kadar kısa sürede ancak bir imparator dönüştürebilirdi.
- Başından sonuna hem saha içi hem saha dışı hikayesi uzun süre anlatılacak bir gece yaşadık. Sene başında gereksiz yere aralarına soğukluk giren Ultraslan ile Fatih Terim, bu soğukluğu birkaç hafta önce ufaktan eritmişti. Bu gece maç öncesi, hocanın tüm tribünlerle eskisi gibi kaynaşmasıyla her şey olması gerektiği gibi eskiye döndü.
- Şampiyonlar Ligi'nin keyfi gerçekten bambaşka. Bizim bulunduğumuz tribünde bu maç için gelen çeşitli milletten insanlar varken, tribünlerde de Ronaldo'nun malum İsrail maçındaki tavrı nedeniyle bolca Filistin ve Arap ülkelerinin bayrakları asılmıştı.
- Tamam, belki eleyemeyecektik ama böylesine rakibin kafasına göre takıldığı bir oyun insanı rahatsız ediyordu. Beklediğimiz tepki nihayet 2.yarıda geldi.
- Galatasaray'ın devre arasında futbolcudan öte çok kaliteli insanlar transfer ettiğini bir kez daha gördük. Gelecek sene bu Sneijder çok canlar yakacak, şimdiden belli oluyor. Drogba'yı zaten anlatmaya gerek yok. Adamım, sen Real Madrid'e topuğumla bile gol atarım dedin ya biz daha ne isteyelim? Bir gol sonrası kendimi böylesine kaybetmeyeli uzun süre olmuştu.
- Tarih bazen ne kadar bariz şekilde tekerrür ediyor. 2. yarıdaki oyun ve goller 12 sene önceki maçın 2.yarısının kopyası oldu. 2001'in nisanında oynanan karşılaşmada art arda gelen 3 gol tribünleri coşturmuşken, bu hızla Jardel'le 4.golu de bulmuştuk ama kalkan ofsayt bayrağı rüzgarımızı dindirmişti. 2013'ün nisanında da bulunan bir 4.gol ofsayta takıldı ve rüya yine başka nisana kaldı.
- Maç sonunda da çok duygusal anlar yaşandı. Tam da staddaki ekrana Dortmund'un mucizesi yansımışken, kale arkasındaki pankart sanki biraz daha geç açılabilirdi. Bunu görmezden gelirsek, "Başarılar gelir geçer, asaletin bize yeter" tezahüratlarıyla Mourinho'nun taraftarın önünde eğilmesi, futbolcuların sarmaş dolaş olması, diğer kale arkasında Ronaldo'ya açılan pankarta Ronaldo'nun selamı hep geceyi taçlandıran enstantelerdi.
- İlk maçta penaltımız verilseydi, hakem 3.golden önceki o saçma faulu vermeseydi, orada en azından 1 gol bulabilseydik, bu maçta Ronaldo'nun golundeki ofsayt görülseydi, Sneijder altıpastan golu kaçırmasaydı vs.vs. varsayımları ile kendimizi avutuyorduk maç bitimi tribünlerin basamaklarından inerken.
- Bir taraftan da, kafalarda gelecek senenin planları da şekillenmeye başlıyordu.Yazın yapılacak, fazla değil, 2-3 adam akıllı takviye ile bu takımın finale oynaması içten bile değil. Tabii, elimizdeki oyuncuların ne kadarını elimizde tutacağımız da ayrı bir soru işareti.
- Kendimi tekrar etmiş olacağım ama Drogba'ya bir kez daha değinmeden edemeyeceğim. Maç bitiminde kimisi soyunma odasının yolunu tutmuş, kimisi saha içinde muhabbete dalmıştı; Drogba ise o sırada üşenmeden tüm tribünleri tek tek dolaşarak selamladı. Sahaya lüzumsuz şekilde atlayan taraftarı yaka paça dışarı çıkaran güvenlik görevlilerine bile müdahale edip, taraftarla kucaklaştı. Gerçekten adamsın Drogba...
3 yorum:
merhabe ben ferhat blogunuz epeydir takipçisiyim. bi sorum olacaktı;
sene başında ultraslan arasına soğukluk ne zaman girdi onu hatırlayamadım. hangi olay sebep olmuştu buna.
O konuyla ilgili birçok farklı söylenti var ama benim düşüncem sebep Beşiktaş'ın bizim stadı kullanmasıyla ilgili fikir ayrılığıydı.
Neyse sonuçta birkaç haftadır olay tatlıya bağlandı, aile arası olur böyle şeyler;)
katılıyorum :) sonuçta o bizim canımız ciğerimiz, galatasaraylı fatihimiz :)
Yorum Gönder