7 Şubat 2025 Cuma

Boluspor:1-4:Galatasaray

 


Adı Atatürk olan stadyum...

Gündüz maçı...

Kardan bir çok yeri balçık olmuş bir zemin...

Şehirdeki kar yağışından okullar tatil olmuş, tribünlerde öğrenciler...

Maç açık kanaldan yayınlanıyor...

Çocukluğumuzun futbol ortamını yaşamamız için daha ne olabilirdi ki? Hani ecnebilerin bir deyimi var ya "old school" diye, tam da Bolu'daki ortam için söylenmiş sanki...

Türkiye Kupası çocukluğumuzda değerliydi, elemeli giderdi maçlar finale, finaller de içerde dışarda iki maç olurdu, çoğunlukla da gündüz olur, televizyondan seyrettiğimiz maçtan sonra sokağa top oynamaya koşardık...

Kupanın da cılkını çıkardılar, anlamı kalmayınca ilgi de kalmadı, Federasyon da her sene değişik statüler yaparak kupayı albenili yapmaya çalışmakta, bu sene de 6 takımlı grup yapıp, takımlar sadece üç maç oynayacaktı?!? Neden, niçin, bilinmez...

İlk maçta Başakşehir'le son dakika Batshuayi penaltı kaçırınca beraberlikle biten maçta 1 puan alan Galatasaray, Bolu'da kazanamasa son maça çıkmadan elenecekti kupadan. 


Kazandı, son maça bıraktı şansını da, sadece maçı değil, genç topçularını da kazandı Okan Buruk...

Geçen yıldan gelen Fenerbahçe ile "kafa kafaya" çekişmenin bu sene de "nefes nefese" gitmesiyle pek rotasyona cesaret edilemeyince Eyüp'ler Yusuf'lar, Efe'ler gibi genç topçular da sürekli kulübeyi ısıtmakla görevli oluyordu. Bugün gün onlarındı. Sadece onların mı, yeni gelen Moratta ve Ahmed de takıma "ısınmak" için ilk onbirde yer alıyordu. Sosyal medyanın hedefindeki Muslera da yoktu sahada, Günay koruyacaktı kaleyi... "Apokerim" savunma lideri sağında Metehan ve solunda "kaptan" Berkan vardı...

80lerden kalma "zeminlere" alışmak zordur, bir de "toplama" takımsan arkadaşlarına da uyum sağlamak zaman alır ve bu anlarda gol yemek doğaldır, Galatasaray da Sarachan'ın pasıyla Vusal'ın plasesiyle erken dakikalarda geri düştü oyunda. Azeri topçu golü attı da Galatasaray'dan kiralık giden Saraçhan Nas oyundan çıkana kadar beğeni topladı, enerjik çocuk, ayağı temiz, topla çok oynamıyor, kafasını kaldırıp, arkadaşlarını görüyor. Bu sene Bolu'da pişsin, yazın takıma döner, kampta seyrederiz bakalım...


Galatasaray skorda geriye düştü ama geçen dakikalar ile birlikte, tecrübe ve kalite farkıyla oyunun hakimiyetini eline aldı ve "büyük takım" kokan bir golle yeni transferi Moratta ile eşitliği de sağladı 20. dakikada. 

"Tadı damağımda kalmıştı" diyordu Okan hoca Tottenham maçını anlatırken, üçlü savunma ile başlamış oyuna, forvette de Icardi ve Osimhen vardı, Arjantinli oyuncu orta sahaya kadar gelip, bağlantıları sağlıyordu takımda. Onun sakatlığı sonrası Galatasaray'ın da çift forvetli oyunu bitti, o "lezzet" bir daha tadılmadı. Bolu'da Moratta'yı seyrederken Icardi tadı aldım, en uçta sabit santrafor olarak değil de orta sahaya kadar gelip, bağlantı da yaptı, kendi sahasına kadar da adam kovaladı, presi de başlattı en uçta. Icardi ve Osimhen varken, neden Moratta alınırın da cevabıydı bu gün seyrettiğimiz oyun...


Yusuf ve Eyüp de maça damgasını vuran topçulardı. Saha zemini hiç de onların oyununa uygun olmasa da sorumluluk verilip, desteklenince "kalitelerini" gösterebildiler. Yusuf'un ayak içi plasesini kaleci çıkarmasa Puşkaş'a aday olacaktı ama Eyup'ün devre biterken ceza sahası köşesinden attığı gol yayıncı kuruluşun Türkiye Kupası tanıtımlarında uzun seneler kullanılacaktır. Ne vuruştu öyle... Seyretmeyen "googlelasın" ve izlesin...


Devreye önde girip, ikinci yarı da ağırlığını sahaya koyunca Galatasaray, ev sahibi geçen dakikalarla birlikte, ümidini de kaybetti ve  maçın temposunu da düşürürken, gördüğü erken sarı kartla oyundan düşen ve "çekingen" oynayan Efe Akman'la Kaan değişikliği sonrası Galatasaray'ın sağ tarafı daha iyi çalıştı ve goller de geldi. Önce Kaan'ın ortasında seken topta Yusuf hak ettiği golü attı, sonra da uzun mesafeden asist yaparak  Ahmed'e repertuvarında olan gollerden birini attırdı...


Fark üçe çıkıp, iki takım da "bu soğuk havada bu kadar yeter" moduna girince, hocalar da sonraki maçı, yorgunlukları, sakatlık risklerini düşünüp oyuncu değişikliklerine giderken, Okan Buruk'un Moratta'nın yerine Mertens'i alması "genç çocukların arasında sahada mutlaka ağır bir abi kalmalı" olarak yorumladım ben... 

Sonradan oyuna dahil olanlar arasında Torreira'nın yerine giren Berat Luş, ligde acılı bir günde çıktığı Kayseri deplasmanında "3-5" dakikalık bir oyunla kumaşını göstermişti, Bolu da yine oynadığı 7 dakikalık süre içinde "Bu çocukta iş var" dedirtti. Topu alıp, korkusuzca dikine gien topçuyu hep sevdik, seveceğiz, savunacağız... Berat böyle oynamaya devam et...

Ligde iki maçtır Galatasaray kalesini gole kapatıyordu, bugün gol yedi, kaleye baktım "hayret",  günah keçisi Muslera yok, şimdi Günay'a mı saldıracak "sosyal medya trolleri"...

Yok, yok, bugün Efe linçleniyor. 

Yarın bakalım kim olacak?!



Stat: Bolu Atatürk Stadyumu

Hakemler: Yiğit Arslan, Deniz Caner Özaral, Egemen Savran

Boluspor: Kubilay Anteplioğlu, Ali Ülgen (Fethi Özer dk. 69), Onur Atasayar, Işık Kaan, Naby Oulare (Aleksic dk. 69), İshak Karaoğul (Enes Alıç dk. 81), Siraçhan Nas (Jefferson dk. 57), Lico, Mukairu (Anıl Koç dk. 57), Eren Erdoğan, Vusal İskardarli

Yedekler: Çağlar Akbaba, Bartu Kulbilge, Posmac, Berk Yıldız, Arda Işık

Teknik Direktör: Arif Ufuk Kahraman

Galatasaray: Günay Güvenç, Metehan Baltacı, Abdülkerim Bardakcı, Berkan Kutlu, Jelert, Eyüp Aydın (Gökdeniz Gürpüz dk. 79), Lucas Torreira (Berat Luş dk. 87), Yusuf Demir, Efe Akman (Kaan Ayhan dk. 66), Ahmed Kutucu (Kadir Subaşı dk. 87), Alvaro Morata (Dries Mertens dk. 79)

Yedekler: Jankat Yılmaz, Davinson Sanchez, Gabriel Sara, İsa Halidi, Çağrı Balta

Teknik Direktör: Okan Buruk

Goller: Vusal İskardarli (dk. 12) (Boluspor), Alvaro Morata (dk. 21), Eyüp Aydın (dk.44), Yusuf Demir (dk. 72), Ahmet Kutucu (dk. 74) (Galatasaray)

Sarı kartlar: Naby Oulare, Vusal İskardarli, Lico, Eren Erdoğan (Boluspor), Efe Akman, Metehan Baltacı (Galatasaray)

3 Şubat 2025 Pazartesi

Gaziantep FK:0-1:Galatasaray


Transfer sezonlarına taraftarlar bayılır da teknik adamların hiç hoşlanmadığı dönemlerdir, hele ki maçlar devam ederken gelen ve gidenler olunca, kadro kurmak da bir o kadar sıkıntılı olur... Oyuncuların kafa yapısı "karışık" olur, konsantrasyonu sağlamak zorlaşır...

Nelsson "Forza Roma" derken, Batshuayi "gidecek rota "ararken, Yunus sakat, Barış da ağrılar içinde kulübede "hamle" oyuncusuna dönüşmüşken, Okan hoca zor bir Antep deplasmanında eksik oyuncularla sahaya çıkıyordu...

İyi haber taze transfer Moratta kulübedeydi, 25 dakika kadar forma giyecekti...


Yenilerden, "çocukluk aşkına" kavuşan Ahmed'in de jeneriklik golüyle Galatasaray, daha taraftarların bir kısmı stada girmeden Antep deplasmanına önde başlıyordu. Bu yıl Eyüpspor formasıyla "uzaktan" attığı gollerle transferin gözdesi olan Ahmed Kutucu, Dries abisiyle idmanda çalıştığı golle hayallerini gerçekleştiriyordu. 

Kaan-Sanchez ve Abdülkerim üçlüsüyle savunmaya başlayan Galatasaray, hücumda çok adamla rakip sahada baskı yapıp, top kapıyor, Selçuk İnan'ın takımını oynatmıyordu. İkinci gol gelse rahatlayacak ama Osimhen'in kafa pasında Ahmed ıska geçiyor, devamında Mertens'in plasesinde genç kaleci Burak ortaya çıkıyordu. Ev sahibinin kalecisi devre biterken Kaan'ın bomboş kafasını öyle bir çıkardı ki, takımını da oyunda tutan oyuncu oluverdi birden...


"Oyunda tutmak" demişken, maç öncesi "Galatasaray'ın Avrupa maç dönüşlerinde Galatasaray maçı yönetiyor" diye yalan üzerine algı oluşturulan Kadir Sağlam, sarı kartı olan Lungoyi'ye Torreira'nın yüzüne vurduğu için sarı kart vermiyor ama Torreira'ya kart gösteriyordu. Ne de olsa "Torreira'ya kart göstreme" modası başlamıştı... Bununla yetinmeyen maçın hakemi "F.ck Off" diyen Sorescu'ya da kayıtsız kalıyordu... Derler ya "futbolcu milleti cin gibidir" diye, Sorrescu hakemin kart göstermeyeceğini anlayınca Sallai'ye öyle bir bastı ki 62. dakikada, yine hakem ve VAR "üç maymunu" oynadı...


Ev sahibinin penaltı beklediği pozisyonda ise Muslera'dan seken top Sanchez'in eline çarpıyor lakin kural penaltıyı işaret etmiyordu...

Selçuk hocanın takımı ilk devre pek Muslera'nın kalesine gelemese de ikinci devre orta sahalar kolay geçilince yeterli derecede pozisyon buldu ama karşılarında "hata yapsın da linçleyip etkileşim alayım" diye beklenen Fernando Muslera vardı. Özellikle Sorescu'nun Sallai'yi geçip çaprazdan çektiği şutu Uruguaylı kaleci başarıyla kornere çeliyordu. 

Galatasaray taraftarına alıştırdığı oyunu pek izletemese de, yine de maçı koparacak pozisyonları buldu rakip kalede, özellikle Sallai'nin harika bacak arası pasında Osimhen Ahmed'e gol servisi yaptı, genç topçu güçlü vuramadı, üç dakika sonra yine aynı kanatta Sallai Sara'ya verdi, Brezilya bu kez cılız vurdu... 5 dakika sonra ise kornerden Ahmed bir kez daha attığı golün aynısı denedi, seken topta Sanchez iki adımda kaleciyi geçemedi...

Maç kopmayınca, son dakikalarda ev sahibi beraberlik için daha da ümitlendi, Selçuk hoca elinde gol atabilecek kaç eleman varsa saha sürdü ama maçın kahramanı olma şansı savunmacı Arda'nın önüne düştü de onun şutu auta gidiyordu...

Galatasaray, zor olması beklenilen bir deplasmandan üç puan alırken, iç sahada oynayacağı Adana Demirspor maçı öncesi de sarı kart cezası sınırında olan Torreira, Barış Alper, Muslera ve Abdülkerim de kart görerek cezalı duruma düştü, bir bakıma "kartları temzilediler"...


Galatasaray'ın Konyaspor maçı sonrası Antep'te de gol yemediği konuşulmayacak ama Muslera'nın ilk devre kalesini terkedip, topu kaptırdığı pozisyon-ki hakem hocaları faul olduğunu beyan etti- bolca konuşulacaktır. Bu da maalesef bizim acı gerçeğimiz olarak devam edecek...

Oysa ki, iki hafta önce Konya'da, sonra Göztepe karşısında,bir gün önce de Kadıköy'de Fenerbahçe "yuh artık, bu kadar da olmaz" dedirten kararlarla üçer üçer puanları alırken, hala Muslera'nin hatası, Mertens'in yaşı, Sallai'nin parası, Yunus'un çalımları, Osimhen'in golcülüğü, Okan Buruk'un hocalığı konuşmak nasıl bir taraftar kafası anlamış değilim...

,
Galatasaray bu deplasmanda aldığı üç puanla Fenerbahçe ile arasındaki 6 puanlık farkı korurken, Muslera en fazla Galatasaray forması giyen oyuncu rekorunu bir daha arttırıyor, Ahmed Kutucu ilk golünü atıyor,  Barış Alper Yılmaz sarı-kırmızı forma ile 100 maçına çıkıyor ve Moratta da taraftara ilk selamını veriyordu...

Stat:Kalyon Stadyumu

Hakemler: Kadir Sağlam, Süleyman Özay, Murat Ergin Gözütok

Gaziantep FK: Mustafa Burak Bozan, Cyril Mandouki (Salem M’Bakata dk. 30), Arda Kızıldağ, Bruno Viana, Deian Sorescu, Kacper Kozlowski (Furkan Soyalp dk. 89), Badoo Ndiaye, Maxim (Kenan Kodro dk. 69), Mustafa Eskihallaç (Emmanuel Boateng dk. 84), David Okereke, Christopher Lungoyi (Halil İbrahim Dervişoğlu dk. 46)

Yedekler: Sokratis Dioudis, Emre Taşdemir, Ertuğrul Ersoy, Ogün Özçiçek, Ömürcan Artan

Teknik Direktör: Selçuk İnan

Galatasaray: Fernando Muslera, Kaan Ayhan, Davinson Sanchez, Abdülkerim Bardakcı, Elias Jelert (Barış Alper Yılmaz dk. 62), Lucas Torreira, Gabriel Sara (Eyüp Aydın dk. 90+4), Roland Sallai (Berkan Kutlu dk. 79), Dries Mertens (Alvaro Morata dk. 68), Victor Osimhen, Ahmed Kutucu (Metehan Baltacı dk. 90+4)

Yedekler: Günay Güvenç, Jankat Yılmaz, Yusuf Demir, Gökdeniz Gürpüz, Efe Akman

Teknik Direktör: Okan Buruk

Gol: Ahmed Kutucu (dk. 5) (Galatasaray)

Sarı kartlar: Bruno Viana, Lungoyi, Sorescu, Arda Kızıldağ (Gaziantep FK), Torreira, Sara, Barış Alper Yılmaz, Muslera, Abdulkerim Bardakcı (Galatasaray)

19 Ocak 2025 Pazar

Hatayspor:1-1:Galatasaray

 


Dün gece Liverpool'u Brentford deplasmanında seyrederken, sanki Galatasaray'ı izler gibi oldum, ön alanda basıyorlar, top kapıyorlar, rekor sayıda şut atıyorlar, kale dibine kadar gelip, o topu filelerle buluşturmada bir o kadar beceriksiz kalıyorlardı. "Acaba bu maç berabere bitse karşı karşıya kaçıran Gakpo, arkadaşını gollük şutunu engelleyen Szobozslai ya da her maç gol atıyorsun bu maçta neden atamadın diye Salah "linç" edilir miydi Liverpool sosyal medya taraftarınca?" diye aklımdan geçirirken, Nunez 90+1 ve 90+3te attığı gollerle üç puanı getirdi...


Galatasaray da Mersin'de Hatayspor karşısında oldukça üstün bir oyunla, bir çok yüzde yüzlük pozisyon buldu lakin Prekazi'nin o sözünü doğrularcasına "topun canı vardı" ve meşin yuvarlak filelerle buluşmak istemedi. Futbolun yazılı olmayan kurallarından biridir, rahat pozisyon bulup, toplar direkten döner, iki adımdan kaleye girmiyorsa, o gol o maçta gelmeyecektir, gelmedi de... Hatta o kadar ki Osimhen'in penaltısı bile az kalsın gol olmuyordu...

Maçları not tutarak izlerim, defterime not ederim her pozisyonu da, öyle Xg filan derdim değil, gözümle görüp, sezgilerime güvenirim, şöyle deftere baktığımda Galatasaray'ın ilk devre 4 net pozisyon, ikinci yarı 10 net pozisyonu var. Bu kadar pozisyona girip, olmuyorsa topçu linçlemek yerine "canınız sağ olsun" demek lazım...


Ama bizim ülkede futbol sevgisi, takım sevgisi, futbolcu sevgisi hepsi lafta. Biz kendimiz dışında kimseyi sevmiyoruz. Biz armaymış, formaymış, renklermiş sevmiyoruz, biz başarıyı seviyoruz, biz ertesi gün rakip takımlı arkadaşı kızdırmayı ya da ondan laf yememeyi seviyoruz... Gerisi boş mu boş...

Neden mi böyle yazdım? 5 gün önce kritik Başakşehir deplasmanında attığı iki golle maçın adamı seçilen, geçen yılki şampiyonlukta büyük katkısı olan, bu sezon bir çok maçta attığı gollerle takıma puan getiren Barış Alper Yılmaz, Mersin'de kolay pozisyonları harcadı diye "istenmeyen "adam ilan ediliverdi...

Neye göre? Maçın skoruna göre. Galipsen iyi, kaybedersen kötü... Peki hani vefa? Bozacı mıydı o?

Sadece Barış mı, Yunus'a edilen laflar, Mertens'e söylenilenler, hatta Osimhen'in golcülüğümün eleştirildiğini okudum... Neden bütün bunlar, bir maç berabere kaldı diye, hem de 15e yakın net pozisyon bulunan maçta...

Çuvaldızı kendimize batırmayı pek seviyoruz, kendi topçumuzu hocamızı eleştirmek en sevdiğimiz iş ama Mersin'de kaybedilen puanda sadece topun kaleye girmek istememesi değil, aynı zamanda maçın hakemi Cihan Aydın ile yabancı VAR Jan Boterberg'in de kararlarını es geçmemek lazım...


Cihan Aydın, online katıldığı bir seminerde yeğeninin içinde Galatasaray geçen kullanıcı adıyla katıldığı için Galatasaraylı olarak etiketlendiği için, maçta da tarafsız olduğunu milletin gözünün içine sokmak için Galatasaray lehine olan bir çok pozisyonu görmezden geldi. Calvo'nun Osimhen'e dalmasına düdük çalmadı, Barış itilmesine seyirci kaldı, Yunus'un şutunda Hataylı oyuncunun elle oynamasına da seyirci kaldı, Calvo'nun Barış'ın ayağına basmasına da. O kadar düdük çalmaktan korkuyordu ki Mertens'in düşürülmesine de düdük çalmadı da, ilk yarıda bariz penaltıyı vermeyen VAR, bu sefer Cihan Aydın'ı çağırdı... Ama aynı VAR Hatay'ın golünde ofsayt için hakemi uyarmadı...


Ve işin daha da vahimi, hatta UEFA ve FIFA'ya taşınması gereken bir pozisyon, 77. dakikada Sanchez'in kafasında Barış'ın dokunarak filelere yolladığı topta kaldırılan ofsayt bayrağı sonrası "yarı otomatik ofsayt teknolojisinden" Barış'ın ayağının küçük farkla ofsaytta olduğu görseli... Görselle gerçek fotoya baktığımızda ise fark var, birinde rakip oyuncunun ayağı yere basıyor, diğerinde topuk havada, ki milisaniyelerle bir kararı istediğin gibi belirleyebilirsin... Bu duruma Galatasaray umarım sessiz kalmaz, bu işin gerçeğini ortaya çıkarır ve gerekli bütün hukuksal çalışmaları yapar...



Evet, Dursun başkan ile Hacıosmanoğlu arasında bir savaş başlamıştı, ama savaşın bile kendine göre ahlaki kuralları vardır, burada bu bile yok...

Güzellikle bitirelim. Galatasaray tribünleri maçın başında yaptıkları meşale şovla başlayarak maç boyu takıma müthiş derece destek verdiler. Ev sahibi Galatasaray'a sadece kale arkasını ayırmıştı ama diğer tribünlerde de çok sayıda sarı-kırmızı sevdalısı vardı, inatla ve coşkuyla desteklediler takımı, bir de galibiyet gelseydi, evlerine daha mutlu döneceklerdi...



Stat: Mersin.

Hakemler: Cihan Aydın, Bersan Duran, Bahtiyar Birinci.

Hatayspor: Bekaj, Kamil Ahmet Çörekçi, Kilama, Calvo, Cemali Sertel (Dk. 73 Massanga), Diack, Abdulkadir Parmak (Dk. 73 Boutobba), Görkem Sağlam (Dk. 87 Recep Burak Yılmaz), Fernandes, Rivas (Dk. 73 Kerim Alıcı), Aboubakar (Dk. 90+2 Strandberg).

Galatasaray: Muslera, Kaan Ayhan (Dk. 46 Kerem Demirbay), Davinson Sanchez, Abdülkerim Bardakcı (Dk. 46 Sallai), Jakobs, Berkan Kutlu, Torreira (Dk. 82 Batshuayi), Yunus Akgün, Mertens (Dk. 88 Yusuf Demir), Barış Alper Yılmaz (Dk. 90+5 Jelert), Osimhen.

Goller: Dk. 28 Cemali Sertel (Hatayspor), Dk. 56 (Penaltıdan) Osimhen (Galatasaray).

Sarı kartlar: Dk. 18 Kaan Ayhan (Galatasaray), Dk. 45+2 Diack, Dk. 59 Kamil Ahmet Çörekçi, Dk. 73 Fernandes, Dk. 88 Bekaj (Hatayspor).

15 Ocak 2025 Çarşamba

Başakşehir FK:1-2:Galatasaray

 


Ziraat Türkiye Kupasında Rams Parkta oynanan maçın yorumunu şöyle bitirmiştim:

"Beş günde iki maçın ilki berabere bitmişti...

İki takım kupada birer puan yazmıştı hanelerine de, esas randevu için Galatasaray rakibine göz dağı veriyordu...

Başakşehir ev sahibi olacak lakin onlar sakat ve cezalılar sebebiyle "rotasyona" girecek, Galatasaray "esas oğlanlarıyla" mücadele edecektir Süper Ligin ilk devresinin son maçında..."

Okan Buruk "esas oğlanlarıyla" çıktıda efsanesi olan Fatih Terim'in adının verildiği staddaki maça ama bir eksik vardı. "Böyle penaltı mı olur?" diye isyan edilen pozisyonda sakatlanan ve 2-3 hafta formasına hasret kalacak Sara yoktu kadroda, yerine "dayı" Kerem Demirbay vardı. Sosyal medya dönem dönem bazı oyuncuları "linçler", Berkan da, Kerem Aktürkoğlu da, Nelsson da bunlardan nasibini alırken, bu sene okların hedefinde Kerem Demirbay var. Ağzıyla kuş tutsa, yaranamayacak maalesef...

Ev sahibi ise oldukça eksikti, sarı kart cezalıları, sakatlar derken, genç topçulardan "yamalı" bir kadro çıkarmıştı Çağdaş Atan sahaya. Ama onların avantajına ise İstanbul'da yılın en soğuk ve yağmurlu günü vardı. Yerden oynasan zemin ıslak, havadan oynasan zaten vurduğun top sana bumerang gibi geri geliyordu.


İki takımın hocası da saha ve zemin şartları ile eldeki kadrolara göre oyun planlarını yapmış, takımlarını maça hazırlarken, onlar dışında da bu oyundan rol çalmak isteyenler vardı: Maçın hakemi Atilla Karaoğlan ve CV'sinde Galatasaray ile ilgili hiç de olumlu referanslar olmayan VAR hakemi Yaşar Kemal Uğurlu...

Önce 12. dakikada Osimhen yanında Barış Alper gole giderken son adam olan Opoku tarafından düşürüldü, kırmızı "unutuldu"... 3 dakika sonra Yunus bariz şekilde düşürüldü, faul verilmedi, Yunus ititraz edince sarı çıktı. Yetmedi, "suyun karşı tarafının" Torreira üzerine oluşturduğu algı Atilla Karaoğlan'da sonuç vermiş oldu ki Uruguaylı topçunun ilk müdahalesinde sarı kart çıktı... Okan Buruk'a sarı kart çıkarmadan da olamadı maçın hakemi, onu da listeye ekleyiverdi.


Ama esas felaket Mertens'in ortasında Hamza'nın elle müdahalaesinde hem sahadaki hem de VAR'daki hakemler "üç maymunu oynadı"... Pozisyonu herkes gördü, o kadar açıktı ki Hamza maçtan sonra itiraf etmekten çekinmedi :"Evet o pozisyonda tol elime çarptı diye hissettim..."

Hakemlerin "karışamayacağı" bir gol atmak lazımdı deplasmandaki bu maçı kazanmak için ve o golün sinyalini önce "ApoKerim" yaktı Kerem Demirbay'ın kornerden ortasına vurduğu kafayla.  Sonrasında ise Galatasaray, "şahsına münhasır" bir golle devre biterken öne geçiyordu. Rakip çıkarken yapılan baskı sonuç veriyor, Yunus ve Barış paslaşıyor, sonra Osimhen duvar oluyor Barış'a ve genç topçu yürümek için kullandığı ayağıyla filelerin yağmurunu silkeliyordu...


Ev sahibinin ise tek atağı devre biterken Galatasaray'ın kaptırdığı bir topta, oluşan karambolde genç Ömer'in şutunda Abdülkerim olması gereken yerdeydi...

İkinci devre Barış'ın ortasında Osimhen dokunabilse Galatasaray erken dakikada farkı ikiye çıkaracaktı ama olmazken, 5 dakika sonra ise Keny sarı kartı olduğu halde ceza sahasında penaltı almak için "kendini atıyor", hakemler yine "görmedim"i oynuyordu...

İşte aynı Keny, bir dakika sonra Piatek'e asist yaparken, Sanchez yine son haftalarda olduğu gibi golde hatasıyla ön plana çıkıyordu. Lakin ev sahibinin sevinci pek fazla sürmüyor, Osimhen'in ekmeğini taştan çıkardığı bir kapışmada Mertens Yunus'u görüyor, onun pasında bir kez daha Barış sol ayağı ile Muhammed'i mağlup ediyordu.


Galatasaray 3 dakika sonra Jakobs'un ortasında Mertens'le golu bulamazken, Torreira'nın ters kafasında da topun ağlara gitmesini futbolun tanrıları engelliyordu. 

Saha zemini ağırlaşıp, oyuncular da yorulmaya başlanınca kalan dakikalarda seyirciler bir doldur boşalt futbolu seyretmeye başlarken, Okan Buruk'un Nelsson değişikliği de faydalı oluyor, Danimarkalı stoper kritik müdahaleleri ile "Beni de bu kadar yabana atmayın" diyordu...

Süper Ligin uzun bir sezonun ilk devresi sona ererken, Okan Buruk'lu Galatasaray deplasmanda kaybetmeme rekorunu arttırırken, 18 maçta 16 galibiyet 2 beraberlikle kimsenin hayal edemeyeceği bir başarı yakalıyordu...

Darısı kalan maçlara diyelim...


Stat: Başakşehir Fatih Terim

Hakemler: Atilla Karaoğlan, İbrahim Bozbey, Ali Can Alp

RAMS Başakşehir: Muhammed Şengezer, Hamza Güreler, Opoku, Lima, Deniz Türüç (Dk. 86 Djalo), Onur Ergün, Kemen (Dk. 89 Pelkas), Ömer Faruk Beyaz (Dk. 67 Ömer Ali Şahiner), Davidson (Dk. 67 Figueiredo), Keny, Piatek

Galatasaray: Muslera, Kaan Ayhan, Davinson Sanchez, Abdülkerim Bardakcı, Jakobs, Kerem Demirbay (Dk. 75 Sallai), Torreira, Yunus Akgün, Mertens (Dk. 83 Berkan Kutlu), Barış Alper Yılmaz (Dk. 90+2 Batshuayi), Osimhen (Dk. 90+2 Nelsson)

Goller: Dk. 42 ve 59 Barış Alper Yılmaz (Galatasaray), Dk. 53 Piatek (RAMS Başakşehir)

Sarı kartlar: Dk. 13 Opoku, Dk. 37 Hamza Güreler, Dk. 45 Keny, Dk. 74 Piatek (RAMS Başakşehir), Dk. 16 Yunus Akgün, Dk. 21 Kaan Ayhan, Dk. 31 Torreira, Dk. 79 Sallai (Galatasaray)

9 Ocak 2025 Perşembe

Galatasaray:2-2:Başakşehir FK


Beş günde iki Başakşehir maçı...

Biri içerde, diğeri dışarda. İlkinin telafisi var da, ikincisi çok daha önemli...

Böyle düşünmüş olacak ki Okan Buruk, rakip takım hocasını da şaşırtacak derece rotasyonlu bir kadroyla sahaya sürdü takımını...

Günay, Metehan, Jelert, Efe, Berkan, Yusuf, Kerem ve Batshuayi seremoniye çıkan topçular arasındaydı, Başakşehir ise "full kadro"... Bir de tabii Galatasaray'a karşı ilginç bir şekilde bilenmiş bir hocası vardı. Hele ki maçtan 2-3 saat önce Fenerbahçe başkanının yaptığı basın toplantısında "Cağdaş" ismini duyunca, daha da hırslanmıştı Başakşehir'in çalıştırıcısı...


Maç da girizgahta belirttiğim gibi başladı aslında. Sarı-kırmızılılar sudan çıkmış balık gibi çırpınıp, hocalarının verdiği taktiği uygulamaya çalışırken, bir arada oynamama ve maç eksikliği göze fena halde çarpıyordu. Deplasman ekibi ise kulübesiyle taça dahi itiraz edecek şekilde motiveydi. 

Ortada geçen ilk 20 dakika sonrası "birbirine alışan" Galatasaraylılar, iki uzun boylu stoperin arasında tost olan Batshuayi'yi kenar ortalarıyla besleyemeyeceklerini görüp, ceza sahası dışında şutlar atmaya başladılar ki, tehlikeler de geldi ama Başakşehir de ilk atağında golü buluverdi Deniz'le... Bu çocuk da "acı vatan "Almanya'dan Anadolu'ya gelip oradan Fenerbahçe seçimi ile futbol kariyerini bitiren bir topçu. Galatasaray'ı seçmiş olsaydı, çok daha farklı kariyeri olacaktı...

Başakşehir az daha ikinci golü de bulacaktı ama Günay öyle iki kurtarış yaptı ki, tecrübeli kalecinin menajeri hemen sosyal medya ekibine talimat vermiştir bu videoları "Best Of Günay Güvenç"e eklemesi için.

Rakip maçı fazlaca ciddiye alıp, bir de saha kenarında "çirkefleşince", Okan Buruk da "had bildirmek" için önce Mertens ve Yunus'u, sonra da Barış, Sara ve Jakobs'u oyuna alınca Galatasaray bilinen makine düzenine dönüp, rakip kaleyi abluka altına alıyordu. Önce beraberlik golü Mertens'in ortasında Sanchez ile geliyor, Jelert'in hatasında Piatek tekrar takımını öne geçiriyor, Abdülkerim yine Mertens'in pasında eşitliği sağlıyordu. Ev sahibi taraftarının da desteği ile iç saha oyun ritmini yakalayıp, gol için dalga dalga Muhammed'in kalesine yükleniyor lakin aradığı golü bulamazken, uzatmalarda kazanılan penaltı atışında da Batshuayi, genç kaleciyi geçemiyordu...


Beş günde iki maçın ilki berabere bitmişti...

İki takım kupada birer puan yazmıştı hanelerine de, esas randevu için Galatasaray rakibine göz dağı veriyordu...

Başakşehir ev sahibi olacak lakin onlar sakat ve cezalılar sebebiyle "rotasyona" girecek, Galatasaray "esas oğlanlarıyla" mücadele edecektir Süper Ligin ilk devresinin son maçında...


Stat: RAMS Park.

Hakemler: Ali Şansalan, Mustafa Savranlar, Osman Gökhan Bilir.

Galatasaray: Günay Güvenç, Metehan Baltacı (Dk. 46 Mertens), Sanchez, Abdülkerim Bardakcı, Jelert (Dk. 57 Barış Alper Yılmaz), Efe Akman (Dk. 64 Sara), Berkan Kutlu (Dk. 86 Jakobs), Yusuf Demir (Dk. 46 Yunus Akgün), Kerem Demirbay, Sallai, Batshuayi.

Başakşehir FK: Muhammed Şengezer, Hamza Güreler, Ba, Opoku, Lima, Crespo (Dk. 75 Onur Ergün), Deniz Türüç (Dk. 89 Ömer Ali Şahiner), Kemen, Berat Özdemir, Figueiredo (Dk. 75 Davidson), Piatek (Dk. 81 Keny).

Goller: Dk. 35 Deniz Türüç, Dk. 53 Piatek (Başakşehir FK), Dk. 51 Sanchez, Dk. 74 Abdülkerim Bardakcı (Galatasaray).

Kırmızı kart: Dk. 85 Onur Ergün (Başakşehir FK).

Sarı kartlar: Dk. 45+2 Sanchez, Dk. 53 Batshuayi (Galatasaray), Dk. 50 Lima, Dk. 56 Deniz Türüç, Dk. 68 Çağdaş Atan (Teknik direktör), Dk. 77 Piatek, Dk. 85 Muhammed Şengezer (Başakşehir FK).

7 Ocak 2025 Salı

Galatasaray:2-1:Göztepe


"Takımda çözmem gereken yeterince sorun var. Başkanlar ve kulüpler de hakemlerle ilgili konuşmamalı. Hakemlerin gelişmesi için sağlıklı ortam sağlanmalı. Türk futbolunda insanlar sahaya odaklanmalı.'' diyordu maçtan sonraki basın toplantısında Göztepe'nin Bulgar teknik adamı Stanimir Stoilov kendisine maçın hakemi ile ilgili yöneltilen provokatif soruya.

Artık alışılageldiği üzere Galatasaray'ın her maçı sonrası hakemler ön plana atılıyor, "karşı taraf" kendi maçını bırakıp Galatasaray'ı konuşuyordu. Saha içinde rekabet etmek zorlaşınca, yan yollara sapmak en kolayı olmaya başlıyordu. 


Ama herkesin dilinden düşürmediği "futbolun değeri"ni arttırmanın yolu yeşil alanın içine odaklanıp, orada kora kor mücadele etmektir. Cumartesi gecesi Ali Sami Yen'de Okan Buruk ve Stanimir Stoilov tam da bunu yaptılar. Yılbaşı arasını iyi değerlendirip, rakiplerini analiz ederek saha içinde maçı kazanmaya odaklandılar. Kendi sahasında kazanan ama deplasmanda puanlara hasret İzmir'in sarı-kırmızılı takımı, Galatasaray'ın bu sezon puan kaybettiği Sami Yen'de ev sahibine yeni bir darbe daha indirmeye niyetliydi. Rakip sahada baskı yapıp, güçlü ve enerjik orta saha oyuncularıyla "temaslı" oynayarak Mertens, Sara ve Torreira'nın oyun kurmasını engellerken, Heliton Osimhen'e "ikiz gibi" yapışık oynuyordu. Hal böyle olunca Galatasaray, rakibine pozisyon vermese de kendi oyununu oynamaktan çok uzaktı ki Djalma'nın Kaan Ayhan'a müdahalesi sonrası kazanılan penaltıda Osimhen skorbordu değiştiriyordu.

Kendi yarı sahasından çıkarken yaptığı bir kaç ufak pas hatası belki Sanchez için "lafı dahi edilmeyecekken", Göztepe'nin golünde arkasına atılan atılan uzun topta Romulo'yu kaçırması "telafi edilmezdi", deplasman ekibine eşitlik sayısı geliverdi hiç beklenmediği bir anda. Savunma arkası demişken, Göztepe ikinci golü de bulacaktı Jakobs'un arkasına atılan topta ki, Galatasaray'ın sol bekinin can havliyle müdahalesi az farkla direği yalayarak kornere çıktı.


Galatasaray maçlarında Okan Buruk'un en büyük şikayetiydi, rakiplerin sürekli oyunu durdurması, hakemlerin de onlara tölerans göstermesi, Stoilov böyle bir şey yapmadı, "çarpışma" istedi takımından ve maça gelenler Premier Lig kalitesinde bir mücadele izlediler. Orta saha ve savunmada "fiziksel" gücünü ortaya koymuştu deplasman takımı lakin Galatasaray'ın da kadife ayakları vardı. Oyunda son yarım saate girilirken, Sara'nın jeneriklik pasında Mertens de bir o kadar fantastik bir ara pas attı Yunus'a ve genç topçu da çaprazdan fileleri havalandırdı.

Galatasaray bir kez daha öne geçmişti. Hamle sırası Göztepe'deydi, yapılan oyuncu değişiklikleri ile Muslera'nın kalesine geldiler, bir kez de gole yaklaştılar ama Jakobs-Muslera birlikteliği İzmir'in sarı kırmızılılarına ikinci defa sevinme hakkı tanımadı. Ve 5 dakika sonra Sara'nın kullandığı köşe atışında Abdülkerim vurdu kaleciden dönen topu Torreira kafayla gol yaptı ama tam tamına 4 dakikalık VAR "aramasıyla" ofsayt çıkıverdi... Sorarsan hakem Galatasaray'ı koruyordu...

Deplasman ekibi beraberlik için tüm hatlarıyla yüklenince Okan Buruk da Nelsson'u oyuna sürdü ve Danimarkalı oyuncu yaptığı hamlelerle de hocasını mahcup etmedi... Bir de Bashuayi, Sallai'nin "al da at" pasını gol yapsa, Galatasaray Süper Ligde daha ilk devre bitmeden 50 gole ulaşacaktı...


Stat: RAMS Park.

Hakemler: Alper Akarsu, Abdullah Bora Özkara, Deniz Caner Özaral.

Galatasaray: Muslera, Kaan Ayhan, Sanchez, Abdülkerim Bardakcı, Jakobs (Dk. 87 Berkan Kutlu), Torreira, Sara, Barış Alper Yılmaz (Dk. 90+2 Nelsson), Mertens (Dk. 74 Sallai), Yunus Akgün (Dk. 90+2 Jelert), Osimhen (Dk. 87 Batshuayi).

Göztepe: Lis, Koray Günter, Heliton, Bokele, Nielsen (Dk. 89 Taha Altıkardeş), Dennis (Dk. 89 Ahmet Ildız), Miroshi, Matsuki (Dk. 69 Juan), Djalma Silva (Dk. 89 İsmail Köybaşı), Tijanic (Dk. 69 Victor Hugo), Romulo.

Goller: Dk. 10 Osimhen (Penaltıdan), Dk. 61 Yunus Akgün (Galatasaray), Dk. 27 Romulo (Göztepe).

Sarı kartlar: Dk. 9 Djalma, Dk. 37 Dennis (Göztepe), Dk. 58 Sara (Galatasaray).

Blog Widget by LinkWithin